Meteorolojiye ihtiyaç duyulması Türkiye’nin geliştiğini gösteriyor

Güncelleme Tarihi:

Meteorolojiye ihtiyaç duyulması Türkiye’nin geliştiğini gösteriyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2001 01:48

Türkiye şiddetli bir kışın etkisi altında. Nehirler taşıyor, baraj kapakları açılıyor, birçok şehri seller basıyor, kar hayatı felç ediyor. İnsanlar da meteoroloji-den medet umuyor. Konuyu bir bilene sormanın tam sırası yani. Biz de öyle yaptık.

Günümüzde meteorolojiye daha mı çok ihtiyaç var?

- Artık halk meteorolojiye daha çok ihtiyaç duyuyor. Bu da Türkiye'nin geliştiğini gösteriyor. Sosyoekonomik etkinlikler ve seyahatler arttıkça havaya olan duyarlılık da artıyor. İnsanlar hava şartları yüzünden vakit kaybetmek, kayıplara uğramak istemiyorlar.

Bizde meteorolojik bilgilendirme yeterli mi?

- Türkiye'de meteoroloji tam yerini almış değil. 31 afetin 28'i meteorolojik olmasına rağmen afetlerde eksik kalıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM)'nün mevzuatında ne sel var, ne çığ, afetlerin tek kelimesi yok. Sanki güzel havaları tahmin etmek için kurulmuş. Dünyaya bakarsanız birinci vazifeleri halkın can ve mal güvenliğini sağlamak. Hangi bölgede sel beklenip beklenmediğini söyler size. Yağışın miktarını da tahmin ederler.

Meteoroloji bülteninde insanların günlük yaşamında işine yarayacak hangi bilgiler olmalı?

- Bir radar koyacaksınız, İstanbul'a yaklaşan kar fırtınası nerede öğreneceksiniz. Çünkü karın gelişi Trakya'dan bellidir. Örneğin köprülerde, köprü yoldan önce donar diye bir işaretin olması lazım. Yolların daha kar yağmadan, buzlanmadan tuzlanması gerekir. Şu andaki teknolojiyle yolun neresinin tuzlanacağı bile tespit edilebilir. Kışın hava günlük güneşlik gözükebilir ama içinize kadar soğuk işleyebilir. Yazın güneşe karşı nasıl korunulacak o da mühim. Bugün dünyada en büyük problemlerden biri cilt kanseri, sadece plajda değil dışarı çıkarken de korunmak gerekiyor.

Peki mevsim normalleri lafı insanları yanıltıyor olabilir mi?

- Haklısınız, mevsim normalleri bir kıyas yapmak için kullanılır. Son 30 yılın ortalamasına mevsim normalleri deriz. 10 yılda bir bu ortalama yenilenir. Mesela İstanbul'da 22 Aralık'ın sıcaklık grafiğine baksak hiçbir zaman dümdüz bir çizgi göremeyiz. Ortalamanın ya üstünde ya altındadır. Zaten normal hava diye birşey yoktur. Mevsimler hariç kesinkes başka periyodik hareket yoktur. Meteorolojiyle uğraşan ama bilmeyen bazı insanlar kafalarından böyle şeyler uyduruyorlar. Zaten atmosferde periyodik bir düzen aramamak gerekir.

Bu kış nasıl geçiyor, bir değerlendirme yapabiliyor muyuz?

- Yağışlı bir periyoda girdik. Tabii bu tüm kışın böyle geçeceği anlamına gelmiyor. İnşallah böyle devam eder, çünkü üç seneden beri kuraklık var.

Peki Türkiye'de tahmin edilebilir olanı da tahmin edemiyor muyuz?

