Mehmetçik Lübnan'a gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Mehmetçik Lübnana gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 05, 2006 16:36

Türkiye'nin Lübnan'a asker göndermesinin kabulu isteğiyle TBMM'ye gönderilen Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulu'nda 192 ret oyuna karşılık 340 oyla kabul edildi. 1 milletvekili çekimser oy kullandı.

Haberin Devamı

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından, AK Parti ve CHP milletvekillerinin verdiği iki ayrı önergeyle oylamanın açık yapılması istendi. 533 milletvekilinin katıldığı açık oylamada, tezkereye, 340 evet, 192 red oyu verildi, 1 milletvekili de çekimser kaldı.

Başkanvekili Nevzat Pakdil, olağanüstü toplantı konusunun görüşmelerinin tamamlandığını bildirerek, 1 Ekim Pazar günü toplanmak üzere birleşimi kapattı.

Tezkerenin kabul edilmesinin ardından AK Parti'li milletvekilleri sıraya girerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı tebrik etti.

ERDOĞAN: HAYIRLI OLSUN

Başbakan Erdoğan, Lübnan'a asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin Genel Kurulda kabul edilmesinin hayırlı olmasını diledi.

Erdoğan, TBMM Genel Kurulu çıkışında gazetecilerin konuya ilişkin sorusunu, ”Arkadaşlarımız açıklamalarını yaptı ve bu açıklamalar neticesinde de Parlamento, kararını, gördüğünüz gibi tezkere istikametinde olumlu bir şekilde vermiştir. Hayırlı olmasını diliyorum” diye cevapladı.

Haberin Devamı

Erdoğan, bir gazetecinin “340, beklediğiniz rakam mı?” sorusuna da “Ben size açıklamadım mı dün akşam?” karşılığını verdi.

MERAL'İN SÖZLERİ MECLİS'İ GERDİ

TBMM’de Lübnan’a asker gönderme tezkeresinin görüşülmesine öğleden sonra başlandı. CHP Genel Sekreteri Önder Sav, tezkerenin gerekliliği hakkında usul tartışması başlattı, ancak istemi TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil tarafından oylanmadı. Sav, “Lübnan işine bulaşmayalım asker göndermeyelim. Ulusumuzun beklentilerine açıkça ters olduğu belirtilen bu tezkerenin görüşülmesine yer olmadığına karar verelim” dedi.

İÇERDE OYLAMA DIŞARIDA EYLEM 

TBMM Lübnan’a asker gönderilmesini öngören Başbakanlık tezkeresini görüşürken Meclis dışında da sivil toplum örgütleri protestolarda bulundu.

Meclis çevresinde güvenlik kuvvetleri geniş güvenlik önlemleri alırken ilk protesto Konur Sokak’ta başını TKP’nin çektiği Yurt Sever Cephe tarafından gerçekleştirildi. Burada toplanan kalabalık hükümet, ABD ve İsrail aleyhinde sloganlar atarken Lübnan, Irak bayrakları taşıdılar. Daha sonra harekete geçen kalabalık yoğun polis kordonu eşliğinde Konur Sokağı geçtikten sonda Akay’a geldi.

Atatürk Bulvarı çıkışında önleri kesilen kalabalık burada ıslık, alkış ve sloganlarla tezkereyi protesto etti.

Ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın güvercinden resimlerinin bulunduğu ve üzerinde “Tayyip Lübnan’a Annan’ı da al git” sözlerinin yazıldığı büyük boy afiş serilirken yurtdışına asker gönderilmesine karşı toplanan imzaların bulunduğu çok sayıda klasörler de pankartın çevresine konuldu.

Kalabalık Akay caddesinde oturmasını sürdürürken polis içlerinden bir grubun imza klasörlerine Meclis’e ulaştırabilmesi için izin verdi. Aralarında Bergama köylülerinin eylemleriyle tanınan Oktay Konyar ile TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın da bulunduğu yaklaşık 30 kişilik bir grup polis eşliğinde imza klasörlerini Meclis Dikmen Kapısı’na kadar getirdiler. Burada içlerinden sadece üçü Meclis’e alınırken klasörlerde yetkililere teslim edildi.

Protestocular arasında eylemleriyle adlarını duyurmaya başlayan Manisa’nın Dereli köylüleri de hazır bulundu. Kalabalık Akay Caddesi’nde şarkı söyleyip sloganlar atıp bekleyişini sürdürüyor.

