Güncelleme Tarihi:
Alaattin Çakıcı ile Nuri Ergin arasındaki yazılı çekişme çok ileri gitti
Yeraltı dünyasının mahremiyetini bilenler, ‘‘Üzerimize sıçrarlar’’ diyerek isim vermekten kaçınsalar da, üslubun racona uymadığı konusunda birleşiyorlar. Ağız birliği edercesine, ‘‘Bu alemde hesaplar uluorta görülmez’’ diyorlar.
ADAMLARI ÇATIŞIR
Polis yetkilileri, ‘‘Ok yaydan çıkmış’’ diyor. ‘‘İkisi de adamlarına karşı itibar kaybetmemek için, mektuplarında hakaretin dozunu arttırıyor. Cezaevinde kan dökülecek diye beklerken, dışarıda iki grubun adamları birbirine girebilir.’’
Emekli bir savcı, uluorta hesaplaşmayı, ‘‘Bu yeraltı dünyasının normlarına uygun bir çatışma değil. Sanıyorum, birinden birine yol verdiler’’ diye yorumluyor. ‘‘Birbirlerine kırdıracaklar, sokağa mı salacaklar?
Mektuplar da birinden biri için nefsi müdafaaya zemin oluşturacak.’’
Aynı kişi iki tarafın profilini bakın nasıl çıkartıyor:
‘‘Kullanılmış insanlar. Kirliye bulaşmışlar.’’
Yeraltı dünyasının kurallarını bilenler, artık bu mektuplaşmanın sonunun geldiğine, çok değil, bir hafta içinde kan döküleceğine inanıyorlar.
Cezaevinde kim ağır basacak, kimin borusu ötecek. İşte onun yorumunu yapmak zor. İki tarafın barışma ihtimaline şimdilik ‘‘Var’’ diyen yok.
6 DEMİR KAPI
Kan dökülecek demesi kolay ama Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi'nde bir koğuştan diğerine geçmek öyle kolay değil. Alaattin Çakıcı, cezaevinin sağ bölümünde, Nuriş ise sol tarafındaki hücrede kalıyor. İki hücre arasındaki 100 metrelik mesafe içinde altı demir kapı var. Maltaların kapıları kilitli. Her kapının önünde ikişerden toplam 12 gardiyan görev yapıyor.
Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi yetkilileri, Çakıcı ile Ergin arasındaki gerginlik başladıktan sonra, avukat görüşlerine ayrı ayrı çıkartıldıklarını, maltada karşılaşmalarına izin vermediklerini söylüyor. Kısacası, mektuplarda sık sık geçen ‘‘maltada hesaplaşma çağrısı’’, bu önlemler devam ettiği sürece uzak ihtimal olarak görünüyor.
VUR EMRİ VAR
Geriye tek bir ihtimal kalıyor, hücre havalandırmasının 7,5 metrelik duvarını aşıp çatıya çıkmak. Hücreler arasındaki 100 metrelik mesafeyi çatıdan aşmak. Sonra hasmını havalandırmada sıkıştırmak. Ya da havalandırmadan girip, hücrede hesaplaşmak.
Cezaevi yetkililerine göre böyle bir plan yapmak kelimenin tam anlamıyla ‘‘Delilik’’.
Cezaevinin çatısı, kulelerde nöbet tutan jandarma tarafından 24 saat gözetleniyor. Çatı, geceleri ışıldaklarla aydınlatılıyor. Buna rağmen çatıya çıkmaya kalkanlar için, ‘‘Vur emri’’ var.
Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi'nde, bu şartlar korunursa, ‘‘Hesaplaşmak’’, ‘‘Hesaplaşalım’’ demek kadar kolay değil.
Nuriş, Tarumar'a fark attı
Teyp kaseti ve telefonla racon kesmekte usta olan Alaattin Çakıcı, iş mektuba gelince geride kaldı. Kağıt ve kalemle laf üretme işinde Nuri Ergin, Tatlı Kaçıklar dizisindeki mafya babası Tarumar'ı bile geride bıraktı. Bakalım kim kime ne demiş?
NURİ ERGİN
Şerbeti posalanmış şambabası.
Voltajı düşük sihirli lamba.
Havalar yağışlı, saç boyaların akacak.
