Mesut Yılmaz, Özal'ı sattı

Güncelleme Tarihi:

Mesut Yılmaz, Özalı sattı
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2001 00:00


Yener SÜSOY
Haberin Devamı

Turgut Özal'ın sırdaşı Can Pulak, 11 yıl devlet hizmetinde yaşadıklarını ilk kez Hürriyet'e anlattı

Can Pulak'ın gazeteciliği, yazarlığı, kaptanlığı ve de Özal'ın sağ kolu olduğu bilinir de usta peyzajcı olduğu pek duyulmamıştır. Okluk'ta yoktan var ettiği Cumhurbaşkanlığı evinin bahçesini kendi elleriyle düzenlemiştir, hem de Japonları hayran bırakacak kadar. Gazetecilik yaşamının 25 yılını TBMM'de, 11 yılını Turgut Özal'ın yanında geçirmiştir, ama o amansız bir doğa tutkunudur. O büyük tutkudur ki, Cumhurbaşkanı Turizm ve Çevre Başdanışmanı olarak yağmacılığı durduran Özel Çevre Koruma ile Çevre İzcileri projelerini kazandırmıştır.

Can Pulak kibardır, tatlı dillidir, sevgi doludur, ama sözünü asla esirgemez, gözünü budaktan sakınmaz. Cebinde para olmaz, istifa mektubu her zaman mutlaka vardır. Çok sevdiği Turgut beye bile tam 9 kez istifasını vermiştir. Özal'a uzaktan selam verenler köşeler dönmüştür, bizim ‘‘Sağ Kol’’ ise 103 milyon borçla ayrılmıştır Çankaya'dan.

Can kardeş, şimdi Bodrum'da gerçek bir doğa imparatoru. Genel müdürlüğünü yaptığı Seranet'in on binlerce dönümlük bereketli topraklarında kendi eliyle birbirinden güzel nadide çiçekler, ağaçlar yetiştirip satıyor. Balıktan köpeğe, tavuskuşundan ineğe, attan koyuna, tavuktan papağana ne ararsanız var Pulak'ın doğa cennetinde.

Bodrum'un yaz gibi sıcak mart öğlesinde Seranet topraklarında mangalda balık yapıyoruz. Sevgili Can, mangalda çipuraları pişirirken palmiyelerin hayat hikayesini anlatıyor. Oysa benim aklım onun Özal'lı yıllarında. Başbakanlıkta, Cumhurbaşkanlığında geçirdiği 11 uzun yılda. Ne de olsa meslektaşız, gözlerimden okudu:

‘‘Yener'ciğim içine girdikten sonra memleketin nasıl kötü yönetildiğini gördüm. Şimdi ceketlerimin düğmelerine ve iliklerine acıyorum, meğer ne küçük adamlara ceket iliklemişim.’’

... Ve Can Pulak yıllar süren suskunluğunu ilk kez bozdu, tam bozdu.

Bu halk başarılı adamı parçalıyor

Başarılı adamı parçalıyor bu halk. Rahmetli Menderes yol yapacağım diye çıktı, astık. Atatürk'ün en yakın arkadaşı Celal Bayar'ın 85 yaşında kolunu kırıp zindanlara soktuk. İsmet Paşa'nın kafasına taş attık. Demirel'i Zincirbozan'a tıktık. Özal'ı hırsız, memleketi soydu diye diye üzüntüden öldürdük. Akıllı, becerikli insanlar biçiliyor bu memlekette, işkembe gibi doğruyorlar. Şimdi yeni kurbanlar aranıyor, kim var sırada diye? İşin felaketi, parçalayacak birini bulamadıkları için Türkiye'yi parçalıyorlar.

Bu demokrasinin ameliyat masasına yatırılması lazım. Bunun için birilerinin bizi zorlaması lazım. Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi kimdeyse bunu o yapmalı.

Özal, Demirel aleyhine tek kelime konuşmazdı

Turgut beyin beni sevmesinin sebebi, hep hoşuna gitmeyecek şeyleri söylememdi. Beni her gördüğünde ‘‘Bay muhalefet geliyor’’ derdi.

Özal'ın ağladığını hiç görmedim, çok kuvvetli bir insandı.

Yemek yemesi çok severdi, yemek ayırmazdı. Atıştırmasın diye masadaki kuruyemiş ve çikolataları hep kaldırırdım. Bazen ‘‘Niye alıyorsun, getir kardeşim şunu’’ diye kızardı, ama ben onların yerine meyve getirtirdim.

