Milenyumun Kleopatra’sı

Güncelleme Tarihi:

Milenyumun Kleopatra’sı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 1999 00:00

Haberin Devamı

Leonar Varela yeni Kleoptra. Dalay Lama hakkında kitaplar yazmış, Şilili, budist bir bilimadamının küçük kızı. Üç aylıkken Şili'den ayrılıyor, önce Colorado sonra Paris'te yaşıyor. Henüz 23 yaşında. Genç yani. Çok genç. Sürekli dudaklarını ısırıyor. Dudağının kenarında çocukluğunda kalan bir yara izi var. Estetik ameliyat gibi şeyler düşünmüyor. Kendisini olduğu gibi kabul ettiğini söylüyor. Onu zihinsel güçler ilgilendiriyor. Kendini 90'ların kadını gibi görüyor. Hırslı. Herşeyi birden istiyor. İnançları kuvvetli. Önceleri Hıristiyan dinine merak salıyor, 18 yaşında İtalya'ya gidiyor, aylarca kiliselerde kalıyor ve kendi deyimiyle inançlarını sorguluyor. Ama sonunda Katolik Kilisesinin iki yüzlü olduğuna karar veriyor. AIDS ve kürtaj gibi konularda takındıkları o iki yüzlü tavır onu hasta ediyor! Derken meditasyona ve yogaya başlıyor. Bilimkurgu hikayeleri yazıyor. Hayattaki korkularını paylaşmayı sevmiyor. Bir Hallmark Entertainment yapıtı olan ve 40 milyon dolar harcanarak Fas'ta ve Türkiye'de çekilen Kleopatra filminde Timothy Dalton, Rubert Graves ve Billy Zane ile başrolü paylaşıyor.

TAYLOR VE BURTON GİBİ

Bu Kleopatra'da ne var, ya kadınlar havaya giriyor ya erkekler tarafından büyüleniyor. Film çekilirken hep bir büyük aşk yaşanıyor. Bunların en ünlüsü menekşe gözlü Elizabeth Taylor'la maço duruşlu Richard Burton arasında yaşanmış ve uzun süre dünyayı konuşturmuştu. Yıllar sonra bu kez Türkiye'de Antalya civarında yine aynı film çekilirken Titanic'in ünlü isimlerinden Billy Zane ile son Kleopatra Leonar Varela aşk yaşadı. Yaşıyor. Allah nasip ederse evlenecekler de. Bu yüzden Leonar Varela'ya Billy Zane ile birlikte Türkiye topraklarında bir film setinde çalışmanın nasıl olduğunu sorduk. Cevabı şöyle oldu: ‘‘Sorulur mu? İnanılmaz keyif aldım. Aynı şekilde Timothy Dalton gibi tecrübeli bir oyuncuyla çalışmak da bana çok şey öğretti.

Bu rolü kabul etmenizin ana sebebi?

- Nasıl kabul etmem, söyler misiniz. Söz konusu kadın Kleopatra!

Gücü mü sizi en çok etkileyen.

- Filme başlamadan hakkında çok az şey biliyordum. İsmi telaffuz edildiğinde, bir çok insanın zihninde beliren imajdan farklı değildi bildiklerim. Oysa söz konusu kişiliğin çok farklı yönleri var. Kleopatra hakkında çok okudum ve ben müthiş bir heyecana kapıldım. Elbette ki, hayal gücümü beslemesi için, çekilmiş tüm Kleopatra filmlerini izledim. Ve dehşetle farkettim ki, tüm o yapıtlar aslında onu hep aynı imajla sunuyor bize. Güce ulaşmak, iktidarı elinde, avuçlarında tutmak için göze alamayacağı hiçbir şey olmayan kadın! Tamam bir mitolojik kahramandan söz ediyoruz, fakat aynı zamanda bizler, bir bin yılı geride bırakıyoruz. Dolayısıyla benim yansıttığım Kleopatra, geçmişteki Kleopatra'dan farklı olmalıydı, 2000'li yılların Kleopatra'sı olmalıydı. Nitekim öyle de oldu. Çünkü o seksi ve bütün erkekleri baştan çıkaran ‘‘tehlikeli Kleopatra’’ erkekler tarafından yaratılmış bir imajdı. Ama sadece o kadar mıydı? Tamam iyi bir aşıktı, ama bu arada müthiş şefkatli bir anneydi ve halkı için göze alamayacağı hiçbir şey yoktu, gözü kara, çok iyi bir liderdi aynı zamanda. Vizyonu olan bir insandı. Ülkesi Mısır'a müthiş bir berekat, refah getirdi, kendi insanlarının çıkarlarını kolladı. İsis'in reenkarnasyonu olduğunu iddia etmesi de ilginçtir. Çünkü İsis, mitoloji de kadınların ve güçsüzlerin koruyucusudur. Tüm bunlar Kleopatra imajında gözden kaçırdığımız şeyler diye düşünüyorum. Biz hep bir baştan çıkarıcıdan, güçlü ve iktidar delisi bir kadından söz ediyoruz.

