Güncelleme Tarihi:
MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı, Erdoğan’ın “sınırdışı ederiz” sözlerine karşılık, “Eğer Ermenileri topluca göndermeye kalkarsanız, Ermenilere arayıp da bulamayacakları bir fırsat verirsiniz. Ermenilerin topluca sınırdışı edilmeleri, havaalanlarında ya da tren istasyonlarında çok sayıda kişinin gönderilme görüntüleri, 2. tehcir görnütüsü verir” diye konuştu.
Bu durumun, “Ermenilerin ekmeğine yağ sürmek” olduğunu da vurgulayan Bölükbaşı, ayrıca Başbakan Erdoğan’ın “Türkiye’de 170 bin Ermeni var. Bunların yaklaşık 100 bini kaçak çalışıyor” çıkışına da, “bunlar hayali rakamlar. Kimsede kaç Ermeni olduğu konusunda kesin bilgi yok” diye konuştu.
SOYKIRIMI KABUL EDEN ÜLKELERE DAVA AÇMA SEÇENEĞİNİ TARTIŞALIM
Yaklaşık 35 yıl Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan Emekli Büyükelçi Bölükbaşı ayrıca, tüm dünyada birbiri ardına parlamentolardan çıkan soykırımı tanıma kararına karşı “artık yeni önlemler alma zamanının geldiğine” de dikkat çekti.
Türkiye’nin şimdiye kadar uluslar arası alanda Ermenilerle “siyasi zeminde” mücadele ettiğini, ancak yapılan bu mücadeleye karşın 20’den fazla ülkenin soykırım iddialarını parlamento kararıyla tanıdığını hatırlatan Bölükbaşı, “benim kişisel görüşüme göre, artık zemin değiştirmeyi tartışmaya başlamalıyız” diye konuştu.
Uluslar arası hukuk uzmanı olan Bölükbaşı, “zemin değiştirme” konusunu ise, mücadeleyi “siyasi zeminden, hukuk zeminine çekme” olarak açıkladı.
TÜRKİYE’NİN DAYANAĞI, BM SOYKIRIM ANLAŞMASI
Bölükbaşı, şimdiye kadar Türkiye’deki hiçbir hükümetin Ermenilerin uluslar arası alandaki soykırım çabalarına karşı geçerli bir politika oluşturamadığını vurgulayarak, “bunu söylerken, Türkiye’deki son dönemde gelen tüm hükümetleri, bu arada MHP’nin de içinde olduğu 57. hükümeti de dahil ediyorum” dedi.
Bundan sonra, “hukuk yollarının düşünülebileceğine” dikkat çeken Bölükbaşı, izlenebilecek yöntemi de anlattı.
Bölükbaşı’na göre, 1948 tarihli BM soykırım sözleşmesi, bir olayın soykırım sayılması için “maddi ve manevi kanıtlar” ortaya konulmasını gerektiriyor. Aynı sözleşme, sözleşmeye imza koyan ülkelerin, bu delileri ortaya koymadan, diğer ülkeleri soykırımla yapmakla suçlayamayacağını da kayıt altına alıyor.
Bölükbaşı, sözleşmenin bu maddesinin kullanılabileceğini, bu çerçevede, ermeni iddialarını soykırım olarak tanıyan ülkelerin, eğer bu sözleşmeye taraf iseler, Türkiye tarafından dava edilebileceklerini anlattı.
BOSNA’DA YAŞANANLARI BİLE KISMİ SOYKIRIM KABUL ETTİLER
Bu çerçevede, Uluslar arası Adalet Divanı’nın Bosna_hersek savaşında aldığı kararın örnek niteliği taşıdığını da vurgulayan Bölükbaşı, “Uluslar arası Adalet Divanı Bosna-Hersek’te, Srebrenica’daki olaylar hakkında bile kısmi soykırım kararı verdi. Bu durumda, soykırım suçunun oluşması için maddi ve manevi unsurlar esas alınırsa, 1915 olayları hiçbir şekilde soykırım kabul edilemez. Bosna-Hersek kararı, bu konudaki içtihat, Türkiye’nin yararlanacağı unsurlar içeriyor.” Dedi.
Bölükbaşı, sözlerini, “Türkiye en azından zihni planda hukuk yoluna gidip gitmemeyi tartışmaya başlamalıdır. Türkiye eğer, siyasi zeminde sürdüregeldiği mücadeleyi, -bu kelimeyi doğru kullanıyor muyum, bilmiyorum- kaybettiyse, konuyu başka zemine taşımayı da tartışmaya başlamalıdır.”