Güncelleme Tarihi:
Panelin moderatörlüğünü yapan eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 15 Temmuz'un bir darbe teşebbüsü değil, Türkiye'nin işgali teşebbüsü olduğunu söyledi.
15 Temmuz sonrası yaşadıklarını da anlatan Kahraman, şöyle konuştu:
"15 Temmuz sonrası kültür coğrafyamızdaki devletler ziyarette bulundular. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi Genel Sekreteri Asaf Hajiyev, ziyaretinde bana dedi ki; 'İsmail Bey siz bizi kurtardınız.' Gürcistan, Saraybosna'da hep bunu söylediler. Plan büyüktü geniş bir coğrafyaya sahipti. Daha öncekiler gibi sabah uyandığımızda darbenin bitmiş olduğunu görseydik 'elimizden bir şey gelmiyor' derdik. Fakat Genel Kurmayımız Hulusi Paşamızın emriyle 'hiçbir vasıta garnizonları terk edemez' dedi. Cumhurbaşkanımızın davetine bütün millet uydu ve milletimiz direndi."
Darbe gecesi TBMM'de yaşananlara da değinen Kahraman, o gece Divan Kurulu'nu, Meclise gelen AK Parti, CHP ve MHP Grup Başkanvekillerinden oluşturduklarını, konuşmaları da bu partiler arasında sırayla yaparak 'Yenikapı Ruhu'nun temellerini attıklarını ifade etti.
"15 Temmuz hıyanetin resmidir"
Panelde konuşan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi de 15 Temmuz'da, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dirayetli duruşu, şehit ve gazi veren Türk milletinin direnişi dolayısıyla darbe ve işgalin engellediğini belirtti.
15 Temmuz'u hıyanet olarak niteleyen Tanrıverdi, "15 Temmuz hıyanetin resmidir. Bu hıyanet her şeyden önce samimi inancı olan insanlara, ikincisi Türk ve İslam dünyasına, üçüncüsü devlete karşı yapılmıştır. Dördüncüsü ise silahlı kuvvetlerimizin halkımızın nezdindeki itibarını indirecek derecede yapılmıştır. O nedenle meselenin çok iyi incelenmesi gerekiyor. Herhangi bir şekilde devletin resmi kurumlarının, milletin iradesinin temsil edildiği makamların dışındakilerin kontrolüne girmesi için yapılan her şey zararlıdır. Coğrafyamız dış güçlerin hedefi olan bir coğrafyadır. Dış güçlerden gelecekler gibi içeriden gelecek olan tehditlere karşı da sürekli uyanık ve tedbirli olmalıyız." dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin nasıl olduğunun iyi etüt edilmesi gerektiğini ifade eden Tanrıverdi, küresel güçlerin kullanacağı maşalar ile gözünün, Türkiye'nin üzerinde olduğunu ve bunlara asla fırsat verilmemesi gerektiğini kaydetti.
"Çünkü itaat kültürü yeni FETÖ'lerin çıkmasını besliyor"
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da zihinsel kodların değişimi olmadan darbeciliğin engellenemeyeceğini söyledi.
Üniversite olarak "Eleştirsellik" dersini 15 Temmuz'dan sonra seçmeli dersten çıkarıp zorunlu ders haline getirdiklerini belirten Tarhan, şunları kaydetti:
"Çünkü itaat kültürü yeni FETÖ'lerin çıkmasını besliyor. Yeni FETÖ'lerin çıkmasını önlemek için insanların dini liderleri ve yöneticileri eleştirebilmesi lazım. Hakikati bulması lazım. Eleştiri olmayan yerde hakikat bulunamıyor. Hakikat bulunamayınca ortada bazı güç odaklarının hakimiyeti oluşuyor. Adalet odaklı bir sistem için yanlışı konuşmak da gerekiyor."
"Esas büyük direniş ordunun kendi içerisinden geldi"
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ise 1950 sonrası bütün dünyada büyük savaşların bitip demokrasinin yaygınlaştığını ancak 480'den fazla darbenin yaşandığını dile getirdi.
Afrika, Latin Amerika, Orta Doğu, Asya'da yoğun askeri darbelerin yaşandığını söyleyen Arıboğan, Avrupa'nın ise birtakım mekanizmalar geliştirerek kendisini askeri darbelerden uzak tuttuğunu kaydetti.
Darbe girişimi ile FETÖ'nün düşündüklerinden çok daha büyük bir kadro olarak karşılarına çıktığını bildiren Arıboğan, "Herkes de şunu biliyor ki; 15 Temmuz gecesi sadece halk sokaklarda direnmedi. Esas büyük direniş ordunun kendi içerisinden geldi. Üst düzey rütbeli askerler aşağıdan gelen bu dalgaya karşı direndiler. Çünkü ordunun özellikle tepe noktasındakiler gelen darbenin maksadını biliyordu. Bunun bir darbenin ötesinde Türkiye'nin bekasıyla ilgili olduğunu fark ettiler ve direniş oradan başladı." diye konuştu.
Türkiye'nin 15 Temmuz'u ucuz atlattığını söyleyen Arıboğan, darbecilerin uluslararası desteğinin yüksek olduğunu öne sürdü.