Milli irade üzerinde hiçbir güç yoktur

Güncelleme Tarihi:

Milli irade üzerinde hiçbir güç yoktur
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2017 23:02

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Konya milletvekili Hüsnü Bozkurt’un tepki çeken açıklamalarını sert sözlerle eleştirerek, “Milli irade üzerinde hiçbir güç yoktur. Üç alkış geldi diye diline hâkim olamamak doğru değildir” dedi. Kılıçdaroğlu, GİMAT toptancı esnafıyla buluşmasında özetle şunları söyledi:

Haberin Devamı

KAVGA DEĞİL REFERANDUM
“Hep şunu söyledim; diline hâkim olamayan memleketi iyi yönetemez. Demek ki önce dilimize hâkim olacağız. Milli irade üzerinde hiçbir güç yoktur. Öyle ‘asarım, keserim denize dökerim’; bunlarla olmaz. ‘Hayır oyu kullananlar teröristtir’ diye suçlama yapıldı, çıktım, ‘evet oyu kullananın da hayır oyu kullananın da başımın üzerinde yeri vardır’ dedim, nokta. Hiçbir zaman kimseyi suçlamadım, hiçbir arkadaşımın suçlamasına da izin vermem, doğru da bulmam. Referandum yapıyoruz, kavga yapmıyoruz. Her siyasetçinin diline hâkim olması lazım. Sadece içeride değil dışarısı için de öyle olması lazım. Üç tane alkış geldi diye diline hâkim olamamak doğru değildir. O zaman, o siyasetçi çabuk gaza gelir ve memleketi felakete götürür. Bu memleketin huzura ihtiyacı var. Birlikte yaşama irademizi ortaya koymak zorundayız.

SONU BELİRSİZ BİR SÜRE
Olay bir parti, bir kişi meselesi de değil. 12 Eylül 1982 Anayasası kaç yıldır yürürlükte? Bu anayasa değişikliği geçerse sonu belirsiz bir süre yürürlükte kalacak. Bu anayasa değişikliği hepimizi ilgilendiriyor. Topu topu 18 madde. Kendimize soru soracağız ve aklımızda ölçeceğiz. Cumhurbaşkanı taraflı mı olsun tarafsız mı? Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana tarafsız olmuş. Efendim, ‘Hayır çıkarsa Cumhurbaşkanı makamı tartışılır.’ Niye tartışılsın? Milletin seçtiği tartışma konusu olur mu? Milletin tercihine herkes saygı duymak zorunda.

Anayasa değişikliğiyle seçilecek olan başkanın arzu ettiği zaman milli iradeyi seçime götürme yetkisi var. Mevcut anayasada da var bu. Ama şöyle der; ‘Seçimlerden sonra 45 gün içinde hükümet kurulamazsa cumhurbaşkanı seçime götürebiliyor.’ Gerekçesi var, Türkiye hükümetsiz kalmasın. Yeni düzenlemede hiçbir gerekçe göstermeye gerek yok.

PARTİLERLE İLGİSİ YOK
OHAL ilanına milli irade karar veriyor. Bu anayasa değişikliği geçerse bir kişi karar verecek. Bir sabah kalktı ister Türkiye’de, ister 15 ilde OHAL ilan edebilecek. Ekonomik ve sosyal hakların tamamını sınırlayabilecek. Partilerle, şahıslarla ilgisi var mı? Hayır. Öyle yetkiler veriyoruz ki, ekonomik ve sosyal konuların tamamında kararname çıkarma yetkisine sahip. Der ki ‘asgari ücreti dondurdum’...

İKİ SINIFLI TOPLUM
Yeni anayasa değişikliği iki sınıflı bir toplum yaratıyor. Bir üstünlerin olduğu bir toplum, onların hukuk ayrı, bir de altta garibanlar, onların da hukuku ayrı. Çünkü bir parti devleti kuruluyor. Cumhurbaşkanı, başkan yardımcıları, bakanlar, başsavcı, vali, kaymakam partili. Peki ne olacak bu memleketin hali? Onlar hiçbir zaman hesap vermeyecekler. Ama size herkes gelip dokunabilecek. Bir sabah derdest edilebilirsiniz. Hiçbir yasal engel yok.” 

KRAL VE ÇİFTÇİYİ ANLATTI
HUKUKUN üstünlüğü ne demek; bir soyut kavram gibi görülüyor. Devlet dediğimiz bir mekanizma var, ama bir de vatandaş var. Vatandaşın hakkını ve hukukunu güçlü devlet karşısında korumak hukukun üstünlüğüdür. ‘Benim hakkım hukukum var, kimse dokunamaz’ demektir. Almanya’da kral bir çiftçinin malını almak ister, buraya saray yapacak. Çiftçi karşı çıkar, değirmeni var, parayla da satmaz. ‘Kamulaştıracağım’ der, ‘Berlin’de hâkimler var sen malımı zorla kamulaştıramazsın’ der. Gerçekten de kral o değirmeni ve çiftçinin malını kamulaştıramaz. Halen Almanya’da o çiftçinin yerinde yel değirmeni var, arkasında da kralın sarayı var. Hukukun üstünlüğü budur, krala rağmen vatandaşın hakkı korunsun. Başbakana rağmen vatandaşın hakkı korunsun. Bizim istediğimiz de budur, vatandaşın hakkı korunsun.

BAKMADAN GEÇME!