Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2004 00:00
Günlük konuşmamızda son haftalarda artık bir hayli sık kullanılan ‘‘metroseksüel’’ kavramını ilk işittiğimde, aklım başka taraflara kaydı; hatırıma daha değişik özelliklere sahip erkekler geldi ve ‘‘metroseksüel’’in ne demek olduğunu anlayabilmem için, bu konudaki bir hayli yazı ile makaleyi devirmem gerekti. İşin aslını öğrendiğim zaman ‘‘metroseksüel’’ kavramına aslında hiç de yabancı olmadığımızı ve asırlar boyunca çok sayıda metroseksüele sahip bulunduğumuzu farkedince tarihimizden metroseksüellikle ilgili birkaç notu sizlere de nakledeyim dedim. İşte bunlardan birkaçı: Civelekler, bakımlı ve göğüs perçemli kabadayılar, ‘‘Cezayir kesimi’’ giyinmiş şık erkekler ve pırpırılar...GEÇTİĞİMİZ haftalarda, 'metroseksüel' diye yepyeni bir kavramla tanıştık. Şimdi günlerden buyana, bizdeki metroseksüelleri tartışıyoruz.Bu sözü ilk işitişimde aklım hep başka taraflara kaydı, hatırıma daha değişik özelliklere sahip erkekler geldi ve 'metroseksüel' kavramının ne demek olduğunu anlayabilmem için, bir hayli yazı ile makaleyi devirmem gerekti. İşin aslını öğrendiğimde bu kavrama hiç de yabancı olmadığımızı ve asırlar boyunca hemen her zaman metroseksüellere sahip bulunduğumuzu farkettim ve tarihimizdeki metroseksüellik örneklerinden bazılarını sizlere de nakledeyim dedim.Metroseksüellerimiz geçmişte de 'değişik' ve 'garip' görünmüşler, meraklı bakışlar üzerlerinden hiç eksik olmamış, giyim-kuşamları zamanla moda halini almış, hemen bütün özellikleri tarihçilerimiz tarafından ayrıntılarıyla yazılmış ama Türkçe'de 'metroseksüel' karşılığı bir kavram kullanılmamıştı. İşin temelinde güzellik ve yakışıklılık değil, bakımlı olmak ve 'kendini güzelleştirmek' yatıyordu. Tarihçilerimiz isimlendirme işini bakımlı erkeğin içerisinde bulunduğu yaş grubuna göre yapmışlar ve kendini güzelleştiren erkeğin gencine 'civelek', yaşlısına 'teneşir horozu' demişlerdi. 'Teneşir', málum, cenazenin konduğu tahtanın adıydı, ileri yaşlarda uçukluk etmeye kalkışanlar hakkında kullanılan 'Kırkından sonra teneşir paklar' diye bir söz vardı ve gençlik senelerini geride bırakmış bir erkek bakımlı olma sevdasına tutulup güzelleşmeye kalkışırsa ancak 'teneşir horozu' olurdu.Yandaki kutuda, eski devirlerin metroseksüelleriyle ve giyim-kuşamlarıyla ilgili bazı kavramlar yeralıyor. Bu bilgileri Naima ve Şánizade Atáullah Efendi gibi eski devrin ve Reşad Ekrem ile Mehmed Zeki Pakalın gibi 20. yüzyıl tarihçilerinin eserlerinden naklettim. Sayfada yeralan çizimleri de rahmetli Reşad Ekrem'in değişik yayınlarından aldım. Minyatürler ise, Lále Devri'nin, yani 18. asrın ilk çeyreğinin malûm san'atkárı Levni'ye ait. Resimlere bakıp geçmiş asırların metroseksüelleri ile zamanımızdakiler arasındaki ortak noktaları bulmak da artık sizlere kalıyor.Osmanlı metroseksüel sözlüğüGöğüs perçemli kabadayı Kabadayının bakımlısına mahsus bir süs biçimiydi. Göğüsteki kıllar itinayla temizlenir ama bir veya birkaç tutam kıl bırakılır, bu tutamlara mali güce göre boncuk yahut inci takılır ve kıllardan sadece birine mavi bir nazar boncuğu geçirilirdi. Osmanlı'nın