Güncelleme Tarihi:
MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, 2 Haziran'da yapılan yenileme seçimleri sonrası yerel seçimlerin geride kaldığını ve artık Türkiye'nin iç ve dış sıcak gündemlerine odaklanması gerektiğini belirterek, "Arka arkaya eklemlenen seçimler dönemi şimdilik kapanmıştır. Ülkemizi ve milletimizi meşgul eden mühim meselelere tüm yönleriyle kilitlenmekten başka seçeneğimiz de bize göre kalmamıştır. 'Yumuşama' kisvesi altında lafla peynir gemisi yüzdürenlerin ne yapacağı ayrıca ele alınmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi başkalarının gündeminde konu mankeni değil, kendi gündemini inşa ve ihya etmede mahir ve muvaffakiyet sahibidir. Milliyetçi fikriyatın bıçkın zekasıyla demokratik faziletin birikimli zenginliği, bizim anlayışımızda terekküp ve temerküz etmiştir. Nitekim milliyetçilik ile demokrasinin ikiz kardeş olması şöyle dursun, bir yüzün iki yanağı, bir köprünün iki yanı, bir kürenin iki yarısı olduğu alenen ortadadır. Fakat sözde demokrat, özde demagog olanların bu gerçeğin hakkını bırakınız teslim etmelerini bilakis algılamaları ve anlamaları için kırk fırın ekmek yemeleri bile faydasızdır" dedi.
'YUMUŞAKÇA DURUŞ MHP'YE YAKIŞMAZ'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, yenilenen Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçiminin bitiminde MHP'ye ve Kayseri milletvekiline karşı sergilediği tutumun nezaketsiz, sevimsiz ve yakışıksız, ayrıca mesnetsiz ve temelsiz olduğunu söyleyen Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi'nin herhangi bir milletvekili veya teşkilat mensubunu terörle ilişkilendirmek sadece ağır bir bühtan değil, aynı zamanda yumuşama pozları veren bir zatın edepsiz beyanatı ve eşik tanımayan hezeyanıdır. CHP Genel Başkanı, terör ve terörist görmek hususunda önüne geçemediği bir merak içindeyse bize değil, yanı başında vazo gibi tuttuğu, kol kola girdiği, emel ve hedef birlikteliği içinde olduğu DEM'li bölücülere bakması en doğru ve doğal tercih olacaktır. Bize küstahça üslup hatırlatması yapan bu şahsın, önce kendi ağzını yıkaması, diline hakim olması, hırs bürümüş gözüne bizi kestirmekten derhal dönüş yapması ikazen tavsiyemdir. Parti yöneticilerimizi ve milletvekillerimizi doğrudan hedef alan, yalan ve yanlışlarla dolu iddialarda bulunan CHP Genel Başkanının yolu yol değildir, sözleri itibarlı ve isabetli değildir. Kendisi her şeyi yapacak, aklına her eseni söyleyecek, her filmin içinde başrole talip olacak, sonra da normalleşmeden ve yumuşamadan bahis açacak. Diyorum ki; bu terazi o sıkleti çekmez, yumuşakça duruş Milliyetçi Hareket Partisi'yle bağdaşmaz, asla da yakışmaz. Bir yanağımıza tokat atana diğerini dönemeyiz. Uzlaşmanın adresi büyük Türk milletidir. Kucaklaşmanın temeli vatan ve millet sevgisidir. Kaynaşmanın ve kardeşçe yaşamanın çatısı Türkiye Cumhuriyeti'dir. DEM'lenmek bu çatıyı çökertme girişimidir. Bölücülük bu çatıyı yakıp yıkmaya azmetmek demektir. Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı'nın böylesi bir tükenişe ruhsat vermesi, izin vermesi, onay vermesi, müsaade etmesi, göz yumması akla, mantığa, izana, insafa, vicdana, yaşanmış Türk asırlarına ve kutlu ceddimize A'dan Z'ye hakaret ve hıyanetle eş değer olup, kesinlikle imkansızdır" diye konuştu.
