Medyadan - MUHTELİF ALINTILAR

Güncelleme Tarihi:

Medyadan - MUHTELİF ALINTILAR
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2006 19:47

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eae3eff018fbb8f89d4620
KARİKATÜR'DE TAHRİK ARTIYOR - ABD'de, İslam dünyasını rahatsız eden karikatürlerin basılı olduğu tişörtler internetten satılmaya başlandı. Satış yapan şirket, eleştirelere kulak asmayacaklarını açıkladı. " www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi. (YANDA)

 

*

 

DİN KARDEŞLERİMİZE BİR BAKAN MISINIZ!

 

Türk düşmanı Avusturya (Hitler’in anavatanı ve Nazi işgalini talep eden tek ülke olan Avusturya’nın dostluğu düşmanlığından daha utanç vericidir aslında) ‘karikatür krizi’ sebebiyle batılı diplomatlar için ‘riskli ülkelerin’ listesini açıklamış, AB Başkanı sıfatıyla. (Hürriyet, 7 şubat)

Haberin Devamı

 

Lütfen, ‘din kardeşliği’ yüzünden, aynı kefeye koyulduğumuz memleketlere bir bakın:

 

Mısır, Cezayir, Etyopya, İran, Ürdün, Endonezya, Kuveyt, Lübnan, Malezya, Fas, Umman, Pakistan, Suudi Arabistan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin...

 

Gel de Atatürk’ün önünde saygıyla eğilme!

 

*

 

GAZETECİNİN NE ÜSTÜNE VAZİFE?

 

Posta gazetesi, Hz.Muhammed’e hakaret eden karikatürleri yayınlayan Danimarka gazetesine ceza davası açacağını ilan etti, manşetten. (7 şubat)

 

Hitap ettiği okurun gazını almak ve Kurtlar Vadisi dalgasının üzerinde sörf yapmak için iyi bir taktik olabilir de...

 

Gazetelerin böyle bir görevi var mıdır?

 

Haberin Devamı

*

 

FEMINA FEMINI LVPVS (Mis gibi attım!)

 

Bakan Gürdal Akşit’in Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı’na atadığı (tek kadın daire başkanı) Nurcan Çetin, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu tarafından... sentral memuresi yapılmış. (Sabah, 7 şubat)

 

Kadıncağız ‘Kadın kadına bunu nasıl yapar, anlamıyorum’ diye feryat ediyor.

 

Türkiye’deki örnekleri göstermiştir ki, politikada bir yere gelmeyi başaran kadın... erkek örneklerinden beterdir!

 

*

 

İYİ TEZGÂH!

 

Vallahi helal olsun, satışları arttırmak için iyi fikir!

 

Artık politikacılar susacak vatandaş konuşacak’ diyor anons. “GÖZCÜ okurları en başarılı ilçe belediye başkanlarını seçiyor!” (7 şubat)

Haberin Devamı

 

Gazetede ‘anket formu’ yayımlanacakmış, vatandaşlar doldurup ‘en iyi ilçe belediye başkanını’ oylarıyla seçecekmiş.

 

Böylece hangi belediye başkanının en çok GÖZCÜ GAZETESİ satın aldırıp, lehine form doldurttuğunu da öğrenmiş olacağız.

 

*

 

BİZE DEĞİL, KENDİNE SÖYLE!

 

İstanbul B.B.B.’si Kadir Topbaş “Artık kar yağışının İstanbul’da rutin haline gelmesi ve kent yaşamını etkilememesi gerekiyor” demiş. (Milliyet, 8 şubat)

 

Kendi kendine konuştuğunu umuyorum!

 

*

 

İŞİN B.KU ÇIKIYOR

 

Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İbrahim Paçacı, genelevde çalışan bir kadının vücudunu sigortalamasının ŞİRKET AÇISINDAN HARAM olduğunu söylemiş. (Birgün, 8 şubat)

 

Bu işin dozu kaçmaya başladı...

Haberin Devamı

 

*

 

ERGUN BABAHAN ÇOK GÜZEL BİR HİKAYE ANLATTI:

 

“Susurluk kazasında hayatını kaybeden Hüseyin Kocadağ İstanbul'a yeni atanmıştı. Yunus projesi için gazetenin grafik servisine gidip geliyordu. Yılların usta gazetecisi Ahmet Vardar'a "Düzgün bir adama benziyor" dediğimde bana cevabı şu olmuştu:

"Acele etme. Biraz bekle. Saatine, kıyafetlerine dikkat et. Birkaç ay içinde pahalı saat, İtalyan elbise giymeye başlarsa, ne olduğunu anlarsın." Gerçekten de bir süre sonra Hüseyin Kocadağ'da Vardar'ın dediği bu değişimler gerçekleşti.

Bu bana verilen en önemli hayat derslerinden biriydi.

