Güncelleme Tarihi:
MHP Lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, 13 Şubat'ta Erzincan'ın İliç ilçesinde toprak kayması meydana geldiğini ve 9 işçinin toprak altında kaldığını hatırlatarak, "Heyelan bölgesinde hala riskli alanların varlığı, bu kapsamda yeni toprak kaymalarının zaman zaman yaşanıyor olması, ister istemez arama kurtarma ekiplerini zora sokmakta, çalışmalarını da aksatmaktadır. Üstelik bölgenin yağışlar sebebiyle çamur ve balçıkla kaplanmış olması araştırma ve incelemelerin metal dedektörlerle yapılmasını mecburi hale getirmektedir. Kayaçların içindeki altın cevherini siyanürleyip ayrıştıran, müteakiben kalan siyanürlü atıkları suyla arındırıp tekrar kullanılmasını sağlayan, yani çok zor şartlarda damla damla dökülen alın terlerinin bereketiyle helal lokmasını arayan işçilerimizin hayata döndürülmesi yegane dilek ve beklentimizdir. Üzgün olsak bile ümitsiz değiliz. Kaldı ki Allah var gam yoktur. Mezkur altın madeni faciasının her boyutuyla tetkik edilmesi, konuyla ilgili hiçbir boşluğun, hiçbir kuşkunun, hiçbir sisli noktanın bırakılmaması arzumuzdur" dedi.
'MURAT KURUM GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMIŞTIR'
Çöpler Altın Madeni felaketiyle birlikte Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum'un da hedef tahtası haline getirildiğini söyleyen Bahçeli, "İliç'i konuşuyorken konunun Sayın Kurum'un bakanlık dönemine geçiş yapması, nihayetinde haksız ve hayasız eleştirilerin sökün etmesi sinsi bir propagandanın tedavülde olduğuna işaret etmiştir. İstanbul'da havlu atacaklarını şimdiden fark eden müflis zihniyetler Sayın Kurum'u yıpratmak için devreye girmişlerdir. Bir defa Çöpler Altın Madeninin yüklenici firmasına ÇED raporunu veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı değildir. Söz konusu bakanlık yalnızca çevresel etkileri değerlendirip denetlemektedir. Bunun yanında altın madeninin çevreye zarar verip vermediğini incelemektedir. Bahsi geçen altın madeni geçmişte defalarca denetlenmiş, 21 Haziran 2022 tarihinde de 20 metreküplük siyanür sızıntısı nedeniyle sorumlu görüldüğünden bu madeni işleten firmaya Çevre Kanunu'nda belirlenmiş en üst sınırdan para cezası verilmiştir. Dahası ilgili firmanın faaliyetleri geçici süreyle durdurulmuştur. Anlaşılacağı üzere, Sayın Murat Kurum görevini layıkıyla yapmıştır. Verilemeyecek bir hesabının olmadığı ortaya çıkmıştır. Altın madeni felaketinin sızısı yüreklerimizi titretiyorken, çok geçmeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sürecinin bir malzemesi haline getirilmesi baştan ayağa yanlıştır, maksatlıdır, utanmazlıktır. Menfur ve melun emel sahiplerinin çabaları boşuna, çırpınışları beyhudedir; Allah'ın izniyle, Türk milletinin teveccühüyle Ankara altın çağına ulaşacak, İstanbul Muradına kavuşacak, yerel yönetimler zilletin ayak bağlarından mutlaka kurtarılacaktır" diye konuştu.
