“KATLİAM KANITLARINI..." />“KATLİAM KANITLARINI..." />

Medyadan : Muhtelif haberler…

Güncelleme Tarihi:

Medyadan : Muhtelif haberler…
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2006 19:58

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb0af8f018fbb8f8a74b79
“KATLİAM KANITLARINI PENTAGON DA KABUL ETTİ… ABD Genelkurmayı Pentagon adına yürüttüğü soruşturmayı tamamlayan savcıya göre, Irak Hadita’da, 24 Iraklı, Amerikan deniz piyadeleri tarafından ‘yargısız infaz’ ile kurşuna dizildi…” www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE’dendi… (Yanda)

 

*

 

BİR GAZETENİN BAŞINA GELEBİLECEK EN KÖTÜ ŞEY

 

Yurtdışındaki okurlar görmemiş olabilirler.

Haberin Devamı

 

Akşam gazetesi şehiriçi baskılarında ECEVİT’İ KAYBETTİK başlığıyla çıktı.

 

Ecevit o sırada hastanede ve komadaydı.

 

Gazetenin genel yayın yönetmeni ‘Ben böyle hataların muhabire yıkılmasına karşıyım, gazetecilikte olur böyle şeyler’ diyerek teflonlukla yetindi. Ama yanlış alarm veren meslektaşım, ağırına gitti tabii ki, istifa etti.

 

Akşam, 19 Mayıs

 

*

 

SOYGUNCU DEVLET

 

Tansu Çiller miydi Türkiye’ye ‘Son komünist ülke’ diyen? O idiyse, ne kadar da haklı. Bakar mısınız Sabah’ın ekonomi manşetine:

 

Vatandaşın kazancının 3’te 2’si vergi olup devlete uçuyor

 

Çalışanların (yani bizim) brüt kazancının % 60’ını devlet vergi olarak alıyor. (Sabah, 21 mayıs)

 

Yani Serdar günde ortalama 12 saat çalışıyor, 7’si devlete!

 

Haberin Devamı

Eğitim, sağlık, güvenlik, emeklilik devletin işidir. Yoksa bu vergileri ben niye veriyorum? Bu hizmetleri almak için gelirimin % 60’ını devlete veriyorum ama karşılığı SIFIR. Eğitim, sağlık ve hatta emeklilik yatırımı harcamalarını da CEBİMDEN yapıyorum.

 

Komünizmle mücadele derneği kurasım geldi!

 

*

 

ÖĞRENİYOR MU ACABA?

 

Başbakan Erdoğan, ‘reaksiyon daimi olsun’ diyen Genelkurmay Başkanı’na sert cevap verdi: ‘SÖYLENEN HER SÖZÜN BİR BEDELİ VAR!’ (Gazeteler, 21 mayıs)

 

Kara mizan vallahi…

 

Söylenen her sözün bir bedeli var, diyen kim, ağzına geleni söyleyen Erdoğan!

 

İnşallah ağzından çıkanı kulağı duyuyordur!

 

*

 

1001 YILLIK AĞAÇ

 

Ben böyle haberleri okurken çok duygulanırım, hayaller kurarım.

Haberin Devamı

 

Binbir yaşına basan kestaneye doğum günü’ diyor haber. Simav’da bir kestane ağacı varmış, Türkiye’deki ağaçların bilinen en yaşlısıymış, 1001 yaşındaymış. Beyediye belediye bir tören düzenlemiş. (Şok, 21 mayıs)

 

1001 yaşında… yani tohumu toprağa 1005 senesinde düşmüş. Bu topraklarda Türkler’den bile eski. Anadolu Selçukluları ile Osmanlı’nın kuruluşunu, yükselişini, sonunu görmüş…

 

*

 

DURUMDAN VAZİFE

 

Danıştay’ı basıp katliam yapan, daha önce Cumhuriyet gazetesine patlamayan el bombası atan teröristleri ‘Besmelesiz bombayı atarsanız patlamaz’ diyen saldırgan, ‘Bir Müslüman Türk genci olarak hareket ettiğini’ söylemiş.

 

Eee, kabahat babasında: Çocuğa ALPARSLAN ARSLAN gibi hödö hödö bir isim verirsen… böyle durumdan vazife çıkarmaya kalkar!

Haberin Devamı

 

Gazeteler, 21-27 mayıs

 

*

 

JAPONLAR NE DÜŞÜNMÜŞLERDİR ACABA MEVLANA HAKKINDA?

 

“Konya'daki Mevlana Kültür Merkezi'nde ünlü düşünürün 'Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol' sözünün Japonca çevirisinin yanlış yazıldığı 2 yıl sonra ortaya çıktı” diyordu haber.

