Güncelleme Tarihi:
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Pınar Selek'in babası ve avukatı Alp Selek ile diğer avukatları hazır bulundu. Duruşmayı Fransız avukatlar ve gazeteciler de izledi.
Pınar Selek'in avukatlarından Bahri Bayram Belen, Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol Europol Daire Başkanlığı'nın, Selek'in bu yıl nisan ayında Fransa'nın Nice kentinde terör örgütü PKK/KCK mensupları tarafından düzenlenen etkinliğe katıldığına ilişkin yazı hazırladığını söyledi.
Avukat Belen, Selek'in Fransa'da sosyolog, doçent ve öğretim üyesi olarak çalışan Göç Gözlem Evinin koordinatörlerinden olduğunu, emniyetin yazısında bildirilen etkinliğe de bu sıfatla katıldığını savundu.
Emniyet İstihbarat Başkanlığına, Terörle Mücadele Daire Başkanlığına, Adalet Bakanlığına ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gönderilen yazının, başsavcılık tarafından da mahkemeye iletildiğini aktaran Belen, "Birileri mahkemenize bu belgeleri sunarak, dosyaya müdahale ediyor. Pınar Selek'i hala PKK/KCK toplantılarına katılıyor gibi göstermek ayıp. Belgenin amacının mahkemeyi etkilemek olduğunu düşünüyoruz." dedi.
Avukat Belen, yazıyı hazırlayanlar hakkında mahkemeden suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Pınar Selek hakkındaki tutuklama kararının devamına karar verdi.
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne adli yardımlaşma evrakı hakkında bilgi verilmesi konusunda müzekkere yazılmasını kararlaştıran heyet, İçişleri Bakanlığı'nın yazısını hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinin reddine karar verdi.
Heyet, sanık Abdulmecit Öztürk hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama kararının devamına karar vererek duruşmayı 7 Şubat 2025'e erteledi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 1998'de 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin davada, "patlamaya bombanın mı yoksa LPG'nin mi neden olduğunun kesin tespitinin yapılamadığı" gerekçesiyle Pınar Selek hakkında beraat kararı vermişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Selek'in "sosyolojik araştırma yapma" adı altında silahlı terör örgütü üyeleri ile irtibata geçtiği, örgütün amacı doğrultusunda bombayı yerleştirdiğinin anlaşıldığını belirterek, beraat kararını bozmuştu.
Daire, eylemin, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nin 125. maddesinde tanımlanan "devlet güvenliğine karşı suç"u oluşturduğuna hükmederek, Selek'in bu madde kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, dairenin kararına itiraz etmesi üzerine dosya, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelmişti. Başsavcılığın itiraz başvurusunda, patlamanın nedeninin tam olarak tespit edilemediği belirtilerek, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının yerinde olduğu savunulmuştu.
Başsavcılığın itirazını reddeden Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2010'da 9. Daire'nin bozma kararının yerinde olduğuna hükmetmişti.
Bunun üzerine davayı tekrar gören İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011'deki duruşmada, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, sosyolog Pınar Selek ile Abdulmecit Öztürk hakkında verilen beraat kararının bozulması yönündeki kararına karşı direnmiş, diğer sanıklar Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan açısından ise bozma ilamına uyulmasını kararlaştırmıştı.
Mahkeme, 22 Kasım 2012'deki duruşmada ise Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk hakkındaki beraat kararında direnmekten vazgeçmişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 2013'te görülen son duruşmada, tutuksuz yargılanan Selek'in "devletin hakimiyeti altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemde bulunmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar vermişti. Heyet, Selek hakkında yakalama kararı da çıkarmıştı.
Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu ise Selek'in beraat etmesi gerektiğini belirterek karara muhalif kalmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 2 Ocak 2014 tarihli tebliğnamesinde, Selek hakkındaki hapis cezasının onanmasını istemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 11 Haziran 2014'te dosyayı usul yönünden bozarak yerel mahkemeye göndermişti.
Özel yetkili İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin yeni yasayla kapatılması üzerine dava dosyası, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gelmiş ve bu mahkemenin ilk duruşmasında, Selek ile ilgili verilen yakalama emri kararının kaldırılmasına hükmedilmişti.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Aralık 2014'te sanıkların atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yetecek ölçüde kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle sanıkların beraatine karar vermişti.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin direnme kararı üzerine verdiği beraat kararını yerinde bulmayarak sanıkların eylemlerinin, olay tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesinde belirtilen "devlet güvenliğine karşı suç" kapsamında olduğu gerekçesiyle bozmuştu.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan tensip zaptında sanıkların suçunun "devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak" olduğuna yer verilmişti.
Mahkeme heyeti, Pınar Selek'in yokluğunda tutuklanmasına ve hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına, Abdulmecit Öztürk hakkında ise tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetmişti.