BUSH, LÜBNAN..." />BUSH, LÜBNAN..." />
Güncelleme Tarihi:
*
Önce kanser yap sonra ilaç sat…
Birinci sayfada üst üste iki haber.
Birincisi “Bu yumurta ‘piştim’ diyor” başlıklı. “Yumurtayı istediğim kıvamda haşlayamıyorum’ diyenlere müjde! İngiliz bilimadamları suda kaynadıkça görünmez özelliğini kaybedip renk vermeye başlayan mürekkep sayesinde bu sorunu çözdü. Üç dakika kadar kaynadıktan sonra yumurtanın üzerinde ‘rafadan’ dört dakika sonra ‘kayısı’ yedinci dakikada ise ‘katı’ işaret çıkıyor...”
Hemen üstündeki haber ise “Yeni kanser ilacı satışta” diyor. (Hürriyet, 1 ağustos)
Bir yandan insanları kanser yapmanın yollarını ara, bir yandan da ilaç geliştir... işte kapitalizm budur!..
*
THY, yeni açılan 21 hattın 17’sinde zarar ediyormuş!
Bakın, imamilerin işgal ettiği THY, son bir yıl içinde nerelere uçmaya başlamış da zarar bile ediyormuş :
Abu Dabi, Belgrad, Bombay, Dnepropetrovsk (her eve lazım), Doha, Donetsk, Dublin, Duşanbe, Ekaterinburg (mutlaka uçmak lazım, olmazsa olmaz), Helsinki, Kazan, Adis Abeba, Ljubljana, Minsk, Osaka, Riga, Rostov, Sana, Sen Petersburg, Tebriz, Venedik.
Bu 21 hattın içinde doluluk oranı % 17’lerde kalanlar bile var. (Hürriyet, 1 ağustos)
Konuyla ilgisi yok ama merak ettim, acaba THY’nin uçmaya başladığı bu 21 şehrin kaçında Fetullahçıların okulu var acaba?
*
Alın o 3 kuruşluk indirimi…
Dünyanın en pahalı petrol ürünleri Türkiye’de. Halbuki Türkiye, petrol rezervlerine yakın, Ortadoğu’ya komşu. Bu pahalılığın sebebi, kâr edenden, para kazanandan, mal-mülk sahibinden vergisini almaktan aciz olan AKP Hükümeti’nin halkı dolaylı vergilerle haraca kesmesi.
Televizyonların bangır bangır ‘Doğalgaza % 6,8 zam yapıldı’ diye bağırdığı günün sabahı, Hürriyet internette bir haber: ‘Motorinde 3 kuruşluk indirim!’ (Hürriyet, 1 ağustos)
Evet sevgili okurlar, bu 3 kuruşluk indirimi ‘ne yapması gerektiğini’ artık AKP’ye söyleme zamanı geldi!
*
Ünlülerin kemercisi ???
Hürriyet ekonomideki haber ‘İşportadan ünlülerin kemerciliğine ulaştı’ diyor.
Sabah’taki ‘İşporta tezgâhında sattığı kemerler artık İtalyanlar’ın belini süslüyor’ diyor.
Bugün’de aynı haber ‘İtalyanlar ortaklık teklif ediyor’ başlığıyla veriliyor.
Ünlülerin kemercisi, lafının komikliği bir yana… Demek ki üç gazetenin ekonomi sorumlularının aynı gün aklına bu ‘sakser stori’yi haber yapmak gelmiş.
Ne tesadüf!
Kemeriniz lezar mı olsun, krokodil mi?
Gazeteler, 1 ağustos
*
Bu yazı Türkiye’de yazıldı, kimsenin sesi çıkmadı!
“İnsanlar Yahudiler'e artık ne olursa olsun sadece ve sadece ‘Yahudi gözüyle bakmaya başlıyor ve İsrail'in katliamları karşısında, "Hitler haklıymış" diye düşünüyorlarsa, "İsrail başarıyor" demektir.”
“Bizim kuşak Hitler'in katliamlarını görmedi. Sadece Yahudi gözlüğünden okudu, izledi, yazdı. Life Is Beautiful'daki çocuğa hep acıdı ve Hitler'e hep lanet etti!”
“Fakat İsrail'in ve Amerika'nın Evangelist yönetimlerinin katliamlarını gördük, görüyoruz. Gördüğümüz ile Hitler'i kıyaslama imkânımız olmasa da gördüğümüzün daha şiddetli olduğunu düşünmememiz için de bir sebep yok. Madem yakın olan büyük olandır, o halde İsrail Hitler'den daha büyük bir zalimdir.”
