Güncelleme Tarihi:
İSTİKRARI TEHDİT EDİYOR
“DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerinin Libya’da tekrar zemin kazandığına şahit oluyoruz. Saldırılar Libya’nın yanı sıra komşu ülkeler başta olmak üzere, tüm Akdeniz’in istikrarını tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Darbeci Hafter’in pervasız saldırıları karşısında, uluslararası toplum maalesef gerekli tepkiyi bugüne kadar göstermemiştir. Darbeci Hafter ve destekçilerinin BM Güvenlik Konseyi kararlarını alenen ihlal eden eylemleri uzun süre görmezden gelinmiştir. Bu zirvenin, Trablus’a yönelik saldırıların başlamasından 9 ay sonra, Berlin süreci bağlamında sarf edilen 4 aylık çabanın ardından ancak bugün düzenleniyor olması elbette düşündürücüdür.
TÜRKİYE BARIŞIN ANAHTARI OLDU
Türkiye olarak krizin başladığı ilk günden bu yana tutarlı ve ilkeli bir duruş sergiledik. Libya’da kalıcı çözümün siyasi diyalogla sağlanabileceğini sürekli olarak her ortamda vurguladık. Birleşmiş Milletler himayesinde yürütülen çalışmalara destek verdik. Berlin sürecinin başarısı için elimizden gelen çabayı gösterdik. Bunun yanında milli mutabakat hükümetiyle olan diyalog, istişare ve eşgüdümümüzü de artırdık. Meşru Libya Hükümeti’yle 2019 sonunda imzaladığımız iki mutabakat muhtırasıyla işbirliğimizi perçinledik. Türkiye, gerek sahada gerekse diplomaside yürüttüğü mücadeleyle Libya’da barışın anahtarı olmuştur. Bu çabalar da Berlin Zirvesi’nin düzenlenmesi için gereken zemini oluşturmuştur.
AKDENİZ’DEKİ HAKLARIMIZ
Darbeci Hafter ve destekçilerinin dizginlenmesinde ülkemizin sergilediği kararlı tutumun büyük payı vardır. Ülkemiz bu adımlarıyla Akdeniz’deki haklarını garanti altına almanın yanı sıra Libya’nın geleceğine de sahip çıkmıştır. Berlin Zirvesi’ni ateşkesin tahkimi ve siyasi çözüm yolunda özellikle önemli bir adım olarak görüyoruz. Ateşkes ve Berlin Zirvesi ile yeniden filizlenen umutlar kan ve kaos tüccarlarının ihtiraslarına kurban edilmemelidir. Zirvede alınacak kararlarla güvenlikten ekonomiye birçok alanda somut gelişmeler sağlanmasını bekliyoruz. Zirvenin Libya halkının çektiği acıları sonlandıracak, Libya’yı huzur ve refaha kavuşturacak adımların atılmasına vesile olmasını da diliyoruz.
SEÇİM SAĞLIKLI OLMALI
(Reuters, Berlin’deki konferans öncesinde 6 sayfalık bir taslak metni hazırlandığını duyurdu. Ele geçirdikleri bu taslak metinde önümüzdeki günlerde Libya’ya Türkiye ve Rusya gibi ülkelerin asker gönderebileceğini belirtti ve Libya’da seçim çağrısının da bu metinde yer aldığı belirtiliyor) Libya’da hakikaten bir seçim atmosferine girilmesi aslında olumlu bir gelişme olacaktır. Bize ulaşmış böyle bir metin yok. Akşam geç saatlerde Dışişleri Bakanım ile de görüştüm. Böyle bir şeyden bana bahsetmedi. Böyle bir durum söz konusu değil. Herhalde böyle bir şey olsa benim de haberim olur. Ama şu anda Berlin’e gittiğimizde önümüze böyle bir şey gelir mi gelmez mi göreceğiz. Hepsi bir tarafa, şüphesiz ki Birleşmiş Milletler’in riyasetinde bir an önce Libya’da hakikaten bir seçim atmosferi içerisine girilmesi, aslında olumlu bir gelişme olacaktır. Onun aksini iddia etmek yanlış olur. Ama bunun tabii sağlıklı bir şekilde olması lazım. Yoksa silahların gölgesinde bir seçim düşünülemez.