- Zaten meteorolojik afetlerin diğerlerinden farkı tahmin edilebilir olmalarıdır. Bir gün önceden yağışın miktarı bile tahmin edilebiliyor. Biz meteorolojinin bu özelliğini pek kullanmıyoruz. Mesela bizde çığ tahmini diye bir şey yok. Davos'ta dünyanın en büyük çığ tahmin merkezi var. Dünyadaki 31 doğal afetin en önemlisi ve en tehlikelisi kuraklıktır.

Uzun vadede etkili olduğu için mi?

- Uzun vadeli olduğu ve çok sinsice geliştiği için. Ve etkileri çok daha yıkıcı. Türkiye'deki herhangi bir kurumun mevzuatında kuraklık yer almıyor. Çünkü bu konuda söz sahibi kişiler yetkili makamlarda oturmuyor. Bu işle uğraşan insanların kuraklığın farkında olması gerekir. Afet İşleri'nin mevzuatına bakarsanız kuraklığın adı geçmez. Türkiye yarı kurak bir ülkedir. Nasıl depremler ülkesiyse aynı zamanda kuraklıklar ülkesidir.

Türkiye için bir iklim değişikliğinden söz edilebilir mi?

- Küresel iklim değişikliği bir gerçektir. İhtimaller var ama kesin bir şey yok. Dünyadaki belirtiler henüz Türkiye'de gözükmüyor. Yalnız son yıllarda ilkbahar ve sonbaharda gece sıcaklıklarında bir artış söz konusu.

Son seller tahmin edilebilecek seller miydi?

- Türkiye'de yağmurları MGM ölçüyor, nehirlerdeki su seviyesini de DSİ. Birbirlerinden haberdar değiller. MGM yer belirtmeden şiddetli yağış olacağını ilan etti. Birçok sel oldu hiçbir ders alınmadı. Sel yataklarına bina yapmayı yasaklayalım diye bir şey gelmiyor aklımıza.


Doçent Mikdat Kadıoğlu, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi. ABD'de yüksek lisans ve doktora yaptı. Uluslararası meteroloji dergilerinde makaleleleri yayımlandı. Editörlüğünü yaptığı Kuraklık Kıranı (Güncel Yayıncılık, 2001) kitabından sonra, geçen hafta da Bildiğimiz Havaların Sonu (Güncel Yayıncılık) adlı eseri yayımlandı. İstanbul Açık Radyo'da meteorolojiyle ilgili yorumlar yapıyor. Eksik olan afet kültürümüzün çocuklara şarkılarla öğretileceğine inanıyor.


TÜRKİYE'Yİ BEKLEYEN ÜÇ BÜYÜK PROBLEM

Kuraklık, ani seller ve deniz seviyesinin yükselmesi. Tarım, turizm her şey bundan etkilenecek. Küresel iklim değişiklikleri zaten varolan olayların hem şiddetini hem de süresini artıracak.

ESKİDEN ETKİLENEN AZDI

Hani eskiden bu kadar sel olmazdı, havalar çıldırdı falan deniyor ya. Aslında eskiden de o dere taşıyordu ama kimse etkilenmiyordu. Afetlere maruz kalma riskimiz arttı. Adam köyden gelip sel yatağına ev yapıyor, buna da kimse bir şey diyemiyor.

HAVA BÜLTENİNDE POLEN DURUMU

Bizde meteoroloji deyince akla yağış geliyor. ABD'de hava durumu bülteninde polen durumu verilir. O gün nasıl giyinmek gerektiği söylenir. Sel tehlikesi var mı yok mu saati ve bölgesiyle kesin olarak verir, korunmak için önlemleri söylerler. Hortum için de aynen.

METEOROLOJİ TEKELİ VAR

1980'lerde beş radar vardı. Şimdi Ankara'da bir tane var. Meteoroloji istasyonlarının yarısı çalışmıyor. Türkiye'de kanunen meteoroloji tekeli vardır, MGM dışında kimse hava tahmini yapamaz, yasaktır. 16. yy'da İngitere'de böyle bir yasak varmış. Hava tahminleri yapanları büyücülükten yakarlarmış.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!