'KÜRESEL VİCDAN ÇOK ACİL HAREKETE GEÇMELİ'
Ardından İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına değinen Bahçeli, "İsrail Başbakanı Netenyahu'nun ısrar ve inatla Refah'a operasyon yapacaklarını ileri sürmesi savaşı Gazze'nin dışına taşıma hamlesi şeklinde okunmalıdır ve Mısır için de tehdittir. Gazze'li masumların sığındığı Refah'a saldırmak çılgınlıktır ve sonu İsrail için felakettir. İsrail, Refah'tan kesinlikle uzak durmalı, işlediği cinayetlerine, yaptığı insanlık dışı operasyonlara yenilerini eklemekten mutlak surette kaçınmalıdır. İsrail'in Refah'a girmesi halinde Mısır'ın barış anlaşmasını askıya alacağını duyurması, 1967 ve 1973 savaşlarının daha şiddetli olarak tekerrür edeceğini, bu defa İsrail'in çok ağır bedel ödemek durumunda kalacağını muhataplarına ihsas ve ilan etmektedir. İsrail katliamlarına son vermelidir. Uluslararası toplum yalnızca sözle, sızlanmayla, kınamayla yetinmemelidir. Müşerref olacağımız mübarek Ramazan ayı girmeden kalıcı ateşkes sağlanmalı, insani dram bitmelidir. İki devletli çözüm için Birleşmiş Milletler ve küresel vicdan çok acil harekete geçmelidir. Tekrar ediyorum, başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde, bağımsız ve toprak bütünlüğüne haiz Filistin kurulmadan Ortadoğu'da barış, huzur ve istikrar sadece hayalden ibaret kalacaktır" ifadelerini kullandı.
'CHP, TÜRK MİLLETİYLE DE SORUNLUDUR'
Daha sonra muhalefeti eleştiren Bahçeli, "Bölücü terör örgütü PKK'yla DEM'lenerek bağ kurmak, FETÖ'yle taşeronlar eliyle bağlantıya geçmek ülkemize ve milletimize yapılabilecek en vahim kötülüktür. CHP sadece kendi içinde kavgalı değil, Türk milletiyle de sorunludur. Bu CHP'nin yerel yönetimlerde yedek kulübesine çekilmesi, ıslah ve terbiye edilmesi milli bir görevdir. DEM'lenmiş CHP'nin doğrusu ile yanlışı birbirine karışmış, milli ve manevi aidiyeti kalmamıştır. DEM'lenmenin maskesi kent uzlaşması, sandık uzlaşması, Türkiye ittifakı olarak açıklanmaktadır. DEM Parti, artık CHP'nin karar ve kumanda odasına kadar nüfuz etmiş, kimin aday yapılıp yapılmayacağını tayin eden vesayetçi bir konuma sahip olmuştur. Esenyurt'tan Kadıköy'e ve Mersin'in bazı ilçelerine kadar görünen çarpıcı gerçek budur ve aslında her seçim çevresinde adı konulmamış kokuşmuş ittifak ilişkisi DEM'lenen ve boyunduruk altına alınan CHP'nin iç yüzünü deşifre etmiştir. CHP ile DEM iç içe geçmiş, birisini diğerinden ayırt etmek zorlaşmıştır. Özgür Bey'in irade ve siyasetinin şifreleri DEM'in eline geçmiştir. Kuklalar belli, kuklacılar bilinmektedir. 31 Mart'ta Türkiye'yi DEM'lemeye ve devirmeye çalışanlara Türk milleti müsaade etmeyecek, müsamaha göstermeyecektir. Sırf oy avcılığı uğruna, sırf bazı odaklara şirin ve sevimli görünmek adına milli varlığımızı tartışmaya açmak, etnik ve mezhep ayrımcılığını kamçılamak düşman dilidir, milliyetsizlerin ağzıdır. CHP, DEM'lenmekle ekseninden kaymıştır. CHP kayış koparmış, dingil kırmış, dengeyi kaybetmiştir. DEM'lenmiş CHP sakat ve skandal bir siyasetin pençesinde kıvrana kıvrana tükenişe ve inişe geçmiştir. Onlar umudunu yapay zekaya bağlaya dursunlar, Cumhur İttifakı Türk milletinin muazzam zekasıyla daha çok işleri başaracak, çağın alnına Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın mührünü inançla basacaktır" dedi.