İDLİB’DE VAHŞETE DUR DEME VAKTİ
İdlib’deki durumun aciliyetini, ateşkese rağmen rejimin sivillere yönelik katliamlarını sürdürdüğünü görüyoruz. Önceki gün bir pazar yerine yapılan saldırı sonucu çoğu çocuk ve kadın 19 İdlibli kardeşimiz şehit oldu. Ülkemiz sınırına yönelik göç hareketleri tekrar başladı. Rejimin vahşetine bir ‘dur’ denilmesinin vakti artık gelmiştir. Berlin’deki temaslarımız sırasında İdlib meselesini de gündeme getireceğiz.”
YUNANİSTAN RAHATSIZLIK İÇİNDE
- Yunanistan Almanya’ya davet edilmediği için ciddi bir rahatsızlık içerisinde. Aslında Libya ve Türkiye arasındaki bu atılan imzalar, varılan anlaşma zaten Yunanistan’ı malum çıldırtmıştı. Bunun ardından da ‘Kiminle nasıl bir anlaşmaya gidelim ki bir rövanşist anlayışla bunu geri alalım’ gibi yaklaşıma girdi. Tabii Hafter’in kıymeti harbiyesi yok. Ama öbür tarafta Serrac, Birleşmiş Milletler tarafından tanınmış olan bir lider konumunda. Burada bazı formüller araştırmak suretiyle, tuttu tabii Hafter’i Yunanistan’a davet etti. Hafter de Yunanistan’a gitmek suretiyle oradaki verdikleri pozlarla acaba Almanya’ya gitmeyişin ardından bu rövanşist anlayış, nasıl bir farklı yere varır gibi bir adımla bu görüşmeleri yaptılar. Hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Hele hele bizim nazarımızda hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Hafter Almanya’ya, Berlin’e geldiğinde orada tabii neler söyleyecek hepsini orada görme imkanımız da olacak. Ancak Miçotakis, oyunu yanlış oynuyor, attığı adımlar doğru adımlar değil ve bu sürece iyi başlamadı. Türkiye ile de münasebetlerinde de ne yazık ki iyi adımlar atmıyor. En son malum NATO zirvesinde kendisiyle 1.5 saat konuştuk. Orada birçok şeyleri kendisiyle paylaştık ama buna rağmen demek ki atılan adımlar herhalde doğru değil.
ÇELİŞKİLİ FETÖ KARARI: ÜZÜCÜ BİR ADIM
- ESKİ korgeneral Metin İyidil FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin yargılandığı davada ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildikten sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi’nden çıkan beraat ve tahliyeye ilişkin görüşünün sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu, yargı camiamız için gerçekten çok çok üzücü bir adım olmuştur. Ve ilginç olan şey şu; tabii bunların hepsinin talimatlarını da verdik. Kararı veren kişi veya kişilerin de FETÖ’cü olması, bu işin nerelere vardığını gösteriyor. Bunun arkasında daha ne gibi oyunlar olabileceğini de çok açık, net gösteriyor. Ama bir gerçek var ki hak, sonunda er veya geç yerini buluyor. İşte düşünün müebbet hapse mahkûm olmuş bir kişiyi, kalkıp hemen beraat ettirme veyahut tahliyesini verme gibi bir yola bir mahkeme nasıl gidebiliyor? Böyle bir adım nasıl atabiliyor? Bu, anlaşılabilir bir şey değil. Sağ olsun Adalet Bakanlığımız ve savcılarımız bu noktada adımlarını attılar ve en kısa zamanda İçişleri Bakanlığı’yla beraber, yaptıkları operasyonla da yakaladılar. Tekrar kendi cezai müeyyidesi uygulanmaya başladı. Şu anda malum içeride.”