Mesudiye zırhlısının 88 yıllık sırrını çözme uÄŸruna Osmanlıca öÄŸrendi

Güncelleme Tarihi:

Mesudiye zırhlısının 88 yıllık sırrını çözme uğruna Osmanlıca öğrendi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2002 00:00

13 Aralık 1914'te, bir Ä°ngiliz denizaltısı tarafından vurularak batan Mesudiye Zırhlısı, 35 denizciye mezar oldu. 88 yıl önce Çanakkale BoÄŸazı'na gömülen bu efsanevi zırhlı geride bir yığın soru iÅŸareti bıraktı: Åžehit olan denizciler kimlerdi, sürekli hareket halinde olması gereken zırhlının BoÄŸaz giriÅŸinde demirlemesi emrini kimler vermiÅŸti, Mesudiye'yi torpilleyen denizaltı nereden çıkmıştı, kaptanı kimdi, bu kaptan Ä°ngiliz donanmasından niye istifa etmiÅŸti? Bu zırhlı hakkında sadece Genelkurmay'ın yayınladığı bir kitapta yarım sayfalık bilgi vardı. Amatör dalgıç OÄŸuz Otay, Çanakkale BoÄŸazı'nda yaptığı bir batık dalışı sırasında Mesudiye Zırhlısı'nın adını duymasaydı, bu gemi sırlarıyla gömülü kalmaya devam edecekti. Bu dalıştan sonra arÅŸivlere giren OÄŸuz Otay, sırrı çözebilmek için Osmanlıca öğrendi, Avustralya'dan Ä°ngiltere'ye, Ä°talya'ya kadar binlerce kilometre katederek bilgi ve belge topladı, çok sayıda insanla konuÅŸtu. Sonunda ortaya olaÄŸanüstü bir savaÅŸ trajedisi ve insanlık hikayesi çıktı. Sırlar labirentinde yapılan bu uzun yolculuk hem bir tarih kitabı yazılmasına sebep oldu hem de Ordu'nun Mesudiye Ä°lçesiyle Avustralya'daki Holbrook kasabasını kardeÅŸ ÅŸehir yaptı.HerÅŸey 1998'de güzel bir bahar sabahında baÅŸladı. Onur Havayolları'nın finansman müdürü OÄŸuz Otay, tarihi bir batığa dalmak için küçük bir balıkçı teknesiyle Çanakkale BoÄŸazı'na açılmıştı. Teknenin kaptanı geçtikleri güzergahta bir noktayı göstererek, ‘‘Burada 35 ÅŸehit yatıyor’’ dedi. ‘‘Denizde mi?’’ diye sordu OÄŸuz Otay. ‘‘Evet, denizin derinliklerinde Mesudiye Zırhlısı'nın içinde’’ dedi kaptan. Sonra zırhlı hakkında bildiklerini anlattı. SavaÅŸ gemisi bir denizaltı tarafından torpillenmiÅŸ ve ters dönerek batmıştı. Zırhlıdaki askerlerin bir kısmı, o sırada ambarlarda bulunduÄŸu için ters dönen gemiden çıkamamıştı. ‘‘BaÅŸka, baÅŸka bir bilgi yok mu?’’ diye üsteledi Otay ama ne yazık ki bütün bilinen bundan ibaretti.Bütün gün zırhlıyı, subayları, askerleri, kaybolup giden hayatları düşündü. Gece uyuyamadı. Ertesi gün Ä°stanbul'a dönünce araÅŸtırmaya baÅŸladı. Sonunda aradığını Genelkurmay BaÅŸkanlığı'ca yayınlanmış olan Çanakkale savaşı üzerine bir kitapta buldu. Tüm bilgi yarım sayfadan ibaretti. Mesudiye Zırhlısı 1874'de Ä°ngiliz tersanelerinde yapılmış, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'na katılmış, 13 Aralık 1914'te, Yüzbaşı Norman Holbrook komutasındaki B-11 Ä°ngiliz denizaltısı tarafından torpillenerek batırılmış, 35 denizciyle birlikte sulara gömülmüştü...OÄŸuz Otay, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın arÅŸivinde bu konuda çok sayıda bilgi olduÄŸunu öğrenince önce sevindi. Ama arÅŸivlerin tümü Osmanlıca'ydı. Yine de ümidini kaybetmedi. Tarih Vakfı'nın açtığı Osmanlıca kurslarına devam etmek için sekiz ay boyunca tüm hafta sonlarını feda etti. Sonunda eski yazıyı söktü ve arÅŸivlere yeniden girdi. DENÄ°ZALTI AVUSTRALYA'DAArÅŸiv kayıtlarına göre zırhlı 1874'te Londra'da bir tersanede yapılmış, 1901'de Ä°talya'nın Ansoldo Tersanesi'nde revize edilerek yeni devrin ÅŸartlarına uydurulmuÅŸtu. 40 yaşındayken, Çanakkale BoÄŸazı'nın savunulması amacıyla oluÅŸturulan mayın hatlarını korumak için Sarısığlar Mevkii’sinde demirleyerek sabit batarya haline getirilmiÅŸti. Bu son vazifesine kadar oldukça önemli görevler üstlenmiÅŸ olan Mesudiye, Osmanlı -Rus Savaşı (Mart 1877), Osmanlı-Yunan Savaşı (Mart 1897), Balkan Savaşı (16 Ekim 1912) gibi savaÅŸlarda üstün baÅŸarılar göstermiÅŸti.OÄŸuz Otay, Türkiye'de yaptığı araÅŸtırmaları sonuçlandırınca bu savaşın karşı taraftaki yankılarını merak etti. Yüzbaşı Norman Holbrook kimdi, B-11 denizaltısı ne olmuÅŸtu? Önce Londra'ya gitti. Ä°ngiliz arÅŸivlerinden