Milletvekili adaylarına ögütler

Psikologlar, milletvekili adaylarına öncelikle konuÅŸmak ve birÅŸeyleri anlatmak yerine halkı dinlemeyi öğrenmeyi tavsiye ediyor. Adayların özür dilemeyi bilmesi gerektiÄŸi ve halkı anladığına iliÅŸkin mesajlar verilmesi vurgulandı.Türk Psikologlar DerneÄŸi Kayseri Temsilcisi ve VaroluÅŸ Psikolojik Danışmanlık Merkezi Kurucu Müdürü Halis Özerk, ''Siyasetçiler, toplumla etkin bir iletiÅŸime geçmek istiyorlarsa, halkın duygularını ifade etmesine, sinirini sahnelemesine, tepkisini ortaya koymasına, hatta bağırıp çağırmasına izin vermeliler'' dedi.  Özerk, halkın yaÅŸanan krizler nedeniyle siyasete ve siyasetçiye olan güveninin sarsıldığını ve ''varlığına aldırış edilmediÄŸi'' düşüncesine kapıldığını savundu. Halk için seçimlerin, ''varlığına aldırış edildiÄŸi'' anlamı taşıdığını ifade eden Özerk, ÅŸunları anlattı:''Ä°nsanlara verilebilecek en ağır ceza varlıklarına aldırış edilmemesidir. Halkta seçimden seçime kapımıza gelirler yönünde bir toplamsal bilinçaltı var. Bu nedenle seçim zamanı siyasetçileri (bizi önemsiyorlar, bizim varlığımızın farkındalar) diye beklerler. ÖrneÄŸin,deprem felaketini yaÅŸayan Düzce insanı, 3 yıldır fark edilmeme hastalığı yaşıyor. Bu nedenle Düzce halkının siyasilere karşı bir tepkisel doluluÄŸu var. Buldukları anda kinlerini kusma, içlerini rahatlatma ihtiyaçları var.'' HALKA NASIL DAVRANILMALI?Özerk, siyasilerin ve milletvekili adaylarının tepkili halka nasıldavranması gerektiÄŸi yönünde mutlaka eÄŸitim alması gerektiÄŸine iÅŸaret ederek, şöyle devam etti: ''Ä°nsanların iletiÅŸimde 2 temel ihtiyacı var. Bunlardan birincisi,dinlenilme ihtiyacı, ikincisi anlaşılma ihtiyacıdır. Halk, (beni dinledi, beni anladı) diyebilmelidir. Siyasiler öncelikle konuÅŸmak, birÅŸeyleri anlatmak yerine, etkin bir ÅŸekilde halkı dinlemeyi öğrenmelidir.Toplumla etkin bir iletiÅŸime geçmek istiyorlarsa, halkın duygularını ifade etmesine, sinirini sahnelemesine, tepkisini ortaya koymasına, hatta bağırıp çağırmasına izin vermeliler. Politikacılar, bağırıp çağırandan, protesto edenden uzaklaşıyorsa, seçim otobüsüne, parti odasına giriyorsa, bu saÄŸlıksız bir davranıştır.Bu, (biz sizi yine dinlemiyoruz, bize oyunuz lazım, baÅŸka konularda sizi dinlemeye ihtiyacımız yok) mesajı verir. Halkın duygu boÅŸalımına izin verilmesi gerekiyor. Biz buna halkın bitmemiÅŸ hesabı diyoruz.'''HALKI ANLADIÄžINIZA Ä°LÄ°ÅžKÄ°N MESAJLAR VERÄ°N'Seçimlerde halkın konuÅŸarak, tepkisini dile getirerek bitmemiÅŸ hesabını bitirmeye çalışacağını kaydeden Özerk, ''Halka onları anladığımıza iliÅŸkin mesajlar vermeniz gerekiyor. (Seni anlıyorum. Demek sen yıllardır unutulduÄŸun düşüncesine kapıldın) mesajı verilmelidir. EÄŸer, halka (evet) dedirtebiliyorsa iletiÅŸime geçmiÅŸ demektir. Ancak, siyasiler (evet) mesajını duymak için (şöyle yapmadılar mı, şöyle olmadı mı) sorusunu sorarlar. Halkın (evet) diyerek rahatladığı mesaj, duygusunun adlandırıldığı, onun baÅŸkası tarafından ifade edildiÄŸinde (evet) dediÄŸi mesajdır. Bunu yakalamaya çalışsınlar.''Özerk, bu mesajı verirken beden dilinin çok önemli olduÄŸunu vurgulayarak, ''Biryerlere tutunarak, yaslanarak konuÅŸuyorsanız zaten kendinize güvenmediÄŸinizin, destek aldığınızın, destekle konuÅŸmaya çalıştığınızın göstergesidir. Bu nedenle beden dilinin verilen mesajlara eÅŸlik etmesi gerekiyor'' diye konuÅŸtu. 'ADAYLAR ÖZÃœR DÄ°LEMEYÄ° BÄ°LMELÄ°LER'Milletvekili adaylarının özür dilemeyi bilmeleri gerektiÄŸini belirten Halis Özerk, şöyle dedi: ''Adaylar konuÅŸmalarına, (bugüne dek sizleri ihmal ettik, hatamızıbiliyoruz, çok özür dileriz) diyerek baÅŸlamalılar. Halk (hatasının farkında) dediÄŸinde, bu adaylara tepkiyi azaltır. Artık, milleti seçim meydanlarında toplama dönemi bitmiÅŸtir. Siyasetçi, milletvekili adayı halkın arasına karışmalıdır. Adayların,tüm bilinen siyasi yaklaşımların, propaganda yöntemlerinin dışına çıkarak bilimsel olmalarının zamanı geldi. Batıda insanlar adaylığa hazırlanırken birkaç psikoloÄŸun eÄŸitiminden geçiyorlar, iyi bir temel eÄŸitim alıyorlar. Türkiye'de adaylar, birey olarak ya da parti grubu olarak mutlaka psikolog yardımına baÅŸvurmalılar.''Â