Mini etekli kızı yaktılar

Güncelleme Tarihi:

Mini etekli kızı yaktılar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2003 00:00

5 milyon 700 bin Müslüman'ın yaÅŸadığı Fransa'da, laiklik için tehlike oluÅŸturan aşırı istekler devleti kızdırdı ve köklü önlemler almaya yöneltti.Hürriyet yazarı Özdemir Ä°nce, 5 milyon Müslüman'ın yaÅŸadığı Fransa'da, türbanın yasaklanmasına varacak olayları inceledi. 30'a yakın kiÅŸiyle görüştü ve yazdı. Laiklik Kurulu'nun Türk üyesi Gaye Petek, ‘‘Kızlara karşı yoÄŸun baskılar ortaya çıktı. Bir genç kız, kısa etek nedeniyle bir sitenin çöp odasında diri diri yakıldı’’ dedi. 1789 Fransız devriminden önce ‘Kilisenin büyük kızı’ olarak tanımlanan Fransa, 19. yüzyıl boyunca adım adım laikleÅŸmeye baÅŸladı. LaikleÅŸmenin en yoÄŸun meydan savaÅŸları ‘okul’da verildi. Fransız laikleÅŸme tarihini ‘okul’un laikleÅŸmesi olarak da kabul edebiliriz. ‘Okul’un laikleÅŸme süreci 1871 Paris Komünü ile baÅŸladı ve 1914'e kadar sürdü.Türkiye Cumhuriyeti'nin Fransa Cumhuriyeti ile ilk buluÅŸması okulda gerçekleÅŸti. 3 Mart 1924 tarihli ve 429 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim BirliÄŸi Yasası) Türkiye Ulusal EÄŸitim sisteminin laikleÅŸmesi sürecinin baÅŸlangıcıdır.DEVLET HİÇBÄ°R TERCÄ°HE AYRICALIK TANIMAZBu iki cumhuriyet de ‘okul’ laikleÅŸmeden toplumsal düzenin laikleÅŸmeyeceÄŸini anlamıştır. 1905 yılı Fransız toplumu için son derece önemlidir: Din ve devlet iÅŸleri bir yasa ile kesinlikle ayrıldı, Katolik Kilisesi laik devlet için bir tehdit olmaktan çıktı ve Cumhuriyetçi Pakt gerçekleÅŸti. Böylece Fransa ‘Kilisenin büyük kızı’ sıfatını kesinlikte bıraktı.CumhurbaÅŸkanı Chirac tarafından kurulan Laiklik Komisyonu (Cumhuriyette laiklik ilkesinin uygulanması konusunda fikir üretecek komisyon) raporunda, Fransız Cumhuriyeti'nin laiklik ilkesi temeli üzerine bina edildiÄŸini yazdıktan sonra bu laiklik ilkesini betimliyor: ‘‘Cumhuriyetçi Pakt'ın köşe taşı, orta direÄŸi olan laiklik birbirinden ayrılmaz üç deÄŸeri kendine temel alır: Ä°nanç özgürlüğü, inanç ve dinsel tercih hakkında eÅŸitlik, siyasal iktidarın yansızlığı (nötralitesi). Ä°nanç özgürlüğü, her vatandaÅŸa kendi inançsal ya da dinsel hayatını seçme hakkı tanır. Hak eÅŸitliÄŸi her türlü ayrımcılık ve zorlamayı yasaklar. Devlet hiçbir tercihe ayrıcalık tanımaz. Siyasal iktidar inanç ve din alanlarında her türlü müdahaleden uzak durarak kendi sınırlarını belirler.’’FRANSA VE TÃœRKÄ°YE'DE BENZER ANAYASALARDevlet ve din iÅŸlerinin 1905'te yasayla ayrılmasına karşın laiklik ilkin 1946, daha sonra da 1959 yılında anayasal ilke oldu Fransa'da. Oysa Türkiye'de laiklik ilkesi Anayasa'ya 5.2.1937 tarihinde girdi.Fransa ile Türkiye'nin anayasalarının 2. maddeleri neredeyse aynı:‘‘Fransa, bölünmez, laik, demokratik ve sosyal bir devlettir. Köken, ırk ya da din ayrımı yapmaksızın bütün yurttaÅŸların yasa önünde eÅŸitliÄŸini saÄŸlar.’’