O günden beri gerek bürokratlar, gerek siyasilerle karşılaştığımda ilk dikkat ettiğim şey, nasıl bir saat taktığı olur.” (Sabah, 8 şubat)

Haberin Devamı

 

Ahmet Abi büyük bir gazetecidir...

 

Genç bir meslektaşına bu dersi verebilecek gazeteciler yetişmiyor artık...

 

*

 

MANGAL NE TARAFTA?

 

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik fena uçmuş:

 

Mahrumiyet kelimesini gündemden çıkaracağız!” (Yeni Şafak, 9 şubat)

 

Türkiye’yi mahruhiyetten mahrum bırakmayacaklarını bildiğim için merak ediyorum: nasıl bir takiye düşünüyorlar acaba?

 

*

 

DEMOKRASİYİ İYİ ANLATAMADIK GALİBA

 

Danıştay, okul dışında türban takan bir öğretmenin başvurusunu reddetti, doğrusu çok iyi anladığım bir karar değil.

 

Ancak söz konusu öğretmenin (ki epey vukuatı varmış belli geçmişte, ortalığı karıştırmayı seven cinsten biri) bir sözüne takıldım ben:

 

Kimse sokakta başımı örtmemi engelleyemez. Demokratik olan bu hakkını sonuna kadar arayacağım.” (Yeni Şafak, 10 şubat)

 

Demokrasi konusunda halkımızın kafasının karışık olduğu ortada. Sokakta türban takma hakkının demokrasiyle bir ilişkisi yoktur. Demokrasi bir yönetim biçimidir, başını bağlamak veya bağlamamak bir hak ve özğürlük olabilir ama demokrasiyle bağlantısı yoktur.

 

*

 

AAA, TESADÜFE BAK!

 

SSK, Başbakan’ın yere göğe koyamadığı Kemal Abisi, Maliye Bakanı Unakıtan’ın oğlunun 285 YTL’lik prim borcunu … silmiş! (Birgün, 10 şubat)

 

 

Siz bunları ‘Allah korkusu var!’ diye seçmiştiniz değil mi!

 

*

 

TÜRBANI BAŞIMIZA BÖYLE SARDILAR

 

MHP’li Ortadoğu gazetesi manşet yaptı, “Trabzon’da öldürülen Rahip Andrea Santoro’nun Papa’ya ve bir arkadaşına yazdığı mektuplar misyonerliğin perde arkasını araladı ve şifreler çözüldü. – Santoro cinayeti misyonerlerin para dağıttığını bir kez daha ispatladı”. (Ortadoğu, 10 şubat)

 

Misyonerlerin, ‘ikna etmek için’ para dağıttığına eminim. Türkiye’de, başta Evenjelikler, Mormonlar, Yehova Şahitleri gibi ‘misyoner ve yayılmacı’ sektler olmak üzere ciddi bir Hıristiyanlaştırma ve beyin yıkama faaliyeti var, derhal tedbir alınmalı.

 

Çünkü bu tür ‘parayla taraftar kazanma’ ve propaganda çalışmalarının memleketi nereye götürebildiği ortada. 1970’li yıllarda Türkiye’den bazı işbirlikçilerin katılımıyla, Suudi Arabistan’dan ve İran’dan gelen misyonerler, İstanbul’a okumaya gelmiş, parasız ve yalnız genç kızlara ‘Türban takmaları ve kamuayı açık yerlerde türbanlı olarak gezmeleri’ karşılığında 500 lira para veriyorlardı (çok iyi paraydı). Türkiye’de böylece olmayan türban sorunu ortaya atıldı, planlı programlı olarak bugüne gelindi.

 

Bir de misyonerlik, Hıristiyanlık belası sarılmasın başımıza…

 

*

 

İYİ HABER HABER DEĞİLDİR

 

Türk Caferi’ler Aşure Günü’nde, başka ülkelerdeki gibi kendilerini yaralayıp kat akıtacaklarına, Halkalı’da bir araya geldiler (bu sene de) ve topluca Kızılay’a kan bağışında bulundular. Böylece hem dini inançlarını yerine getirdiler, hem sevimsiz bir görüntüye mani oldular hem de hayır işlediler. (Gazeteler, 10 şubat)

 

Sanır mısınız ki AFP, AP, Reuters gibi batı ajansları bu güzel haberi verirler? Asla! Onlar sadece bizim ‘aleyhimize’ olanı haber yaparlar!

 

*

 

İNANMAYACAKSINIZ AMA DOĞRU, diyor Vatan. (10 şubat)

 

Devlet, özel sektöre yaptırıp 1.5 yıldır hiç elektrik almadığı 2 mobil santrala her ay 2.4 milyon dolar ödüyor.”

 

*

 

KURTU DUYUNCA!

 

‘Birisi’ Kurtlar Vadisi-Irak filmi için ‘Türk ulusu bu filmde milli özünü bulmuştur’ demiş.

 

Filmi ‘Milli duruşu sergiliyor’ diye çok beğendiğini söylemiş.

 

Kimmiş bu?

