Milliyetçilik ay yıldızlı pasaporta itibar kazandırmaktır

Güncelleme Tarihi:

Milliyetçilik ay yıldızlı pasaporta itibar kazandırmaktır
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2007 00:00

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Hrant Dink’in ölümünün ardından başlayan tartışmaları değerlendirirken, gençlere, "Eldeki aletin silah değil kalem olması" çağrısında bulundu. Ağar, gençlere koydukları hedefin de, ay yıldızlı pasaportun dünyanın en itibarlı pasaportu haline getirilmesi olduğunu söyledi.

Ağar’a yönelttiğimiz sorular ile yanıtları şöyle:

Milliyetçilik bugünlerde çok tartışılan bir kavram. Siz nasıl tanımlıyorsunuz?

En büyük milliyetçilik anlayışı ay yıldızlı pasaportu dünyanın en itibarlı pasaportu haline getirebilmektir. Bizim gençlere koyduğumuz en önemli hedef bu.

Başbakan milliyetçiliği kafatasçılık diye nitelendirdi, bir yandan da ay yıldızlı afişler hazırlattı.

Bilgisizliğinden dolayı böyle eleştirdi. Türkiye’de sıkıntıyı yaratan hükümet şimdi milliyetçiliğin kanatları altına sığınmaya çalışıyor. Çuval vakası, AB karşısında bel bükmeler, gerdan kırmalar, sokağın şuurunun altına yerleşmiştir. Duyguların bu ölçüde örselenmesine yol açan politikaların sahibi, afişlerle bunu saklayamaz.

Milliyetçilik neden bu denli yükselişte?

Böyle gibi takdim ediliyor. Bu zaten vardı. Aslında bu ölçüde tepki oluşmuşsa nedeni hükümetin kendisidir, Başbakan’ın yanlışlarıdır. Bugün Türkiye’nin geldiği noktada insanların vicdanlarını inciten, gururlarını çökerten yapıya karşı isyanı vardır. Meselenin temeli bu.

SİYASETÇİ SOKAĞI ARKASINA TAKMALI

Güneydoğu’daki savaş da nedenlerden biri olabilir mi?


Artık bunun sonu gelmeli. Bu topraklar hiç husumet ortaya koymadığı için bu birlikteliği güçlendirmek gerek. En büyük milliyetçilik, ülkeyi böldürmeyen milliyetçiliktir. Hükümetin kavrayamadığı milliyetçilik budur. Bugün Türkiye’nin, sokağın duygusallığının arkasından yürüyen değil, sokağı arkasına takan siyaset adamına ihtiyacı vardır.

Trabzon olayı nedeniyle gençler arasında lümpenleşmeden sözediliyor. Doğru mu bu?

Türkiye’nin her yerinde umutsuz gençler türemiştir. Umudunu vize kuyruklarında, kahvehane köşesinde, uyuşturucu ve suç batağında tüketen gençler vardır. Trabzon’u hedef çıkarmak doğru değil. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu alanlarda tavır koyacak siyasetin eksikliğinden olmaktadır. Türkiye’de mesleki teknik eğitim diye dev bir sorun vardır. Bu metoda 4.5 senedir el atılamıyor. Türkiye hem nitelikli işgücüne kavuşmalı, hem de gençlerinin önünü açmalıdır.

GENÇLERİN ELİNDE SİLAH DEĞİL KALEM OLMALI

Sizce gençler bu durumda ne yapmalı?

Genç kesim Türkiye’yi kavramalı. Ülkesine güvenmeli. Türkiye’ye yönelik her türlü teşebbüsle başedebilecek güçlü bir devlet yapısı vardır. Türkiye’de ülkeye zarar verecek yapılar karşısında devletin meşru güvenlik güçleri vardır, polisi vardır, yetmediği yerde askeri vardır. Kimsenin durumdan vazife çıkarmasına ihtiyaç yoktur. O bakımdan eldeki alet silah değil kalemdir, kitaptır. Türkiye’ye yönelik dayatmalara karşı birşey yapma arzusu duyanların bu yanlıştan vazgeçmesi lazım. Bu ülke şiddetten çok çekti.