‘‘Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliÄŸine baÄŸlı, baÅŸlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.’’Fransa'da 1905 tarihli Cumhuriyetçi Pakt kadar 1789 Büyük Fransız Devrimi'nin ‘‘EÅŸitlik, Özgürlük, KardeÅŸlik’’ ilkesi de önemli. Türkiye Cumhuriyeti herhangi bir resmi metinde yer almamasına karşın bu ilkeye duygusal ve zihinsel bakımdan epeyce baÄŸlı. Fransa'nın dayandığı laiklik, laikliÄŸin dayandığı 1905 Cumhuriyetçi Pakt ve 1789'un özgürlük ilkesi, kilise tarafından deÄŸil, yeni bir dinsel unsur olan Ä°slam'ın köktendinci yani Ä°slamcı anlayışı tarafından tehdit edilmekte. Fransa'nın durumunda da bir garabet var: Tehdidin askerleri ya sonradan olma ‘Fransızlar’ ya da ülkede çalışan konuk olarak bulunan Müslüman göçmenler. Geleneksel Fransa, ‘‘DaÄŸdan gelip baÄŸdakini kovmaya kalkışmak’’ olarak tanımlıyor bu durumu.GÖÇMENLER GÃœCENMESÄ°N DÄ°YE OLAYLAR GÄ°ZLENDÄ°Laiklik Kurulu'nun Türk üyesi ve Paris Elele DerneÄŸi BaÅŸkanı Gaye Petek, 1989'da ortaya çıkan ‘İslami başörtüsü’nün (türbanın) son 2 yıl içinde toplum ve toplumun bireylerine karşı bir tehlikeye dönüştüğünü söylüyor. BaÅŸlangıçta hoÅŸgörü ortamından yararlanan bu hareketi Milli EÄŸitim Bakanlığı iyi deÄŸerlendirememiÅŸ, hatta örtbas etmiÅŸ. Kesin sayılar vermekten kaçınmış. Kimi zaman 150 kadar vaka var denmiÅŸ, kimi zaman da 1500 falan...‘‘Elbette öğretmenler, müdürler durumdan tedirgindi. Grev yapıyorlardı. Ancak son bir yılda durum deÄŸiÅŸti’’ diyor Gaye Petek. ‘‘Artık mahallelerde, sitelerde de kızlara karşı yoÄŸun baskılar ortaya çıktı, gündelik hayat tarzı tehdit edilmeye baÅŸlandı. ÖrneÄŸin, bir genç kız kısa etekle dolaÅŸtığı için bir sitenin çöp odasında diri diri yakıldı. Bazı erkekler, mahalle ve sitelerin Ali kıran baÅŸ keseni olmaya ve insanların nasıl yaÅŸayacaklarına karar vermeye kadar vardırdılar iÅŸi. Getto demekten hoÅŸlanılmıyor ama 20 yıldır gettolarda olup bitenler gizlendi. Biz ve bizim gibi dernekler bu olayları, kadınlara uygulanan ÅŸiddeti hükümete açtığımız zaman, dört-beÅŸ yıldır bize ‘Aman bu konuları açmayın, göçmenleri gücendirip yaralamayın!' diyorlardı.’’İSLAMCILIÄžIN KÖKENÄ° TAMAMEN DÄ°NSEL DEĞİL Gaye Petek’e göre: 1960'larda böyle bir sorun yoktu. Sanıldığı gibi, bu olaylarda Ä°ran ya da Suudi Arabistan'ın örnek alınmasının büyük bir payı yok. Ä°slamcı olarak ortaya çıkan kuÅŸakların sorunu bir baÅŸka yerde, bunlar kimlik bunalımı geçiriyorlar. En önemlisi gençlerin yüzde 40'ı iÅŸsiz. Ä°slamcılığın kökeni tamamen dinsel deÄŸil. Din büyük bir boÅŸluÄŸa cevap veriyor. Devlet bu boÅŸluÄŸu dolduracak hiçbir öneride bulunmadı. Fransa'ya geldiklerinden bu yana bir sığıntı hayatı yaÅŸamayı kabullenmiÅŸ cahil ve iÅŸsiz anababalar da hiçbir ÅŸey yapacak durumda deÄŸiller.GETTOYA DÖNÜŞEN SÄ°TELERDE KÄ°MLÄ°K SORUNU Tabii, sömürgeci geçmiÅŸlerinden rahatsız olan Fransızların MaÄŸripli göçmenler karşısında kararsız davranması ve suçlu kompleksi sergilemesi de olayları epeyce gizledi.Son olayların kökeninde etnik ayrımcılıktan da kaynaklanan iÅŸsizlik ve birer gettoya dönüşen sitelerdeki cehennem hayatının payı var. Bunun sonucu olarak ortaya kocaman bir kimlik sorunu çıkıyor. Ancak burada sorulması gereken bir soru var: Sitelerin ve gettoların iÅŸsiz ve kimliksiz gençliÄŸi mi militan Ä°slam'ı ve Ä°slamcıları buldu, yoksa tersi mi oldu?Türban isyanın bir simgesiKADINLARIN, genç kızların türbanlanmaları sadece dinsel bir seçim deÄŸil. Bunun gerisinde belki de bütün bir Ä°slam tarihi yatıyor, Kuzey Afrika'nın koloni tarihi var, tepki kimi zaman baÅŸkaldırı, kimi zaman da komplo ÅŸeklinde oluyor. Türban, sadece bir simge olarak bir genç kızın dinsel yaÅŸam tarzının ifadesi deÄŸil, onun arkasında erkeklerin de isyanı, iÅŸleyen