“GREENPEACE: DAHA ÇOK..." />“GREENPEACE: DAHA ÇOK..." />
Güncelleme Tarihi:
*
SEÇMEN!
İlahiyatçı Prof.Zekeriya Beyaz’a bir okuru soruyor:
“Şu işi yaparsam dinsiz imansız olayım, diyen bir kişi var. O işi yaparsa dinsiz ve imansız olur mu?”
Bu DIT’ın da seçimlerde benim gibi 1 oyu var, biliyorsunuz! J
Takvim, 10 nisan
*
DARISI BAŞIMIZA
İran, bölgedeki ülkelerden farklı olarak yaz saatine geçmedi.
Mollaların gerekçesini duymuşsunuzdur herhalde: Peygamber zamanında saat mi vardı!
Hürriyet, 11 nisan
(Not: Vakit gibi kimi mürteciler ise Türkiye’de Ahmetinejat gibi bir cumhurbaşkanı olmadığı için üzülüyorlar. İnsanın ‘Ulan eskiden demokrasi ve insan hakları mı vardı!’ diyesi geliyor…)
*
‘TÜRBAN’A BİR DARBE DE BM’DEN’ diyordu, Hürriyet’in sürmanşeti. “AİHM’den sonra BD de türban başvurusunu reddetti.” (11 nisan)
Bu yorumda kötü niyet değilse eğer ciddi bir hata var.
BM Ayrımcılık Komitesi, yapılan başvuruyu türban söz konusu olduğu için reddetmemiş ki, prosedür hatası yapıldığı için geri çevirmiş.
Başvuru sahibi türbanlı kadın öğretmen BM Ayrımcılık Komitesi’ne ‘türbanlı olduğu için ayrımcılık yapıldığı’ şikayetiyle başvurmuş. Komite de diyor ki, ‘Sen Türkiye’de kaybettiğin davaları ‘kadına ayrımcılık yapıldığı’ gerekçesiyle açmamıştın’.
Fransızlar’ın bir sözü vardır: ‘Arzularını gerçek zannetmek’ diye, Hürriyet de ‘okumak istediğini’ haber mi yapıyor artık?
*
ALINTI
Melih Aşık yazdı:
Oyunu bilelim...
PKK terörü 2004 yılında neden hortladı? Şu okur mektubu durumu güzel özetliyor:
- Güneydoğu'da 2004'e doğru işler ve ortam düzeliyordu. Eğer öyle devam etseydi Türkiye Kürtleri, Kuzey Irak'ta kurulan Kürt devletiyle birleşmezdi. Bu durum ABD'nin işine gelmezdi. PKK saldırıları ABD eliyle yeniden başlatıldı ki, Türkiye Kürtleri Türkiye'den kopsun, Kuzey Irak'taki Kürt devletiyle birleşsin. Şemdinli ve sonraki provokasyonların amacı da Türk - Kürt düşmanlığı yaratarak Kürtleri Türkiye'den koparmak, "Büyük Kürdistan"a eklemektir.
Milliyet, 11 nisan
*
TELEPATİK KLAVYE
Bilim adamları, özellikle klavye kullanamayan engelliler için tasarlanan, ‘DÜŞÜNCEYİ OKUYAN TELEPATİK KLAVYE’ geliştirmiş. (Bugün, 11 nisan)
Türkler’in ‘aklından geçenleri’ (!) okumaya kalkacak klavyenin yerinde olmak istemezdim! J
*
KARANLIKTAN KORKMAK…
Ben Türker Alkan’ı okumayı çok severim. Niyesi yok, severim işte, ama illa bir sebep istiyorsanız, bir örnek verebilirim size.
Yaradılış inancı ile Evrim kuramını konu ettiği yazısı şöyle bitiyordu:
Tanıdığım bir genç vardı. Bu çelişkiden bıkmış, çıkış yolu bulamamıştı. Sonuçta geceleri Tanrı'ya, gündüzleri bilime inanmaya karar verdi. Uzunca bir süre öyle idare etti.
Neden mi geceleri Tanrı'ya inanıyordu?
Karanlıktan korktuğu için. (Radikal, 11 nisan)
Karanlıktan korktuğu için Tanrı’ya inananlardan zarar gelmez ama, aydınlıktan korktuğu için Tanrı’ya inanır gibi yapanlara dikkat etmek gerek!
*
EN ÇARPICI CÜMLEYİ ATMIŞLAR HABERDEN
Haberin en çarpıcı cümlesiydi, Hürriyet niye atmış bu bölümü, anlamadım.
17 Ağustos depreminde çöken ve 195 kişiye mezar olan binaların müteahhidi Veli Göçer, 18 yıl 9 ay hapis cezası aldı. (Benim bir türlü aklımın basmadığı bir hukuk rezaleti sayesinde 5,5 senede tahliye olacak.)
Depremzede karardan memnunmuş, 7 yaşındaki oğlu enkaz altında kalıp ölenSalim Çakır adlı bir mağdur’un sözleri dehşetti:
- Veli Göçer (mahkemede) torununu aylardır göremediğini söylüyor. Bense oğlum Can’ı bir daha asla göremeyeceğim!”