Ahmet Özal'a bir yakınlığım hiç olmadı. Efe'yi severim, çok farklı bir çocuktur.

Özal'ın Demirel'in aleyhinde tek söz konuştuğuna hiç tanık olmadım. Demirel için onu dolduruşa getirmeye çalışan çok oldu, ama Turgut bey hep aynı düşüncede oldu; ‘‘O benim ağabeyimdir, ben onun yanında görev yaptım, bana bir şey söylemek düşmez’’ dedi. Süleyman bey için laf taşıyanlara hiç açık kapı bırakmadı.

Bana cebinde istifasıyla dolaşan adam derler. Turgut beyle çalıştığım süre içinde görevimden 9 defa istifa ettim.

Devlete dedikoduyu Mesut Yılmaz getirdi

Turgut Özal-Mesut Yılmaz ilişkisinin en yakından bilen kişi yine Pulak'tır.

- Turgut bey Mesut Yılmaz'ı evladı kadar severdi. Diyebilirim ki Ahmet'e yapmadığı babalığı Yılmaz'a yapmıştır. Mesut bey, TRT'de Almanca mütercimlik yaparken yanına alıp milletvekili, bakan yaptı, arkasından genel başkan yardımcılığına getirdi, başbakan bile yaptı. İşte o Mesut Yılmaz sonraları Süleyman Demirel'in mayınına basarak rahmetli Özal'ı sattı. Ulaştırma bakanı olduğunda Özal'ın resimlerini havaalanlarından indirten Yaşar Topçu'yu kendisine genel başkan yardımıcısı yaptı. Rahmetliyle ilgili bütün dedikoduları basına konuştu, oyun masalarında anlattı. Onların ahbaplık yaptığı insanlar, mesela rahmetli Feyyaz Tokar benim yakın dostlarımdı. O zamanlar hükümet sözcüsü olan bu bakan bey, Tokar'ın yalısında Özallar'ı çekiştiriyor ve bu dedikodular sonunda bana geliyordu. Mesut beyi bir sabah Harbiye Orduevi'nin resepsiyonunda Bedrettin Dalan'la konuşurken gördüm. yanına gidip ‘‘Mesut bey çok ayıp ediyorsun’’ deyince şaşırdı. ‘‘Sağda solda yaptığın dedikoduları Turgut bey biliyor, yapma kardeşim’’ dedim. Bir havayla ‘‘Ne olmuş, nerede ne konuşmuşuz’’ dedi. Ben de ‘‘Bana bak, yalılarda ne konuşuyorsan, hepsi geliyor haberin olsun’’ dedim. Bedrettin Dalan bana dönüp ‘‘Senin ağzını öpeyim, bunu onun yüzüne bugüne kadar hiç kimse söyleyemedi’’ dedi. Mehmet Keçeciler, Hasan Celal Güzel ve Mustafa Kalemli'den oluşan çetesiyle istemediği insanlara çamurlar atıp başlarını yedi. Geçmişte dürüst, düzgün insan olarak tanıdığım Mesut Yılmaz, devlet hayatına dedikoduyu getirmiş bir adam olarak tarihe geçti. Onun doğal hamurunda dedikodu merakı var, insanları çekiştirmeye bayılıyor. Berna hanım ise çok hürmet ettiğim, çok iyi bir insandır. Siyasette ihanetin daima bir bedeli olmuştur, Özal'a ihanet edenler de bedellerini ödediler. Rahmetli göremedi ama biz ibretle seyrediyoruz.

Demirel'i asla affetmem

Çevre İzcileri projesi için Can neler yapmadı ki.

- Turgut beyin büyük desteğiyle bütünüyle bana ait olan ‘‘Çevre İzcileri’’ projesi dünyaya örnek oldu, ama Demirel gelir gelmez kaldırdı. Halbuki onlar Türkiye'nin bilinçli birer çevre jandarmasıydı. Yönetmenliğinden andına, kıyafetlerine kadar hepsini ben yaptım. Bir buçuk ayda 4 milyon Çevre İzcisi oldu. Bolu ve Gökova'da devletin cebinden tek lira çıkmadan yaptığımız kamplarda Hakkari, Siirt, Diyarbakır, Van'dan gelen çocuklar, çadırlarının önlerine çam kozalaklarından Türkiye haritaları yapıp ‘‘Her şey vatan için’’ yazıyorlardı kendiliklerinden. Her gün çeşitli turistik bölgelerde yürüşüşler yaptık, düşünün ki kampın açılışına BM Genel Sekreteri Perez de Cueller'ı getirttim. Ankara'da başlarında ben, 40 bin öğrenci, çiçek yağmurları altında Çankaya'ya kadar yürüdü. Sonraları Süleyman beyle bir karşılaşmamızda ‘‘Beyefendi izcileri kapatmayacaktınız, Türkiye'yi koruyacak bir işti’’ dedim. Demirel bana ‘‘O işi yanlış yaptık’’ dedi. Türkiye'nin yüz yıl sonrasına yaptığı bu büyük kötülükten dolayı Süleyman beyi asla affetmiyorum.