'SEÇİMLERE KATILMASI SKANDALDIR'
Hakkari Belediye Başkanı'nın görevden alınıp gözaltına alınmasına destek verdiğini bildiren Bahçeli, "Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlarından Hakkari 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması süren ve hakkındaki kararın açıklanması an meselesi olan bir PKK'lının seçimlere katılması başlı başına skandaldır. Halkın iradesine ket vuran, hukuka kara çalmak için teşebbüs içinde olan bayraksızlar bellidir. Demokrasi ve özgürlük istismarıyla Türk ve Türkiye düşmanlığında söz kesen hainler bellidir. 'Kayyıma karşıyız' sözleriyle, bölücü terör örgütüne açık veya gizli hizmet eden, destek veren kimlik ve kişilik yoksunları bellidir. Ama hepsinden daha belli ve daha bilinir olan da Türk devletinin ve Türk milletinin muktedir gücü, yılanın başını ezen demir yumruğudur. PKK'lı sözde Hakkari Belediye Başkanının kirli yakasından nasıl tutulmuşsa, inanıyorum ki diğer kanun ve ahlak kaçkını sözde belediye başkanlarının ve milletvekillerinin de yakalarından öyle tutulacaktır. Türkiye; muz cumhuriyeti, kabile devleti, işgal ülkesi değildir. Yanılıp yenilip aksini düşünenlere bu vatanın suyu da, havası da, ekmeği de boğazlarına dizilecek, burunlarından fitil fitil getirilecektir. Güney sınırlarımız boyunca terör devleti hayalini kuranların, hevesleri sadece kursaklarında bırakılmakla kalmayacak, Türk milletinin kudretini topu birden en ağır şekilde göreceklerdir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye'de terörist belediye başkanı, terörist milletvekili istemiyoruz. Sözde kayyım edebiyatı yapanlar, önce bölücü terör örgütü PKK'ya nasıl baktıklarını, onun siyasi aparatı DEM'e nasıl yaklaştıklarını netliğe kavuşturmakla mükelleftir. Bir PKK'lının adli ve idari manada tecziye edilmesine kim karşı çıkıyorsa, kimler halk iradesinin ve demokrasinin tanınmadığını ileri sürüyorsa, onları iyi tanıyınız, beşinci kol faaliyeti içinde nasıl zehir döktüklerini, ihanetin seyrüseferine nasıl çıktıklarını açıkça göreceksiniz" ifadelerini kullandı.
'CİNAYET DAVASINDA PARTİMİZİN SUÇLANMASI TESADÜF DEĞİL'
Türkiye'nin milli mukavemetini kırmaya, Cumhur İttifakı'nın müteyakkız siyasetini örselemeye yönelik çok aktörlü, çok katmanlı, çok boyutlu provokasyon ve saldırı mekaniğinin gittikçe hız ve derinlik kazandığını vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:
"Sahnelenen oyun karanlıktır, oyun uşakları kurnazdır, tehlike bölgesel ve küresel mahiyetlidir. Bu nedenle Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları aleyhine tedavüle sokulan karanlık senaryolar artan dozajlarla ilerletilmektedir. Yargıya intikal etmiş bir cinayet davasında partimizin ve Ülkü Ocakları'nın suçlanması, hatta dahilde ve hariçte Ülkü Ocakları'na suç örgütü gölgesi düşürmek için kolları sıvayan ajan ve provokatörlerin sırtının sıvazlanması tesadüf değildir. Hepsini biliyoruz, hepsini takip ediyoruz, verilmeyecek bir hesabımızın olmadığını cümle alemle paylaşıyoruz. Ancak özellikle altını çizmek isterim ki, 55 yıllık mazimizin damıtılan şuuruyla, devleşmiş mücadele ruhuyla dostumuzu da, düşmanımızı da tefrik edecek karakter hamdolsun bizde vardır, tetiktedir, teyakkuzdadır ve buradadır. Hesaplaşmaya hazırız, hesaplaşmadan kaçmayız, hesap soracak yüreğe ise sahip olduğumuzu hiç kimsenin yabana atmamasını bekliyor, aklından çıkarmamasını temenni ederiz. Başkaları için küçük, bizim için çok önemli bir ayrıntı da şudur; 'Hesaplaşacağız ama helalleşmeyeceğiz.' Bugüne kadar sessiz kalışımız, ülkücü katillerini unuttuğumuz anlamına asla gelmemelidir. Dün kanımızı dökenlerin bugün sözde mahkeme kurup ülkücü müdafaasına tevessül etmeleri utanmazlığın sınır tanımadığına acıklı bir örnektir. Ülkücüyü, Ülkü Ocakları'yla ayrıştırmanın dahası terörle ilişkilendirmenin zillet ve kabus dolu düşünü kuranlar, eninde sonunda mahcup ve mağlup olacaklardır. Bize hazırlanmış bir iddianameyle ilgili olmadık lafı edenler, her şeyden önce ellerine ve vicdanlarına bulaşmış ülkücü kanlarını temizleyecek edep ve onuru gösterebilmelidir. Hesaplaşma teklifimizi yineliyorum. Hatta 'hodri meydan' diyorum. Hasbelkader bir ara partimizde yer alsa da şimdilerde 'Neyin hesabı, ne hesaplaşması' diyerek ileri geri konuşan çürüklerin vakti saati geldiğinde ipliğini pazara çıkarmak, ne kadar ahlaksız olduklarını deşifre etmek davamıza vefa borcumuzdur. Kurdun boynuna tasma geçmez, geçerse itin boynuna geçer. Aramızda açık hesap olanlar sanmasınlar ki kapandı defterler; tek tek yazdık her birini bir sayfaya, günü geldiğinde iyi ya da kötü muhakkak ödenecek bedeller." (DHA)