Bu sorun nasıl aşılacak?

Toplumsal seferberlik içine girilecek. Bu da öncelikle istihdama yönelik olacak. Gençlerin enerjisini buralarda tüketeceğiz. Gençlerin enerjsi ülkenin bütün imkanlarını boşa akıtan iç çatışmalarda kaybedilemez. Bunun yolu da gençlerin siyasette varolmasıdır. 25 yaşa seçilme hakkı verilmesi doğru bir karardır.

Esen rüzgara göre olmaz

DYP Lideri Ağar, Adalet Partisi’nin kuruluşunun 46. yıldönümü dolayısıyla DYP Ankara İl Başkanlığı’nda düzenlenen toplantıda, AKP’nin demokrasi dışı 28 Şubat müdahalesinin reaksiyonu olarak ortaya çıktığını söyledi. Ağar, "Bugünkü gibi orada başka, burada başka konuşan başbakanları ve siyaset adamları bizim misyonumuzda asla görülmedi. Esen rüzgara göre rota değiştiren siyaset, bizim işimiz olamaz" dedi. Ağar eski Devlet Bakanı Necmettin Cevheri ile oturdu.

’Hepimiz Ermeniyiz’ ezilene sahip çıkmaktı

’Hepimiz Ermeniyiz’ sloganını nasıl değerlendirdiniz?

Cenaze çok tartışıldı. Millet az olanı korur hep. Az olanı kendi namusu olarak görür, mağdura sahip çıkar. Ama sonrasında ölçü kaçtığı için milletin vicdanını rahatsız eder hale geldi. Aslında o büyük kalabalığın ortaya koyduğu irade bu.

MİT’ten, derin devlete kadar herkes cinayete karışmış iddiaları var.

Neresinden bakarsanız bakın bu işin sorumlusu Başbakandır, hükümettir. Ortada görünen perişan bir devlet yönetiminin yansımasıdır. O kadar zaman geçmesine rağmen olay hale derli toplu bir şekilde sorumlu bir siyasi makam tarafından Türkiye’yi tatmin edici biçimde açıklamamamıştır. Bu her olayı kriz haline getiren bir hükümetin yansımasıdır. Türkiye bunu 80 öncesinde yaşadı. Dikkat, sorumluluk ve sağduyu hakim olmazsa Türkiye çok süratle bu alana kayabilir.

K. Irak’a Benelüks modeli

Sağduyu hakim olmazsa iki adım sonrasında neler olabilir?

Türkiye’nin iç çatışma alanlarını tümüyle ortadan kaldıran, hürriyet ve adalet içinde ekonomik refahını sağlayacak bir siyasete ihtiyacı var. Dev gibi bir Ortadoğu meselesi var. Herkes konuşuyor. Teklif yok. Biz Benelüks modeli benzeri etrafımızda geçmişte bir arada yaşadığımız unsurlarla ortak yaşama alanı var edecek bir ekonomik ticari kültürel birlikteliği ortaya koyuyoruz.

Hangi ülkeleri kapsıyor bu proje?

Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Irak, Suriye olacak. AB misyonunu muhafaza edeceğiz.

Irak’ın durumu farklı değil mi?

Arzu ediyoruz Irak bölünmesin. Ama bir bölünme ihtimali olduğunda bize komşu olan kuzeydeki yönetimi kapsayacak bir ortam yaşam alanı. Ben senaryolarımı hazır tutarım. Türkiye’ye rağmen hiçbir oluşumun burada kalıcı olabilmesi mümkün değildir.

Bir Kürt devleti kurulursa dost olmak gerektiğini mi söylemek istiyorsunuz?

Türkiye’nin tanzim edici ülke özelliğini ortaya koymamız lazım. Türkiye bu niteliğini yeniden kazanmalıdır. Türkiye eteklere asılan mızmız çocuk pozisyonunda olmamalıdır. Türkiye politikaları olan, bunları benimseten, bunları ortaya koyabilen bir güç olmalıdır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!