“YENİ BİR ANNAN..." />“YENİ BİR ANNAN..." />
Güncelleme Tarihi:
*
DEMEK Kİ...
Taha Akyol, Erdoğan-TÜSAİD gerginliğinin nasıl son bulduğunu anlatığı yazısına ‘Baltalar nasıl gömüldü?’ diye başlık atmıştı. (Milliyet, 26 aralık)
Demek ki her an yeniden çıkarıp, kapışabilirler!
*
“Günlerden bir gün, Musa Aleyhisselam, İsrailoğullarını etrafında toplayıp: “Bana en hayırlı adamınızı getirin” dedi. Bunun üzerine, İsrail oğulları, içlerinde en hayırlı kişi bildikleri adamı bulup getirdiler. Musa Aleyhisselam, adama dönüp sordu: “Sen gerçekten buradaki en hayırlı kişi misin?” Adam: “Öyle iddia ediyorlar” diye karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Musa ona: “İsrail oğullarının en şerlisini getir! dedi. Adam gitti. Bir müddet sonra yanında kimse olmadan geri geldi. Hz.Musa niye eli boş geldiğini sorduğunda şöyle cevap verdi: “Ben onlardan hiçbirini kendi nefsimi bildiğim kadar bilmiyorum”. Bu cevap üzerine Hz. Musa: “Sen” dedi, “gerçekten onların en hayırlısısın.”
Sonsuz Hayat sayfasından, Bugün, 27 aralık
*
BİR HABERDEN ALINTI:
“CHP İzmir Milletvekili Türkan Miçoğulları’nın şarap içmesi için kameralar önünde ısrarı nedeniyle Genel Başkan Baykal’ın özür dilediği AK Parti İzmir Milletvekili İsmail katmerci hacı adayı çıktı.” (Star, 27 aralık)
Bu ne demek yahu? Hacı adaylığı suç mudur yoksa ayıp mı?
*
GELİYOR GELİYOR...
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenevleri Yönetmeliğini değiştirdi. Yeni yönetmelik öğretmenevlerinde türbana geçit veriyor, tavlayı yasaklıyor!
Akşam, 27 aralık
*
BUNLARI SİZ SEÇTİNİZ
“Devlet Ardahan’a bakmıyor. Ardahan’ı eğer gözden çıkardıysanız, bırakın sınırın ötesine geçelim kardeşim. Zaten Ermenistan kendi haritasının arkasında bizi gösteriyor.”
TBMM Genel Kurul kürsüsünden, CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt
Gazeteler, 27 aralık
Not: Sonradan bu milletvekili ‘Ermenistan değil, Gürcistan demek istemiştim’ gibi bir açıklama yaptı.
*
Burcu (Kılınç) ‘BU NE BİÇİM HABER, ARAYA REKLAM MI ALMIŞLAR?’ diye soruyor:
“Olay, dün saat 11.00 sıralarında Bornova Meydanı'nın yakınlarında bulunan 453 Sokak'taki 'Bornovalılar Manavı' önünde meydana geldi. İşadamı Feridun Kandemir, akşam Kemalpaşa'daki villasına gelecek olan misafirleri için eşi Fatma Kandemir'in isteği üzerine şoförü Nevzat Keçeci ile birlikte Bornova'ya alışverişe geldi.”
“Hükümet Konağı'nın arkasında, TEDAŞ ve İZSU veznelerinin karşı tarafındaki manavın yakınında otomobili park eden Kandemir ve şoförü alışveriş yapmak için arabadan indi. Kandemir, her zaman alışveriş yaptığı 'Bornovalılar Manavı'na yönelirken şoförünü de yakındaki bir mağazadan peynir almaya yolladı.” (Yeni Asır, 27 aralık)
*
BUNLARDA ALLAH KORKUSU VARDIR... DİYEN KİMDİ?
TBMM’deki AKP çoğunluğu Ekim 2004’ten önce yapılan gecekondu ve kaçak binalara elektrik ve su verilmesine imkân veren bir düzenlemeyi kabul etti.
‘Gecekonducuya seçim kıyağı mı!’ diye soruyor Akşam. (28 aralık)
Herıld yani...
*
HADİ HAKAN SAFTIR...
Hakan Şükür Amerika’da saklanan Fetullah Gülen’i bayramda seyranda telefon ettiğini ama ‘telefonları dinlendiği için’ çok konuşamadığını söylemiş. (Tercüman, 28 aralık)
“Birçok insan gibi beni de dinliyorlar...” diyor.
Sakın dinledikleri Fetullah Gülen olmasın!
*
“Meddei (iddia eden) iddiasını ispatla mükelleftir. İddiasını ispatlayamayan... oraya işte ben üç tane nokta koyuyorum!”
TBMM kürsüsünden konuşan bir TC BAŞBAKANI, televizyonlar, canlı yayın 29 aralık
*
Engin Ardıç ‘Atatürk 1938’de ölmeseydi ne olurdu?’ başlıklı alternatif tarih yazısında şöyle diyordu:
“... ama Adnan Menderes herhalde tarım bakanı mevkiinden ileri gidemezdi!... Süleyman Demirel de sanayi bakanı... Eh, bu durumda, Bülent Ecevit’in de Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu Sanskrit Eserleri Dairesi’nin çevirmen kadrosundan emekli olacağı bir Türkiye hoş bir ülke olabilirdi gerçekten...” (Akşam 29 aralık)
*
TUTARLI BASIN!
