Güncelleme Tarihi:
ÇOCUKLARDA diyabet ile yaşam yetişkinlere göre çok daha zor. Sürekli kan şekeri kontrolünün yapılması ve buna göre insülin iğnesi vurulması gerekiyor. Bu nedenle çok küçük yaştan itibaren minik parmaklar her gün birkaç defa iğne ile deliniyor. Diyabetli çocukların aileleri ise son birkaç yıldır deri altına yerleştirilen sensör ile çocukların kan şekeri takibini yapan cihazların SGK tarafından ödenebilmesi için seslerini duyurmaya çalışıyor. Cilt altından yerleştirilen sensörler çocukların kan şekerini otomatik olarak belli aralıklar ile ölçüyor ve bilgi veriyor. Böylece uygun dozlarda insülin yapılabiliyor.
ÇOCUKLAR MAHRUM
Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun da sensörlerin ödeme kapsamına alınması gerektiğini belirterek, “Otuz yıldır Tip-1 diyabetli çocukların doktoru olarak çalışıyorum. Sensörle glukoz (şeker) izleminin yarattığı farkı her gün görüyorum ve ülkemizdeki çocukların bunlardan mahrum olmasından büyük üzüntü duyuyorum” dedi.
HER GÜN DEFALARCA...
Ülkemizde yaklaşık 20 bin civarında Tip-1 diyabet hastası çocuk bulunduğunu belirten Prof. Dr. Hatun şöyle devam etti: “Bu çocuklar sabah yüzlerini yıkadıktan hemen sonra başlayarak, her gün kan şekerini ölçmek için defalarca parmağını delmek zorundadır. Çünkü artık pankreaslarındaki beta hücreleri glukozunu ölçüp insülin üretememektedir. Yani bu çocuklar dışarıdan enjeksiyonla aldıkları insülin dozlarını ayarlamak için glukoz değerlerini bilmek zorundadır. Oysa sensör teknolojisi ile günde 288 kez şeker düzeyini acısız ölçmek mümkündür. Sensörler son 10 yılda diyabet tedavi ve izleminde en çok fark yaratan gelişmedir. Sensörlerin en önemli yararı, glukoz seyrini 24 saat boyunca izlemeyi sağlaması, besinlerin şeker değeri üzerini etkisini göstermesi, glukoz düşüş ve yükselişlerini önceden haber vermesi ve önlemesi, uzaktan izlemi mümkün kılması, gece güvenle uyumayı sağlaması ve diyabete bağlı komplikasyonları önlemesidir.”
‘LÜKS DEĞİL İHTİYAÇ’
“Çocuklarda diyabetin takibi için sensör bir ‘konfor’ ya da ‘lüks’ değil tedavi için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır diyen Prof. Dr. Hatun, şunları söyledi: “Ülkemiz, Avrupa’da sensörleri ödemeyen birkaç ülkeden birisi. Bu durumda sadece imkânı olanlar sensörleri kullanabilmektedir ve gelir düzeyi düşük aileler çok büyük zorluk yaşamaktadır. SGK mümkünse bütün sensör sistemlerini tam olarak ödemeli, bu mümkün değilse ikinci seçenek olarak en düşük ücrete sahip sensörleri tam olarak geri ödeme kapsamına almalıdır. Daha pahalı sistemleri almak isteyenler fark ödemelidir. Diğer bir seçenek ise Çekya modelindeki gibi okul öncesi ve ilkokul çağındakiler için sensörlerin maliyetinin tamamı, 10-18 yaş arasının ise yüzde 70 oranında karşılanmasıdır. Bu durumda maliyet azalacaktır.”