Milyarlarca terör tazminatı ödendi Uludereli alınca mı kötü olacak

Güncelleme Tarihi:

Milyarlarca terör tazminatı ödendi Uludereli alınca mı kötü olacak
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2012 00:00

Ayhan Sefer Üstün, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı. AK Parti Milletvekilliği öncesinde MAZLUMDER yöneticiliği yaptığı için insan haklarına da aşina. 34 kaçakçının hava operasyonuyla öldürülmesini araştırmak üzere heyet olarak gittiği Uludere’de gördüğü tablo askeri hakimlik anılarını depreştirmiş.

Haberin Devamı

1989-1990 yıllarında Gaziantep’te sınırla ilgili sorun büyüktü. Kaçakçılık yapan sırtçılar vardı. Genellikle onlar vuruluyordu kazara da olsa. Mesela sırtçılardan birinin otopsisine katılmıştım. Çok az bir paraya bir başkasının malını Suriye’den alıp Kilis’e getiriyordu. İç çamaşırı yoktu. Muhtemelen fakirliktendi. Bu olay bende derin bir iz bıraktı. Bugün aynı şeyi Uludere’de gördüm.

Gerçi hükümetimiz üç yeni gümrük kapısı açılacağını açıkladı. O bölgede yaşayan insanların sayısı belli. Toplasan 10 bini geçmez. Bu insanlara diyelim yıllık 50 bin veya 100 bin liraya kadar vergisiz mal getirme hakkı tanınsa bir karneyle, memleket batar mı? Hayır, batmaz. İnsanlarımızı gayri hukuki yönlere sevk etmeden bu tür çözümler üretilebilir. Coğrafi şartlar çok çetin. 3 bin 500 insan yaşıyor o köyde. Kaçakçılık yapma imkanı olduğu için diğer mezralardan da gelmişler oraya. Tabii gene Türkiye standartlarına göre hayat seviyeleri çok düşük.

Haberin Devamı

ANALAR DUYGUSAL YAKLAŞMAKTA HAKLI

Uludere’de erkeklerle de görüştük, kadınlarla da. Ama doğrusu erkeklerden, “Tazminatı almıyoruz” lafı duymadım. Diyorlar ki, “Amacımız tazminat değil. Sorumlular bulunsun istiyoruz”. Tazminatın öne çıkarılmasından rahatsızlar. Bu da doğal. Canlar gitmiş. Ama kadınların canı daha fazla yanmış çünkü ölenlerin yüzde 80’i 20 yaş ve altında. Haklı olarak daha duygusal yaklaşıyorlar. Ana yüreği. Sorumlu da bulunsun ama kalan insanların hayatlarını kolaylaştıracak tazminatsa tazminat ya da başka yardım yapılmalı. Bu devlet, terör tazminatı olarak 2-3 milyar liradan fazla para ödemiş. Bunlar alınırken bir şey olmuyor da Uludere'de alınırken mi kötü oluyor?

Heron görüntülerini bir teknik heyet eşliğinde izlemek istiyoruz. Bunu ilgili kurumlardan talep edeceğiz. Şimdi farklı algılamalara yol açacak bir değerlendirme yapmak istemiyorum. Erken değerlendirmeler süreci baltalar. Provokasyon olup olmadığı gibi konular sonuçta hep değerlendirme. Çünkü ben ara değil son istasyonun önemli olduğuna inanıyorum. O bakımdan buradan iyi bir sonuç alabilirsek görevimizi yapmış kabul edeceğim.

Haberin Devamı

Soranlara Karadenizliyim diyorum

GÖÇMENLİK

Babam Almanya'da beş yıl işçilik yaptı. 6 yaşımdayken annem ve babamla birlikte trenle gitmiştik. Çocukluğuma dair hafızam oradan başlar. Bir yıl kalmış sonra annemle köye dönmüştük. Bizim köyün yarısı Bulgaristan’da, Burgaz’ın Aydos kazasında Abdürrezzak köyünde. Diğer yarısı da Sakarya’nın Ferezli ilçesinde. Ailemiz de Burgaz’dan göçmüş. Karadeniz’in Batı ucunda Burgaz. Bazen espri yapar, soranlara "Karadenizliyim" derim.

