Güncelleme Tarihi:
Medyaya baskı geri teper... “Yozgat basın tarihinin en karanlık gününü yaşadı” diye yazısına başlamış, Yozgat İleri Gazetesinin Sorumlu Yazıişleri Müdürü ve genç köşe yazarı Seda Erkılıç. Ve devam ediyor yazısına: “Bu mesleği yaptığım tarihler arasında böyle bir olaya hiç şahit olmadım. Benden önce de yaşandığını sanmıyorum. Çünkü basın sadece Yozgat’ta değil tüm dünyada özgür. Gazeteci veya gazete sahibi yazdığı bir haberden ötürü cezalandırılamaz. Tabii kanuna aykırı, kişisel hak ve özgürlüklere saldırı ve basın ahlâk ve ilkelerini ihlâl ediyorsa bu başka konu. Ama sırf kamuoyunu bilgilendirmek adına yapılan haberlerden, yazılardan ötürü cezalandırılıyorsa, buna da birilerinin dur demesi gerekir. Hele hele de kamu kurum yetkilileri kendi kişisel çatışmaları ve çıkarları uğruna görevlerini bu uğurda kullanıyorsa, kesinlikle birilerinin dur demesi gerekir.” Yani kepenkleri indirir. Yani susmak zorunda bırakılmış olur. Hangi çağda yaşadığımızı unutanlar var galiba. Gerçi çağını unutanlar her devirde çıkar. Çok partili yaşama geçtiğimizde Demokrat Parti yönetimi de basının üzerine gitmişti. Gitti de ne oldu? Kendi kaybetti. Tek partili dönemde - yani İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı ve CHP’nin yönetimde olduğu dönem - basının üzerine gidilmedi mi? Keskinlikle gidildi. Hatta “kayıtsız şartsız” sansür vardı. Gitti de ne oldu. İktidar yüzü görmedi hiç. Tek başına iktidar olamadı yani.. Biz bütün bunların gerilerde kaldığını sanıyorduk. Pek kalmıyormuş meğer Yozgat’ta Parantez Dergisi’nin üzerine gidilmesinin nedeni açık. Erkılıç da şöyle aktarıyor yazısında: “Bu durum yasal olarak olması gerektiği şekilde olmuş gibi gözükse de, bana göre olayın farklı bir boyutu var. Hatta ve hatta kasıt olduğunu bile düşündürecek gelişmeler var. Bunlara şöyle bir değinirsek. Parantez Dergisi en son sayısında Yozgat Belediyesi ile ilgili haberlere ve iddialara yer verdi. Ve yine Parantez Dergisi sahibi Yusuf Koçsoy’un iddialarına göre o günden sonrada incelemeler, denetlemeler başladı, geri adım atmadıkça da sıklaştı. Ve bugün ise durum ortada, derginin bürosu mühürlendi”. Bütün bu gelişmelere karşın, Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer ise bu konuda bir açıklama yapmış. Başer’e göre de, yasal müeyyide bunu gerektiriyormuş. Ruhsatı olmayan hiç bir işyeri çalışmalarını sürdüremezmiş. Ve olayın Parantez Dergisi’nin Belediye hakkında haber yapması ile ilgisi yokmuş. Tabi ki hiç bir başkan “sütün siyah” olduğunu söyleyecek değil. Malum ona göre de süt beyaz ama.. Ama’sı var bu dramatik olayın Eğer bu dergi ruhsatsız idiyse dün de ruhsatsızdı. Daha önceki gün de ruhsatsızdı. Hatta geçen yıl da ruhsatsızdı. Peki gerekli uyarılar yapıldı mı? Yoooo... Neden belediyeye yönelik eleştiriler arttığı zaman “ruhsat” akla geldi ve kapıya zabıta dayandı? İşte burda durmalı. Yerel basın olarak meseleye bakmak son derece yanlış tabii ki... Nitekim ulusal alanda da aynı baskılara tanık olmaya başladık. Hükümetin aleyhinde aylardır yayın yapan Kanaltürk’ün üstüne giden Maliye Bakanlığı tüm hesapları tek tek ve didik didik incelemeye aldı. Kanaltürk TV’si yeni kurulmuş değil. Başındaki meslekdaşımız Tuncay Özkan her ne kadar gazetecilikten daha ileri gidip, muhalif bir parti lideriymiş gibi meydanlara çıkıp, AK Parti yönetimini yerden yere vuruyor ama bu meselede elma ile armutları ayırmak lazım. Kanaltürk’ün hesapları incelenmesin mi? Tabii ki incelenecek. Temiz toplum için gayret sarfeden, halkı doğru bilgilendirmek için çırpınan İleri Gazetesi, ya da Parantez Dergisi kadar, Kanaltürk de denetime açık olacak. Kendimiz temiz olmadan, iktidarların kirlendiğini öne sürmek pek inandırıcı gelmez topluma. Topluma doğruları bildirirken, temiz toplumdan bahsederken önce kendi odamızı temiz tutmak zorundayız. Ama eğer biz temiz isek ve iktidarlar baskı kurmak, sindirmek amacıyla medya üzerine geliyorlarsa “Hodri Meydan”... “Kargadan korkan darı ekmez” demiş atalarımız.. Medya eğer “devekuşu” değilse... Eğer medya, ya da yazılı basın, doğruları aktarmak için elini taşın altına koymuşsa... Eğer sütünde zerre leke yoksa... Doğaldır ki hükümetleri, yerel yönetimleri eleştirecek. Herkes görevini yapacak bu ülkede. Nasıl ki medya, belediye başkanının yerel sorunların çözümünde at oynatmaya soyunmamışsa... Yozgat Belediye Başkanı da Parantez Dergisi’nin sahibi ve yazıişleri müdürlüğüne soyunmamalı. Sanırım Yozgat Valisi ne demek istediğimizi, kolaylıkla anlamıştır. “Gereğini....” yani valim... Gereği, neyse o... Tabii sadece Yozgat Valisiyle iş bitmiyor. Kanaltürk ekranlarının açık kalması da gerekiyor. Bu TV kanalının yayınların durdurulması, ya da eleştirilerin kesilmesi isteniyorsa bu gidiş hiç de hoş değil. Hükümetin emriyle böyle bir baskı kurulmak ısteniyorsa AK Parti de yanlış yolda demektir. Birileri bu gerçeği görse iyi olur sanırım. Sezai Bayar
Evet Yozgat’ta aylık yayımlanan Parantez Dergisi’nin bürosu Belediye Zabıta ekipleri tarafından, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle mühürlenmiş. Kapısı mühürlenen dergi ne yapar? Yayın hayatını durdurur.