“Yahudiler kendi peygamberlerini bile öldüren bir kavimdir. Ve onlar kendi kitaplarında Allah'la savaşan bir kavim olduklarını ilan ediyorlar.”
Başlık: “Artık Yahudiler'in soykırım iddialarına karşı delillerimiz var!”
1 ağustos 2006 tarihli Bugün adlı bir gazetede Nuh Yeşiltaş imzasıyla böyle bir ‘şey’ yazıydı
*
Skandal değil standart
Vakfıkebir Devlet Hastanesi’nin (iki yıllık Açıköğretim İlahiyat Programı diplomalı) imamı Halit Bulut, aynı hastanede... MÜDÜR YARDIMCILIĞI görevine getirilmiş. Milliyet ‘Trabzon’da atama skandalı’ diyor. (2 ağustos)
Ne skandalı, artık KURAL böyle...
Başbakan’ı imam olan bir memlekette...
(Sonradan aksi yönde bir haber çıktı ama, ne yapar ederler, imamı müdür yaparlar…)
*
Millitvekilleri çalışıyor!
AKP Kastamonu Milletvekili Musa Sıvacıoğlu çok çalışan bir milletvekili, Türkiye için, Kastamonu için çok önemli çalışmalar yapıyor.
Mesela hazırladığı son kanun teklifi: İnebolu ilçesinin adı Yiğitinebolu olsun!
Radikal, 3 ağustos
*
Gitti rozet geldi peruk, diyor Takvim.
Bolu Hastanesi’nde bir imami vukuat daha: yakasında Atatürk rozeti taşıyan başhemşire gerekçe gösterilmeden görevden alındı, yerine türban-üstü-peruk takan biri atandı.
Takvim, 3 ağustos
*
Milletvekilleri canla başla çalışıyor!
Okudunuz değil mi? Barbie Operasyonu sırasında polis, fuhuşa teşvikten (AB standardına uygun pezoluk böyle oluyor zahir!) yargılanan Dinçer Dinçsoy’un telefonlarını dinlerken, bir de milletvekilini yakalamış.
Milletvekili Feyzi Berdibek ile ‘fuhuşa teşvikçi’ (!) arasındaki konuşma (5 ekim 2005 saat 00.28):
D.D. : Alo...
F.B. : Ne yapıyorsun?
D.D. : Abi şimdi kızla konuşacağım. Ben 500 olarak düşünüyorum, çok mu fazla gelir size 500 dolar? İki defa kalsın kız...
F.B. : Ya gelsin bir saat kalsın gitsin.
D.D. : Ya tamam işte 500 dolar diyorum 300 dolar kıza ver.... 200 dolar Ramazan öncesi benim cebime girsin, hayrına abi...
F.B. : Tamam hadi peki.
D.D. : Tamam abicim.
Ardından, fuhuşa teşvikçi’ (!) Dinçsoy, B.Ö. isimli bir kızı arıyor, iki dakika sonra:
B.Ö. : Efendim canım.
D.D. : Bebeğim 250 dolar sen alacaksın 250 dolar bana tamam mı?
B.Ö. : Tamam. Bir kişi mi?
D.D. : Bir kişi 1629 oda numarası.
B.Ö. : Hı hı.
D.D. : Tamam mı Feyzi Bey'e gidiyorsun. Koliye... Adama, Ramazan öncesi biraz fazla ver dedim. Adam, Ramazan öncesi biraz fazla verdi. Ben de onu seninle kendime paylaştırıyorum, tamam mı?
B.Ö. : Tamam bir tanem.
D.D. : 250'sini sana. 50'şer dolar fazla şey yapıyorum.
B.Ö. : Tamam canım.
D.D. : 1629 ararsın beni tamam mı.
B.Ö. : Tamam.
D.D. : İsterse iki defa ver.
B.Ö. : Tamam canım.
(Haber: Mustafa ŞEKEROĞLU, Vatan, 4 ağustos)
‘Bir saat yeter’ diyen milletvekili artık ikiledi mi, ikilemedi mi, haberde yer almıyordu...
