Midas’ın Gordion’u Dünya Mirası

45. UNESCO Dünya Miras Komitesi dün Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da toplandı. Toplantı sonrasında antik dönemin en önemli arkeolojik alanlarından biri olan Gordion Antik Kenti, “Dünya Mirası” ilan edildi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy kararı, Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımla duyurdu.

20’NCİ VARLIĞIMIZ

Bir müjdesi olduğunu ifade eden Ersoy, “UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 20’nci varlığımızı da kaydettirdik. Ankara’mızın eşsiz kültür varlıklarından biri olan Gordion Antik Kenti ‘Dünya Mirası’ oldu. Ancak daha bitmedi. UNESCO’dan yeni bir müjde daha bekliyoruz. Anadolu’nun ahşap destekli camilerinden de almayı beklediğimiz güzel haber ile inşallah Dünya Mirası Listesi’ndeki sayımızı daha da artıracağız” değerlendirmesinde bulundu. Komitenin, Gordion’u sahip olduğu özgün ve eşsiz evrensel değerler sebebiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne taşıma kararı aldığı öğrenildi.

‘FRİG’LERDEN GÜNÜMÜZE BAŞKENT

Ankara’nın Polatlı ilçesinde antik dönemden günümüze ulaşan Gordion’da, M.Ö. 2 bin 500 yıllarında (Erken Bronz Çağı) başlayan yerleşim, günümüzde antik kentin bitişiğindeki Yassıhöyük’te halen devam ediyor. Antik kent ve çevresinde 4 bin 500 yıl süren uzun bir zaman diliminde çok az kesintiye uğrayan yerleşim, Gordion’u dünyanın en uzun süre yerleşimin görüldüğü nadir alanlar arasına taşıyor. Frig uygarlığının başkenti olan Gordion’un yakın çevresinde göze çarpan çok sayıda tümülüs, M.Ö. 9’uncu yüzyıldan M.Ö. 3’üncü yüzyıla kadar olan farklı dönemlere tarihleniyor. Sitadel Höyüğü, Gordion Arkeolojik Alanı’nı oluşturan en önemli unsur olarak günümüze ulaşırken, erken dönem Frig Kalesi surları ve anıtsal yapıları da o dönem için eşsiz birer örnek olarak öne çıkıyor. Gordion ve çevresinde, Frig soylularının mezarının bulunduğu çok sayıda tümülüs yer alıyor. Bunlardan en büyüğü ve ihtişamlısı ise Kral Midas’a ait olduğu söylenen, 55 metre yüksekliğe ve 300 metre genişliğe sahip olan Midas Tümülüsü.

DOKUNDUĞU ALTIN OLUYOR

Kral Midas’a ilişkin çok sayıda mit bulunuyor. Bunlardan birine göre, Midas anne karnında yakalandığı hastalık yüzünden bir kulağı asimetrik olarak doğuyor. Kulaklarından utandığı için de başına geçirdiği bir serpuşla geziyor. Kulaklarını hiçbir zaman göremeyen halkı ise göremedikleri kulakları eşek kulağına benzeterek, kralları hakkında dedikodu yapıyor. Midas’ın sonunda intihar ettiği de rivayet ediliyor. Bir diğer efsaneye göre de Şarap Tanrısı Dionisos’un (Bacchus) yoldaşı Satiros, Frigya’yı gezerken, Midas’ın gül bahçesinde uyuyakalıyor. Satiros’u 10 gün 10 gece sarayında ağırlayan Midas’ın konukseverliğinden etkilenen Dionisos, kralın bir dileğini gerçekleştireceğini söylüyor. Kral Midas da her dokunduğunun altına dönüşmesini diliyor. Ancak yemek için dokunduğu yiyecekler, içecekler ve ünlü gül bahçesi bile altına dönüşünce, Dionisos’dan bu uğursuz gücü geri almasını istiyor.