12 Eylül'de bize nöbet tutturdular

YATILI OKUL

Eskişehir Yatılı Öğretmen Lisesi sınavını kazandım. Koğuşta 100 kişiydik. Zor şartlar insanlara birbirine destek olmayı öğretiyor. Bizim köye en yakın ortaokul 30 kilometre mesafedeydi, Eskişehir’in kışı çok sert geçiyordu. Yatılı okula gitmezsem okuyamayacaktım. 12 Eylül ihtilali oldu. Bize nöbet yazmaya başladılar. Marangozhane, atölye, spor salonu ve fırında nöbet tutturdular. Bu iki yıl kadar gitti böyle. Arkadaşlarım hep hasta olmaya başlayınca bu sefer yatakhane nöbetine çevirdiler.

Haberin Devamı

Benim nöbetimde herkes teyakkuzdaydı

HAKİMLİK

Adalet dağıtmak için hakim olmak istiyordum. Hakimlik bir idol gibiydi gözümde. Bu hayalle 1988’de bitirdim İstanbul Hukuk Fakültesi’ni. Fakat köye dönünce hakimlik iştahım söndü. Hayatımın çoğunu gurbette geçirdiğim için bundan sonra gurbet yok dedim. Arkadaşlarımı teşvik etmiştim hakimlik için ama ben sınavlara başvurmadım. Şimdi arkadaşlarımın hepsi hakim ve savcı. Üst seviyelere de geldiler. Bir yıl serbest avukatlık yaptıktan sonra askere gittim. Askeri hakimdim, Gaziantep Zırhlı Tugay Askeri Mahkemesi’ne tayinim çıktı. Hakimlik hevesimi de tattım orada. O zaman da kötü muameleye duyarlıydım. Askerlere kötü muamele iddiası varsa derhal doktora sevk ediyordum. Benim nöbetimde herkes teyakkuzda oluyordu. Hümanistim. İnsanlara şefkatli yaklaşırım.

Haberin Devamı

Köyden gelmiş biri olarak epey mesafe aldım

AİLE

Askerden sonra dedim ki, “Bir de evlenirsem hayatım düzene girecek.” Arkadaşım da avukattı. Onun baldızıyla görüşme imkanımız oldu, tanıştık evlendik. Üç kızım oldu: Sümeyye, Şeymanur ve Beyzanur. Eşim bana çok yardımcı oldu. Köyden gelmiş bir kişi olarak kısa sürede epey mesafe aldım. Hakkını ödeyemem. Avukat bacanağımla ortaklık yaptım. Ben milletvekili seçilene kadar devam etti bu ortaklık. Birbirimize çok güvenirdik; hem hukuki hem de parasal konularda.

Muhafazakârlık bizden sonra genişledi

AVUKATLIK

Baroda muhafazakâr bir abimiz vardı. Diğer avukatlar deli muamelesi yaparlardı adamcağıza. Bizden sonra başladı muhafazakâr arkadaşlar genişlemeye. Değişik cemaat ve vakıflardan arkadaşlar bizi davalarına çağırmaya başladılar. Çoğuna ücretsiz bakardık. Bacanağım daha çok ceza davalarına girerdi. Ben de hukuki ihtilaflar ve idari davalara bakardım. Sonra iş davalarını da almaya başladım.

