Mekke’den kaçış ve büyük tuzak

Güncelleme Tarihi:

Mekke’den kaçış ve büyük tuzak
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2009 00:00

Artık hicret etme zamanı gelmişti?
Müslümanlar bulundukları yerden bir başka kente yani Medine’ye göç edeceklerdi. Başka çıkar yol da kalmamıştı.

Peygamber Efendimiz (sav) inananları bir araya topladı ve onlara şöyle dedi:
“Sizin hicret edeceğiniz yerin iki kara taşlık arasında hurmalık bir yer olduğu bana gösterildi?”
Bu da Müslümanların Medine’ye göçebileceklerine dair bir nevi izindi?
ınananlar 13 yıl sonra Muharrem ayında (Temmuz 622) Medine’ye hicret etmeye başladılar. Medine’ye göç eden Mekkeli Müslümanlara “Muhacirun” adı verilmiştir. Medine’ye giderken büyük bir gizlilikle kaçıyorlardı.
Ama sadece Hz. Ömer Mekke’den gizli ayrılmadı. Kılıcını kuşandı, Kabe’yi tavaf etti. Bütün müşriklere meydan okuyarak şöyle dedi:
“ışte ben Medine’ye gidiyorum. Analarını ağlatmak, karılarını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyenler peşime düşsün...”
Böylece Mekke’de sadece Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir ve Hz. Ali kalmıştı? Peygamberimiz (sav) en büyük tehlike karşısında yapayalnızdı?
Müslümanların Mekke’yi terk edip gitmeleri müşrikleri sevindirmedi. şimdi Hz. Muhammed (sav)’de Medine’ye gider, Müslümanların başına geçerse, Mekkelilerin şam ticaret yolu kapanabilirdi. Durumun ciddiliğini anlayan Kureyş müşrikleri, Mekke’de yapayalnız kalan Peygamber Efendimize ne yapmak gerektiğini kararlaştırmak üzere Daru’n-Nedve’de toplandılar.
Toplantıda Ebu Cehil, Ebu Süfyan, Ebu’l-Bahteri, Utbe b. Rabia, Cübeyr b. Mut’im, Nadr b.Haris, Ümeyye b.Halef, Hakim b.Hızam...... gibi Mekke ileri gelenlerinin hemen hepsi vardı.
Müslümanlık tehlikesinin önlenmesiyle ilgili çeşitli fikirler ileri sürdüler. Ebu Cehil:
- Kureyş’in bütün kollarından birer temsilci seçelim. Bunlar aynı anda hücum edip Muhammed (sav)’i bir hamlede öldürsünler. Kimin vurduğu, kimin darbesiyle öldüğü belli olmasın. Böylece kanı bütün Kureyş kabilesine dağılsın, Haşimiler bütün Kureyş kollarına karşı çıkamayacaklarından kan davasına kalkışamazlar. Çaresiz diyete (kan bedeline) razı olurlar. Bu iş böylece kapanır... dedi.
Ebû Cehil’in teklifi ittifakla kabul edildi. Hemen Kureyş kollarında 40 yeminli kişi seçip toplantıyı bitirdiler.
Müşriklerin Daru’n-Nedve’deki bu konuşma ve planları el-Enfal Suresi’nin 30’uncu ayetinde şöyle özetlenmektedir.
“Ya Muhammed, hatırla şu zamanı ki, inkâr edenler (Mekke müşrikleri) seni bir yere kapatmak veya (hepsi birden) öldürmek yahut da (Mekke’den) çıkarmak için sana tuzak hazırlıyorlardı. Onlar sana tuzak kurarken, Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Allah tuzakların en iyisini kurar.”

Hükümdarım sıra henüz sana gelmedi

Gaznelİ Mahmud’un veziri, o dönemin bilgini şeyh Ebu’l Hasen Harakani’nin evine gitti? Amacı Sultan Mahmud’un kendisini ziyaret edeceğini bildirmekti?
Önce Sultan’ın neler yaptığını anlattı ve sultanın çok dirayetli bir hükümdar olduğunu, bilginleri çok sevdiğini belirtti. Bu nedenle hükümdara iltifat edilmesini istedi? Bir gün Gazneli Mahmut vezirleriyle birlikte tanınmış bilginin ziyaretine gitti. şeyh hiç aldırmadı, ilmiyle uğraştı? Hükümdar ve adamlar dergahın kapısına kadar geldiler. Bilgin hala ortalarda yoktu. Baş vezir içeri girip rica etti:
“Ey din ulusu?” dedi. Hiç değilse bu değerli hükümdarı odanızın kapısında karşılayın?Bilgin buna da aldırmadı. Vezir şikayete başladı:
“Ey mübarek insan, sen Allah’ın Kuran’da “Allah’a Peygambere ve içinizden emir sahibi olanlara itaat edin” buyruğunu bilmez misin?
Bilgin şu açıklamada bulundu:
“Biz o sözünü ettiğiniz “Allah’a itaat ediniz” kısmına o kadar daldık ki, henüz peygambere bile sıra gelmedi. Kaldı ki hükümdara itaat edelim?”
Söz hükümdara iletildi. Gazneli Mahmud bu cevabı çok sevdi.

BİLGİ

Peygamberler sadıktırlar; her hususta doğru sözlüdürler. Kendilerinden asla yalan çıkmaz.
Peygamberler emindirler. Her türlü güvene sahiptirler.
Peygamberler son derece yüksek bir anlayışa, tam akla ve kuvvetli bir görüşe, üstün bir zekâya sahip bulunmuşlardır.
Peygamberler masumdurlar. Onlar gizli ve aşikar her türlü günahtan, küçük düşürücü bayağı işlerden tamamen uzaktır.
Peygamberler tebliğ sıfatına sahiptirler. Emrolundukları hükümleri, olduğu gibi insanlara bildirirler. Bu hükümlerden birini saklamış olmaları düşünülemez.

ÖNEMLİ

İmanın şartlarını kabullenmek için şöyle deriz: “Ben Yüce Allah’a, O’nun meleklerine, O’nun kitaplarına, O’nun peygamberlerine, ahiret gününe, kaderin (iyi ve kötü her şeyin yaratılışı) Allah’tan olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilip mahşerde (hesap yerinde) toplanmak haktır ve gerçektir. şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki, Hazret-i Muhammed (s.a.v.) O’nun kulu ve peygamberidir.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!