Güncelleme Tarihi:
Zülfü Livaneli’nin dünya çapında tanınmış bir “20 yıllık kadim dostu” daha göçüp gitti, bu kavanoz dipli dünyadan. Elia Kazan’ın çalışma odasının duvarında Livaneli’nin de fotoğrafı asılıymış, Marlon Brando, James Dean ve Marilyn Monroe’nun yanında... Kendisi yazıyor. Kazan değil, Livaneli...
Bu ilişkileri dışında da önemli bir insandı Elia Kazan, yaşayan en büyük sinema yönetmenlerindendi. Marlon Brando’yu, James Dean’i ve (maalesef) Nathalie Wood’u keşfetmiş, Namus Sözü, Rıhtımlar Üzerinde, Cennet’in Doğusu, İhtiras Tramvayı ve Viva Zapata gibi büyük filmlere imza atmıştı.
Biz Türkler için bir önemi daha vardı, rahmetlinin, Kayseri kökenli ve İstanbul doğumlu olduğu için “Bizden” sayılırdı. Üstelik “Anadolulu” oluşunu gizlemediği gibi, kökeniyle övünürdü de...
Hayatındaki tek ayıp... ulan ne muzursunuz haa!
Hayır, hayatındaki tek kara leke, Senatör Joseph MacCarthy’nin adını taşıyan “Solcu ve komünist avı” döneminde, Kazan’ın, hem gençliğinde solcu olmak gibi bir “ayıbını” ifşa ederek günah çıkarmış, hem de birçok meslektaşını, arkadaşını gammazlamış olmasıydı. Bu yüzden ömür boyu “muhbir” etiketiyle yaşadı.
Ölümü üzerine gazetelerde, televizyonlarda hayatı konu edilerken bu “tatsız hatıra” da (yazın yediğin hurmalar hesabı) post mortem, son kez kafasına kakıldı Kazan’ın...
*
Böyle bir büyük “gammaz” (kovcu da denir) daha var biliyorsunuz. 1984’ün ve Hayvanlar Çiftliği’nin yazarı (büyük yazar) George Orwell. Schindler’in Listesi kadar ünlü (ancak negatif) bir Orwell’in Listesi’nden bahsedilirdi yıllardır edebiyat dünyasında. Böyle bir “ihbar listesi” vardır, yoktur derken... New York Review of Books (NYRB) George Orwell’in “komünist veya kripto-komünist olduğundan şüphelendiği için” 1949’da İngiliz Dışişleri’ne gammazladığı aydınların listesini şak diye yayımladı.
Yıllarca “varlığından şüphe edilmiş”, Foreign Office arşivlerini tam açmadığı için bazı isimler sızmış, ama gerçek bir türlü ortaya çıkmamıştı. Çıktı.
*
2002 sonbaharında Celia Kirwan öldü ve kızı, annesinin evrakını düzenlerken, bu “menşuur” listeyi buldu. The Guardian mayıs ayında bir iki ismi açıkladı, NYRB de 24 Eylül sayısında tam listeyi.
Celia Kirwan da kim ola ki, diyeceksiniz?
Zamanında bir dünya güzeli kadınmış, George Orwell’in aşık olduğu, hatta evlenme teklif ettiği bir arkadaşı. “Kripto-komünistler listesi” işte bu kadına “iyilik yapmak” üzere hazırlanmış.
Bu genç güzel kadın, 1949 yılında Foreign Office’in “Sovyet propagandasıyla mücadele” görevini yürüten Information Research Department adlı servisinde çalışmaya başlamış. Orwell de, göz koyduğu Celia’nın gözüne girmek için “kripto-komünist, komünist veya sempatizan” olduğundan şüphelendiği 38 gazetecinin, sanatçının ve yazarın adını alt alta yazıp, sevdiği kadına teslim etmiş.
NYRB’de, Oxford’lu Prof.Timothy Garton Ash, “ön yargısız olarak, Orwell’i mahkum etmek yerine, hadiseyi o günün şartları içinde incelemeyi” teklif ediyor yazısında. Özetle diyor ki:
Orwell, günlerinin sayılı olduğunu biliyordu. (Gördüğü tedaviye rağmen veremi ilerlemişti, zaten bir yıl sonra da öldü.) Aynı zamanda Arthur Koestler’in baldızı olan Celia Kirwan’ın kalbini kazanmak istiyordu. İlanı aşk yeterli gelmeyince, ona işinde yardım etmek, bilgi vermek istedi.
Ash diyor ki “Ama bu konuda can alıcı detay biyografik ve entelektüel: İspanya İç Savaşını yaşamış olan Orwell, Sovyet propagandasının ne olduğunu biliyordu, Sovyet ajanlarının gerçek yüzünü tanıyordu. 1937’de, Barselona’da bizzat yaşamıştı, Moskova’nın talimatıyla, asıl hedefi Frankistler’i engellemek yerine, anarşitleri ve troçkistleri yok etmek olan komünistlerle savaşmak zorunda kalmıştı. Koestler gibi, o da Stalinizm’in ne demek olduğunu çok iyi anlamıştı. Zaten, bu konuda bir şüphesi olsaydı, “kardeş partiler” eliyle Doğu Avrupa’nın istilası bütün tereddütlerini silerdi. George Orwell artık bir ‘Soğuk Savaş’ yazarı haline gelmişti, zaten 1949’da, İngiltere’de, Demirperde benzetmesini ilk kullanan (yazan anlamında) oydu. Hazırladığı liste Orwell’in elindeki bir silahtı.”
Sonuçta, Foreign Office de bu listeyi pek ciddiye almamış.
Tamam tamam, listede kimler var, onu da söyleyeceğim.
İlginç olanlar: Charlie Chaplin (Şarlo), Rusya uzmanı tarihçi E.H.Carr, New York Times’in Moskova Temsilcisi Walter Duranty, (1948’de Prag’ın işgaline karşı çıktığı için listeden adı silinen) yazar Upton Sinclair ve aktör Michael Redgrave... Redgrave’in 1956’da çekilen ... 1984 1başrolü üstlenmesi tamamen tesadüf olsa gerek.
Bu arada, listede adı geçen İşçi Parti Milletvekili Tom Driberg’in, Moskova’da yaşadığı bir homoseksüel ilişkiden sonra Sovyet ajanı olarak çalıştığı, Times’in Orta Avrupa muhabiri yazar Peter Smollet’nin de meşhur Sovyet ajanı Kim Philby’nin adamı olduğu, yıllarca sonra anlaşılmış.
Ben George Orwell'in kitaplarına da, Elia Kazan'ın filmlerine de bayılırım.
Bende de bir gammazlık olmasın sakın!