Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2005 00:00
Almanya’da Hristiyan Demokratların, Kuzey Ren-Vestfalya seçimini kazanmasıyla gerçekleşen deprem Türkiye’yi sarstı. Çok kimse, 3 Ekim müzakerelerinin tehlikeye girdiğini sanıyor. Hayır, 3 Ekim tarihini kimse değiştiremez.Almanya’da Sosyal Demokratlar çok ağır bir yenilgiye uğradılar. Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti parlamento seçimlerini 39 yıl sonra Hristiyan Demokratlara kaptırdılar. İşin kötüsü, Sosyal Demokratların kalesi diye bilinen bu eyalet, önemli bir farkla (yüzde 37.6’ya karşı yüzde 44.8) Hristiyan Demokratları tercih etti. Başbakan Schröder, sonuçlar belli olur olmaz erken
seçim çağrısında bulundu. Bu durum da, Türkiye’de, özellikle kötümserler arasında “felaket haberi” şeklinde algılandı. Gayet tabii, Sosyal Demokratların iktidarı Türkiye’nin Avrupa ilişkileri açısından tercih edilir. Eğer Schröder iktidarda bulunmasaydı, Türkiye’nin 3 Ekim’de müzakerelere başlama kararını alması daha bir zor olurdu. Pazarlıklar çok daha güç yürütülür, Ankara önemli güçlüklerle karşılaşırdı. Önümüzdeki seçimleri Hristiyan Demokratların kazanmasına mutlak gözüyle bakılıyor. Tüm tahminler, 8 yıllık bir Hristiyan Demokrat iktidarının başlayacağı şeklinde. Bu olasılık, Türkiye’nin AB ile 3 Ekim müzakerelerini engeleler mi? Hayır... Türkiye’nin 3 Ekim müzakerelerini, ne Fransadaki AB anayasası, ne de Almanya’daki bir Hristiyan Demokrat iktidar engelleyebilir. 3 Ekim’de müzakelere başlar... Güçlükler, daha sonra ortaya çıkacaktır. Müzakerelerin ilk 5-6 yılında Angela Merkel oyun bozun olmamaya özen gösterecek, 10-15 inci yıllarına gelindiğinde, yani müzakerelerin sonuna doğru durumu yeniden değerlendirecektir. YİNE HERŞEY TÜRKİYE’YE BAĞLI Dünkü yazımda da aynı noktaya dikkat çekmiştim. Fransada anayasaya HAYIR oyu çıksa dahi, AB ile müzakereleri etkileyecek en önemli unsur Türkiye olacaktır. Almanya’daki iktidar değişikliği hakkında da aynı görüşü tekrarlamak istiyorum. Türkiye, müzakerelerden ne istediğini, ne zaman tam üyeliği hedeflediğini ve yükümlülüklerini yerine getirme konusunda kararlılığını gösterirse, Ankara’nın iradesini Angela Merkel kıramaz. Yeterki, Türkiye kararlı davransın, hesaplarını iyi ve gerçekçi şekilde yapsın... Komplo teorilerine inananlar, Avrupa koridorlarında her konuşulanı sanki gerçekmiş gibi yansıtıyorlar. Toplumdaki korkuyu arttırıyorlar. Özel statü faktörünü konuşarak, kamuoyunu sanki hazırlıyorlar... Özel statüyü de, Türkiye istemediği taktirde, kimse kabul ettiremez. Herşey bizim tutumumuza bağlıdır. * * * YARGIÇ VE SAVCILAR AYAKLANIN Okurlarımdan Dr. Haldun Göktaş, yolladığı e-mail ‘de isyan ediyor: - Sorarım size, hangi Avrupa ülkesinde bu insanlara ceza yazılmaz? ardından da,81 İl’de görevli, polis ve jandarmadan oluşan tüm
trafik birimlerine gönderilen bir direktifi sorguluyor. Listedeki kişilere trafik cezası kesilmesini yasaklayan emir, gerçekten de şaşırtıcı: Dr. Göktaş’ın yolladığı liste şöyle: - Milletvekilleri- Anayasa Mahkemesi raportörleri...- Yargıtay ve Danıştay Cumhuriyet savcıları, başsavcılar, tetkik hakemleri- Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Sayıştay, Danıştay dairelerinin Başkanları, üyeleri ve başsavcıları...- Tüm askeri hakim ve savcı subayları... Dr. Göktaş, “Bu durumda ben neden ceza ödeyeyim?” diye soruyor. Gerçekten de sormak gerekiyor: Neden? Neden bu kişilere ceza kesilemiyor? Kırmızı ışıkta durmayıp geçtiklerinde kaza yaparlarsa ne olacak? İçkili araba kullanırken yakalandıklarında ne olacak? Onları farklı kılan nedir? Görevlerini yerine getirebilmek için mi trafik kurallarını çiğnemek zorunda kalıyorlar da, devlet yargı adamlarına yardımcı olmaya çalışıyor(!) Toplumun bu konudaki tepkisine Başbakan’da katılmış olacak ki, İçişleri Bakanlığına bu imtiyazların kaldırılması direktifini vermiş. Ancak bence, bakanlık beklenmemeli. Yargıçlar, savcılar hemen harekete geçmeliler. Onlara sesleniyorum... Yargıçlar ve savcılar, bu imtiyaza şimdiden itiraz edin. Toplumun gözünde kendinizi küçük düşürtmeyin. Kırmızıda geçtiğinizde veya hafif dahi olsa içkili yakalandığınızda, polis selam verecek. Ertaftan soracaklar: “Neden ceza kesmediniz?” verilecek yanıt “onlar savcı veya hakim” olacak... Kendinizi küçültmeyin. Toplumun saygısını kaybetmeyin. Bu karara başkaldırın. Ayaklanın. * * *(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır
button