Güncelleme Tarihi:
"Yıllar AKP'yle israf edilmiş ve boşa geçmiştir" görüşünü dile getiren Bahçeli, verilen demokratik kredinin layıkıyla kullanılamadığını savundu. Türk milletinin yüzüstü bırakıldığını, kuru vaatlerle oyalandığını ve boş sözlerle avutulduğunu söyleyen Bahçeli, şöyle konuştu:
"AKP'yle birlikte tahribat her alana yayılmış, bozgun her tarafa sıçramıştır. Toplumsal bünye cepheleştirilmiş, siyasi yapı ahlaki ölçülerden arındırılmış, milli birlik ve beraberlik makul düzeyden uzaklaştırılmıştır. Türkiye aslında adı konulmamış siyasal, sosyal ve ekonomik merkezli bir krize yıllardır katlanmak, yıllardır tahammül etmek zorunda bırakılmıştır. AKP hükümeti duyguların, birlikte yaşama inancının ve bin yıllık devasa kardeşlik iradesinin arasına girmiş, harcı bölücülükle karılan kalın bir duvar çekmiştir. Aynı zamanda Türk milletinin tüm fertlerini birbirine düşürmek amacıyla yoğun çaba sarfetmiştir.
Başbakan Erdoğan'ın etnikçi, bölücü ve kışkırtıcı tasavvur, tahayyül ve tahrikleri, iç içe geçmiş millet varlığını ayırma, ayıklama ve ayrıştırma amacına hizmet etmiştir. 24 Temmuz'da 90'ncı yıldönümünü idrak edeceğimiz Lozan Antlaşması'yla, tescil ve teyit edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm hayat hakları, tüm kuralları ve tüm kurumları birer birer zayıflatılmış, zaafa düşürülmüştür. Cumhuriyet'in ilanından 2002 yılına kadar geçen 79 sene içinde elde edilen kazanımlar, sahip olunan birikimler, sağlanan gelişmeler ve koyulan milli hedefler maalesef saldırıya uğramıştır. Milli mücadele yıllarındaki emperyalist komplo, on yıllar sonra demokrasiyi istismar ederek işbaşına gelen AKP'ye tutunmuş, AKP'yle bütünleşmiş ve Başbakan'ın şahsında somutlaşarak operasyonlarını kaldığı yerden sürdürmüştür."
917 yıldır topraklarımızı yağmalamak, milletimizi yaşama alanlarını gasp etmek suretiyle son yurdumuzdan çıkarmak arayış ve amacında olan Haçlı niyetleri, Başbakan Erdoğan'ın iş birlikçiliğiyle soluklanmış, canlanmış ve bir kez daha üzerimize atılmıştır" diyen Bahçeli, yıkım ve yok oluş sembolü olan Sevr Anlaşması'nın yırtılıp atılmasıyla zorunlu olarak uzun bir süre verilen molanın Başbakan ve hükümetiyle nihayete erdiğini, işgalciler, istilacılar ve ifritin takipçilerinin yeniden hevesle görev başı yaptığını öne sürdü.
Bahçeli, "Türk milletine düşmanlık konusunda asırlara nam ve şöhret bırakan kim ya da kimler varsa Başbakan'ın uzattığı eli geri çevirmemiş, sunduğu imkanları pas geçmemiştir. Türk kimliğine, Türkçeye, Türk vatanına ve Türkiye'ye hazım ve sindirim ağrıları çeken gafiller, AKP'nin bölücü katarına binmişler, Başbakan'ın makinistliğiyle, BOP'un kılavuzluğuyla karanlığa doğru yola çıkmışlardır" ifadelerini kullandı.
İmhanın sınırı
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Görüyor ve takip ediyoruz ki; çiğnenmek istenen kardeşliğimizdir, buharlaştırılmak istenen milli kimliğimizdir, budanmak istenen milli kaynaklarımızdır, dağlanmak istenen milli şerefimizdir, dağıtılmak istenen milli bütünlüğümüzdür, deşilmek istenen milli haysiyetimizdir, devrilmek istenen milli mevcudiyetimizdir ve bunların hepsinin sorumlusu, hepsinin suçlusu ve hepsinin tezgahtarı en başta 10 yıl 8 aylık uygulama ve icraatlarıyla Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır.