'DANIŞTAY'IN BAZI KARARLARI DEVLET ONURUNA ZARAR VERİYOR'
Türk devlet ve yönetim felsefesi dayanağının adalet olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Adalet ve hukukun tahribatı devletin zaafına yol açacaktır. Özellikle Anayasa Mahkemesi ile Danıştay'ın verdiği bazı kararların doğrudan devlet onuruna, milli varlık ve güvenliğimizin ruhuna zarar verdiği açıktır. Sosyal, siyasal ve ekonomik istikrarın güvencesi hukuktur. Milletimizin sinir uçlarını tahriş eden, FETÖ'cülerle PKK'lılara alan açan sözü geçen yüksek mahkemelerin, sıra fiyat istikrarını hedef alan fiyat anarşistleriyle ilgili önleyici kararlar almaya geldiğinde üç maymunu oynaması işgüzarlık ve ikiyüzlülüktür. Ekonomik büyümenin dizginlenmesi, istihdamın geriletilmesi, cari dengenin bozulması için el ovuşturan, fiyat etiketlerini sürekli olarak yukarı yönlü güncelleyen fırsatçıların, azgın fiyat anarşistlerinin ve bunların arkasındaki FETÖ'cülerin hukuken hesabı sorulmadan sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir? İnsanımızın ekmeğine ve cüzdanına ambargo koyanların yakasından adalet ne zaman tutacaktır? 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü sonrasında, hain örgütle ilişki ve iltisakı belirlenen yaklaşık 4 bine yakın hakim ve savcı meslekten ihraç edilmişti. FETÖ'cüler diğer alanlarda olduğu gibi, yıllar içinde adalet müessesine de yuvalanmışlardı. Türk hukuk sistemi zehirlenmiş, haksızlık ve hukuksuzluk habis bir ur gibi yayılmıştı. Danıştay 5'inci Daire'nin FETÖ'den ihraç edilen 387 hakim ve savcıyı tekrar mesleğe iade eden kararı çok tehlikelidir, çok sakıncalıdır, hukuki bir temeli yoktur. Bu dairenin göreve iade kararı verdiği kişiler arasında ankesörlü hatlarla haberleşen, mahrem imamlarla irtibatı olan, ByLock yazışmalarında adı geçen, terör örgütüne bağış yapan, hakkında örgüt üyeliğinden işlem yapılan isimlerin olması nasıl izah edilecektir?"
'GELECEKLERİ VARSA GÖRECEKLERİ DE VAR'
Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bu karar alınırken 5'inci Daire üyeleri maklube mi yiyorlar, haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlardı? FETÖ'cüleri aklamak vatana, millete ve adalete ihanet değil midir? FETÖ'cüleri göreve iade etmek cinayet değil midir? FETÖ'ye merhamet şehitlerimize hakaret değil midir? Danıştay 5'inci Dairesi adalet ve hukuka göre karar vermemiştir. Allah'tan Hakimler ve Savcılar Kurulu devreye girmiş ve mesleğe iadesi yapılan 387 kişi hakkında yeni bir inceleme başlatmış, aynı zamanda Danıştay İdari Davalar Genel Kurul'una da gerekli itirazlar yapılmıştır. Aynı anda Danıştay 5'inci Daire'nin kararı, işbirlikçilerin iddiaları, ülkemize giriş yaparken 4 FETÖ'cünün yakalanması ve Pensilvanyalı hainin Yusuf Suresi üzerinden gizemli mesajlar vermesi gizli bir toparlanmanın emaresidir. Fakat o günler geçmiştir. Gelecekleri varsa görecekleri de vardır. Eğer yanılıp yenilip üstümüze gelen olursa, tavsiyem boy ölçüsüne uygun kefen biçtirmesidir, çünkü yatacağı yer sadece mezardır, hesabı da Yüce Allah'a verecektir."