Bu arada Kızılay’da sabah saatlerinde halk evlerine mensup 8 kişinin pankart açmak isterken emniyet güçleri tarafından gözaltına alındığı öğrenildi.


TBMM Genel Kurulu’nda yapılan yoklama sonucunda çoğunluğun sağlandığı anlaşılınca AKP’nin toplantı çağrı önergesi, TBMM Bülent Arınç’ın çağrısı ve Başbakanlık tezkeresi okundu.

TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil’in yönettiği birleşimin açılışında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın salonda bulunmaması dikkat çekti.

Toplantının açıldığı dakikalarda, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın eşliğindeki Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev ve heyettekiler de genel kurul’a gelerek çalışmaları bir süre izledi.

CHP Genel Sekreteri Ankara Milletvekili Önder Sav, tezkerenin gerekli olup olmadığı hakkında usul hakkında konuşma yapmak istediğini Başkanlık Divanına bildirdi. Bunun üzerine 1 Mart 2003’te birleşimi yöneten Arınç’ın o zaman uygun bularak benzeri bir istemi yerine getirmesi gerekçesiyle Sav’ın istemi kabul edildi.

SAV: LÜBNAN İŞİNE BULAŞMAYALIM

TBMM’nin bugün tarihi bir toplantı yaptığını belirten Sav, BM’nin angajman belgesinde süngüye atıfta bulunulduğunu belirtirken, süngüyle çok şey yapılabileceğini “ancak üzerine oturulamayacağını” vurguladı. Sav, şunları söyledi:

“Tezkere ustaca yazılmış bir senaryonun çok önemli bir aşamasıdır. ABD’nin düğmeye basmasından sonra gündeme gelen bir tezkeredir. Türkiye'nin Lübnan’da ne işi var sorusunu sormak elbette hakkımız. Bu kararımız BM kararına dayanıyor denilerek işin içinden kolaylıkla çıkılamaz. Daha TBMM bu yetkiyi size vermeden hangi yetkiyle bunu dışarıda açıklıyorsunuz? Siz önce analara babalara çocukları askere gidenlere güvence verin, Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmayın. Askerlik yan gelip yatmak değildir demek uygar bir ülke başbakanına yakışan bir üslup hiç değildir. Lübnan’a asker göndererek değil gücünüz yetiyorsa Kandil Dağına asker göndererek gösterin gücünüzü. Irak’ta askerin başına çuval geçirilirken, görevli giden polislerimiz nedensiz öldürülürken hesap soramayan, Türk şoförü katledilirken hesabını soramayan hükümet mi koruyacak. Tüm kesimler asker göndermeye karşı, ağabeyiniz eski ustanız Erbakan istemiyor.

Bataklığa saplanmaya doğru yol alan AKP TBMM’deki parmak çoğunluğuna güvenerek Lübnan’a asker göndermek istiyor. Tarih önünde sorumlu olursunuz. Çocuklarınıza torunlarınıza hesap veremezsiniz, göz bebeklerine bakamazsınız. Bu Meclis Lübnan tezkeresini de reddederse oy kullanan yüce milletin temsilcileri ihanet mi etmiş olacaktır? Ne yapalım siyasi terbiyesi bu. Bu bir ahlak meselesi sonradan da kazanılamaz. Lübnan işine bulaşmayalım asker göndermeyelim. Ulusumuzun beklentilerine açıkça ters olduğu belirtilen bu tezkerenin görüşülmesine yer olmadığına karar verelim.”

PAKDİL, OYLATMADI

Ancak TBMM Başkanvekili Pakdil, tezkerenin Anayasa ve İçtüzüğe uygun olduğu gerekçesiyle, Sav’ın istemini oylatmaksızın, görüşmeleri sürdürdü.

CHP Danışma Kurulu’nun toplanarak 20 dakika olan grup konuşma sürelerinin uzatılmasını istemişti. Ancak Danışma Kurulu uzlaşması sağlanamayınca CHP grup konuşmalarının 20 yerine 60’şar dakika yapılması yönünde grup önerisi getirdi. 

KURTULUŞ SAVAŞI'NDA TESLİM OLURDUNUZ

Lübnan'a asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin görüşmeleri öncesinde CHP ve Anavatan Partisi'nin grup önerileri yer yer gerginlik yaşanmasına sahne olurken, CHP Ankara Milletvekili Bayram Meral'in, Kurtuluş Savaşı'ndan bahsederken, AKP'lilere, "Mazallah o dönem siz olsaydınız, İngiltere, Fransız, İtalyan, Yunan askerine elinizi kaldırıp teslim olurdunuz" demesi gerginliği artırdı.