Elizabeth Taylor gibi bir mitle kıyaslanmaktan korkmuyor musunuz?

- Neden korkayım? Onu canlandırdığı Kleopatra bir diva idi, çünkü kendisi de bir divaydı, ama ben değilim! Benim için mahzuru yok. Ben modern bir Kleopatra yaratmaya çalıştım. Benim oynadığım Kleopatra tehlikeli bir kadın değil, sizin benim gibi bir kadın. Aynı zamanda inançlarına bağlı.

Bir sonraki rolünüz?

- Bu konulara girmeyi çok sevmiyorum fakat bildiğim Hollywood'da sanılanın aksine kişiliğinize uygun rolleri seçebildiğiniz. Tabii istiyorsanız. Yakında Amerika'da gösterime girecek bir western filmi yaptım. Bir akrobatı canlandırdım, çok keyifli bir çalışmaydı. Seçici olmak istiyorum, Uma Thurman'ı bu konuda örnek alıyorum kendime.

Şilili olmanızın dezavantajlarını yaşıyor musunuz?

- Latin olarak değerlendirilen bir sanatçı değilim ki! Bir kere İngilizceyi aksanlı konuşmuyorum. Bu arada, günümüz Hollywood'unda Latin olmak çok trendy bir durum.

HERŞEYİ BİRDEN İSTİYORUM

Dijital platform devreye girene kadar sadece BRT televizyonu tarafından gösterime sokulacak olan Kleopatra filminin başrol oyuncusu ‘‘Herşeyi istiyorum ve alabilirim’’ diyor, ‘‘Yüzlerce oyuncu arasında Kleoptra'yı oynamak için benim seçilmem de bunun göstergesi. Evet gencim, belki biraz da naifim ama herşeyi birden istiyorum. O dönemde Mısır'da kadınlar çok özgürdü, çocuk sahibi olmak için evli olmak gerekmiyordu, babasının kim olduğu kimseyi ilgilendirmiyordu, kadın tek başına vardı ve insandı. Oysa, Roma İmparatorluğu bu anlamıyla çok daha tutucuydu, ya babanızın kızı ya da birilerinin karısı olacaktınız. Günümüzde, en azından benim yaşadığım ülke, o kadar erkeksi bir dünya değil. Benim yaşadığım yerde, herşeyi birden istemek ve sahip olmak mümkün.

Ünlü film yıldızları Antalya’da

Antalya dünya film endüstrisinin bir parçası olmuş haberimiz yok.

Akdeniz'in tipik Türk köylüleri, dünya piyasalarında oynatılacak ünlü filmlerin aranan figüranları olmuş bilen yok.

Hallmark Entertainment bu yörede bir dolu film çekmiş takan yok.

Dünyada yeni yükselen dijital televizyon endüstrisi için filmler çekiliyor, hem Türkiye'de ilgilenen yok.

Dünya medyası gelip gidiyor, haberler yapıyor, Fasalis harabeleri ışıklandırılıyor, dev ekranlarda filmler gösteriliyor, yani onlar bizim yerimize Türkiye'nin tanıtımını yapıyor biz seyir bile etmiyoruz.

Çünkü bilmiyoruz.

Dennis Hopper'lar, ünlü James Bond'lardan Timothy Dalton'lar Antalya'da. Ve Leonar Varela. Onu Leonardo DiCaprio ile birlikte oynadığı The Man in the Iron Mask filminden tanıyoruz. Antalya'da. Billy Zane'i ise Titanic'ten hatırlıyoruz. Biz, yeni bin yılın ilk haftasında Alman RTL televizyonunda gösterilecek olan Kleopatra filminin gala gösterimine gidiyoruz. Hallmark Entertainment'ın sahibi Robert Halmi, ‘‘Ülkeniz müthiş, film çekmek için ideal. Bu potansiyeli değerlendirin’’ diyor.

DİJİTAL PLATFORM

Dijital platformun danışmanı Osman Erk anlatıyor:

‘‘Dijital platform insanlara çanak anten vasıtasıyla eğlence ve eğitim programları sunacak. Bunun yanında interaktif hizmetleri de hayata geçirecek. Dijital platformda yurt içinden ve yurt dışından televizon kanalları olabileceği gibi, tematik kanallar da yer alabilecek. Hallmark Entertainment da yurt dışında, 300 milyon abonesi olan ve geniş kitlelere ulaşabilen bir kanal. Bu kanalı da Türk insanına sunmayı planlıyoruz. Alt yazılı ve dublajlı halde. Dijital platform, iki şirketten oluşuyor. Biri teknik, diğeri pazarlama şirketi. Çukurova ve Doğan Grubu ortaklar. 2000 Mart'ında hayata geçecek. Amaç 3 yıl içinde bir milyon haneye ulaşmak.

Hallmark Entertainment Antalya'da, 2000 Martı'ında Türk dijital platformunda da gösterime girecek üç filmi Hollywood ünlüleriyle çekti. Binbir Gece Masalları'nı anlatan Arabian Nights (solda), Kleopatra ve Jason an the Argonauts.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!