Güncelleme Tarihi:
İran’ın şahin görüşlü din adamı Ayetullah Ahmed Hatemi geçen hafta Cuma namazı sonrası, “Buradan hala Ortadoğu’nun siyasi ekseninin İslamileşeceğini görmek istemeyen Batılı liderlere sesleniyorum” dedi ve “Arap dünyasındaki Batı destekli diktatörlerin sonu” olarak nitelendirdiği gelişmeleri övdü.
Bu arada birkaç Avrupalı lider şimdiden Mübarek rejimin devrilmesiyle oluşan boşluğu Mısır’daki kökleri 1920’lere giden Müslüman Kardeşler’in doldurma ihtimalinin yarattığı endişeyi dile getiriyor. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague gazetecilere Mısır’ı kimin yöneteceğinin yabancıların işi olmadığını ancak “Müslüman Kardeşler temelli bir hükümet görmek istemeyeceklerini” söyledi.
Washington’da ise bundan kısa bir süre önce halkın iradesini rejim değişikliği çağrısı olarak yorumlayan bazı yeni-muhafazakarlar bugün geri vitese takıp Başkan Obama’ya bu durumda yavaş hareket etmesini ve Mısır’da kurulacak İslamcı bir devlete alan açmamasını istedi. Bazı İsrailliler de Mısır’ın İran’a kayabileceği korkusuyla benzer uyarılarda bulunuyor. İsrailli yorumcu Sever Plocker Yedioth Ahronot’taki yazısında, “İsraillileri bir korku sardı, demokrasi korkusu. Ama burada değil, komşu ülkelerde” dedi.
Bugünkü durumu 1979’la kıyaslayanlar İslam Devrimi’nin kökenlerini anlamayı başaramadıkları gibi, Mısır’daki ayaklanmaların ideolojik olmayan bir hareket olmadığını da göremiyorlar.
Yıllar boyunca Müslüman Kardeşler üzerine araştırmalar yürüten bir insan olarak, bundan 10 yıl kadar önce Mübarek’in tek alternatifinin Müslüman Kardeşler’in yönettiği daha demokratik bir devlet olduğunu yazmıştım. Dolayısıyla bugün Müslüman Kardeşler’in sadece sokak hareketlerinde değil, insanların bilinçlenmesinde de bu kadar sınırlı rol oynamasından dolayı şaşkınım.
Mısır sokaklarında geçtiğimiz hafta boyunca atılan sloganlar arasında Müslüman Kardeşler’in imzası “Çözüm İslam’dır” yokluğuyla dikkat çekti. Kardeşler’in, Muhammed El Baradey’i desteklemelerine rağmen kendilerini arka planda bulmalarının birçok sebebi var.
Örgüt ne Mübarek rejimiyle müzakere etmek için ne de sokak protestolarını yönlendirmek için kendi liderini öne sürdü. Çünkü Kardeşler’in 90 yılda yapamadığını birkaç günde yapan bugünkü Mısır gençliğinin siyasi bir yük haline gelmesi durumunda örgütle bağları tamamen koparmasından endişe ediliyor. Müslüman Kardeşler aynı zamanda Hague gibi Batılı liderlerin eline “Bu bir İslam devrimidir” deme kozunu vermemek için uğraşıyor.
Üçüncüsü, orta sınıftan gelen, ideolojik olmayan gençlerden, işçilerden ve Müslüman Kardeşler’den oluşan muhalefet orduya protestocuların üzerinde şiddetle baskı kurma fırsatı vermemek için ellerinden geleni yapıyor. Bugüne kadar ordu bir yandan halkın haklarına saygı gösterirken bir yandan da rejimi koruyordu. Ancak bütün taraflar ordunun tavrının Müslüman Kardeşler’in etkisinin arttığını hissettiği anda değişebileceğini belirtiyor.
Bazı şüpheciler İran devriminin laikler ve milliyetçilerin yarattığı çeşitlilikle başarılı olduğunu dile getiriyor. Doğru olsa da devrimin ardında Ayetullah Ruhullah Humeyni ve İran’da bugünkü rejimin ana sütunları olan bazı din adamlarının olduğunu açık. Ancak Mısır’da Müslüman Kardeşler’in arasında bile böyle bir din adamı kadrosu yok.
Ancak bunun Müslüman Kardeşler için acı-tatlı bir an olduğu söylenebilir. Mübarek koltuğu terk ediyor gibi görünse de örgüt iktidar koridorlarına önemli bir yer kapma anını kaçırdı. Bu fırsat Müslüman Kardeşler’in seçimlerde mecliste 88 sandalye elde etmesiyle 2005’te kaçmaya başlamıştı. Aradan geçen yıllar boyunca Mısır’da daha laik, daha ayakları yere basan ve herhangi bir örgütle bağı olmayan yeni bir nesil ortaya çıktı.
İran 1979’la Mısır 2011 arasında yanlış analojiler kurmaktansa Batılı liderler yeni kurulacak herhangi bir Mısır hükümetinin Mübarek’in 30 yıldır sürdürdüğü ABD yanlısı politikaları desteklemeyeceğini bilmeli. Batı’nın Mısır toplumunun 1979’da İsrail’le imzalanan barış anlaşmasına, ABD ile İsrail’in dostluğuna ve Mısır’ın ABD yardımına bu kadar bağımlı olmasına karşı çıkıyor.
Yeni Mısır’ın kendi kaderini tayin edeceği, daha Amerikan karşıtı olacağı, Arap ve Müslüman komşularına daha yakın duracağı ortada. Müslüman Kardeşler iktidarda olsa da olmasa da bu böyle olacak.
Foreign Policy'de yayımlanan "Cairo 2011 is not Tehran of 1979" başlıklı haberden derlenmiştir.
http://twitter.com/HurriyetPlanet