Haberin Devamı

Danışma Kurulu'nda uzlaşma sağlanamamasının ardından CHP, gruplar adına 20 dakikalık konuşma süresinin 60 dakikaya, Anavatan Partisi de 45 dakikaya çıkarılması yönünde iki ayrı grup önerisi verdi. Önergelerin lehinde ve aleyhinde söz alan muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin konuşmaları Genel Kurul'da yer yer gerginliklere neden oldu.

CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Lübnan'da yaşananları haçlı seferlerinin günümüzdeki uzantısı olarak nitelendirirken, hükümet dışında Türkiye'de hiç bir siyasi parti, sivil toplum örgütü ve kuruluşların Lübnan'a asker gönderilmesini istemediğini söyledi. Yapılan kamuoyu yoklamalarında halkın yüzde 75-80'inin Lübnan'a asker gönderilmesine karşı olduğunu dile getiren Topuz, "Ankara sokaklarında 'çıkarsa tezkere Bilal gitsin askere' diye bağırıyorlar. Bunu düşünün" dedi.

Haberin Devamı

CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ ise tezkerenin kabulünün Türkiye'nin yararına olmadığını vurguladı. Elekdağ, bu sürecin bölgede yeni acımasız kıyımlara yol açacağını dile getirirken, tezkereye olumlu oy vermenin vebalinin büyük olduğunu söyledi.

DAMAT FERİT BENZETMESİ

Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, hükümetin bu konuda hiç bir şeyi müzakere etmeden her şeye evet dediğini kaydederken, şöyle dedi: "Hiç bir şeyi müzakere etmediniz. Damat Ferit Paşa da hiç bir şeyi müzakere etmemişti zaten. Onun için bu millet Kurtuluş Savaşı'nda kendi kaderini tayin etti. O gün İngiltere'nin ağzına bakan Damat Ferit gibi bugünkü hükümet de ABD'nin ağzına bakıyor."

Haberin Devamı

ELİNİZİ KALDIRIR TESLİM OLURDUNUZ

Bayram Meral'in konuşmasında ise Genel Kurul'daki gerginlik üst seviyeye ulaştı. Meral'in Kurtuluş Savaşı'ndan bahsederken, AKP sıralarına dönerek, "Mazallah o dönem siz olsaydınız, İngiltere, Fransız, İtalyan, Yunan askerine elinizi kaldırıp teslim olurdunuz" demesi gerginliğe neden olurken, oturumu yöneten Başkanvekili Pakdil, "Bu sözlerin muhatabı kim?" diyerek Miral'in konuşmasına izin vermedi. Pakdil, sözlerini düzeltmesi durumunda Meral'in mikrofonu açacağını söylerken, Meral'in sözlerini düzeltmemesi üzerine oturuma ara verdi. Verilen aranın ardından yeniden kürsüye gelen Meral, "Kurtuluş Savaşı'nda şu anda burada oturanların dedesi, babası şehit olmuştur. Anneler türküler yakmışlardır, 'Burası Muş'tur yolu yokuştur' diye. Yeni bir Muş yaratıyorsunuz. Bunu söylemeye çalışıyorum" diye konuştu.

Haberin Devamı

Meral AKP'li milletvekillerinden parti yöneticilerinden korkmadan tezkereye "hayır" oyu vermelerini isterken, "Ne korkuyorsunuz, aldığınız 6.5 milyon para, nefesiniz kokuyor" dedi. AKP sıralarından laf atılması üzerine Meral, "Benim de kokuyor sizin sayenizde" dedi.

KAPUSUZ: CHP TERÖRE KARŞI NE ÖNERDİ

AK Parti Grup Başkanvekili Salih Kapusuz da grup önerisi aleyhindeki konuşmasında, Türkiye'nin, tarihi, siyasi, insani ve bölgesel nedenlerle bu bölgede olması gerektiğini kaydetti. Kapusuz, Ortadoğu'daki temel sorunun, Filistin olduğuna işaret etti.

Kapusuz'un, “Bizi tenkit ederek, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi rencide ettiğinizin farkına varmıyorsunuz?” sözlerine CHP'liler tepki gösterdi.

“Terörle ilgili konuşmaktan başka bugüne kadar hangi projeyi önerdiniz?” diye soran Kapusuz, Anadolu'da “Şehitler çarpar” sözü bulunduğunu anımsattı. Kapusuz, “Şehitlere çarpılmayın” dedi.