Haberin Devamı

Çocuklara yurt sağlayıp dindarlık öğretiyorduk

İLİM YAYMA CEMİYETİ

Sol hakimdi yatılı okulda. Onun karşısında bir grup ülkücü vardı. İki tarafa da dahil olmamaya çalıştım. Üniversitede de bu iki akımın içinde değildim. Orada da orta yol izledim, derslere odaklıydım. Almanya'da Milli Görüş teşkilatlarındaki abimin bende etkisi olmuştu. Sakarya’da avukatlık yapmaya karar verdiğimde neredeyse hiç tanıdığım yoktu. Sosyal hayata atılmam gerekiyordu. MAZLUMDER'in Sakarya’da kurucularındandım. Onun dışında İlim Yayma Cemiyeti’nin Sakarya Şubesi’nde yedi-sekiz yıl genel sekreterlik yaptım. Kırsaldan gelen çocuklara barınabilecekleri yurt sağlıyorduk ama tabii konferanslarda, sohbetlerde çocuklara ahlaki değerler, dindarlık öğretiliyordu. Refah Partisi’nde, sonra da Fazilet Partisi’nde il başkan yardımcısıydım. MÜSİAD’a girmem 28 Şubat’ın getirdiği bir açılımdı. İşadamı değildim ama örgütçü bir yanım vardı artık. Muhafazakârların ekonomik açıdan da güçlü olması lazım dedik arkadaşlarla. TÜSİAD’ın 28 Şubat’taki o tavrı bizi hakikaten yaralamıştı. AK Parti’nin Sakarya’da merkez ilçe kurucu başkanlığını yürüttüm. 2002’de milletvekili seçildim.

Farklı yere savruldu

MAZLUMDER

Türkiye insan haklarında nereden nereye geldi? Hem avukat hem de MAZLUMDER'de görevli olduğumuz için bizi çağırırlardı. O zaman İHD ile de dayanışmadaydık. Derneği darma duman ederdi polis. Arama bittikten sonra tutanak imzalatırlardı. Sakarya’da 'Başörtüsü İçin El Ele' diye barışçıl bir eylem yapıldı. Polislerle konuşarak koordinasyonu sağlıyordum. Bir hafta sonra herkesi ifadeye çağırdılar. Meğer konuştuğum memurlar herkesin ismini almış. Fakat benim ismim çıkmayınca mahcup oldum. Neyse Sakarya’da deprem olunca dosyalar karıştı, o dava da öyle kapandı. MAZLUMDER sonradan farklı yerlere savruldu. Etkinliği kayboldu.

Askerlikteki kötü muameleyi kaldıracağız

İNSAN HAKLARI KOMİSYONU

Demokrasi, insan hakları ve hukuktaki gelişmeler işimizi yapmamızı kolaylaştırıyor. Sadece askerlikteki kötü muameleyi ortadan kaldırsak dahi görevimizi yapmış olacağız. Orası da bir kara kutuydu, Uğur Kantar olayıyla birlikte oraya el attık. Askerlere kötü muamele konusunda 100'e yakın dosya var. Kendi evimizin önünü süpürür, insanımızın hakkını savunursak diğer devletlere de söz söyleme hakkı doğuyor. Şimdi Neonaziler’in öldürdüğü vatandaşlarımızın durumunu incelemeye Almanya’ya gidiyoruz.

Faili meçhul komisyonu kurulmalı

YAŞAM HAKKI

Alt komisyonlarımızdan birinin konusu, son 30 yıldaki yaşam hakkı ihlallerinin ortaya çıkarılması. Yaşam hakkı en temel insan hakkı. Kaç insanımız ölmüş? Asker, polis, sivil, dağdaki terörist! Belli değil. Ölen binbaşının eşinin de özel bir hikâyesi var, dağda oğlu ölmüş babanın da... Bakın gelen heyetlerden biri, Ankara’da bir travestiye kesilen trafik cezasını sordu bana. Travestiye haksızca trafik cezası kesiliyorsa bunu kaldıralım ama bu olayın durması için siz de katkı verin diyelim. Bu faili meçhul komisyonu değil. Ama gelen insanlar birtakım faili meçhul olaylardan da bahsediyor. İstiyoruz ki, Türkiye’de hiçbir şey karanlıkta kalmasın. Faili meçhul komisyonu kurulabilir mi? Gruplar anlaşırsa bir alt komisyon olarak da kurulabilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!