Güncelleme Tarihi:
Batı'dan ve Doğu'dan yükselen iki güçlü ses...
O ses Afganistan'da internetten kadın haklarını içeren bir rapor indirdi diye idam cezasına çarptırılan üniversiteli genç için. Ve o ses dedi ki:
"Üniversite öğrencisi Pervez Kambakş için Afgan yönetiminin verdiği idam cezasını durdurun."
Independent Gazetesi, açtığı kampanyada okurlarından şunu istedi:
"İngiliz Dışişleri Bakanlığı idamı durdurmak için baskı yapsın. Bu dilekçeyi gönderin."
Ve gazete internet üzerinden 63 bin imza gönderildiğini yazdı. Aynı gün hurriyet.com tr. de okurlarını imzaya çağırdı. 525 bin imza ve mesaj Türk Dışişleri Bakanlığı'na iletilmek üzere gönderildi.
PEKİ TÜRKİYE'NİN DIŞİŞLERİ NE YAPTI?
Evet yarım milyon insan bu karara isyan ederek mesaj gönderdi. Bu inanılmaz bir dayanışmaydı...
Dünyanın her yerinden insan hakları örgütleri, Türkiye'den kadın dernekleri devreye girdi.
23 yaşındaki üniversite öğrencisi Pervez Kambakş, dünyanın uzak bir köşesinde çağdışı bir zihniyetin idam cezasına çarptırılmıştı. Ve Türkiye'den yarım milyon insan o zihniyete karşı sesini yükseltti.
Uzun süre Afganistan'da NATO temsilcisi olarak görev yapan Hikmet Çetin devreye girdi. Afgan Dışişleri Bakanlığı ve yönetimle görüştü. İdamın Afganistan'a ciddi şekilde zarar vereceğini anlattı. Ve önceki gün Ankara'ya bir haber ulaştı:
- Merak etmeyin, idam olmayacak.
Bu aslında insanlığın ortak sesinin başarısıydı. Daha da önemlisi "sınır ötesi adalet" kavramının gücüydü.
TÜRKİYE'NİN ASKERİ NİYE ORADA?
Bu kampanya sırasında bir şey dikkatimi çekti... Türk Dışişleri Bakanlığı'nın tavrı...
Ne gariptir ki; kampanyayı Türk ve İngiliz medyası açtı. Ancak ilk resmi müdahale ABD Dışişleri Bakanı Rice'tan geldi... Rice "O genci serbest bırakın" diye çağrı yaptı. Oysa yarım milyonu aşkın insan Türk Dışişleri Bakanlığı'na "O genç için devreye girin" diyordu.
Bakanlık'tan bir ses çıkmadı. Dışişleri sözcüsü Levent Bilman'ı aradım. Bilman konuyla ilgileneceğini söyledi. Ancak yine ses çıkmadı. Şimdi soruyorum:
Acaba olay Bakanlığın dikkatini mi çekmemişti. Yoksa Ali Babacan bu olaya ilgi mi duymuyordu?
Bakanlık olumlu ya da olumsuz bir açıklama yapabilirdi, yapmadı.
Tekrar soruyorum acaba neden? İşte çelişki de burada başlıyor...
Soruyu şöyle de açabilirim:
Türkiye Afganistan'da çağdışı Taliban rejimine karşı asker bulunduruyor. Orada olmasının nedeni Taliban'ın demokrasi ve hukuk dışı uygulamalarına, kadını ezmesine karşı durmaktı. Yani Türkiye laik ve çağdaş demokrasi için orada bulunuyor. Ancak kadın haklarını inceledi diye bir genç idama mahkûm ediliyor. Peki bu durumda Türkiye'nin orada ne işi var. Neden böylesine çağdışı bir karara bekçilik etsin?
Bu soru elbette orada bulunan diğer ülkeler için de geçerli. İngiliz basını da hükümete aynı soruyu soruyor. Bu olacak şey mi? İşte bu nedenle ben Afganistan'daki bu gencin durumunu önemsiyorum. Düşünsenize...
Türkiye dünyaya Müslümanların laik bir ülkede yaşayabileceklerinin örneğini vermek isteyen bir ülke...
500 BİN İMZA CEVAP ARIYOR
Bu nedenle laik bir ülke olarak böyle bir uygulamaya bekçilik yapamayacağını bildirebilir. Ve Müslüman bir toplum olarak, "kadın hakkının" önemli olduğunu söyleyebilir. Peki bunu neden yapmıyor? Başkasının iç işi diyemez, çünkü Lübnan'dan Filistin'e, oradan Sudan'a kadar her konuda devreye giren yeni bir dış politikamız var.
Bu yüzden Afgan genci için gösterilen bu ilgisizliğin nedenini merak ediyorum. Acaba Ali Babacan türban için gösterdiği hassasiyeti İslamiyet adına idam cezası verilen bu gence gösterebilecek mi?
500 bin imza bu sorunun cevabını arıyor...