Bu Feyzi Berdibek kimdir, şimdi siz merak edersiniz. TBMM’deki künyesini aktarayım:
BİNGÖL - 1957, Enver - Makbule - Endüstri Meslek Lisesi - İş Adamı - Vücut Geliştirme Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Bingöllüler Derneği Malatya Şubesi Fahri Başkanı, Jandarma Asayiş Vakfı Bingöl Şube Başkanı, Bingöl Musiki Cemiyeti Fahri Başkanı, Vücut Geliştirme ve Fıtness Federasyonu Danışma Kurulu Üyesi, Türkiye Halk Oyunları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi - TBMM Başkanlık Divanı İdare Amiri - Bekâr.
Hangi partinin milletvekili mi?
Tahmin edin!..
*
Hukuktan anlamayız…
Biz gazeteciler, hukuk terimlerini bir türlü öğrenemeyiz. Mesela Reha Müdür (Haber Müdürümüz Reha Öz) yıllardır ‘gözlem altına almak’ diyen haberlerle mücadele eder durur.
Şok’taki haberde böyleydi: “... bıçaklanarak öldürüldü. Cinayet zanlıları, Dağ’ın otomobilini yakıp kaçtı.”
Ona cinayet zanlısı demezler, cani derler!
Şok, 4 ağustos
*
Ekonomiden de anlamayız…
Biz gazeteciler ekonomi terimlerini de pek öğrenemeyiz zaten.
Hükümetin 4 yılda övünebildiği nadir icraatından ‘enflasyonun tek haneye indirilmesi’ hayali çöktü, temmuz ayında yıllık TÜFE % 11.69’a yükseldi.
Takvim, bu haberi ‘zamların habercisi’ diye veriyor.
Enflasyon (yeni zamları tetikleyebilir elbet ama)... zamların habercisi değil, neticesidir!
Takvim, 4 ağustos
*
Ve her şeyin suyunu çıkarırız!
Nasıl beceriyoruz bilmiyorum, ama Türkiye’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst kademesindeki atamalarla ilgili haberi bile sulandırmayı, magazinleştirmeyi beceriyoruz.
Mesela, spotunda “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni komuta kademesi göreve hazır. Ordunun zirve kadrosu, uzun yıllar Güneydoğu tecrübesi olan ve terörle mücadele konusunda sertlik yanlısı isikmere emanet” diyen Akşam’ın manşeti: ŞAHİN TEPESİ
Bismillah derken magazin…
Haberin birinci sayfadaki en büyük unsuru: 8 Kanarya, 1 Aslan, 1 Kartal
Bu mudur yani?
Akşam, 5 ağustos
*
Miras söz konusu olunca…
1939 yılında ölen Ermeni kökenli Fransız bestekâr Armenak Shahmuradian (Şahmuratyan) iddialara göre “milyar dolarlık” (20 milyar diyenler var) müthiş bir miras bırakmış.
34 mensubu Muş’ta ve Yalova’da yaşayan Bagcivan ailesi, rivayete göre, Şahmuratyan’ın kız kardeşinin kızının soyundan geliyormuş. Bagcivanlar miras davası açmışlar, Muş Sulh Hukuk Mahkemesi de müzisyenin vârisleri olduğunu kabul etmiş. Şimdi paranın peşindelermiş… Sebahattin Bagcivan “Mirasın bizden saklandığını düşünüyoruz” diyor… (Radikal, 5 ağustos)
Hey gözünü sevdiğimin parası…
Türkler’e “Babaneniz Ermeniydi” deseniz, bunu “hakaret” kabul edip ya dava açarlar ya bıçak çekerler. Ama işin ucunda milyar dolar oldu mu, Ermeni Armenak Usta’nın soyundan geldiğimizi ispat için, mahkemeye bile koşurız alimallah! J
*
Bingöllüler dün VATAN okuyamadı, diyordu Vatan.
AKP Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek (bakınız yukarıdaki haber), otele fahişe sipariş ettiği haberlerini seçmenleri okumasın diye, Bingöl’de ne kadar Vatan gazetesi varsa satın aldırmış. (Vatan, 5 ağustos)
Bu arada, milletvekili, böyle bir telefon görüşmesi yapmadığını iddia ederek şöyle diyordu: “Söz konusu telefon şahsıma ait ama ben konuşmadım. Ben en az 40-50 kişiyle oturup kalkan biriyim. Başkası konuşmuş olabilir. Bunun aksini kimse ispat edeme. Vallahi billahi yalan. Eğer olay doğruysa Allah belamı versin!” (Bugün, 5 ağustos)
*
Dikkat ettiniz mi?