GÜNDÜZ AKTAN'LA BİR ANI

Onun gibi 5 tane daha komünist bul, getir

- Bir gün rahmetli Adnan Kahveci telaşla geldi, ‘‘Yahu Can, Turgut bey bir komünisti işe başlatıyor’’ dedi. ‘‘Ne komünisti?’’ dedim. Adnan ‘‘Dışişlerinde Gündüz Aktan diye biri var, eskiden Ecevit'in de danışmanıymış’’ deyince, ‘‘O adam hakikaten aşırı solcudur, hayatımız komünistlerle mücadeleyle geçti, şimdi onlarla mı çalışacağız?’’ dedim. Adnan beni iyice dolduruşa getirince doğru Turgut beye gittim. ‘‘Efendim, buraya Gündüz Aktan adlı komünisti alıyormuşsunuz’’ dedim. Yanına çağırıp ‘‘Bana beş tane daha onun gibi komünist bul getir. Yahu Gündüz çok çalışkan, çok dürüst bir çocuk. İnsanlar hakkında peşin hüküm verme, bu konuda da sakın sesini çıkarma’’ dedi. Gündüz'le arkadaş olup onu tanıdıktan sonra kendisi için düşündüklerimden dolayı mahcup oldum. Gündüz tanıdığım en düzgün, en başarılı insanlardan biriydi.

MOSKOVA'DA BİR CASUSLUK ANISI

Özal'ın otel odasında KGB'nin dinleme cihazı

Özal'ın yurtdışı gezilerini tepeden tırnağa organize eden yine o idi.

- 1985'te Rusya'ya yapılacak resmi geziden iki gün önce Moskva Oteli'nde Turgut bey için hazırlanan odayı gezerken süpürgeliğin düşmüş olduğunu gördüm. Belli ki açılmıştı. Şöyle bir baktım, leş gibi eski kordonlar arasında yepyeni iki siyah kordon. Sonra lambalara, avizelere baktım temiz. Tırnak makasıyla o iki siyah yeni kabloyu kestim. Biraz sonra kapı çaldı, iri yarı bir adam geldi, ellerinde havlular. Oysa banyo havlu dolu. Herhalde aşağıda söndü bir şeyler, havlu bahanesiyle içeri girip neler olduğuna bakacak. O itiyor kapıyı, ben itiyorum. Baktı olmayacak, çekip gitti. Bir saat sonra birisi gelip odayı değiştireceklerini söyledi. O ısrar ediyor, ben olmaz diyorum. Turgut bey geldikten sonra bunları öğrenince otel yerine bizim sefarette kaldı.

Turgut Bey’in 3 büyük yanlışı

Silahı serbest bırakması

Sürücü kurslarına izin vermesi

Belediyeleri parçalaması

- Turgut Özal gerçekleştirdiği onca büyük devrimler arasında bence üç büyük yanlış yaptı, toplum şimdi bunların büyük zararını görüyor. Birincisi, silahların serbest bırakılmasıdır. Parayı veren silah aldı, Teksas'a döndü Türkiye. İkincisi sürücü kurslarının açılmasına izin verilmesidir. Yürümesini bilmeyen adamlar trafiğe çıkmaması gereken arabalarla sözde eğitiliyor, ehliyetler eve gönderiliyor. Üçüncü yanlış ise belediyelerin parçalanmasıdır. Şu küçücük Bodrum'un 11 belediyesi var. 11 belediye başkanı, 11 makam otomobili, 11 makam şöförü, ll özel kalem müdürü, itfaiyecileri, zabıtaları. Hangisine para yetiştirecek bu Türkiye? Bitez dışındaki küçük belediyeler para için bölgelerini hızla imara açıyor. Bodrum asıl şimdi mahvoluyor, elden gidiyor.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!