Kapusuz, tezkere öncesi başta BM Genel Sekreteri olmak üzere ilgili bütün ülkeler ile görüşüldüğünü hatırlattı.

ERDOĞAN, GENEL KURUL SALONUNDA

Bu arada Kapusuz'un konuşması sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile Genel Kurul Salonuna geldi.

Grup önerisi lehine konuşan ANAVATAN Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş da Türkiye'nin Düyunu Umumiye borç batağına battığını öne sürerek, tezkerenin altında, borç verenlere bu bedelin ödenmesinin yattığını söyledi.

“40 yaşına kadar Siyonizmi telin mitinglerinde boy gösterdiniz, 40 yaşından sonra İsrail paktında yer alacaksınız” diyen Sarıbaş, AK Parti'lilere, “Kendi çocuklarınızdan kurun birlik, gönderin, benim gönderecek çocuğum yok” diye seslendi.

GÜL: KOSOVA VE AFGANİSTAN'A BM KARARI OLMADIĞI HALDE ASKER GÖNDERİLDİ

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, geçmişte Bosna, Kosova ve Afganistan'a, BM kararı olmadığı halde Türkiye'nin asker gönderdiğini ve gönderilen görev gücünün içinde muharip unsurların da yer aldığını söyledi.

Gül, TBMM Genel Kuruluna tezkere hakkında bilgi verirken, Türkiye'nin tezkere ile Lübnan halkının yanında yer aldığını ve BM'nin 1701 sayılı kararına destek çıktığını ifade etti.

Türkiye'nin görev alması için başta Lübnan hükümeti olmak üzere dost ve müttefik ülkelerin telkinde bulunduğunu anlatan Gül, Türkiye'nin uluslararası barış ve istikrara katkısının istenmesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin, başta Bosna ve Afganistan olmak üzere çeşitli ihtilaf bölgelerinde görevini başarıyla yerine getirmesinin büyük payı bulunduğunu söyledi.

Başta Almanya olmak üzere pek çok AB üyesi ülke ile bazı İKÖ üyesi Müslüman ülkelerin Lübnan'a asker gönderme kararı aldığını hatırlatan Gül, bir Doğu Akdeniz ülkesi olan Türkiye'nin, yine bir Doğu Akdeniz ülkesi olan Lübnan'ın istikrarıyla ilgilenmesinin doğal olduğunu vurgulayan Gül, Lübnan'da istikrarın sağlanmasının, Türkiye'nin güvenliği açısından ne kadar önemli olduğunun da yakın tarihte görüldüğünü kaydetti.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz ile ekonomik, siyasi ve sosyal ilişkilerinin giderek büyüdüğüne dikkati çeken Gül, bölgenin enerji koridoru olması özelliğinin devam ettirilmesi ve Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'nın güvenliğinin sağlanmasının önemini vurguladı.

Irak'taki kuvetlerini geri çeken İtalya ve İspanya gibi ülkelerin de Lübnan'a asker gönderme kararı aldığını hatırlatan Gül, son gelişmelerin, Türkiye'nin medeniyetlerarası köprü olma ve AB'nin küresel güç olması gerektiği yönündeki iddialarını da güçlendirdiğini söyledi.

Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyine üye olmak isteğini de ifade eden Gül, Türkiye'nin bölgenin en güçlü ülkesi olduğunu bildirdi.

Gül, Türkiye'nin Bosna-Hersek, Kosova ve Afganistan'da görev gücü bulundurduğunu hatırlatırken, görev alınan bölgelerle asker gönderme kararı

alınması sırasında hiç BM kararı bulunmadığını kaydetti.

Lübnan'da ise BM'nin çatışmaları durdurma kararı aldığını anlatan Gül, Bosna-Hersek'te çatışmalar devam ederken asker gönderme kararı alındığını ve görev gücünde muharip unsurların da bulunduğunu söyledi.

“MUHARİP GÜÇ GÖNDERİLMEYECEK”

Lübnan ile ilgili BM kararı bulunmasına rağmen, oraya muharip güç gönderilmeyeceğini bildiren Gül, UNIFIL'ın bölgede taraflardan biriyle çatışmaya girmesinin düşünülemeyeceğini ifade etti.