Çakıcı adam mı, madam mı?
Kaşarlanmış edepsize, biz hep dostoğlu dostluk yaptık.
Sanal kolpacının (Boşa konuşan) teki.
Söyle bakalım, edepsiz sen mi yaman, ben mi yaman?
Fizik, kimya değiştiren bu sanalın dünyasını değiştirdim.
Yok öyle kınalı kuzum.
Sen damardan girmeyi edebiyatınla iyi bilirsin.
Paranoyak namert.
Anafor kolpacı.
İflah olmazsan, şeytan gibi taşlanırsın.
Cinini asla geri vermem, sihrini aldım.
Yaşın Cemaliye ermiş.
Sen bu alemin edebini, adabını bozan ilk insansın.
Gülümseyerek gençliğe teslim edeceksin ceketini. Bir düşün kutsal Çanakkale zaferimizdeki Nusret Gemisi'nin sürprizini!
Satanist düşünceli şambabası.
ALAATTİN ÇAKICI
Onlar adam değil sadece anneleriyle görüşürüm.
Kişilik ve milliyet erozyonuna uğramış, garip göçebegiller.
Gereğini yapmazsanız, yapmayıp da basına demeç verirseniz şerefsizsiniz!
İnsanı savcılar değil, Allah korur.
Türkçe zayıf, imla sıfır, ifade güçlü
Haftalardır süren savaşta uçuşan mektuplar gösterdi ki, Alaattin Çakıcı da, Nuri Ergin de, Türkçe'den sınıfta kalır. Olur olmaz yerde büyük harf kullanmak, ikisinin de arızası. Alaattin Çakıcı, c'lerle ç'leri, ı'larla i'leri karıştırıyor. İsimleri (')lerle ayırmıyor. 'Ki'ler, 'De'ler, 'Da'lar, 'Mi'ler hep bitişik. Her ikisi de 'Ağabey' yerine 'Abi' yazmayı tercih ediyor. Her ikisi de konuşur gibi yazıyor, cümlelerin başı sonu belli değil.
Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Özkan'ın mektup düellosu yorumu
Devlete ve hukuka racon kesiyorlar
KANAL D Haber Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Özkan, yeraltı dünyasının iki ünlü ismi arasındaki sözlü savaş karşısında devletin ve hukukun sessiz kalmasına ilişkin 'Birileri iti ite kırdıralım, olsun bitsin diyor' yorumunda bulundu.
Özkan sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Mafya ve çete başları Türkiye'de 'Katiller demokrasisi, hırsızlar düzeni' yaratma çabalarını artık aleniyete döktüler. Meydan okuyorlar. Hem de bağıra çağıra. Korkak ve cahil oldukları için bunların ekmeğine yağ süren görevliler var. Son günlerde toplumun geneline hakim olan hukuksuzluk anlayışını, mektupları yoluyla bir kara hançer gibi adliyenin en önemli birimine, cezaevlerine sapladılar. Cezaevlerinde devletin ve hukukun koruması ve kollaması altında bulunan mafya ve çete reisleri bu mektuplardaki sözleriyle aslında birbirlerine değil, devlete ve hukuka başkaldırıp, racon kesiyorlar. Neden mi? Çünkü cezaevlerinde bir rant ve sokağa hakim olma savaşı yaşanıyor da ondan. Buna seyirci kalanlar, bu rant savaşından pay alanlardır. Görevliler suskun. Mafyanın mektuplarını taşıyorlar. Savunma hakkının kutsallığı üzerinde yaşayan avukatlar, Türkiye üzerindeki bu büyük karanlığın posta kutusu oldular. Yazık. Düşünün Alaattin Çakıcı ve Nuriş lakaplı Nuri Ergin'in söylediklerini. İkisi de aynı cezaevinde. İkisi de devletin ve hukukun korumasında. Ama karşılıklı mektuplarıyla ne demeye getiriyorlar. 'Biz nerede olursak olalım, hukuk da devlet de bize vız gelir. Biz ağzımıza geleni söyleriz. Canımız ne isterse onu yaparız.' Her şeyi o kadar ucuzlattılar ki, hukuk ayaklar altında. Devlet mafyanın tehdidine dur demiyor.