yaraları, aÅŸağılanmaları, kadınlar karşısında duydukları eziklik, maço saplantıları var... Kimi kompleksler bile türbanla birlikte bir tür Robin Hood'luÄŸa, Åžeyh Åžamil'liÄŸe dönüşmeye özeniyor. Afganistan'a, Bosna'ya, Çeçenistan'a gidip mücahitlik yapanlar elbette bu türbanın ucuna sarıldılar. Gizlendiler.Türkiye’de türban yasak burada niye izin verelim YER: Rue Lafayette (Sokağı), Cadet metro istasyonunun aÄŸzı, McDonald's'ın hemen önündeki gazete kulübesi. İçerde biri orta yaÅŸlı, biri yaÅŸlıca iki tipik ve gerçek ‘Fransız Madame’... Ben, Le Monde alırken Paris temsilcimiz Muammer Elveren hanımların aÄŸzını arıyor: Åžu, kamusal alanlarda dinsel simgelerin (Ä°slami başörtüsü, Yahudi kippası, Hıristiyan haçı...) takılması hususunda ne düşünüyorlar acaba? Orta yaÅŸlı hanım, kadim Marianne'ın (Fransa'nın) sesiyle konuÅŸuyor:‘‘Takılması katiyen tasvip edilemez. BaÅŸka memleketlerden gelenlerin kendi dini timsallerini bize empoze etmeleri kabul edilemez, yanlıştır. Çok istediklerine göre gidip kendi memleketlerinde takıp taşısınlar ve bizim huzurumuzu bozmasınlar. Mesela türban takmanın Türkiye'de yasak olduÄŸunu biliyorum, ama burada takmak istiyorlar. Eskiden böyle deÄŸildi, bunlara müsamahalı davranıldı ve iÅŸ bu noktaya geldi. Yasaklanmasını mutlaka destekliyoruz. Herkes laik cumhuriyetimizin kanunlarına uymak mecburiyetindedir.’’ISRAR ETMEYÄ°N YaÅŸlıca hanım da bir ÅŸeyler eklemek istiyor:‘‘Ah nerede o eski Fransamız bizim, hiç böyle ÅŸeyler bilmezdik. Åžimdi bunlardan baÅŸka bir ÅŸey konuÅŸulmuyor. Biz baÅŸkalarının memleketinde onların kaidelerine itaat ediyoruz.’’Öngörüşmelere başı açık geliyor duruÅŸmada kapalıUZUN yıllardır Paris'te kardiyolog olarak çalışan Dr. Demir Fitrat Onger'in verdiÄŸi örneÄŸe bakın:‘‘Galiba Marsilya'da bir mahkeme jüri üyeliÄŸi için adaylarla görüşmeler yapılıyor. Bir Müslüman hanım üyelik için yeterli donanıma sahip olduÄŸu için jüriye seçiliyor. Ön görüşmeler sırasında başı açık gelen kadın, duruÅŸmaya türbanla geliyor. Kadın Adliye Bakanı'nın emriyle jüri üyeliÄŸinden atıldı.’’ÖZELLÄ°KLE CEZAYÄ°RLÄ°LER Dr. Onger hastanelerden örnek veriyor: Özellikle Cezayirliler, eÅŸlerinin ve kızlarının erkek doktorlar tarafından muayene edilmesine karşı çıkıyorlarmış. Kadınlarının erkek doktorlar tarafından ameliyat edilmesini istemeyen erkeklerin ameliyathaneleri bastığı oluyormuÅŸ. Erkek doktor tarafından muayene edilmek istemeyen kadınlar arasında, kan verilmesine karşı çıkıp hayatlarını tehlikeye atanlar varmış...Hapishaneler de bu yobazlıktan payını alıyor: Sekter Müslüman mahkûmlar, kadınların baÅŸları açık olarak görüşme yerlerine gelmelerine karşı çıkıp, kadınların yakını olan Müslüman erkekleri tehdit ediyorlarmış...Bu türden açıkça komplo ve kışkırtma kokan olay-gösteriler Fransızların tepesini atırıyor.Fransız müfettiÅŸe Türk babadan tepkiCumhurbaÅŸkanı Chirac'ın kurduÄŸu Laiklik Komisyonu üyesi Gaye Petek'in anlattığına göre: Türban takmakta direnen bir kızın babası okula davet ediliyor. Okul müfettiÅŸi, ‘‘Bayım, bildiÄŸim kadarıyla sizin ülkeniz Türkiye'de türban yasak. Neden burada da ısrar ediyorsunuz?’’Türk veli-baba, Fransız müfettiÅŸe sert sert bakıp şöyle yanıtlıyor:‘‘Peki biz neden buradayız sanıyorsunuz?!’’YARIN Tarikatın yurdunda geceyarısı içtimasıÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!