Güncelleme Tarihi:
Karagöz ve Hacivat'ı nasıl bilirdiniz, sorusuna çoğumuz aynı şekilde cevap veririz herhalde.
|
İKTİDAR MÜCADELESİ VARKEN, MİZAH DA TEHLİKELİ OLUYOR
Kendi sonlarını hazırlayan mizah ustaları ile ilgili kulaktan duyma bildiklerimiz şöyle. Orhan Gazi, cami inşaatında çalışan Hacivat ve Karagöz'e o kadar gülüyor ki, onları altınla ödüllendirip, camiyi de bir an önce bitirmelerini söylüyor. Döndüğünde caminin bitmediğini, Hacivat ve Karagöz'le eğlenen işçilerin işi aksattığını görünce de, iki laf ebesinin kellesini vurdurtuyor. Onları birer gölge oyununa dönüştürmesinin nedeni ise sonradan duyduğu vicdan azabı.
Ezel Akay ise bize sonu aynı biten farklı bir hikaye anlatmakta.
Beyazperdede izlediğimiz Hacivat ve Karagöz'ün göbek delikleri yok. Ezel Akay, Ezop, böylece aslında bir masal anlattığını anlamamızı istiyor.
Olaylar 14. yy'da, Anadolu'daki bütün devlet ve beyliklerin Moğol saldırılarından yıldığı, birlik ve düzenin Bursa'da sağlanmaya çalışıldığı, Osmanlı Devleti'nin temelleri atıldığı dönemde geçmekte.
Karagöz (Haluk Bilginer), anacığıyla (Ayşen Gruda) yaşayan saf, iyi niyetli bir göçer. Vergi vermekten bir türlü belini doğrultamamış. Moğollardan kaçarak Bursa'ya geldiğinde, burada ününün yayılacağını, sultanların namının unutulup, onun adının anılacağını bilmiyor. Ama osuruklu cinin her şeyden haberi var.
Cin bu ya, Karagöz'ün annesine anlatıyor oğlunu. Göbek deliğinin olmadığını, göbek deliği olmayan bir başka ölümlüyle biraraya gelip, şöhretli olacağını söylüyor. Karagöz taşın sırrını da bulacak üstelik.
O BİRRRR....
Diğer yanda Hacivat'ımız (Beyazıt Öztürk) var. O bir postacı. O bir çapkın. O bir entrikacı. O bir laf cambazı.
Karagöz'le girdiği ağız dalaşları ve kavgalar seyredenleri güldürmeye başlayıp, halkı eğlendirme konusunda teatronun papucu dama atıldığında bundan yararlanmasını biliyor.
Karagöz, "vergi verek, bahtiyar olak" derken, Hacivat birlikte kazandıkları paranın onda birini bile ona vermemek için türlü numaralar yapıyor.
Karagöz ve Hacivat bir araya geldiğinde konuşmalarına, atışmalarına herkes çok gülünce, ünlerinin yayılması uzun sürmüyor. Ama gün gelip, ipin ucunu kaçırdıklarında, özellikle de rüşvete çanak açan, zirveye ulaşma yolunda önünü açacak ne varsa yok eden Kadı Pervane'nin (Güven Kıraç) ve yandaşlarının günahlarını yüzlerine vurduklarında işler içinden çıkılmayacak bir hal alıyor.
SES PROBLEMİ GALADA KALDI
Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü, iki mizah ustasının hikayesini anlatırken, devlet içi entrikalara da yer veren bir film. Osmanlı'nın kuruluş yıllarında dönen dolapları, iktidar mücadelesini, din değiştirmek için zorlanan insanları, günümüze de göndermeler yaparak perdeye yansıtıyor.
Ezel Akay, en büyük riski belki de bu noktada almakta. Komik bir film yapmak yerine, mizahla, dönem incelemesini, taşlamayı bir araya getirerek hem filmin süresini uzun tutuyor, hem tepki almayı bir anlamda garantiliyor, Karagöz'le Hacivat'a gidelim, gülelim, eğlenelim diyecek olan izleyiciyi de zorlamış oluyor.
Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü, rahata alışmış izleyiciler için takibi zor, bu nedenle de kimi zaman sıkıcı olabilecek bir film. Bir an dalıp, kilit sahneleri, ince detayları kaçıranlar, filmden ipin ucunu da kaçırmış olarak çıkabilirler.
Diğer yanda Hacivat ve Karagöz, karmaşık olay örgüsü nedeniyle dikkatli ve izlediği filme emek vermekten hoşlanan sinemaseverleri fazlasıyla memnun edecek bir yapım. Sonu başından, adından belli bir film izliyor olsanız da bir sonraki sahneyi merak ediyorsunuz. Bu da tabii Ezel Akay'ın başarısı.
Çaba harcarsanız, bunun meyvelerini de topluyor ve sinemadan, iyi bir Türk filmi izlemiş olarak çıkıyorsunuz.
Filmin galasında yaşanan ve basına da yansıyan ses probleminin, gerçekte bir sorun yaratmadığını söylemeliyim. Filmi gala sonrasında sinemada tekrar seyrettim. Farklı, enteresan ve de son derece renkli olan Türkçe'sinde anlaşılmayan hiç bir şey yoktu.
PIR, EKİ, UÇ, DÜRT, BAŞ
Karmaşık olay örgüsü içinde Hacivat ve Karagöz'ün atışmalarında doyamayanlar olacaktır. Sahiden de insan bu iki mizah ustasından, hele bir de onlar bu kadar başarılı oyuncular tarafından canlandırılmışken, biraz daha fazlasını bekliyor.