Diğer ülkelerin de bölgenin silahsızlandırılmasıyla ilgili görev almayacaklarını açıkladıklarını hatırlatan Gül, Türkiye'nin baştan beri çatışmaların sona ermesi için üçlü girişimde bulunduğunu anlattı.

Tezkere ile Türk askerinin alacağı risklerin en aza indirilmesinin öngörüldüğünü bildiren Gül, tezkere ile Türk askerinin insani yardım ve lojistik destek görev yapmasının amaçlandığını söyledi.

Türk askerinin, Doğu Akdeniz'in güvenliğinin sağlanması, dost ve müttefik ülkelere lojistik destek sağlanması, Lübnan askerlerinin eğitilmesi ve Türkiye'nin sağlayacağı insani yardımlarda güvenliği sağlama görevi alacağını kaydeden Gül, Türk askerinin görev yapacağı alanların, tezkerede açıkça ifade edildiğini vurguladı.

Bu konuda halkın kafasını karıştırmanın doğru bir siyaset olmadığı belirten Gül, “Meclis karar aldıktan sonra hepimiz askerinin arkasında dimdik durmalıyız. Onlara moral vermeliyiz, dua etmeliyiz ve Türk devleti olarak onların arkasında olduğumuzu göstermeliyiz” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Gül, Meclis'in karar almasından sonra bu konuda yapılan tartışmaların kesileceğini ümit ettiğini de belirterek, “Afganistan'da, Bosna'da, Kosova'da görev alan askerlerimizi ziyaret ettiğimizde nasıl büyük bir şeref ve gurur duyuyorsak, bu karardan sonra askerimiz oraya gittiğinde aynı tavrı göstermek hepimizin vazifesi olacaktır” dedi.

ÖYMEN: SANDIĞIN SESİNİ DEĞİL, VİCDANINIZIN SESİNİ DİNLEYİN

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onur Öymen, milletvekillerinden, Lübnan'a asker gönderilmesine ilişkin tezkere oylamasında, sandığın değil, vicdanlarının seslerini dinlemelerini isteyerek, “Hiçbir seçim başarısı, tek bir askerin hayatından daha değerli değildir” dedi.

Tezkerenin, TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde partisinin görüşlerini dile getiren Öymen, söz konusu düzenlemenin, Türk askerini, büyük bir çatışma ortamının beklendiği bir yangının ortasına atma tehlikesi taşıdığını söyledi.

Hükümetin, ABD, İran, İsrail, Lübnan gibi her gittiği ülkede, bu ülkelerin duymak istediği şeyleri söylediğini savunan Öymen, bunun adına, “nabza göre şerbet verme”, “mavi boncuk” politikası denildiğini belirtti. Öymen, bu politikaların uygulanması halinde Lübnan'da düşman kazanılacağını ifade etti.

Ortadoğu'daki çatışmanın bütün bölgeye yayılma olasılığına işaret eden Öymen, Türk askerini ateşe atmadan önce Türkiye'nin çıkarlarının düşünülmesi gerektiğini vurguladı.

Öymen, ABD, Kanada, İngiltere ve Hollanda'nın, Hizbullah'ı “terör örgütü” olarak tanımladığını anımsatarak, hükümete, “Siz nasıl tanımlıyorsunuz?” diye sordu.

“ANNELERİN SESİNE OY VERİN”

ABD, Mısır ve Suudi Arabistan'ın Lübnan'a asker göndermediğine işaret eden Öymen, “Bu ülkeler büyük ülke değil mi? Başbakan, 'ABD istedi diye asker gönderiyoruz' diyor. Sizin, PKK'ya karşı Irak'a asker göndermenizi engelleyen ABD bunu söylüyor” diye konuştu.

Öymen, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, daha önce ”hararetle” Afganistan'a asker gönderilmesine karşı çıkarken, şimdi Lübnan'a asker gönderilmesini istediğini söyledi.

Milletvekillerinden, “sandığın değil, vicdanlarının seslerini” dinlemelerini isteyen Öymen, hiçbir seçim başarısının, tek bir askerin hayatından daha değerli olmadığını vurguladı.

Tezkereye “hayır' oyu verilmesi, 1 Mart tezkeresinde gösterilen cesaretin gösterilmesi gerektiğini dile getiren Öymen, “Halkın sesine kulak verin, annelerin sesine oy verin” dedi.Konuşmaların ardından ANAVATAN'ın grup önerisi reddedildi.

Genel Kurulda, Lübnan'a asker gönderilmesine yönelik tezkerenin görüşmelerine başlandı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!