Güncelleme Tarihi:
Okul öncesi öğretmeni Mehmet Bilgin, ‘deneyimleyerek öğretme’ prensibiyle sınıf içinde uyguladığı yaratıcı etkinliklerde sınır tanımıyor. Yaptığı canlandırma çalışmalarıyla öğrencilerini bazen ‘taş devri’ne götürüyor bazen uzay istasyonuna çıkarıyor. Uçak olmak isteyen minik öğrencisi için sınıfın ortasına ‘zipline’ kurarak ona uçma deneyimi yaşatan ve benzeri çalışmalarıyla ‘küresel öğretmen ödülü’ kazanan Bilgin, şimdi ise sınıfına kurduğu hayal şehriyle öğrencilerine günlük yaşam becerileri kazandırıyor.
Ankara Etimesgut Şeyhşamil İlkokulu anasınıfı öğretmeni 38 yaşındaki Mehmet Bilgin, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun olarak 2009’da okul öncesi öğretmenliğine başladı. Kariyerinin son 10 yılında hep sıra dışı etkinliklere imza atan Bilgin, sınıfına taşıdığı taş devri, uzay çağı, ameliyathane, paraşütle atlama, mancınıkla kale fethetme gibi farklı temalarla hem çocukların okula olan ilgisini artırdı hem de deneyimleyerek öğrenmelerini sağladı. Yaptığı çalışmalar sonucu geçen yıl 97 ülkeden 19 bin öğretmenin katıldığı organizasyonda ‘Küresel Öğretmen Ödülü’ aldı. Kazandığı ödül sonrası yeni projelere devam eden Mehmet öğretmen, minik öğrencileri için tasarladığı ‘hayal şehri’ni şöyle anlattı:
ORTAM AYNIYKEN OKULLA BAĞLARI AZALIYORDU
Meslek hayatımın ilk 4-5 yılında rutin çalışmalarla ilerleyen bir öğretmendim. Bir gün kendime ‘bu çocuklar her gün buraya geliyorlar ama sınıf aynı, sıra aynı, atmosfer aynı bu şartlarda okulla kurdukları bağ azalıyor’ dedim. Sonra ‘öyle bir şey yapsam ki çocuklar hevesle gelse benim de heyecanım artsa’ diye düşündüm ve sınıfı onların hayallerine göre düzenleme fikri böyle başladı. Amacım çocukların merak ettiklerini deneyimleyerek öğrenmeleri.
HER ŞEYİ DENEYİMLEYEREK ÖĞRENİYORLAR
Çıkış noktam ise bir öğrencimin drama etkinliğinde taşıtlar üzerine konuşurken çocuk aklıyla ‘keşke uçak olsaydık’ demesi oldu. Sınıfa ‘zipline’ benzeri bir sistem kurduk. Çocukları sınıfta uçurduk. Diğer sınıflardaki öğrenciler de ‘ bu sınıfta çocukları uçuruyorlarmış’ diyerek sıraya girdi. Aslında çocukların merak edip sorduklarından çıkıyor bu etkinlikler. Bir başka gün ‘taş devri modası’ kitabını okurken öğrencim ‘o dönemde yaşasak ne yapardık’ diye sordu. Ben de taş devri ortamını en gerçekçi haliyle tasarlamak istedim. Bir ay uğraştım ve öğrencilerim taş devri kostümleri ve ilkel aletlerle o çağı deneyimleyerek öğrendiler.
MERAK VARSA ÖĞRENME PEŞİNDEN GELİR
Uzayla ilgili merakları da çok fazla olduğundan uzay istasyonu tasarladık. Taş devrinden uzay çağına insanlık tarihinin gelişimini de böylece anlatmış oluyorsunuz. İnsanlar avcılık yapıyorken günümüzde uzaya çıkabilecek teknolojiye sahipler. Bu farkı daha iyi idrak etmeleri için deneyimlemeleri önemli. ‘Merak varsa öğrenme peşinden gelir’ sözü hep meslek prensibim oldu.
SOSYAL BECERİLERİ GELİŞSİN DİYE...
Şimdi ise okulumuzda bir ‘hayal şehri’ tasarladık. 15 yıllık meslek hayatımın ilk yıllarında çocuklar daha aktif, canlı, mutlu, sosyal ve teknolojiden daha uzaklardı. Bir yere gittiklerinde selamlaşıp sohbet edebiliyorlardı. Şimdi ellerinde tablet, telefon var. Sosyal yaşam becerileri çok kısıtlanmış. Ben de mesela markete girdiklerinde iyi günler, hayırlı işler demeyi, teşekkür etmeyi, isteklerini öz güvenli şekilde ifade etmeyi iyi öğrensinler istiyorum.