Güncelleme Tarihi:
Orhan Pamuk : ''Masumiyet Müzesi, büyük oranda otobiyografik bir roman. '' Gençken, mutsuz ama akıllı olmanın çok daha iyi olduğuna inanırdım şimdi ise birazcık aptallığın da fena olmayacağını düşünüyorum.''
 Nobel ödüllü edebiyatçı Orhan Pamuk, Milano kentinde dün gece İtalyan okurlara "Masumiyet Müzesi"ni tanıttı.
Pamuk, İtalyanca'ya aynı adla "Il Museo dell'Innocenza" başlığıyla çevrilen romanının tanıtımı için Parenti Tiyatrosu'nda düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, "Masumiyet Müzesi, büyük oranda otobiyografik bir romandır, aşık olduğumuz zaman neler olduğuna ilişkin soruya yanıt arayan bir çalışmadır" dedi.
Pamuk, "mutluluğun pek çok tanımı var, çünkü bu kişiden kişiye değişen bir şey. Gençken, mutsuz ama akıllı olmanın çok daha iyi olduğuna inanırdım, şimdi ise ömrümden 57 yılı tükettikten sonra, birazcık aptallığın da fena olmayacağını düşünüyorum" diye konuştu.
Pamuk, İstanbul'da 2010 yılında "Masumiyet Müzesi" adıyla gerçek bir müze açmaya yönelik çalışmaların sürdüğünü söyledi.
Romanda sözü edilen objelerin sergileneceği müzenin herkeste büyük bir merak uyandırdığına değinen Pamuk, "Masumiyet Müzesi henüz açılmadı, ama daha şimdiden ziyarete gelen insanlar var" dedi.
Pamuk, Kemal'in Füsun'la yaşadığı tutkulu aşkın öyküsünü anlattığı romanının esin kaynakları arasında, Marcel Proust'un yanı sıra Italo Svevonun da bulunduğuna işaret ederek, "ben de onun gibi mazi ve anıların tahliliyle uğraşan bir yazarım" diye konuştu.
Masumiyet Müzesi'nin İtalyan yazar Alessandro Piperno ile Pamuk tarafından tanıtıldığı toplantıya edebiyatseverler büyük ilgi gösterdi.
Pamuk, toplantı akabinde okurlarına kitaplarını imzaladığı sırada, İtalyan ressam Alessandro Curadi'nin sürpriziyle karşılaştı. Curadi, Pamuk'un yanına kitap tanıtımının yapıldığı sırada sulu boya tekniğiyle resmettiği üç portreyle birlikte geldi. Pamuk'a ait portrelerden birini yazara armağan eden Curadi, diğer ikisini ise yazara imzalatarak kendisine hatıra olarak sakladı.
Pamuk, Ressam Curadi'ye imzaladığı portrelerinden birine "evet, bu benim gerçekten", diğerine ise "bu kadar ciddi görüldüğüm için üzülüyorum" diye yazdı.
Bu arada, 2009 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen Herta Müller'e ilişkin soruya cevaben Pamuk, "Herta Müller, harika bir yazar, kendisiyle şahsen de tanışırım" diye yanıtladı.
Müller'in ismini kimilerinin yeni duymuş olabileceğine değinen Pamuk, "kendisi Almanya'da çok ünlü biridir, maalesef yurt dışında pek bilinmiyor" dedi.
Yargıtay kararı konusunda sessiz
Orhan Pamuk, Milano'daki toplantıda sadece edebiyat konuşmakla yetinerek, Türkiye'de kendisiyle ilgili davaya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun önceki gün açıkladığı karar konusunda yorum yapmadı.
Pamuk'un, toplantı sonunda ayaküstü sohbet sırasında kimi gazetecilerin konuyu gündeme getirme teşebbüsleri karşısında ise, "politika konuşmayalım, edebiyat konuşalım" dedi.
Bununla birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun Pamuk hakkında İsviçre'de yayımlanan bir dergiye verdiği röportajdaki sözleri nedeniyle manevi tazminat davası açılabileceğine ve Pamuk'un "karar düzeltme" isteminin reddine hükmetmesinin, Türkiye'nin Nobelli yazarının yine bir İtalya ziyaretine rastlaması da dikkati çekti.
Pamuk, 13 Mayısta yaptığı bir önceki İtalya ziyareti sırasında da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bir başka kararının haberini almak durumunda kalmıştı. Floransa Üniversitesi o tarihte Pamuk'u fahri doktora unvanıyla taltif ederken, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, İstanbul Şehit Anaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Pakize Alp Akbaba ve "Ergenekon" soruşturmasında tutuklanan avukat Kemal Kerinçsiz'in de aralarında bulunduğu 6 kişinin Orhan Pamuk'a İsviçre'de yayımlanan gazetedeki sözleri nedeniyle açtıkları manevi tazminat isteminin reddini kararlaştıran Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının bozulmasına hükmetmişti. Floransa'da sessizliği yeğleyen Pamuk, 16 Mayısta Torino Kitap Fuarı'nda ise "Türkiye'de yargı politize olmuş durumda. Bu, bir ülkede demokrasinin temeli olması gereken adalet müessesesi açısından hiç de iyi bir şey değil. İfade özgürlüğü yoksa, gerçek bir adaletin olması da mümkün değildir" görüşünü dile getirmişti.
Â