Zina, evliyken başkasına kaçma, evlilik dışı ilişki, evlilik dışı çocuk doğurma, kıskançlık cinayeti filan gibi haberlere dikkat ediyorum da… başı açık kadar türbanlı kadın da var.
Mesela son olarak bu hani 2 yaşındaki Şeref Can haberlerinde adı geçen, evliyken başkasından çocuk yapan Y.E. isimli kadın da türbanlı. (Vatan, 5 ağustos)
Ya bunların başındaki türbanın dinle, imanla ilgisi yok, ya da din-iman, adamı namuslu, ahlâklı yapmaya yetmiyor mu?
*
İSRAİL’DEN POTANSİYEL TERÖRE… NİHAİ ÇÖZÜM
İsrail'den en şiddetli vuruş, diyordu Hürriyet internetin manşeti. (5 ağustos)
“İsrail, son 7 saatte Lübnan'a 250 hava saldırısı düzenledi, 4 binden fazla bomba attı. Ölü sayısı 1000'e dayandı. Hayatını kaybedenlerin 3'te biri 12 yaşın altında…”
Kim bilir, belki de “Yarın büyüyüp bize karşı savaşırlar…” diye, İsrail Hükümeti 0-12 yaş arasındaki Arap çocuklarına… NİHAİ ÇÖZÜM’e girişti!
Aslında iyi fikir, bütün Müslüman çocukları öldürürseniz, yarın düşmanınız kalmaz!
*
Enis’ten (Berberoğlu) çok güzel iki alın(MA)tı
(1) Mesut Yılmaz’ın Yüce Divan’dan yırttıktan sonra Anavatan Partisi Genel Başkanı ile beş saatlik başbaşa görüşmesiyle ilgili yazısının son bölümü:
… alıntı yapamıyorum kusura bakmayın, çünkü Hürriyet internet sitesi kopyalamayı engelliyor, eh, ben de oturup tamamını yazacak değilim.
(2) Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Türkiye’ye yapacağı resmi gezi vesilesiyle, 2003’te dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ün Kral’ın huzurunda yaşadığı komik hadise:
… alıntı yapamıyorum kusura bakmayın, çünkü Hürriyet internet sitesi kopyalamayı engelliyor, eh, ben de oturup tamamını yazacak değilim.
Berberoğlu’nun 6 Ağustos Pazar günkü yazısını bulup okuyun, özellikle bu ikincisi muhteşemdi çünkü! (Ben de ayrı bir yazı yapmak üzere bulmaya çalışacağım…)
Hürriyet, 6 ağustos
*
Erdoğan Çankaya’ya çıkar mı?
Milli Görüş’çüleri ‘iyi izlemekle’ tanınan gazeteci Ruşen Çakır, ‘AKP Cumhurbaşkanlığında sürpriz yapabilir mi?’ başlığı altında izlenimlerini yazdı.
“Recep Tayyip Erdoğan, gerçekten, Turgut Özal ve Süleyman Demirel gibi başbakanlıktan cumhurbaşkanlığa geçmek istiyor mu?” sorusuna Ankara’ya gitmeden önce ‘herhalde hatta mutlaka ister’ cevabını verdiğini söyleyen Çakır, biraz kurcalayınca farklı bir eğilimle karşılaşmış: “Galiba Erdoğan Cumhurbaşkanı olmayacak” diyor.
Altı gerekçe sayıyor, altısı da ‘Başına Büyükanıt Paşa gibi sert bir askerin geçtiği TSK ile çatışmamak ve rejim krizi yaratmamak’ endişesiyle ilgili.
AKP’nin önünde üç seçenek var, diyor Çakır:
(1) AKP kriz çıkarmayı göze alırsa Erdoğan veya az bir ihtimal de olsa Gül Çankaya’ya çıkar
(2) Krizden kaçınmak isterse Mehmet Aydın yahut Vecdi Gönül gibi ‘karısı türbansız’ ve makul bir ismi gönderir
(3) Krizi bir fırsata dönüştürmek isterse kimsenin aklına gelmeyecek bir isim Cumhurbaşkanı yapılır. (Özkök Paşa yahut bir kadın… niye olmasın? diyor Çakır.)
