A.A
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2010 15:40
Amerika'daki Yale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Arıcı, “Tüp bebekte başarı oranını artıran metabolomix yöntemine, çocuk sahibi olmak isteyen aileler yoğun ilgi gösterdiğini” söyledi.
Gebze'deki Anadolu Sağlık Merkezi'nin Kadın Hastalıkları ve Doğum Üreme Sağlığı Bölüm Başkanı ve Amerika'daki Yale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Arıcı, yaptığı açıklamada, metabolomix yöntemini dünyanın önde gelen sağlık kuruluşlarıyla birlikte Anadolu Sağlık Merkezi'nde de bir süre önce uygulamaya başladıklarını hatırlattı.
“Tüp bebekte başarı oranını artıran metabolomix yöntemine, çocuk sahibi olmak isteyen aileler yoğun ilgi gösterdi” diyen Arıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaklaşık 5 yıl süren çalışmalar sonucu uygulamaya başladığımız yönetemle talepleri karşılamaya çalışıyoruz. Metabolomix yöntemiyle, embriyonların içinde yaşadığı sıvıda analizler yapılarak, en sağlıklı embriyo seçilebiliyor. Bu, değişik ülkelerde Avrupa'da, Amerika'da, Avusturalya'da birkaç yıl testleri yapıldıktan sonra, geçerliliği ispat edildikten sonra kullanılmaya başlanmış olan bir metot. Bu metodun en büyük avantajı, en sağlıklı embriyoyu seçmeye yaraması ve tek embriyo transferiyle oluşan hamilelik şansını artırmasıdır. 35 yaşından genç bayanlarda tek embriyo transferiyle hamilelik oranları yaklaşık yüzde 25-30 civarındayken, bu yöntemle oran yüzde 50'yi bulmaktadır.”
Prof. Dr. Aydın Arıcı, metabolomix yönteminin Türkiye için büyük önem taşıdığını belirterek, “Türkiye bu teknik için ideal bir ülke oldu. Yeni çıkan yönetmeliğe göre, tüp bebek uygulanacak ailelerde kadının yaşı 35'in altındaysa birinci ve ikinci uygulamada anne rahmine tek embriyo transfer ediliyor. Eğer bu iki uygulamada kadın gebe kalamadıysa, sonraki denemelerde iki embriyo transfer edilebiliyor. Yani bu yönetmelik, ikinin üzerinde embriyo transferini tamamen yasaklıyor” şeklinde konuştu.
Türkiye'de 1 milyonun üzerinde çiftin çocuk sahibi olmakta zorluk çektiğini vurgulayan Arıcı, “Türk insanının bu hizmetten faydalanabilmesini sağlamamız lazım. Bu çiftlerin daha az denemeyle, kısa yoldan hamile kalmalarını sağlayıp, aynı zamanda çoğul gebelik gibi riskli duruma düşmemelerini sağlıyoruz” dedi.
Türkiye'nin üreme tıbbı konusunda hem bilimsel yayın hem de başarı olarak birçok Avrupa ülkesinin önünde olduğuna dikkati çeken Arıcı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ancak sektördeki değişik tüp bebek merkezleri ve bu konuda çalışan ekipler, birbirlerini rakip olarak değil de meslektaş olarak görüp, birbirlerine destek olmalılar. Birlikte çalışarak adım atarlarsa önemli gelişmeler olur. Bir başka konu da, tüp bebeğe yaklaşımın, açıkçası maddi kaygılardan uzak olması gerekir. Ticari özelliğinin olmaması gerekir. Türkiye'de 100'ün üzerinde tüp bebek merkezi var.
Bu konularda medyayı da eleştirmek istiyorum. 'Hindistan'da 66 yaşında tüp bebekle hamile oldu şeklinde
haberler çıktı'. Bunlar aslında hepimiz biliyoruz ki donör yumurtası dediğimiz daha genç bir bayandan alınan yumurtayla gerçekleştirilmiş hamilelikler. Bu söylenmediği için, dinleyici sanıyor ki, 66 yaşındaki kadın demek ki yumurtlayabiliyor ve hamile kalabiliyor. Böyle bir şey yok. Dolayısıyla bunu dinleyen birçok insan '66 yaşında hamile kalıyor, ben 45 yaşındayım benim niye olmasın' diyerek tüp bebek yaptırıyor. Onun bu zaafını kullanabilecek, boşuna para harcatabilecek birçok merkez de var. Gerçekçi rakamlarla bakarsak, 44 yaşından sonra sağlıklı bir hamilelik şansı çok düşük.
İstatistiklere baktığımızda, tüp bebekte bile 45 yaşındaki bir kadının hamile kalma şansı yüzde 1. Şimdiye kadar 30 yıllık meslek hayatımda, kendi yumurtası ile sağlıklı hamilelik olup da, sağlıklı doğum yapmış en yaşlı hastam 46 yaşında.”