Güncelleme Tarihi:
Çizer Uğur Durak ve tarama ucu arkadaşları bağımsız haftalık bir çizgi roman dergisi işine kalkıştıklarında ‘‘kriz döneminde bu iş yapılır mı? Bekleyin azıcık‘‘ diyen çok olmuş. Uğur Durak'ın onlara verdiği yanıt Kemal Derviş'e slogan, piyasalara mesaj, memlekete moral olacak cinsten: ‘‘Kriz var diye bir şey yapmayıp oturcak mıyız? Biz bir şey yapmazsak kriz bitmeyecek ki! Bizi kriz, mriz bağlamaz.’’ Ne diyelim, Allah mahcup etmesin. Siz de, bugün bayinizden ısrarla dergiyi isteyin ki krizi çizgi romanla aşan ülke olarak tarihe geçelim.
Kazandibi nerden çıktı sorusunu yanıtı basit: Kadayıf'tan çıktı. Akşam'ın mizah eki Kadayıf'ta biraraya gelen çizerler dergi kapatılınca da rahat durmadı ve mizahta son günlerin modasına uyarak kendi dükkanlarını açtılar. Şu sıralar Acıbadem'de sıhhi bir imalathanede Kazandibi üretimi ile uğraşıyorlar.
Kazandibi'nin isim olarak nasıl oluştuğuna gelince. Daha önce Kadayıf'ta buluşulan yaklaşık 100 bin okura göz kırpmak için bir tatlı ismi üstünde duruluyormuş. Yine yerli bir isim isteniyormuş çünkü dergi yerli çizgi roman üretimi yapıyor. Ortaya atılan Kazandibi, isim olarak benimsenmiş böylece. Uğur Durak bu ismin süreç içinde tatlıdan daha başka şeyleri çağrıştıracağını söylüyor: Kazanın dibi, dip, underground, dibe doğru gidiş, dipten bir şeyler toplama vb...
RÖPORTAJLI DERGİ
Uğur Durak şimdiye dek çıkan çizgi roman dergilerinin hazin sonlarının onları pek korkutmadığını söylüyor: ‘‘Daha önceki dergilerin neden başarısız olduklarını tahlil ettik. Mizahta bir tıkanma var. Bunu okuyucu da, çizerler de hissediyor. Mizah dergiciliğinde Gırgır ekolünden gelen bir konsept var. Bu konseptte değişmeyen köşeler var. Hep aynı adamlar, aynı köşeler. Bir süre sonra eskiyorlar. Hem kendileri yoruluyor, hem de okuyucu en sevdiklerinden bile bıkmaya başlıyor bir süre sonra. Bu yüzden yeni bir konsept çıkardık. Çizgi romanlar zaten bitecek ve yenileri gelecek. Köşeler, karikatürler değişecek, röportajlar değişecek.’’
Her sayıda iki röportaj var. Bunların biri araştırma niteliğinde, Yung'un gizemli dünyası, Reich'ın biyokimya deneyleri gibi ağır mevzuları işleyecek. Uğur Durak gerçek çizgiromancıların sıkı birer felsefeci olduğu görüşünde. Felsefeci yönleri bu sayfayla açığa çıkacak. Diğer röportaj, şöyleşi niteliğinde olacak. Cem Yılmaz'dan, sokaktaki ilginç kişiliklere kadar geniş bir yelpazeden insanlar ağırlanacak bu sayfada. Kısacası bir mizah dergisi değil, bir dergi hazırlamaya çalışıyor kazanın dibindekiler.
Kazandibi bir yandan da, L-Manyak ve Lombak'taki uzun karikatür niteliğindeki Türkiye'ye özgü çizgi romanlardan farklı olarak, batılı anlamda gerçek çizgi romanı mizah okurlarına hatırlatmayı hedefliyor. Durak, ‘‘Biz öykülerle, kurgularla kağıt üzerinde sinemadan da öte yepyeni bir yaratımın peşindeyiz. Tıpkı Fransa'da, Amerika'da çizgiromanın yaptığı gibi, süreç içinde sinemaya ve sinema senaryolarına yaratıcı bir altyapı oluşturmada öncü bir rol oynayacağız’’ diyor.
KİMLER VAR KİMLER
Kazandibi mizah okurları için önemli isimleri bünyesinde bulunduruyor. Uğur Durak, nam-ı diğer Raka Raka Rak Uğur Durak ‘‘Du bi dakka’’ köşesinde karikatürleri ve ‘‘Dijital Fıkralar’’ başlığı altında tam macera çizgiromanları ile karşınızda. Türkiye'nin en iyi çizgiromancılarından Suat Gönülay hem kendisisi yazıp çiziyor hem de Sencer'in müthiş çizgileri için öyküler yazıyor. Necdet Şen, Öküz'deki edebiyat ve çizgiroman kalıplarını zorlayan çalışmaları ile, Meral Onat da (Uğur Durak'ın eşi oluyor kendisi) kazanın dibinde ikamet etmeye başlayanlardan. Uğur Durak'ın ‘‘sanki bir melek, bir şiiri çiziyor’’ diye anlattığı Çetin Küçük'ün tertemiz dünyası, Mehmet Ersoy ‘‘İlişkiler’’i, Kaan Güvercin ‘‘Bebelere Balon’’ köşesiyle dergi sayfalarında yerlerini alıyor. Levent Karanfil, Onur Göçel ve Turgut Yüksel'i de unutmayalım.
Bir de taaa Fransa'dan önemli bir konuk, Vullemin var. Uğur Durak hem çizgisi hem konularıyla L-Manyak ve Lombak'taki birçok çizeri derinden etkileyen bu ünlü Fransız çizerin ‘‘Dünya Fıkraları’’ köşesinin zevkle okunacağı görüşünde.
Peki bu yeni heyecan hüsranla sonuçlanırsa? Uğur Durak özetle bize koymaz diyor: ‘‘Hepimiz bu ülkenin tecrübeli çizerleriyiz. Daha çocukluğumuzda, yaptığımız işe karşı gelen her şeye göğüs gerdik. Başarılarımızın yanında, zaman zaman başarısızlıklarımız oldu. Tüm bunlar ve sistemin bizi şekillendirmeye çalışmasına karşı durmamız bizi pişirdi. Belki biraz asiyiz. Ama kimseye bir sistem önermeye niyetimiz yok. Amacımız şekil vermek değil, doğal yapımızı koruyabilmek.’’