Güncelleme Tarihi:
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubu adına TBMM Başkanlığına yaptığı başvuru şöyle:
"Ankara ve Lozan Anlaşmaları uyarınca Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolunun bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti toprağını savunmayarak terk etmek suretiyle Anayasa gereğince yurt savunması görevini yerine getirmemesi, Türkiye Cumhuriyeti toprağını korumak üzere TBMM'nin aldığı 1071 sayılı kararın hilafına hareket etmesi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin terör örgütü olarak kabul ettiği PKK/PYD ile IŞID'i muhatap alması, uluslararası anlaşmaların Anayasa, yasa ve TBMM kararı hilafına Türkiye'nin hak ve menfaatlerini korumamasından, hak ve menfaatlerimize yönelik tehditler karşısında savunma ve caydırıcılık yeteneklerini etkisizleştirdiğinden dolayı Bakanlar Kurulu hakkında TBMM'nin güveni kalmamış olduğundan Anayasa'nın 98'inci ve 99'uncu, İçtüzüğün 106'ıncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz ve talep ederim."
"HER TÜRLÜ ÖNLEMİ ALMAK YERİNE HER TÜRLÜ KAÇTINIZ"
MHP'nin gensoru gerekçesi ise şöyle:
20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa hükümetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması'nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması'nın 3. maddesi gereğince sınırlarımız dışında bulunan Süleyman Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolunun bulunduğu alan Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edilmiştir.
14 Mart 2014 tarihinde, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "O topraklar, Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu topraklar uluslararası hukuk mucibince, 1921 anlaşmasınca Türk topraklarıdır ve sınır ötesindeki tek toprağımızdır: Oraya dönük olarak ister rejimden, ister radikal gruplardan, ister başka bir yerden gelebilecek her türlü saldırı aynıyla mukabele görür ve oradaki o vatan toprağının savunması konusunda da Türkiye hiçbir tereddüt göstermeden her türlü tedbiri alır' demişti.
25 Mart 2014 ‘de dönemin Başbakanı Erdoğan da 'Süleyman Şah Türbesi’ne karşı bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır' demişti.
2 Ekim 2014 tarih 1071 sayılı TBMM kararı ile Bakanlar Kuruluna 'Uluslararası hukuk uyarınca Türk toprağı kabul edilen Süleyman Şah Saygı Karakoluna dönük güvenlik riski de artmıştır. Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye’deki tüm terörist örgütlerden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ..., Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak... üzere, ...Türk Silahlı Kuvvetlerinin, gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi... bu kuvvetlerin Hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması için, Anayasa’nm 92’nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle' izin verilmiştir.
Anayasanın 117. Maddesinin 2. Fıkrası aynen şöyledir: 'MÜH güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur.’
"UTANÇ DOLU GÜN"
Bakanlar Kurulunun hükümlerini yürütmekten sorumlu olduğu Türk Ceza Kanununun 302’nci maddesi aynen şöyledir: 'Devlet topraklarının ... bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya... veya devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.’
Bakanlar Kurulu siyasi iradeyle 22 Şubat 20151'te 'Süleyman Şah türbesinin bulunduğu Türk toprağını maalesef terk etmiştir. Vatan topraklarına yapılacak ter türlü tehdit ve saldırıyı bertaraf etmek yerine, sözde askeri bir, operasyonla terk ettiğimiz utanç dolu bu günü, yandaş medya zafer naralarıyla manşetlerinden duyurmuş, zihinlerde 'kaçmadık, zafer kazandık' algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.
"HER TÜRLÜ KAÇMAYI TERCİH ETTİNİZ"
Ancak uygulamada, vatan toprağı olduğu sözünün lafta kaldığı, o toprağın savunma konusunda da hiçbir tereddüt göstermeden her türlü tedbiri almak yerine, her türlü kaçma eylemi tercih edilmiştir..
"TERÖR ÖRGÜTÜNE MEŞRUİYET..."
Öte yandan Hükümet, mücadele etmesi gerekeni terör örgütlerine bu operasyon hakkında bilgi vermiş, türbenin PKK/PYD’inin' bulunduğu bir bölgeye getirilerek terör örgütlerine meşruiyet sağlanmasına zemin hazırlamıştır.
Bakanlar Kurulu yurt dışındaki vatan toprağını terk iradesiyle Türkiye’nin stratejik menfaatlerini haleldar etmiş ve ülkemizin savunma ve caydırıcılık yeteneğini etkisizleştirmiştir.
Türkiye’nin Anayasa, yasa ve TBMM kararları hilafına vatan toprağımızı savunmaktan vazgeçen, uluslararası meşruiyet yerine terör gruplarının müzaheretine başvuran, hak ve menfaatlerimizi koruyamayarak haleldar eden Bakanlar kuruluna TBMM’nin güven duyması söz konusu değildir. Bu gerekçelerle gensoru önergesi verilmiştir."