Meme kanserinde yeni umut

Güncelleme Tarihi:

Meme kanserinde yeni umut
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 15, 2004 11:12

Her 8-10 kadından birinde görülen meme kanseri, ölüm nedenleri arasında ilk sıralardaki yerini korurken, bilimde sağlanan gelişmeler ve denenen yeni ilaçların, hastaların yaşam süresini uzattığı bildirildi.

Haberin Devamı

Meme kanserinin hormonal tedavisinde, 30 yıldır standart olarak kullanılan Tamoksifen'in, menopoz sonrası erken meme kanserinin koruyucu uygulamasında 5 yıllık kullanımından sonra denenen Letrozol tedavisinin, hastalığın tekrarlama riskini yüzde 6 oranında azalttığı,yaÅŸam süresini ise yüzde 2 artırdığı belirlendi.Â

 

Meme kanserine karşı son bilimsel çalışmaların ele alındığı ''Meme Kanserlerinde Hormonoterapi Sempozyumu'' sonrasında Ege Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı ve Kanserle Savaş Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu ile Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Medikal Onkoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Güler, konuyla ilgili açıklama yaptılar.

Haberin Devamı

 

Hormona duyarlı kanser türlerinden olan meme kanserlerinde antiöstrojen tedavilerin önemine deÄŸinen Prof. Dr. HaydaroÄŸlu, bunların içinde en önemlisinin, standart yaklaşımla 30 yıldan beri kullanılan Tamoksifen olduÄŸunu belirtti.Â

 

Prof. Dr. Haydaroğlu, daha sonra geliştirilen aromataz inhibitörleri grubu ilaçların (Letrozol, Anastrozol), Tamoksifen kullanımında rastlanabilen rahim kanseri, damar pıhtılaşması gibi yan etkileri azalttığını, buna karşın kemikler üzerinde olumsuz etkilerinin bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Haydaroğlu, bu ilacın, osteoporotik kadınlarda, kemik güçlendirici ilaçlar, kalsiyum ve D vitamini ile birlikte verilmesi gerektiğini kaydetti.

 

Prof. Dr. Güler ise Tamoksifen'in, erken evre meme kanserinin koruyucu tedavisinde halen standart olduÄŸunu, son yıllardaki geliÅŸmelerin, Letrozol etken maddesinin bulunduÄŸu yeni grup ilaçların,erken evrede de kullanılabileceÄŸini ve hastalığın tekrarlama olasılığını çok daha azalttığını gösterdiÄŸini bildirdi.Â

   Â

''YAÅžAM SÃœRESÄ°NÄ° UZATIYOR''

Haberin Devamı

   Â

Prof. Dr. HaydaroÄŸlu ve Prof. Dr. Güler'in verdikleri bilgiye göre, ABD'de menopoz sonrası 5 bin 200 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, 5 yıllık Tamoksifen kullanımının üzerine uygulanan Letrozol tedavisinde, çarpıcı sonuçlar alındı. Tamoksifen tedavisini tamamlayanhastaların iki gruba ayrıldığı çalışmada, ilk gruba, ilaca benzeyen ama bir özelliÄŸi olmayan plasebo verilirken, diÄŸerine Letrozol tedavisi uygulandı. Letrozol alan grupta hastalığın tekrarlama oranının çok daha az olduÄŸu görülünce çalışma erken sonlandırılırken, hastalara gerekli bilgilendirme yapılarak, plasebo grubuna da aynı tedavinin uygulanmasına geçildi.Â

 

Çalışma sonrasında hastalığın tekrarlama olasılığının net olarak yüzde 6 azaldığı, yaÅŸam süresinin ise yüzde 2 oranında arttığı belirlendi. Â

Haberin Devamı

 

Klinik çalışmalarda artık meme kanserinin oluÅŸumunun engellenmesi konusuna yoÄŸunlaşıldığını bildiren Prof. Dr. Nilüfer Güler, meme kanseri geliÅŸme riski yüksek olan saÄŸlıklı kiÅŸilere 5 yıl süreyle Tamoksifen verilmesi sonucu hastalığa yakalanma riskinin yüzde 50 oranında azaltıldığının kanıtlandığını söyledi.Â

   Â

''HEDEF, OLUŞUMUNU ÖNLEMEK''

   Â

Prof. Dr. Güler, ''Åžimdi yeni çalışmalarda aromataz inhibitörü dediÄŸimiz bu grup ilaçların, meme kanserinin koruyucu tedavisindeÂetkilerinin görülmesinden sonra bu kanseri önlemedeki etkileri araÅŸtırılıyor. Bununla ilgili en az üç çalışma devam ediyor. Hedef, meme kanserinin olmasını engellemek. Belki 15-20 yıl sonra koruyucu önlemler sayesinde kanserin oluÅŸumunu engellemeyi daha çok konuÅŸuyor olacağız'' dedi.

Haberin Devamı

 

Prof. Dr. HaydaroÄŸlu da Dünya SaÄŸlık Örgütü ve ABD istatistiklerine göre, 2000 yılında 10 milyon olarak saptanan genel kanser vaka sayısının, son 10 yıldaki yüzde 22'lik artış dikkate alınarak, 2050'de 23 milyona çıkacağının tahmin edildiÄŸini söyledi. Bunun içinde meme kanserlerinde de giderek artış kaydedildiÄŸini belirten Prof. Dr. HaydaroÄŸlu, ABD'deki yüzde 1.2 oranındaki artışa karşın hastalığın daha az görüldüğü UzakdoÄŸu ülkelerinde yüzde 3-5 artış bulunduÄŸuna dikkat çekti.Â

 

Ayfer HaydaroÄŸlu, ''Bunun sebebi, saÄŸlık hizmetlerinin eksiksiz yapıldığı batı ülkelerinde, vakaların tarama programları ile çok erken, henüz yayılma riskinin bulunmadığı hücre içi döneminde yakalanmasıdır. Bu durum, jinekolojik kanserler için de geçerlidir'' dedi.    Â

Haberin Devamı

 

Uzmanlar, hastalık ne kadar erken tanınırsa, yaşamın o kadar uzayacağını vurguladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!