 

Tercümeyi okudunuz mu, yani Japonca tercümenin Türkçesini?

Var olan şeyi O'nun gibi olduğu ile aynı zamanda, ayrıca olması için olduğu gibi olan şeyi, öyle olunuz."

Çing çang çong dedikleri türden…

Vatan, 21 mayıs

*

TANIDIK GELDİ

Çin’in meşhur internet portallarından birinde Mao’nun bir fotoğrafı açık artırmaya koyulunca, muhafazakarlar karşı çıkmışlar:

Bugün Mao resmini satan, yarın Tiananmen’i de satar!’

Haberin Devamı

Bu lafı ben bir yerden hatırlıyorum ama!.. J

Radikal, 21 mayıs

*

Engin Ardıç’ın ÖLMÜŞ GİBİ YAZDIM başlıklı yazısından iki alıntı:

 

Hiç kusura bakmayınız, Ecevit'in 'beyin ölümü' 2002 yılında gerçekleşmişti zaten... Dört yıldır bir 'zombi' olarak yaşamını sürüklüyordu, kafa 'gitmişti', eli ayağı da tutmuyordu artık. Evinde oturup anılarını yazmasını kendisine taa on yıl önce önermiş, bir türlü dinletememiştim, şimdi belki artık hiç bitiremeyecek.”

 

Bu saçmalık, daha sonra 'demokratik sol' kisvesine büründü ve gide gide 'nasyonal sosyalizm' sefilliğine kadar vardı. Bugün ölümle yaşam arasında gidip gelen yaşlı adam, bir 'solcu' değil, solculuğu çoktan lafta kalmış bir 'ulusalcıdır'. Faşistlerden farkı, kendine özgü saçma bir kasketle gezmesidir, bu da Alman sosyaldemokratlarından, özellikle Willy Brandt'tan esinlenmiştir (aynı kasketi Lenin de, Radek de, Buharin de giyerlerdi ama Ecevit'in kullandığını duysalar çok kızarlar!)... Bir de 'alamet-i farikası' mavi renk belki... Eh, bir de güvercin olsun.”

 

Kör komaya girince bile badem gözlü oluyor. Kararı, şimdi biz değil, 2056 yılında torunlarımız versinler.”

 

Akşam, 22 mayıs

 

*

 

AKP’YE ÇANKAYA ADAYI BULDUM

 

Boşuna tartışıyoruz 2007’de Çankaya’ya kim çıksın diye.

 

Hani Bülent Arınç ısınma hareketlerine başladı, Abdüllatif Şener tribüne kendini beğendirmek için ‘Bak topu ayağımda kaç kere top sektiriyorum’ diyor, Erdoğan (eski bir golcü olduğu için) şimdilik ‘kendini gizleme’ derdinde…

 

Halbuki ben, muhafazakar, dini bütün, dünya kamuoyuna kendini kabul ettirebilecek, sesimizi yedi düvele ve üç büyük dine işittirebilecek, devlet tecrübesi olan bir aday buldum.

 

AKP’li olmadığı, imam-hatibi bitirmediği için de kimse kıllanmaz. Yukarıda saydıgım politikacılar kadar da ağzı laf yapıyor üstelik, fikri de zikri de iktidarınkine uygun.

 

Bakın mesela son demecinde ne demiş:

 

DÜŞÜK DOĞUM ORANLARI, AİLE YAPISININ BOZULMASI VE SUÇUN ARTMASI LAİKLİĞİN YAN ETKİLERİDİR!’

 

Nasıl ama, bizimkiler bayılır vallahi buna.

 

Evet, benim adayım Papa 16.Benedictus!

 

Vatan, 22 mayıs

 

*

 

ANKET DİYE BİR TEKNİK VAR, DUYDUNUZ MU HİÇ?

 

Sabah gazetesi, çalışma masasında, alışılmışın tersine bir Atatürk portresi altında değil, bir kurt resminin altında poz veren Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile röportaj yapmış.

 

Yazıcıoğlu yine komplolardan bahsederken, 3 Kasım seçimlerinden üç gün önce, rahmetli işadamı Üzeyir Garih’in kendisine Amerikan Senatosu Başkanı’nın bir sözünü aktardığı anlatıyor. Başkan Garih’e, 3 Kasım seçimleri için ‘Bu seçimle Meclis’e sadece 2 parti girecek’ demiş. Bunun üzerine Yazıcıoğlu şaşırmış, Garih’e bunun mümkün olmayacağını söylemiş, TBMM’ye en az 4 parti girer demiş, ama Garih ısrar etmiş, ‘Görün bakın, Meclis’e sadece iki parti girecek…’

 

Yazıcıoğlu bunu ‘Amerika kimi istiyorsa onu seçtiriyor’ vezninde anlatıyor.

