Güncelleme Tarihi:
Kahire Üniversitesi İktisat ve Siyasi Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen Uluslararası Hukuk Forumu'nda, Mısır ve uluslararası topluma seslenen Erdoğan, Suriye Lideri Beşar Esad'a önemli uyarılarda bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz, Suriye Devlet Başkanı Sayın Esad'a başından beri her türlü yardımı önerdik, Suriye halkının meşru istekleri doğrultusunda gerekli reformları hızla uygulamaya koymasını telkin ettik. Bu konuda kendisine her türlü yardıma hazır olduğumuzu da bildirdik ve Suriye yönetimine bu bağlamda gereken her fırsatı tanıdık. Ancak, gelinen aşamada sivil ölümler her geçen gün artarken, yapılması gereken reformların bir türlü gerçekleşmediğini görüyoruz ve doğru konuşmadı ve Suriye halkı şu anda Esad'a inanmıyor ben de inanmıyorum, biz de inanmıyoruz” dedi.
Başbakan Erdoğan, evrensel değerlerin, daha özgür ve daha demokratik bir yaşamın herkesin hakkı olduğunu vurguladı. Temel hak ve hürriyetlerin hiçbir siyasi mülahaza ile engellenemeyeceğini, askıya alınamayacağını belirten Erdoğan, “Demokrasi, halkın hakkı olmaktan öte mülküdür, mülkü. Kimse halkın malı olanı ondan geri alamaz” dedi.
“Tunus'ta başlayan uyanış, en kritik sınavını Mısır'da vermiş; Mısır halkının azmi ve kararlılığı, hürriyet yolundaki yürüyüşün devamının da teminatı olmuştur” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bugün, Tunus ve Mısır'dan sonra Libya'da da yeni bir sayfa açılmaktadır. Libya halkı daha aydınlık bir geleceğe çok yaklaşmıştır. Ulusal Geçiş Konseyi nezdinde Trablus'ta ilk büyükelçilik olarak on gün önce faaliyete geçen Türk Büyükelçiliği, verdikleri bu onurlu mücadelede Libya halkına desteğimizin de tezahürü olmuştur. Bölgemizde, güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması, ancak halkların meşru taleplerinin karşılanması ile mümkündür. Bunun aksini savunanlar, acı kaderleri ile baş başa kalmaya mahkumdurlar. Değişim her zaman zordur; ancak kaçınılmazdır. Değişim kaçınılmaz olduğunda ise eşyanın tabiatına direnmek anlamsızdır. Toplumsal değişim süreçlerinde belki en zor olan şey ortak aklı harekete geçirmek ve ortak bir iradeye dönüştürmektir. Türkiye, bölgesinde ve dünyada demokratikleşme yönündeki her türlü iradeye gereken tüm desteği vermeye daima hazırdır. Biz, totaliter, otoriter, otokratik sistemlerin karşısındayız; biz, demokratik sistemlerin yanındayız ve bunun mücadelesini veriyoruz.”
“HALKINI KATLEDEN BİR LİDER MEŞRUİYETİNİ KAYBEDER”
Başbakan Erdoğan, konuşmasında Suriye'deki gelişmelere de değindi. “Bugün komşumuz Suriye'de de ciddi gelişmelere şahit oluyoruz” diyen Erdoğan, “Her şeyden önce şunu söylemek isterim ki: Halkına kurşun sıkan, tanklarla toplarla şehirlere baskınlar düzenleyerek, sivilleri öldüren bir yönetimle kimse ne dost olabilir, ne de böyle bir yönetime güven duyabiliriz. Biz Suriye Devlet Başkanı Sayın Esad'a başından beri her türlü yardımı önerdik, Suriye halkının meşru istekleri doğrultusunda gerekli reformları hızla uygulamaya koymasını telkin ettik. Bu konuda kendisine her türlü yardıma hazır olduğumuzu da bildirdik ve Suriye yönetimine bu bağlamda gereken her fırsatı tanıdık. Ancak, gelinen aşamada sivil ölümler her geçen gün artarken, yapılması gereken reformların bir türlü gerçekleşmediğini görüyoruz. Doğru konuşmadı ve Suriye halkı şu anda Esad'a inanmıyor ben de inanmıyorum, biz de inanmıyoruz” şeklinde konuştu.
Halkını katleden bir liderin meşruiyetini kaybedeceğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Daha da öte insanlık vicdanında ebediyen mahkum olur. Kaba kuvvetle bu değişim sürecini bastırmaya çalışmak nafiledir. Suriye lideri bu yanlış yolda yürümekte ısrar etmesi, Suriye'ye barış ve istikrar getirmeyecektir. Bunu başta Sayın Esad olmak üzere, ülke liderliğinin bir an önce idrak etmesini temenni ediyoruz. Peygamber Efendimiz, Rehberimiz, Resulullah Efendimiz buyuruyor ki: 'Hasibu enfüseküm kalbe entu hasibu', hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekin. Unutmayalım ki; bu reçete bizi bütün felaketlerden koruyacak olan ebedi bir ölçüdür.”
“BU DÜNYA BİZDEN ÖNCE KİMSEYE KALMADI, BİZDEN SONRA DA KİMSEYE KALMAYACAK”
Herkesin, bu dünyada birer fani olduğunu ifade eden Erdoğan, “Kardeşlerim, bizler bu alemde faniyiz... 'Biz şüphesiz her şeyimizle Allah'a aitiz ve şüphesiz O'na döneceğiz. İnna Lillahi ve inna ileyhi raciun... Bu dünya, Firavunlara kaldı mı, Nemrutlara kaldı mı, Musa'lara kaldı mı? Musa, bu toprakların insanı değil mi? Şunu unutmayalım; Musa'yı Nil'de sarayda büyüten kudret sahibi olan Allah, her şeye kadirdir ve bu hassasiyeti gözden kaçırmamamız gerekiyor. Bu dünya, bizden önce kimseye kalmadı, bizden sonra da kimseye kalmayacak” dedi.
Suriye'nin Türkiye için herhangi bir ülke olmadığının altını çizen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Şunun da altını çizmek isterim ki; Suriye, bizim için herhangi bir ülke değildir. 910 kilometrelik bir sınırı paylaştığımız, aile ve akrabalık bağları ile iç içe geçtiğimiz ve bu bakımdan kader birliği içinde olduğumuz bir ülkedir. Hiç şüphesiz Suriye'nin ulusal birliği ve toprak bütünlüğü bizim için esastır. Suriye'nin ulusal birliğinin ve toprak bütünlüğünün herhangi bir şekilde zarar görmesine asla gönlümüz razı olmaz. Suriye'nin dirlik ve düzeni, kardeş Suriye halkının mutluluğunu ve huzurunu kendi huzurumuz kadar önemsiyoruz ama şu anda Suriye adeta bir mezhep çatışmasına doğru sürükleniyor ve bunu tahrik eden odaklar var ama içerde ama dışarda... İşte biz bunu kendilerine telkin ettik, 'aman uyanık olun' dedik, 'bak böyle bir bela geliyor' dedik. Nitekim geçmişte bu yapıldı, şimdi de böyle bir durum söz konusu.”