Güncelleme Tarihi:
Caz müziğinin efsane ismi Miles Davis bu akşam çok özel bir konserle anılıyor. Marcus Miller, Wayne Shorter ve Herbie Hancock’la birlikte oluşturdukları Miles Davis Tribute (Miles Davis’i Anma) projesini özellikle İstanbul’dan başlattıklarını söylüyor.
DÜNYACA ünlü bas gitarist Marcus Miller, günümüz cazı için önemli bir isim. Yirmi yıl önce hayatını kaybeden efsane trompetçi Miles Davis’in ismini hâlâ yaşatıyor. Hatta Miles Davis Tribute (Miles Davis’i Anma) isimli bir proje oluşturdu. Wayne Shorter ve Herbie Hancock’la birlikte Avrupa’da dokuz konser verecekler. Projenin dünya prömiyeri, bu akşam İstanbul’da yapılacak. Miller’la Miles Davis günlerini konuştuk:
İnanılmaz bir deneyimdi
“Onunla 21 yaşımdayken tanıştık. İnanılmaz bir deneyimdi benim için. Ondan öğrendiğim her bilgi değerliydi. Bu derslerden en güzeliyse bir sanatçı olmak için kendini tanımaktan korkmamak, özgürleşmek ve kendine karşı dürüst olmaktı.”
Yıldönümleri beni tetikledi
“Miles’ı kaybedeli 20 yıl oldu. 2010’da Bitches Brew albümü 40’ıncı yılını, 2011’de Tutu 25’inci yılını doldurdu. Beni tetikleyen şeyler hep bunlardı. Geçen yıl İstanbul’a da gelmiştim Tutu Revisited Tribute projemle. Ölümünün 20. yılı sebebiyle son bir Miles tribute’u hazırlayabileceğimi düşündüm. Herbie (Hancock) ve Wayne (Shorter) da fikrimi ilk duyduğunda heyecanlanmışlardı. Miles’ın müziğini ileri bir seviyeye kendi vizyonumuzla ulaştırabildiğimizi düşünmesek yapmazdık zaten.”
Delilikle dahiliğin ince çizgisindeydi
“Günümüzün pop ve rock grupları anma konserlerinde geçmişten günümüze her şarkıyı çalmaya çalışırlar; bunun da ruhu, gerektiği gibi olmaz. Bizse Davis’in tarihini inceleyip o müziğin gelecekte ne hale bürünebileceğini görmeye çalışıp o noktaya gitmek için uğraş verdik. Miles konuşmasından yürüyüşüne farklı bir adamdı ve çok ilginç bir karakteri vardı, delilikle dâhiliğin ince çizgisinde yaşardı. Biz de bunun için çok ilginç bir iş yapmak istiyoruz.”
Seyircisine hayran olduğum için prömiyeri İstanbul’da yapıyorum
Marcus Miller İstanbul’a pek çok kez geldi. Her seferinde farklı projelerle karşımıza çıkıyor. Türk caz seyircisinin, yaptığı müziği anladığını düşünüyor. İşte bu yüzden de Avrupa’da sadece dokuz şehirde seslendirilecek konserin dünya prömiyeri İstanbul’da yapılıyor: “İstanbul benim için önemli bir yer. İlk kez Eric Clapton, Mike Roots ve David Sanborn gibi isimlerle gelmiştim. Pek bir fikrim yoktu en başta ama Arif’ten (Mardin) çok duymuştum methini. Seyirciye hayran kaldığım için bu projeyi ülkenizden başlatmaya karar verdim.”
Öldüğünü duyduğumda yıkılmıştım
Onunla en heyecanlandığım anlar Tutu, Siesta ve Amandla albümlerinde prodüktör koltuğunda oturduğum günlerdi. Komada olduğunu duyduğumda hemen yanına gitmiştim. Odasına girdim, beni duyabileceğini düşünüp onunla konuştum. Kurtulacağını düşünerek New York’taki evime döndüm. Fakat kısa bir süre sonra öldüğü haberini aldım ve yıkıldım.