Karagöz ve Hacivat'ın komedi anlayışları sadece söze dayalı değil, aynı zamanda görsel ve fiziksel unsurlar da taşıyor. Gölge oyunundan hatırladığımız kovalamaca ve dövüş sahnelerine filmde de rastlamak mümkün.
Hacivat'la Karagöz'ün tanıştığı, Karagöz'ün topuzla Havicat'ı kovaladığı ve de tabii özellikle Hacivat'ın Karagöz'e zamanı bölmeyi, "pır, eki, uç, dürt, baş" diye saymayı öğrettiği sahneler uzun süre akılda kalacaktır.
BEYAZIT ÖZTÜRK İYİ BAŞLADI
Ezel Akay, bu projeye o kadar özen gösteriyordu ki, tüm film ekibini Hacivat ve Karagöz'ün ana vatanına, Bursa'ya taşımakla kalmadı, orada muazzam bir set inşa etti.
Tüm film ekibi, iki ay ormanın içindeki barakalarda, çadırlarda konakladı, böylelikle filme katkıda bulunan birer öğe olmaktan çıkıp, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü'nün birer parçası olarak gördüler kendilerini.
Oyunculukları izlerken bu özveri, fedakarlık ve bir parça olma durumunun perdeye aynen yansımış olduğunu görüyoruz.
Haluk Bilginer için artık diyecek sözümüz olmadığını düşünüyorum. Karagöz'ü karikatürize etmedeni ete kemiğe büründürüyor. Hacivat'la olduğu sahnelerde güldürüyor, aşık olduğunda, sevdiğiyle birlikte şarkı söylediğinde ise duygulandırıyor.
Bu, Haluk Bilginer'den beklediğimiz bir şey tabii, peki ya Beyazıt Öztürk'e ne demeli?
Televizyon ekranındaki başarısı beyazperdeye de yansıtacağını tahmin ediyorduk, ama bu kadarını da beklemiyorduk doğrusu.
Sinemadaki ilk başrolünde, Haluk Bilginer gibi bir ustanın yanında bir kez olsun tökezlemiyor. Kalabalığa hitap etme konusundaki tecrübesini ve becerisini, Hacivat rolüne başarıyla yansıtıyor.
"Sinemada başarılı olursam devam ederim" dediğine göre, kendisine, bir sonraki filminde buluşmak üzere diyoruz.
Güven Kıraç, tikli kadı Pervane rolünde, istikrarlı oyunculuk çizgisine uyan, başarılı bir oyunculukla çıktı karşımıza. Bu role ondan daha iyi kimse gitmezdi herhalde.
Filmdeki bir başka etkileyici performans da Şebnem Dönmez'e ait. Atın üstünde bir kızılderili kadar rahat ve güçlü duran savaşçı, korkusuz ve dürüst Ayşe Hatun rolünde çok iyi. Kendisi için 'torpilli' diyenleri fena halde utandırıyor.
KADINLAR BU FİLMİ SEVECEK
Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü bayan izleyicileri yakışıklı başrol oyuncuları kadar, satır aralarından okunabilecek söylemleri ile de vuracak bir film.
Nilüfer Hatun'un yaptıklarını takdir etmesek de, gerek o gerekse de Ayşe Hatun, Osmanlı döneminde kadınların ne kadar güçlü, özgürlüğüne düşkün ve de her konuda söz sahibi olduklarını kanıtlayan karakterler.
Ağda sahnesiyle keyfimizi kaçıran, bu da nereden çıktı şimdi dedirten film, neyse ki bu yaklaşımıyla takdirimizi kazanıyor.
Filmin, kara mizahı kadar etkileyici olan bir başka özelliği de ince dokunuşlar ve uzun süre hafızalardan çıkmayacak sahnelerle sunulan aşk öyküsü.
Bir kara komediye, duygusal sahneler bu kadar güzel yerleştirilebilir. Ayşe Hatun ve Karagöz arasındaki saf ve temiz aşk, ellerinin duvardaki gölgede buluştuğu ve birlikte şarkı söyledikleri sahnelerde insanı ciddi ciddi duygulandırıyor.
Şarkı demişken filmin müziklerini de es geçmeyelim. Başta bizleri mest eden Yunus Emre ilahisi olmak, genel anlamda filmin başarılı bir müzikal yapısı var. Ender Akay gibi müzisyen bir kardeş varken, Ezel Akay filmleri her daim kulağa da hitap edecektir zaten.
Sonuç olarak karşımızda başarılı oyunculukları, kostümleri, set mekanları, müzikleri ve konusuyla izleyenleri etkileyecek, üzerinde uzun süre konuşulacak bir film var.
İktidar mücadelesinin olduğu yerde, mizahın nasıl etkili bir silaha dönüştüğünü ve bu yüzden mizahçıların her daim tehlike altında yaşadığını çok iyi anlatıyor.
Artık daha da iyi biliyoruz ki, "Her ne kadar sürc-i lisan ettikse af ola!" diye boşuna dememişler.
Filmin, Hacivat ve Karagöz'ün kaderini paylaşıp, izleyenleri etkileyeceğine, çok konuşulup yıllar geçse de hatırlanacağına şüphe yok.
HACİVAT KARAGÖZ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ
Yön: Ezel Akay
Oyn: Haluk Bilginer, Beyazıt Öztürk, Şebnem Dönmez, Güven Kıraç, Ragıp Savaş, Ayşe Tolga
Tür: Kara komedi
Süre: 130 dk.