Schwarzeneggerler'i, göğüslerinde işte böyle dizi dizi incilerle dolaşırlardı. O devrin modacıları kılsız erkekleri de düşünmüş ve takma kirpik gibi takma göğüs perçemleri imal etmişlerdi. Göğüsleri henüz kıllanmamış gençler ise etraflarındaki perçemlileri görünce derde düşerler, çareyi tüy çıkarttığı söylenen çeşit çeşit merhemi ardarda denemekte bulurlardı. Bu kıllanma merakı, 19. yüzyılın ilk senelerinin İstanbul'unda günümüzün kozmetik sanayiini andıran yepyeni bir iş sahası yaratmış, şehri bir anda birbirinden değişik merhemler kaplamıştı.Cezayir kesimi Cezayir'deki Türk gemicilerin elbiselerinin verdiği ilhamla, 19. yüzyılın başlarında İstanbullu gençler arasında moda olmuş bir giyim tarzıydı. Özelliği, göğüs açık ve yalın ayak vaziyette dolaşmak ama o devrin son derece pahalı kumaşlarına bürünmekti. Başa sarılan sarık kıymetli şallardan seçilir, sırta yakası göğse kadar açık bir gömlek giyilir, gömleğin üzerine kadife yahut sırma bir cepken geçirilir, bele bir başka şal sarılır, şalın ucu yerlerde sürünür, pantolon yerine de dize kadar gelen ve paçaları büzülü bir diz çakşırı giyilirdi. Soğuk havalarda, omuza Cezayir taraflarından gelmiş bir şal yahut havluyu andıran bir kumaş atmak ádetti. Giyimi beldeki şala yerleştirilen bıçak, yatağan veya bir tabanca tamamlardı. Bu giyim tarzının en önemli tarafı topuklardı, zira 'Cezayir kesimi' ayakların çıplak, topukların da son derece bakımlı olmasını gerektirdiği için modaya uygun şekilde giyinen erkekler, bugünün pedikürünü andıran bir 'topuk bakımı' merakına kapılmışlardı.Civelek17. yüzyılın sonlarına doğru yeniçeri olmak için müracaat eden ama kadroya alınmayıp aday kaydedilen gençlere 'civelek' denirdi ve geçmişteki metroseksüellerimizin en genç olanları, işte bu civeleklerdi. Genellikle güzel ve yakışıklı delikanlılardan seçilen civelekler yeniçeri kışlasında mutfakta çalışır, sokağa nadiren çıkar ve dışarıda bir kazaya uğramamak için, yüzlerini hasır püskülünden yapılmış bir peçeyle örterlerdi. Başlarına bir küláh geçirip küláha renkli kumaşları çapraz şekilde sarar, üzerlerine parlak kırmızı bir cepken ile parlak mavi şalvar, ayaklarına daha da kırmızı bir yemeni giyer, bellerine madeni kuşaklar dolarlardı. Yüzlerini peçe ile gizlemelerine rağmen peçenin gerisinden farkedilen gözleri ve böyle rengárenk giyinmeleri yüzünden daha da bir dikkat çeker ve arada bir sakındıkları kazalara uğradıkları olurdu.Pırpırı19. yüzyılın sonlarına doğru İstanbullu gençler arasında moda olmuş ve 'Cezayir kesimi'ne benzeyen yarı çıplak bir giyim tarzıydı. Stilin temeli, İstanbul serserilerinin elbiseleriydi ama İstanbul'un gençleri, özellikle de varlıklı kesimden gelenler ayak takımının elbiselerinin benzerlerini o yılların en pahalı kumaşlarından yaptırırlardı. Başa renkli ve çok uzun bir Acem şalı sarılır, yine pahalı kumaştan dikilmiş göğsü açık bir gemici gömleği ile sadece dizlerin üzerine kadar gelen ve bol bir şortu andıran bir çakşır giyerlerdi. Ayaklardaki yemeniler ile kollara yaptırılan resimli dövmeler stili tamamlar ve pahalı kumaşlara bürünmüş olan pırpırılar 'bakımlı sert erkek' havasında dolaşırlardı.
button