Güncelleme Tarihi:
UZUN YANIT: Yiyecekleri pişirdiğimizde besin değerlerinin çoğunu yitirmelerine
sebep oluyoruz. Örneğin C vitamini, B1, B5 ve B9, ısı artışı sonucunda kesinlikte kaybettiklerimizden. Ama örneğin B9’un özelliklerini yitirmesi için 100 derecenin üzerinde ısıya maruz kalması gerek. Bunlar dışındaki vitamin, protein, mineral ve karbonhidratlar ısıdan olumsuz yönde etkilenmiyor. Hatta bazıları pişirildiklerinde daha kolay hazmedildikleri için sağlık açısından çok daha faydalı oluyorlar. Pişirme süreci, bitkisel besinlerin hücrelerini patlatıyor ve moleküler yapılarını değiştiriyor ama bazen besin değerlerinin artmasına da sebep olabiliyor. Örneğin pişmiş bir havuçtan alınan beta karoten antioksidanları, çiğ havuçtakinden çok daha fazla.
Aynı şey domates için de geçerli. Pişmiş domates, çiğ olanına göre daha fazla likopen içeriyor. Tabii en sağlıklı pişirme şeklinin odun veya kömür ateşi olduğunu da belirtmek gerek. Mikrodalga fırınlar ise, enerji seviyesi düşük, iyonize olmayan radyasyon türünü kullanıyor. Elektromanyetik dalgalar, iyonize ve iyonize olmayan radyasyon olarak ikiye ayrılmakta.
X ve gamma ışınları iyonize radyasyon yayarlar. Yani enerjilerini moleküllere aktarır ve moleküller üzerinde değişime sebep olurlar. Aynı durum mikrodalga fırınlarda kullanılan ışınlarda geçerli değil. Çünkü besinlerin moleküler fonksiyonlarını değiştirebilecek kadar güçlü radyasyon yayamıyorlar. Sağlık açısından hiçbir risk oluşturmadıkları söylense de, insan vücudunun mikrodalgayla etkileşimi sonucunda dokuların sıcaklık derecesi yükseliyor ve önemli sağlık sorunları oluşabiliyor. Çoğumuz bu fırınların hiç radyasyon sızdırmadığını düşünürüz. Ancak durum pek de öyle değil. Evet, tüm mikrodalga fırınlar radyasyon sızdırıyorlar. Kullanma süreleri arttıkça, sızan radyasyon da 5 katına kadar çıkıyor. Hatta ciddi sağlık sorunları yaşanması sonucunda, nispeten yeni sayılabilecek bir yasal düzenlemeyle, mikrodalga fırınların sızdırabilecekleri maksimum radyasyon değerleri için bir sınırlama getirildi.