Güncelleme Tarihi:
SORULARI KONUŞUYORLAR
“Televizyonda iki adayın katılımıyla yapılan program öncesi ve sonrası yaşanan hadiseleri takip ettiniz. Gazetelerde okudunuz. İstanbul’da Marmara Oteli’nde moderatör ile CHP’nin adayı bir araya geliyor. Orada soruları konuşuyorlar. Hangi soruları soracak? Nasıl cevaplar verecek? Böyle bir şey olabilir mi? Bu ne densizliktir, bu ne ahlaksızlıktır? Moderatörlük yapacaksın, bir TV programına çıkacaksınız ve TV programından önce soruları kalkıyorsun, CHP’nin adayına veriyorsun. Eğer adilsen, dürüstsen, kalkarsın, her iki adayı da davet edersin, her ikisinin de danışmanlarını davet edersin. Onlarla bunu konuşursun.
GEÇMİŞTE BEN DE YAPTIM
Geçmişte ben de yaptım. Sayın Baykal’la böyle bir televizyon programına çıkmıştım. Ama biz böyle bir şeyle karşı karşıya kalmadık. CHP adayı bu program boyunca Sayıştay raporlarından, belediye hizmetlerine kadar ardı ardına o kadar çok yalan söylemiştir ki, Binali Bey hangi birini düzelteceğini şaşırdı. Sayıştay, ‘Böyle bir şey olamaz’ dedi. CHP adayı televizyon programından önce soruların Binali Bey’e verildiğini de iddia etmişti. Çünkü bu adamda yalan çok. Kimin yanından geldi? Bay Kemal’in yanından geldi.
BİZDE YALANIN YERİ YOK
Diyor ki, ‘25 senede ne yaptınız’. Bunu diyen, Binali Yıldırım kardeşimin karşısındaki aday. Adam sanki İstanbul’da yaşamamış. AK Parti, kurulduğu günden beri projeyle yatırımla, hizmetle milletimizin gönlüne girmiş bir partidir. Bizim lügatımızda yapamayacağını söylemenin, özellikle de boş konuşmanın, hele hele yalan ve iftiranın asla yeri yoktur. Olmayacaktır.
31 Mart’ta en çok sevinenler arasında, Yunanlılar vardı. Yunan gazetelerinde atılan başlıkları hatırlıyorsunuz değil mi? Şimdi bu pazar günü bunu tersine çevirmeye hazır mıyız? Çok çalışacağız. Bu işi tersine çevireceğiz. Milli iradeye sıkı sıkıya sarılacağız. Sandığa gitmeyenleri tutacaksınız sandığa götüreceksiniz.
HIRSIZ KİM: SORUYU SORAN
Birileri ısrarla diyor ki, öyleyse hırsız kim? Onlara şunu söylemek lazım: Soruyu soran. Hırsız, gece seçim kurulunu basarak oyların sayılmasına engel olanlardır. Seçim öncesi Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler genel başkanından adayına, milletvekillerinden teşkilatlarına kadar tam varlıklarıyla sahalarda. Diğer partinin genel başkanı, yöneticileri, il başkanı ortada yok. Medya şovlarını bir kenara bırakırsanız, adayı da ortada yok.
YA SELO’DAN YA KANDİL’DEN
CHP adayına destek ya Kandil’den geliyor ya Kandil’in güdümündeki partinin cezaevindeki eski genel başkanından, Selo’dan geliyor. Ya da yurtdışından geliyor. Selo ne diyor, ‘Oylar CHP’nin adayına’ diyor. Kandil ne diyor, ‘Oylar CHP’nin adayına’ diyor. Terör örgütüyle beraber hareket edenlere, CHP’ye oy veren kardeşlerim, İyi Parti’ye oy veren kardeşlerim, Saadet Partisi’ni destekleyen kardeşlerim gidip oylarını, bu terör örgütüyle el ele olanlara verecek mi?
PAZAR GÜNÜ ‘SİSİ Mİ YILDIRIM MI’
Mursi’nin darbe ile devrilmesinin ardından söylenen sözleri ve şehadeti sonrası verilen kimi mesajları hatırlayınız. Bilhassa, muhalefete yakın bazı sosyal medya hesapları üzerinden sergilenen çirkeflikleri gördüğünüzde insanlık adına utanıyorsunuz. Çünkü bu CHP zihniyeti, benzerleri, benimle ilgili ne diyorlardı? Mursi içeri atıldığı zaman, ‘Erdoğan’ın da akıbeti onun gibi olacak’ diyorlardı. İşte pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz. Mesele bu kadar önemli. Onun için çok çalışmamız lazım.”
YARGI KARARI ÖNÜNÜ KESEBİLİR
Kral FM’le birlikte 15 ulusal ve 200 yerel bölgesel radyodan canlı yayımlanan “Mehmet’in Gezegeni Seçim Özel” programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçilsen bile bu görevi yapamazsın’ gibi bir ifadeniz oldu mu” sorusuna Erdoğan, “İşi Ordu Valimiz yargıya götürmesi halinde ki götürecek, polislerimiz hakeza. Tabii bu konuda yargının vereceği kararı ben şu anda bilemem ama yargının vereceği karar bu işte (İmamoğlu’nun) önünü kesebilir” yanıtını verdi.