Şimdilik, R.T.Erdoğan… eylülde Washington’a yapacağı resmi geziyi bekliyormuş. Nabız yoklamak için… (Türkiye’yi kimin yönettiğini de böylece anlamış oluyoruz, diyor Serdar Devrim)
Vatan, 6 ağustos
*
Köşelere reklam almak moda oldu
Takvim’de Ece Vahapoğlu’nun köşesinde fotoğraflı bir yazı mı, haber mi artık neyse:
Çilekli Cheesecake dondurması
Üniversite yıllarımda yurtdışındayken edindiğim bir alışkanlıktı o. Evde oturup pint denilen o kartondan kova ambalajından kaşıkla bir güzel yerdim. Cafesine gitmek de ayrı bir zevkti. Çeşit çeşit lezzetleriyle benzersiz bir dondurma tadı. HaagenDazs'dan bahsediyorum. 1961 yılından beri tüm dünyada ürün çeşitliliğiyle bizleri şaşkına çeviren markadan. O marka artık Türkiye'de. Hele son bir çeşidi var ki, enfes.
Çilekli cheesecake'li . Bence en fazla talep edilen dondurması bu olacak. Çünkü taze süt ve çilek kokusu insanı mest ediyor. (Takvim, 6 ağustos)
Not: Yazarınız Serdar Devrim de köşesine yazı alacaktır. Ancak içki, sigara, hormonlu gıda üreticileriyle genel ahlâka mugayır mal ve hizmet üretenler kabul edilmeyecektir.
*
Ali Coşkun meğer kendini 6 ay dağlara vurmuş
Şebnem Bursalı’nın anlattığını belki de ben ilk kez duyuyorum, çok ilginç geldi.
Meğer bir trafik kazasında eşini ve kızını kaybedince, işadamı Ali Coşkun İstanbul’a terk etmiş, Tunceli-Erzincan sınırındaki Munzur Dağı’nda inzivaya çekilmiş, saçı sakalı birbirine karışmış, kendini dine vermiş, bir ara PKK saldırısına bile uğramış… Altı ay dağlarda yaşamış. Sonunda, Cumhurbaşkanı Özal’ın talimatıyla Erzincan Valisi (o da bu adını andığımız ikisi kadar ilginç biriydi) Recep Yazıcıoğlu bizzat gidip ikna etmiş de hayata döndürmüş…
Takvim, 6 ağustos
*
Yapmazlar, Müslümandır bunlar!
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu cipiyle bir trafik kazasına sebep oldu, dört kişi yaralandı. CHP’li Atilla Kart isyan etmiş, soruyor:
“Kaza tutanağında cipi kullananın kim olduğunun bilinmediği yazılıyor. Cipi cinler mi kullandı? Deliller karaltırıyor…”
Oğul Unakıtan’a alkol muayenesinin kazadan 5 saat sonra yapıldığını iddia eden Kart “Başkent Hastanesi’nde alkolmetre yokmuş. Gel de inan…” diyor.
Haşa, bunlar dini bütün insanlardır, alkollü araç kullanmaları, polise baskı yapıp delilleri yok etmeler mümkün mü?
Güneş, 6 ağustos
*
Milliyet ‘Ankara kulisi’ ayaklarında bozuk atıyor…
Başbakan RTE, son 5 yurtdışı gezisine hangi gazetelerin temsilcilerini davet etmiş, Milliyet derlemiş.
5 gezinin beşinde de ‘götürülen’ gazeteler: Hürriyet, Sabah, Zaman, Yeni Şafak ve Türkiye.
Fransa gezisine sadece 4 kişi çağırıldığı için, Türkiye’den katılan olmamış.
Bu gazetelerin dışında, son 5 gezide, Akşam, Vakit ve Star ikişer kere, Vatan da bir kere davet edilmiş.
Milliyet diyor ki “Posta, Milliyet, Cumhuriyet ve Radikal ise son beş gezide art arda klasman dışı kalarak sınıf atlayamadılar…”
(Not: Bu davetler, Başbakan’ın gazetelerin ‘usluluğundan’ memnuniyetinin ölçüsüdür, diyebilir miyiz?)
Milliyet, 6 ağustos
*
Allah saklasın!
Tansu Çiller siyasete dönmeyeceğini açıkladı ve ekledi: “Türkiye’nin inşallah bize ihtiyacı kalmaz!” (Evet, 6 ağustos)
Tansu Hanım, inanın 70 milyon Türk, bunun için dua ediyoruz! Allah bizi size muhtaç duruma düşürmesin diye…