Güncelleme Tarihi:
Bahçeli, Elazığ Sivrice merkezli deprem, Van'daki çığ faciası ve İstanbul'daki uçak kazasını hatırlatarak, Türk milletinin tarih boyunca felaketlere teslim olmadığına dikkat çekti. Bahçeli, "Özellikle, 1999 Gölcük merkezli deprem ile Elazığ Sivrice merkezli depremi karşılaştırıp siyasi fırsatçılık yapan, 'seninki kötü, benimki iyi' imasına yeltenen küçük ve güdük bir azınlık bizim gözümüzden kaçmamıştır. 1999 Büyük Marmara depreminde devletin çöktüğünü bugün ise ayakta olduğunu iddia eden sefillerden tutun da yine 1999'da toplanan deprem yardımlarından memur maaşlarının ödendiğini söyleyen haysiyet fukaralarına kadar kederli günlerimizi daha da karartan provokatörler gizlendikleri deliklerinden başlarını uzatmışlardır. Bilinmelidir ki, Türk devleti ne 1999'da çöktü, ne de 2020'de zaafa uğradı. Çöken devlet değildir, çürük binalardır, utanmaz müteahhitlerdir, kaçak ve kanunsuz bina ve yapılara göz yuman işbirlikçi yöneticiler, çıkar lobileridir. Devlet aynıdır, ruh aynıdır, fıtrat aynıdır, duruş aynıdır, dün ile bugün arasında ayrımcılık yapanlar ya kalleştir ya da kifayetsiz muhteristir. Hiç kimse merak buyurmasın, MHP'nin olduğu yerde Türk devleti çökmez, çökemez, çökmeyecektir" dedi.
'RUSYA İLE İLİŞKİLER GÖZDEN GEÇİRMELİ'
Bahçeli, İdlib krizinin Rusya'nın hava desteğini alan rejim güçlerinin hunhar saldırılarını yoğunlaştırmasıyla farklı bir boyut kazandığını kaydetti. Suriye rejiminin İdlib'de Türk askerini hedef aldığını belirten Bahçeli, "Artık buna tahammül edecek halimiz kalmamıştır. Rejim güçlerine misliyle karşılık verilse de yüreğimizin yangını katil Esad defolup gidesiye kadar soğumayacaktır. Esad katildir, suçludur, gayri meşrudur, husumetin kaynağıdır. Hem Suriye'yi hem de Türkiye'yi eşzamanlı idare etmeye, durumu kurtarmaya, kontrollü ve sürdürülebilir istikrarsızlık stratejisiyle bölgesel ve tarihsel emellerini gerçekleştirmeye çalışan Rusya iyi niyetli değildir. Hükümetin Rusya ile ilişkileri tekrardan gözden geçirmesi samimi dileğimizdir. Rusya, Suriye'deki çatışma ve gerilim ortamının sürekli ve sınırlı bir çerçevede devamını sağlayarak kriz ve kaos üzerine kendi hesap ve hedeflerini kademe kademe inşa etmektedir. Bunu görmek, bunu idrak etmek lazımdır. Ne Astana'dan, ne Soçi'den, ne Cenevre'den, ne de diplomatik temaslardan herhangi bir sonuç bugüne kadar çıkmamış, çıkması da beklenmemelidir" diye konuştu.
'YANSIN SURİYE, YIKILSIN İDLİB'
Bahçeli, Suriye'nin resmen olmasa bile Rusya'nın fiili sömürge ülkesi haline geldiğini, Suriye Devlet Başkanı Esad'ın yularının Moskova'ya bağlandığını kaydetti. Bahçeli, şunları söyledi: "Demem odur ki, şehitlerimizin vebali saldırgan Suriye kadar buna ortam açan, perde gerisinde teşvik ve tahrik eden Rusya'nın omuzlarındadır. Bu gerçekle yüzleşmek şarttır. Suriye'de var olan krizi çözmek için siyasi ve diplomatik temaslar aldatmadır, masaldır, oylanmadır. Esad tahtından indirilmeden ne Suriye'ye ne de Türkiye huzur gelecektir. Türk milleti gerekirse, artık başka bir seçenek de görülmezse Şam'a girmeyi şimdiden planlamalı ve zalimleri yerle yeksan etmelidir. Diyorum ki, yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad. Ocağımıza ateş düşürenlerin ocağı söndürülsün. Evlatlarımızı toprağa serenlerin hayat pınarları kurutulsun. Bugünün konusu hukuk mukuk değildir, zalimlerin tepesine Türk milletinin çelik iradesi inmelidir. Bilinsin ki, Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur. Bir Türk de dünyaya bedeldir. Nitekim muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda gizlidir."
'FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞINI' GÜNDEME GETİREN BİZ OLDUK'
Bahçeli, partisinin Başkanlık Divanı kararıyla, CHP-HDP ilişkilerinin incelenmesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun suç teşkil eden fiili ve değerlendirmelerinin analiz ve araştırılması amacıyla 3 genel başkan yardımcısından kurulan komisyonun görevini layıkıyla tamamladığını ve Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu anımsattı. Bahçeli, "Kılıçdaroğlu, bugün FETÖ'nün siyasi ayağını açıklayacakmış. Oysaki bir boy aynasına baksa ayağı da görecek, boyunu da görecektir. Bugüne kadar FETÖ'nün siyasi ayağını devamlı gündeme getiren biz olduk. Ancak bazıları her seferinde bizim düşüncelerimizi maksatlı biçimde çarpıttı, hedef şaşırtmaya çalıştı. Dedik ki, şayet 15 Temmuz başarılı olsaydı, Yurtta Sulh Konseyi'nin siyasi ayağı kim olacak, ülkeyi kimler yönetecekti? Yani Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, bürokratlar kimlerden teşekkül edecekti? Mesela, Kılıçdaroğlu böyle bir durumda görev alacak mıydı? Söylediklerimiz budur. Arayış ve cevabını aradığımız sorular da bu şekildedir. Bizim çaycıyla, çorbacıyla, odacıyla, zabıt kâtibiyle işimiz yoktur" ifadelerini kullandı.
'BAŞBUĞ YANLIŞ BİR YERDE İZ SÜRMEKTEDİR'
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarla gündemin rotasını değiştiren iddialarda bulunduğunu hatırlatan Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Fakat, Sayın İlker Başbuğ yanlış bir yerde iz sürmektedir. Şayet bugün eski uygulamaya dönülse, yani askeri mahkemeler kurulup, mesela Sincan ve Silivri'deki FETÖ'cü darbecilere tekrar yargılanma imkanı tanınsa doğabilecek tehditler hakkında bir fikir sahibi olan var mıdır? 2009 yılının 25 Haziran'ındaki bir konuyu bugün yeniden kaşımanın kime ne faydası olacaktır? Sivil mahkemelerin verdiği kararların ihlal ve inkarı nasıl bir gelişmeye kapı aralayacaktır? Asker şahısların sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan önergeyi FETÖ'ye bağlamak, FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilişkilendirmek aşırı ve zorlama bir yorum değil midir? Bu manasız tartışmayı tetikleyip tırmandırmak kimin işine yarayacak, hangi çevreleri rahatlatacaktır? Bunların yanında, 26'ıncı Genelkurmay Başkanı görevdeyken FETÖ'cülerle mücadeleyi layıkıyla yapmış mıdır? Bizim için siyasi ayak, Yurtta Sulh Konseyi'nin yürütme kadrosudur. Bunlar tek tek tespit edilirse, inanıyorum ki, FETÖ'cülerin, kriptocuların, hainlerin, Türk ve İslam düşmanlarının kökü kazınacaktır."