AHMET KAYA’YA YAPTIKLARI ALÇAKLIĞI HİÇ UNUTAMIYORUM
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kral FM’le birlikte 15 ulusal ve 200 yerel bölgesel radyodan ortak canlı yayınlanan “Mehmet’in Gezegeni Seçim Özel” programının konuğu oldu. Programda Gülhane Parkı ve Cumhuriyet’in 75’inci yılında düzenlenen Kazlıçeşme konserindeki bazı bölümler de paylaşıldı. Merhum sanatçı Ahmet Kaya’nın da katıldığı konserden anların verildiği programla ilgili konuşan Erdoğan, “Ahmet Kaya’nın, rahmetlinin o akşamki anneme olan o şarkısı, o türküsü, annem öldükten sonra ben de çok farklı bir dünyayı meydana getirdi. Ahmet Kaya’nın bu ‘Şafak Türküsü’nü dinlediğim zaman çok duygulanırım. Annemle adeta haşır neşir olmaya başlarım” dedi.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kral FM’le birlikte 15 ulusal ve 200 yerel bölgesel radyodan ortak canlı yayınlanan “Mehmet’in Gezegeni Seçim Özel” programının konuğu oldu. Programda Gülhane Parkı ve Cumhuriyet’in 75’inci yılında düzenlenen Kazlıçeşme konserindeki bazı bölümler de paylaşıldı. Merhum sanatçı Ahmet Kaya’nın da katıldığı konserden anların verildiği programla ilgili konuşan Erdoğan, “Ahmet Kaya’nın, rahmetlinin o akşamki anneme olan o şarkısı, o türküsü, annem öldükten sonra ben de çok farklı bir dünyayı meydana getirdi. Ahmet Kaya’nın bu ‘Şafak Türküsü’nü dinlediğim zaman çok duygulanırım. Annemle adeta haşır neşir olmaya başlarım” dedi.“Ahmet’e o otelde yaptıkları o hainliği, o ihaneti, o alçaklığı, ‘sanatçıya, sanata sevgi’ diye konuşanlar, köşelerinde yazanların o gece ne yaptıklarını da hiç mi hiç unutamıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
MEZARINI GETİRMEYE HAZIRIZ
“Kendi sanatçısına sahip çıkan değil, kendi sanatçısını bu ülkeden kovana kadar ellerinden geleni yaptılar ve ne oldu Ahmet, vatan topraklarında değil, gurbette durdu. Başbakanlığım döneminde, o zaman Kültür Bakanlığımız vasıtasıyla aslında Ahmet Kaya’nın bir nakli mekan ile kendi topraklarımıza getirilmesini de arzu ettim. Eşine de haber gönderdik. Bugün yine Ahmet Kaya ile ilgili böyle bir imkan olsa, ailesi Ahmet Kaya’nın topraklarımıza getirilmesini kabul etse, biz elimizden gelen her şeyi yaparız. Bizim inancımızda buna ‘nakli kubur’ deriz. Yani ‘kabrin taşınması’ deriz. Böyle bir şeye biz hazırız.”
MURSİ ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR
Muhammed Mursi mahkeme salonunda yerde 20 dakika maalesef çırpınıyor. Orada yetkililer Mursi’ye müdahale etmiyorlar. Mursi eceliyle değil, öldürülmüştür. Mısır’ın ilk demokratik yolla, yüzde 52 oy oranıyla seçilen Cumhurbaşkanı olan Mursi’nin naaşından bile korktular. Ailesine sayın Mursi’yi vermediler. Hanımı maalesef, Mursi’yi alanlar arasında yoktu. Vasiyeti vardı Mursi’nin: ‘Benim naaşımı köyüme defnedin’ diye. Köyünde defnetmediler. Devlet kendi belirlediği yere Mursi’yi defnetti. Çünkü korkuyorlardı. Korkaklar, zafer anıtını dikemezler.
MISIR’IN YARGILANMASI İÇİN GEREKENİ YAPACAĞIZ
Biz Türkiye olarak bununla ilgili süreci takip edeceğiz. Uluslararası mahkemelerde Mısır’ın yargılanması için gereken ne varsa bunları yapacağız. Aynı şekilde İslam İşbirliği Teşkilatı’nı (İİT) göreve davet ediyoruz. İİT’nin de gerekeni yapması şarttır. Önümüzde G20 var. Osaka’da G20 toplantısında gündeme getireceğimiz konulardan bir tanesi bu olacak. Zira biz hakkın ve haklının yanında olacağız. Zalimlerin yanında olamayız. Tüm Batı’ya sesleniyorum. Demokratlıkla değil, vicdanla da bir ilgilerinin olmadığını müşahade ediyoruz. İşte bunun için ülkemizin ve İstanbul’u, ağızlarından demokrasiyi düşürmeyen, halk düşmanı bu faşist zihniyete Pazar günü teslim etmeyeceğiz.
CHP ZİHNİYETİNE SESLENİYORUM
“Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bu kadar uzun süre ve büyük oranla büyüme dönemi yaşanmıştır. Bu durum sadece dışarıdakileri değil, içerdeki birilerini de rahatsız etti. Son 6 yıldır maruz kaldığımız her saldırının CHP ve HDP başta olmak üzere, içerdeki belli kesimler tarafından hararetle desteklenmesinin sebebi budur. Milli iradenin desteğiyle sandıktan çıkarak iktidar olamayacakları vehmine kapılanlar, darbelerden, krizlerinden, terör örgütlerinden, siyaset mühendisliklerinden medet umar hale gelmişlerdir. Hatta işi, İstanbul’un fethi olan 1453’ün rövanşına kadar götürmüşlerdir. Duvarlara ne yazdılar: Zulüm 1453’te başladı. Bunu yazanlar CHP zihniyeti. Bu CHP zihniyeti pazar günü bizden oy isteyecek. CHP zihniyetine sesleniyoruz. Zulüm 1453’de başlamadı, gönüllerin fethi 1453’te başladı. Ve İstanbul zulmün estiği Konstantinapol’den kurtularak kime geldi, bize geldi.”