 

Ülkü Ocakları’nın eski başkanlarından Mehmet Gül… (Vatan, 10 şubat)

 

Filme zaten gitmeyecektim, bir gerekçem daha oldu.

 

*

 

İNANILACAK GİBİ DEĞİL AMA BURASI TÜRKİYE diyor yine aynı gazete:

 

Elektrikten sonra bir kazık da suda!

 

Kullanmadığı elektriğe para ödeyen Türkiye, denize akan suya da 6 ayda tam 1.4 milyar dolar verdi.” (Vatan, 11 şubat)

 

*

 

OKUL SERVİSİ SOYGUNU

 

Nasıl bir punduna getirsem de yazsam, diyene kadar ben, Şemsi Yücel söylenecek her şeyi söyledi:

 

Sayın Vali, okul servisleri resmen haraç alıyor!

 

Biliyorsunuz kar yağışı nedeniyle İstanbul'da sömestr tatili 1 aya kadar uzadı.

Okular kapalı olduğu için doğal olarak okul servisleri de hizmet vermedi .

Ancak, servis ücretleri daha Ocak başında velilerden tahsil edildi.

Sömestr tatili nedeniyle ücreti tam olarak ödemek istemeyen velilere, "Şubat ayında telafi ederiz" denildi.

Okullar açılınca görüldü ki telafi falan yok.

Ocak ayı servis ücretini hak etmedikleri halde alan firmalar, Şubat ayı için de tam ücret istiyorlar.

İtiraz eden velilere verilen cevap ise şu: "Canınız isterse, çocuğunuzu taşımayız."

Bilmem İstanbul Valisi Muammer Güler'in bu durumdan haberi var mı?

Varsa resmen haraç isteyen servislere ne gibi yaptırımlar uygulayacak?

Sorunun çözümü için bu zamana kadar acaba niçin devreye girmedi?

Umarım binlerce velinin bu şikayetini, Sayın Güler dikkate alır. (Takvim, 11 şubat)

 

Ben de altına imza atıyorum bu yazının ve yöneticilerden, vatandaşı ‘vali yardımcıları da varmış bu işin içinde’ diye çirkin dedikodular yapacak kadar sıkıntıya sokan bu hırsızlığa bir el atmalarını ben de rica ediyorum! (Bu dedikodular yeni değil, senelerdir sürer gider…)

 

*

 

REZİLLİK

 

Çoğu AKP’li ‘Almanya-Türkiye Parlamenterler Dostluk Grubu’ adına, Almanya’ya 3 günlük bir gezi düzenlendi. Milletvekilleri katılıyor. Bu gezide toplantılar nerede yapılacak, duydunuz değil mi? CAMİLERDE…

 

AKP’li komisyon başkanı Ahmet Yaşar’ın savunması: “Türkiye lehine lobi yapacağız. Başka salonlar pahalı olduğu için camileri seçtik…’ (Takvim, 11 şubat)

 

İlker Sarıer soruyor: Türkiye ümmet devleti mi?

 

Başınıza yönetici diye imamları seçerseniz…

 

*

 

AHLAK SORUNU DEĞİL

 

Başbakan Erdoğan’ın ‘LAN’ yahut ‘ANANI AL GİT BURADAN’ vecizeleri bütün gazetelerin birinci sayfasındaydı. Türkiye bu diyaloğa çök üzüldü. AKP yandaşları, genel başkanlarının cilası ağır ağır dökülüyor diye, büyük çoğunluk da o makamda böyle bir üsluba şahit oldukları için…

 

Bu arada, kimi gazeteler de meselenin adını yanlış koymuştu. Mesela Birgün gazetesi, Kemal Öncel adlı çitfçinin ‘lan’ diyen başbakana, hiç istifini bozmadan ‘Lan mı? Canın sağ olsun!’ cevabı verişini manşetten ERDOĞAN’A AHLAK DERSİ diye vermişti. (12 şubat)

 

Ahlâkla terbiyeyi karıştırmıylar.

 

(Bu arada, gözlerim beni yanıltmadıysa, AKP’nin yarı-yayın organı Yeni Şafak’ta bu haberi göremedim…)

 

*

 

HAKLIYA BENZİYOR

 

PKK, kendi adamı, eski Avrupa Sorumlusu Kani Yılmaz’ı arabasına koydurttuğu bombayla havaya uçurdu ve öldürdü.

 

Gazeteci (Refah Partisi uzmanıdır aslında, demek ki PKK’yı da iyi izliyormuş) Ruşen Çakır ‘Kani Yılmaz neder vuruldu?’ başlıklı yazısında şöyle diyordu:

 

Yılmaz PKK’nın kendisini ortadan kaldırmak istediğini düşünüyordu ve ilk işaretler haklı olduğunu gösteriyor.” (Vatan, 12 şubat)

 

Kani Yılmaz epey haklı çıkmış gerçekten de … öldüğüne göre!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!