 

Oysa bunda şaşacak bir şey yok:

KAMUOYU ARAŞTIRMASI diye bir teknik vardır. Adam gibi kamuoyu araştırması yapan herkes (ki ABD ve CIA herhalde yaptırıyor, yapılanları izliyordur) 3 Kasım seçimlerinde AKP’nin kazanacağını, CHP’nin ikinci geleceğini, MHP’nin ise % 10 sınırında gezindiğini biliyordu.

 

Sabah, 22 mayıs

 

*

 

HAFTANIN CEVİZESİ

 

İSLAM KADINI YÜCELTİR

 

Abdullah Gül, TC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı

 

Hürriyet, 23 mayıs

 

*

 

BÜLENT BEY başlıklı yazının girişi:

 

Bülent Ecevit, her nedense, çok sevdiğim politikacılardan biridir. Bütün eksikliklerine rağmen ‘katıksız’ doğruluğu, siyasette görmeye alışamadığımız ‘nezaketi’ ile benim için hep ayrı bir yeri olmuştur.”

 

Fatih Altaylı’nın iltifatı bu kadar olur! J

 

Sabah, 24 mayıs

 

*

 

YA BU SEFER DE KEDİLER…

 

Musa Kart’ın çizdiği ‘kedi’ karikatürüne kızmış ve hem Cumhuriyet’e, hem de çizerine tazminat davası açmıştı Erdoğan. Son sözü Yargıtay söyledi:

 

Kediler, insanların yaşamlarını paylaştığı sevimli varlıklardır. Kediye benzetilmek hakaret olamaz.” (Vatan, 25 mayıs)

 

Ben dedikoduların yalancısıyım, derler ki Musa Kart ve Cumhuriyet bu karara sevinirken bir yandan da endişeliymiş: Ya bu sefer de KEDİLER dava açarsa, diye! J

 

*

BU DA AA’NIN GAFI

Yukarıda Akşam’ın ‘Ecevit’i kaybettik’ gafını yazdım.

 

Bundan bir hafta sonra, bu sefer Anadolu Ajansı internet sitesinden aynı haltı etti, ECEVİT’İ KAYBETTİK diye bir haber yayımladı, 10 dakikalığına…

 

Bir gazetede böyle bir hata olur da, devletin resmi haber ajansı… Allah korusun!

 

AA, 27 mayıs

 

*

 

AKILLI OLSA, CHP MERKEZİ OLMAZDI

 

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Ankara’ya umre ziyaretinde bulunmuş, bu vesileyle CHP’nin yeni genel merkezini de gezmiş. Merak edip sorunca, Deniz Baykal niye yeni merkezlerinin neden ‘akıllı bina’ olduğunu anlatmış. Bina güneşe açıkmış, bu yüzden yakıttan tasarruf sağlıyormuş da ondan akıllıymış, yoksa yeni ve ileri teknolojileri kullandığı için değil.

 

Baykal’ın akıl’dan ne anladığı da böylece ortaya çıktı: ışığa göre iyi pozisyon tutmak ve enerjiden tasarruf etmek!

 

Ayrıca bu bina gerçekten ‘akıllı’ olsaydı, herhalde CHP’ye genel merkez olmazdı! J

 

Hürriyet, 28 mayıs

 

*

 

BİR BEBEK KATİLİ ARAMIZDA GEZİYOR

 

Kasımda Irak’ın Hadita adlı kasabasında Amerikan ordusuna bağlı askerler aralarında kadınlar ve çocuklar da olan 24 sivili katletti.

 

Önce ‘Askeri araca saldırıda bir Amerikan askeri ve 24 Iraklı sivil öldü’ dediler. Ardından ‘Çapraz ateş arasında kaldılar’ dediler yine olmadı. Sonunda - basın özgürlüğü işte bunun için lazım- askerlerin ‘durup dururken’ katliam yaptığını itifat etmek zorunda kaldılar.

 

Son haberlere göre olaya karışan 20 Amerikan askeri hakkında ‘cinayet, görevi kötüye kullanma, görevi ihmal ve sahte rapor düzenleme’ suçlamalarıyla dava açılacakmış. (Los Angeles Times’tan aktaran Sabah, 28 mayıs)

 

İyi, hoş da…

 

Mesela Halepçe katliamı sebebiyle devrik Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin’in idamı isteniyor. Hadita katliamından idam istemiyle yargılanması için George W.Bush adlı ‘bebek katili’nin devrilmesini mi bekleyeceğiz?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!