Radikal, 12 nisan
*
ŞERİAT’IN AYAK SESLERİ
Laik devletin okulunda umre ödüllü yarışma! diyordu Radikal’in başlığı…
“Kapatılan MGV’ciler (Milli Gençlik Vakfı) kaymakamlık ve Milli Eğitim’den izin alarak ‘Peygambere Mektup’ konulu yarışma düzenledi. Birinci Suudi Arabistan’a umre ziyaretine girecek.”
Radikal, 12 nisan
*
… DEVAM !
Bu da Emin Çölaşan’ın köşesine gelen bir okur mektubu:
Ege’den bir öğretmen yazıyor, ismini vermiyorum:
"Müftülükten okulumuza Kutlu Doğum Haftası nedeniyle bakanlık oluru alınmış, içinde bol Arapça-Farsça bulunan bir şiir gönderildi. Şiiri en iyi ezberleyip okuyan küçük çocuk birinci seçilecek ve kendisine bir Cumhuriyet Altını verilecekmiş. Öğrencilerimize duyurmamızı istediler. Maddi durumu iyi olmayan bütün öğrencilerimiz, altını alabilmek umuduyla bu şiiri ezberlediler. Öğrencilerimizi altın vaadiyle din sömürüsünde kullandılar. Biz olay burada bitti derken ilçe müftüsü okula gelip müdürle birlikte derslere girdi. Yavrularımıza dinsel sorular sorup verilen cevapları sınıfa tekrar ettirdi. Sonra müftülük tarafından hazırlanmış dinsel içerikli yayınları çocuklara verip gitti. Burası devletin bir okulu. Müftü hangi hak ve sıfatıyla bizim derslerimize giriyor? Bu nasıl bir eğitim sistemidir? Kimler minicik çocuklarımıza el atmıştır? Bu soruları biz kime soralım?"
Hürriyet, 13 nisan
*
BİR DE ‘İRTİCA NEREDE?’ DİYE ANLAMAZDAN GELİYOR UTANMAZLAR!
Cumhurbaşkanı Ahmet N.Sezer irtica tehlikesine dikkat çekince, AKP’nin örtülü yayın organı Yeni Şafak ‘GÜCÜN YETMEZ AHMET BEY’ diye sürmanşet attı.
Hayırdır? Abdestimizden şüphemiz mi var?
Yeni Şafak, 14 nisan
*
AHLAK ANLAYIŞI
Cehalet içinde cehalet, diyor Takvim, ‘4’üncü büyük ilimiz Adana’da başlık paraları ‘faiz haramdır’ diye şeker fiyatlarına endekslendi. Kızlar kiloyla evlendiriyor… (14 nisan)
Takiyeci millet ne de olsa!
Faiz haramdır ama kızını parayla satmak mubahtır!
*
BİN LADİN’E AHLAKSIZ TEKLİF, diyor Hürriyet’in haberi.
”Porno yıldızı ve eski İtalyan milletvekili Cicciolina, Usame bin Ladin’e, terörizme son vermesi karşılığında seksüel ilişki teklifinde bulundu. Cicciolina, yıllar önce de, Irak’ın devrik diktatörü Saddam Hüseyin’e aynı öneriyi götürmüş, ancak pek olumlu bir yanıt alamamıştı.” (13 nisan)
İyi güzel de, ben o son cümledeki PEK’in ne manaya geldiğini anlamadım! J
Hürriyet, 14 nisan
*
BRAVO HÜRRİYET’E !
Gazetemi sık sık eleştiririm, ama bu kez BRAVO diyorum.
Cumhurbaşkanı ‘irtica tehdidi’ deyince, ne kadar islamcı, dinci, yobaz varsa ayağa kalktı. Yukarıda ‘abdestinden şüphesi olanlar’ demiştim ama iş bunu da aştı, ‘büzüğünden işkilli olanlar’ da ortaya çıktı.
Yeni Şafak’ın ‘Gücün yetmez Ahmet Bey’ diyen terbiyesiz başlığından beteri de varmış meğer, şeriatı Vakit gazetesi ‘İKİ AHMET FARKI’ diye manşet atmış. Mürtecinin Ahmet Necdet Sezer’le mukayese ettiği Ahmet, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat, hani Amerikalılar’ın ‘psikopat’ dediği…
Hürriyet ertesi gün aynı manşetle cevap verdi: İKİ AHMET FARKI
Yan yana iki fotoğraf…
Bir tarafta kürsüde konuşan Cumhurbaşkanı Sezer, diğerinde suratında üç günlük sakal, arkasına bastığı boyasız ayakkabısını çıkarmış, çoraplı sağ ayağıyla sol bacağını kaşıyan İran Cumhurbaşkanı Ahmet…
Bizim mürteciye de böyle bir cumhurbaşkanı yakışır elbette…
Hürriyet, 16 nisan