Not: 18. İstanbul Caz Festivali kapsamında İstanbul Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde
saat 21.00’de Tribute To Miles konserini izleyebilirsiniz.
DİĞER HABERLER
En çok kazanan Angelina Jolie
DIŞ HABERLER SERVİSİ
ANJELINA Jolie ve Sarah Jessica Parker, Hollywood’un en iyi kazanan aktrisleri. Her birinin yıllık geliri 30 milyon dolar olarak açıklandı. ‘Salt’ ve ‘Tourist’ filmlerinin ikisinin 600 milyon doları aşan gişe yapması Jolie’yi zirveye taşıdı. Parker ise daha çok Sex and the City dizisinden para kazanıyor. Jennifer Aniston ve Reese Witherspoon 28 milyon dolar kazançla sırayı yakından takip ediyor. Forbes.com’da yer alan listeye göre ilk 10’daki en çok kazanan aktristlerin Mayıs 2010 ile Mayıs 2011 arasındaki toplam gelirleri 218 milyon dolar. En çok kazanan aktristler listesi yapımcılar, avukatlar, menajerler ve Hollywood’un iç dünyasından isimlerden alınan bilgilere dayanarak hazırlanıyor. Geçen yılın en çok kazanan oyuncusu Sandra Bullock, film çekimlerine verdiği bir yıllık ara nedeniyle 15 milyon dolar kazanarak 9. sıraya düşmüş oldu.
‘Porno çevirmeni değil edebiyat çevirmeniyim’
BAŞBAKANLIK Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun verdiği rapora dayandırılarak William Burroughs’un yazdığı ve Süha Sertabiboğlu tarafından dilimize çevrilen Yumuşak Makine adlı kitabın ilk duruşması dün saat 09.30’da Sultanahmet Adliyesi 2. Asliye Ceza duruşma salonunda görüldü. Çok sayıda meslek kuruluşu, yerli ve yabancı basının izlediği dava 11.10.2011 tarihine ertelendi.
‘Sanık’ sıfatıyla yargılanan kitabın çevirmeni Süha Sertabiboğlu ve yayıncısı İrfan Sancı yazılı savunmalarının dışında yaptıkları konuşmalarda Beat Kuşağı’nın ve yazarın edebi niteliğini vurguladı. Kendisine yüklenen ‘porno çevirmeni’ sıfatını kabul etmeyen Sertabiboğlu “Ben porno çevirmeni değil edebiyat çevirmeniyim, alışılmışın dışında bir üslup benimsediği için bir kitabın müstehcen olarak yargılanmasını doğru bulmuyorum,” dedi. Sancı ise “Burada yayıncısı, çevirmeni ve yazarı değil bir kuşak, Beat Kuşağı yargılanmaktadır ve Beat Kuşağı’nı yargılamak da Türk yargısına düşmez” diyerek başladığı konuşmasında, kuşağın 1950’lerde Amerika’da çıktıkları sosyal ve politik ortama vurgu yaparak, 50 yıl sonra Türkiye’de yargılamanın anlamsızlığına değindi.
Aziz Nesin, Ören Festivali’nde anılıyor
BU yıl 22’ncisi düzenlenen Burhaniye Ören Turizm Kültür ve Sanat Festivali ‘Aziz Nesin Anısına’ yapılacak. Bugün başlayıp 10 Temmuz tarihine kadar sürecek olan festival, ölümünün 16’ncı yılında ‘Aziz Nesin’i Anma’ adlı bir söyleşiyle başlayacak. Ören Açıkhava Tiyatrosu’nda saat 21.30’da başlayacak olan ve Rafet Solmaz’ın yöneteceği söyleşide konuşmacı olarak Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Nesin, karikatürist Cihan Demirci ve Serdar Kandil yer alacak. Saat 22.30’da ise Samsun Sanat
Tiyatrosu Aziz Nesin’in ‘Biz Adam
Olmayız’ oyununu sergileyecek.