komutan hakkındaki bilgileri topladı. Bir miras belgesinde bulunan telefon numarasından yola çıkarak Yüzbaşı Holbrook'un ikinci eÅŸinin yerini öğrendi. YaÅŸlı kadın Avustralya'da yaşıyordu. Gitti onunla görüştü. Bu sırada Avustralya'da Yüzbaşı'nın adının bir kasabaya verildiÄŸini öğrendi. Kasabaya gidince de Mesudiye'yi batıran Ä°ngiliz denizaltısı B-11'i karşısında buluverdi. Kasabadakiler 1950'de Ä°ngiliz Donanması tarafından satılığa çıkarılan gemiyi aralarında para toplayarak almış ve kasabalarının sembolü haline getirmiÅŸti.OÄŸuz Otay, kentin belediye baÅŸkanıyla yaptığı görüşme sırasında Türkiye'de Ordu iline baÄŸlı Mesudiye diye bir ilçe bulunduÄŸunu söyledi: Ä°ki ÅŸehir kardeÅŸ olsa iyi olmaz mıydı? Holbrook Belediye BaÅŸkanı, heyecanla bu öneriyi destekleyeceÄŸini söyledi. Türkiye'ye dönen Otay, ünlü Mesudiyelilerden Oktay EkÅŸi'ye durumu anlattı. EkÅŸi, bu öneriyi sıcak karşıladı ve ‘‘Bunu Mesudiye Belediye BaÅŸkanı ve halkına sormalı’’ dedi. OÄŸuz Otay'ın pusulası bu sefer Ordu'ya yöneldi. Mesudiye Belediye BaÅŸkanı, konuyu ilçe kurultayına getirdi ve teklif oybirliÄŸiyle onaylandı. Yapılan resmi teklif, Holbrook Belediyesi tarafından da kabul edildi.1914'te o meÅŸum günde neler olduOsmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun Birinci Dünya Harbi'ne Almanya'nın yanında girmesiyle, Osmanlı ordusunda Alman subayların etkinliÄŸi artmıştı. Alman kurmay subayları Çanakkale BoÄŸazı'nın Ege Denizi giriÅŸindeki mayın hatlarını korumak için Mesudiye Zırhlısı'nın Sarısığlar Koyu'na demirlemesini emrettiler. Bu bir ölüm fermanıydı. Çünkü Mesudiye kolayca avlanır hale geliyordu. Denizcilik teamüllerine aykırı bu emre bazı deniz subayları karşı koydularsa da iÅŸe yaramadı. Mesudiye koya demirledi.13 Aralık 1914'te, Yüzbaşı Norman Holbrook komutasındaki B-11 Ä°ngiliz denizaltısı, sabaha karşı mayın hatlarının altından geçip Çanakkale BoÄŸazı'ndan içeri girdi. O sırada Mesudiye'de mürettebat öğle yemeÄŸi için geminin alt salonunda toplanmıştı. Holbrook, 11.58'de 800 metre mesafeden Mesudiye'nin torpillenmesini emretti. Mesudiye'nin gözcüleri denizaltının periskopunu gördüler. Toplar o istikamete doÄŸru ateÅŸlenmeye baÅŸladı. Ancak aldığı yara nedeniyle Mesudiye'nin yan yatması top atışını zorlaÅŸtırıyordu. Makine dairesinde tam bir can pazarı yaÅŸanıyordu. Burada kalan subaylarla erlerin yukarı çıkma çabaları, sıkışmış kapılar nedeniyle sonuç vermiyordu. Ä°kinci torpil de gemiye isabet edince gemi mürettebatı yüzerek kıyıya çıktı, makine dairesinde sıkışan denizciler ise gemiyle birlikte suya gömüldü. Koy çok derin deÄŸildi. Ters dönüp batan Mesudiye'nin karinası suyun üzerinde kalmıştı. SaÄŸ kalanlar, gemidekilere ulaÅŸmak için bir demir parçasıyla gemi saclarına vurunca içeriden de karşılık aldılar. Telgrafla Ä°stanbul'dan kurtarma ekipmanı istendi. Bir taraftan da iptidai yöntemlerle kurtarma çalışmalarına baÅŸlandı. İçeriden Yüzbaşı Ziya Bey'in feryadı iÅŸitildi: ‘‘Allah aÅŸkına çabuk olun, dayanacak gücüm kalmadı!’’ Sonunda çok küçük bir delikten Yüzbaşı Ziya Bey baygın halde çıkartıldı. AÄŸzından ve burnundan kan geliyordu. Bir süre sonra da vefat etti. Denizciler Mesudiye'nin levhalarını dövmeye devam etti. Ertesi sabah Ä°stanbul'dan gelen ekipmanla dış teknede bir delik daha açıldı ve içeridekilere ince bir lastik boruyla önce konyak, sonra da süt verildi. İçeride sıkışanlar çıkartılarak hastaneye gönderildi. 25'i er ve 10'u subay 35 kiÅŸi ölmüştü.OÄŸuz Otay, ortaya çıkardığı belgeleri bir kitapta toplayacak. Kitapta, çok sayıda buruk hayat hikayesi, geminin batırılmasından üç gün önce bir deniz subayının eÅŸine yazdığı hüzünlü bir mektup da yer alıyor. Yüzbaşı Holbrook'un Ä°ngiliz Donanması'ndan istifa nedenini öğrenmek istiyorsanız kitabın çıkışını beklemek zorundasınız. OÄŸuz Otay, Mesudiye'nin mürettebatından geri kalanların ailelerine ulaÅŸmak istiyor. mesudiye@canakkale.orgÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!