Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2001 00:00
ÖNCE bir anekdot anlatacağım. 1988 ‘intifada’sını Kudüs'ten izliyordum ve Tuba ve Cengiz Çandar da mukaddes şehre geldiklerinden, arkadaşlarımı karşılamak için, kiralamış olduğum otomobille Tel Aviv havaalanına gittim. İstanbul uçağını beklerken de, yanımda bulunan ve kendi aralarında Türkçe konuşan ülkemiz kökenli İsraillilerin hoşbeşine kulak misafiri olmaktayım...Aparat salimen indi ve yolcular görünmeye başladı ki, yanımdakilerden biri aniden ‘ulan, sofuya bak’ diye yüksek ve kızgın bir sesle haykırdı.Zahir cuma akşamının kutsal ‘şabbat’ı başladığından, yaşlıca bir yolcu uçak kapısından, başında Yahudilerin ‘kippa’ dediği dua takkesiyle çıkıyor.Bu işe pek kızan benim komşular ha bre, o eski Musevi lehçesiyle, ‘bizim memleketten hiç sofu çıkar mı be! Kerata, sen ananın karnından nerede doğdun’ diye öyle bir söyleniyorlar ki, o ana kadar renk vermeyen ben dayanamadım ve makaraları koyuverdim. Onların şaşkın bakışları altında gülmekten kırılıyorum.Neyse, o sırada Tuba ve Cengiz peydahlandı da, ben hemencecik tüyüverdim.Şimdi iki noktaya dikkat çekmek istiyorum:Bir; ‘bizim memleket’ tanımlamasına ve iki; laik kimliğe...* * *BURADA, o çok zor Yahudilik nedir, ne değildir sorusuna cevap aramayacağım.Ama şu kesin, Filistin doğumlu ‘sabra’lar için bir tek İsrail'se de, diğer Musevilerin bir ‘aidiyet memleketi’ vardır ve o memleket, ‘köken ülke’dir. Ben Gurion havaalanındaki komşularım gibi de, şimdi ister Siyonist devlette, ister başka bir yerde yaşasınlar, orijini İmparatorluk coğrafyamıza uzanan Yahudilerin ‘bizim’ dediği ve diyeceği ‘memleket’ ise Türkiye'dir!Zaten Tel Aviv dışişleriyle teması olanlar bilir, söz konusu başkentte hiçbir hükümetin kolay kolay es geçemeyeceği bir ‘Türk lobisi’ mevcuttur.Dersaadet'in İberya mazlumlarına kucak açmış olması; ‘millet’ bünyesindeki Musevilerin diğer gayr-ı müslimlerden farklı bir muameleye tabi tutulmaması; bazı ‘vukuat’lara (!) rağmen Cumhuriyet döneminde antisemit bir politikanın sistemleştirilmemesi; Ankara'nın İsrail'i ilk tanıyan devletler arasında yer alması ve nihayet Davudi kimlikten vatandaşlarımızın varlık sürdürmesi Türkiye 'yi ayrıcalıklı kılar ki, bu, ülkemiz kökenli İsraillilerin göğüslerini gere gere ve Türkçe olarak ‘bizim memleket’ demeleri için yeter de artar bile.Varın, zaten öz be öz TC tebasını taşıyan ve kaderde, kederde ve sevinçte bizden, bizim ve biz olan Musevi yurttaşlarımızı siz düşünün!‘Bizim memleket’ mi, tabii ki bizim memleket!* * *ÖTE yandan, muhtemelen önce Osmanlı, sonra Cumhuriyet İslamının fanatizme set çekmiş olmasından dolayı, istisnalar hariç, yalnız Yahudiler değil hemen tüm gayr-ı müslim yurttaşlarımız da laik - seküler bir karakter arzederler.Tamam, klise veya sinagog ama, buralar dinin ve ibadetin ötesinde, esas olarak bir kimlik aidiyetinin tescil ve devamlılık merkezlerini oluştururlar.Bizim Rumlarımızdan, Ermenilerimizden, Süryanilerimizden öyle gece gündüz papaz karşısında tövbekarlığa gideni pek çıkmaz. Yahudilerimizden de ‘şabat’ akşamı elektrik butonuna dokunmamak için komşusunu çağırana fazla raslanmaz.Bu toprakların çok eskilere uzanan göreceli bir hoşgörü, kaynaşma ve pragmatizm hamurundan olacak, Tel Aviv havaalanında beni katıla katıla güldüren o ‘sofu’ sözcüğü, Hristiyanlarımıza ve Musevilerimize de yabancıdır. Zaten işte, dinince dinlensin, İslam bir Şeyh Hüseyin Efendi türbesini ziyaret eden Yahudi bir Üzeyir Garih...Muhammedi, İsevi, Musevi, şükür ‘bizim memleket’te ‘sofu’luk bu kadar!
button