Güncelleme Tarihi:
Mezar demek, ziyaret demek. Mezar demek, ‘ziyaret etmem gerek’ demek. Edemedim, diye vicdan azabı çekmek demek.
Ne güzelmiş göçmen atalarımızın adeti.
Dağın başında bir yere, tabiatın bağrına defnet, atının ayaklarıyla toprağı şöyle bir çiğne, bas git, unut mezar yerini bile.
Sonra, bu topraklarda zahir, herhalde İslam’ın da etkisiyle, ölülerimizi kabristana gömer, üstlerine mermerden mezar diker olmuşuz.
Doğup büyüdüğümüz topraklardan - Şam’dan, Bağdat’tan, Trablusgrap’tan, Kırım’dan, Eflak’tan, Boğdan’dan, Bosna’dan, Bulgaristan’dan - ayrılma vakti gelince, ağlaya ağlaya mezarlarımızı da terk etmişiz.
Terk etmesek, zaten unutmuşuz.
Ben, dedemin dedesinin adını bilmiyorum ki mezarını bileyim.
*
İçinizi kararttım.
Mezar muhabbeti nereden çıktı, değil mi?
Geçen gün, ajansların geçtiği bir fotoğraftan.
Birleşmiş Milletler Kosova Özel Temsilcisi (Eski Finlandiya Cumhurbaşkanı) Martti Ahistaari, Kosova için ‘uluslararası denetim altında bağımsızlık’ önerdi, biliyorsunuz.
ABD ve Avrupa Birliği bu öneriyi desteklerken, Rusya ve Sırplar şiddetle karşı çıkıyorlar.
Ajansların geçtiği bir habere göre (ki batılı ajanslara pek güvenilmez, hem dezenformasyon sabıkaları vardır, hem de münferit bir olayı genelleyerek Hıristiyan Sırplar’a acındırıyor olabilirler...)
Ajansların geçtiği bir habere göre, diyordum, Kosova’nın bağımsızlığının kaçınılmaz olduğunu gören Sırp azınlık göçe hazırlanıyormuş.
Bu arada, aşağıdaki fotoğrafta olduğu gibi, ölülerini terk etmek istemeyenler, mezarlarını kazıp kemiklerini çıkaranlar varmış.
‘Kosovalı Sırplar’ın yatacak yeri yok’ diyenler de haklı ama...
İnsan insandır. Slobodan Miloşeviç ve katil sürüsünün yaptıklarından bu Kosovalı Sırp köylüsü sorumlu değildir elbet.
İnsanın insana ettiği eziyet...
‘L’Enfer c’est les autres’, yani ‘Cehennem başkalarıdır...’ diyen Sartre haklı.
Cehennem’i tanrı değil biz yarattık.