Başbakan Erdoğan ve partisi hükümet olasıya kadar; Türk milletini 36'ya bölmek hainlerin dışında kimsenin aklına gelmemiştir. Teröristlere teslim olmak, canibaşından aman dilenmek bir avuç kimliksizin haricinde kimsenin gündeminde olmamıştır. Türk milliyetçiliğini ayaklar altına almak, Türklüğü etnik seviyeye indirmek yine vatan ve millet yoksunlarından başka hiç kimse tarafından uluorta ve pervasızca seslendirilmemiştir. Milli ve manevi değer istismarına, bu çerçevede yoğun bir kutuplaştırma kampanyasına ve insafsızca husumet tohumları ekme yüzsüzlüğüne kimse tevessül etmemiştir. Türkiye'nin üniter milli devlet yapısını alenen tartışmaya açmak, terörle mücadele edenlerden darbe suçlamasıyla intikamlar almak ve nispet yaparcasına teröristleri el üstünde tutmak kimse tarafından tercih edilmemiştir."
Bahçeli, "Adalete duyulan güven bitmiş, hukuka inanç ve bağlılık sıfıra yaklaşmıştır. AKP'yle birlikte can ve mal güvenliği kalmamıştır. Dirlik ve düzen, karşılıklı güven ve itimat kaybolmuştur. Sokaklar emniyetsiz olup barbarların, palacıların, AKP yedeğindeki eli sopalı ve silahlı eşkıya sürülerinin insafına terk edilmiştir. Vatanın her köşesi belirsizliğe ve bilinmezliğe bırakılmıştır. Milletimizin hiçbir ferdi rahat ve huzurlu değildir. Türkiye 10 yıl 8 aydır hüküm süren simsiyah bir geceyi yaşamaktadır" dedi.
AKP iktidarında kuytuda kalan ne kadar kötü ve katlanılmaz şey varsa gün yüzüne çıkarıldığını savunan Bahçeli, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Etnik ve mezhep geriliminin tırmanmasına AKP sebep olmuştur. Tarihimizin yargılanmasına AKP ortam açmıştır. Hainlerin kutsanmasına ve alkışlanmasına AKP zemin hazırlamıştır. Milli gün ve bayramların ölümcül yara almasına AKP yol açmıştır. Kişisel hak ve özgürlüklere AKP darbe vurmuştur. Ege'yi Yunan tezlerine, Akdeniz'i İsrail ve Rum taleplerine, Karadeniz'i küresel iştahlara AKP kurban vermiştir. Komşu ülkelerle düşmanlık noktasına AKP'nin fiyaskoya dönen dış politikası getirmiştir.
AKP döneminde, dış ilişkilerimiz tek yanlı bir dayatmaya dönüşmüştür. Türkiye bütün pazarlık gücünü ve nüfuzunu, yabancılarla görüşme masalarında birer birer kaybetmiştir. Bu durum iktidarı, teslimiyetten başka bir çaresinin kalmadığı küresel bir sarmala mahkum hale getirmiştir. AKP yönetimindeki Türkiye'nin bağımsız karar alma, sözünü geçirme ve dinletme imkanı tamamen ortadan kalkmıştır."
Bir numaralı tehdit...
MHP Genel Başkanı Bahçeli, milli çıkarların ve köklü devlet geleneğinin AK Parti iktidarı tarafından aşındırıldığını ifade ederek "Geldiğimiz bu aşamada AKP milli güvenliğimiz ve milli geleceğimiz açısından bir numaralı tehdit haline dönüşmüştür" diye konuştu.
Demokrasinin var olması, Türk milletinin belini doğrultması için Başbakan ve partisinin iktidardan demokratik yollarla inmesinin şart olduğunu söyleyen Bahçeli, bunun gecikmesi, ertelenmesi ve uzamasının Türkiye için mahvoluş anlamına geldiğini ileri sürdü.
Bahçeli, şunları söyledi:
"Türk milleti kardeş kavgasına düşmeden, vatanımız ikiye parçalanmadan AKP'nin tasfiyesi zorunluluktur. Başbakan'ın zehirli dili, fitne saçan sözleri, bölücü ve yıkıcı politikaları durmadan, duraksamadan ve durdurulmadan Türkiye'ye bahar gelmeyecek, aziz milletimiz nefes alamayacaktır. AKP'nin iktidardan gitmesinden başka çözüm ve çare olmayacaktır.
Ya tarafları belli olan ihanet cephesi Türk milletinin yaşama azim ve iradesini kırarak ülkeyi kanlı bir bölünme ve çatışma sürecine sokacaktır ya da Türkiye Cumhuriyeti, uyanan milletimizin desteği ile bu saldırılara gereken cevabı vererek ihanetin belini kıracak ve kökünü kazıyacaktır. Bize göre başkaca bir yol ve yöntem kalmamıştır."