Aynı haber, farklı haber...
Kendisine ‘Teneke’ diyen yeğenini bıçakla öldüren amcayı, damadı ihbar etti. (Takvim, 29 aralık)
Birlikte içki içen amca ile yeğenin tartışması kanlı bitti. Amca, kendisine ‘Oğlum’ diye hitap edip ‘gevşek’ diyen yeğenini bıçaklayarak öldürdü. (Şok, 29 aralık)
*
UÇAKLAR SEFERDEN NE ZAMAN KALKAR?
THY’nın Denizli uçağında peşpeşe iki kaza atlatılınca, Hürriyet’teki arkadaşlara sordum: “Bu RJ 100’leri niye servisten kaldırmıyorlar?’ diye. Bana kızdılar.
Akşam manşet yapmış ‘Emekli edin bu uçakları’ diye. (30 aralık)
Bir kere daha, lisedeki askerlik hocamız (bir havacı binbaşıydı) ile aramızda geçen konuşma geldi aklıma:
- Hocam bizim (askeri) uçaklar ne zaman hizmet dışı kalır?
- Düştüğü zaman...
Ama artık böyle değilmiş. İnsan hayatının ‘daha önemsiz’ olduğu, bizden fakir ülkelere satılıyormuş, düşmesi gelen uçaklar...
*
BEKLİYORUZ BAKALIM
100.Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’a nihayet tahliye çıktı. Bu arada Aşkın’ın suçlanma sebeplerinden biri olan ‘personeli fişleme’ iddiaları da fos çıktı. Üniversitenin güvenlik müdürü bu raporların kendisi tarafından Jandarma istihbaratın emriyle ve 2000 öncesinde hazırlandığını ve bir nüshasının da rektörlüğe gönderildiğini itiraf ederek rektörü akladı.
Haberi Bugün ‘bile’ manşet yapmıştı: BEN FİŞLEDİM (30 aralık)
Merakla bekliyoruz bakalım, Bugün’ün yazarı Nazlı Ilıcak bu konuda ne yazacak!!!
*
“Erdoğan'dan dün dündür!” diyordu Milliyet. “İktidara gelmeden önce "Kürsü dokunulmazlığı dışında dokunulmazlığın kaldırılmasından yanayız" diyen Başbakan, televizyonda şunları söyledi: “Eğer kaldırılacaksa, ne kadar dokunulmaz varsa hepsininki kaldırılsın. Hep birlikte olursa eyvallah. Aksi takdirde siyasiler olarak birilerinin elinde çelik çomak haline geliriz.” (Milliyet, 30 aralık)
Gazete, başbakanın eski ifadelerini de derlemiş:
16 Ekim 2002 (Amasya, Çorum, Kırıkkale mitingleri - Deniz Baykal'a yanıt verirken): Beyefendi, eğer programımızın 16. sayfasını okusaydın, dokunulmazlıklarla ilgili düşüncemizi görürdün. Dokunulmazlıklara siyasi rant olarak bakmıyoruz. Dokunulmazlık zırhına aday olmayan tek lider benim. Ama bunlar dokunulmazlık zırhına aday. Korkunun ecele faydası yok. Geliyoruz ve demokrasinin standardını yükselteceğiz.
20 Ekim 2002 (Adana-Mersin): Şu anda dokunulmazlık kapsamında olmayan tek lider benim. Çünkü milletvekili adayı değilim. (Erdoğan siyasi yasağı nedeniyle o dönemde aday olamamıştı). Onlar ise dokunulmazlık zırhının kapısındalar. Biz, kürsü dokunulmazlığı dışında dokunulmazlığın kaldırılmasından yanayız.
25 Ekim 2002 (Kanal D'de Baykal ile tartışma): Baykal, "kürsü sorumsuzluğu" dışında dokunulmazlığın sınırlandırılması önerisini gündeme getirince Erdoğan, "Neden kürsüdeki konuşmaya dokunulmazlık olsun. Gönül ister ki, o da kalksın. Ele ele verip onu da kaldıralım" dedi. Baykal, "Millet adına konuşulduğu için kürsü sorumsuzluğu verilmiştir, orası mukaddes bir makamdır" diyerek karşı çıkınca Erdoğan, "Sokaktaki Ahmet Efendi'ye o imkân sağlanmıyor" diye itiraz etti.
*
BİR KEZ DÖNEN, BİR DAHA DURAMAZ!
Bu arada, Başbakan “Değiştim, gelişerek değiştim” derken, Vatan da Süleyman Demirel’i manşet yaptı: O YİNE DEĞİŞTİ!
Süleyman Demirel, İmam Hatip Liseleri konusunda “Dinini bilen avukat, doktor yetişmesi kötü mü?” diyerek yine tarihi laga lugalarından birini yapmış!
Vatan, 30 aralık
*
TBMM kürsüsünden “Meddei (iddia eden) iddiasını ispatla mükelleftir. İddiasını ispatlayamayan... oraya işte ben üç tane nokta koyuyorum!” diyen başbakanımıza ana muhalefet partisi başkanı Deniz Baykal aynı zarafetle cevap verdi:
‘Yakasına yapışan o üç noktayı alır daha uygun bir yerine koyabilir’ (Gazeteler, 30 aralık)
Vallahi siz BUNLARI içinize sindirebiliyorsanız, kendinize ve Türkiye’ye layık görüyorsanız... Allah bağışlasın, ne diyeyim!
*
Yalçın Doğan’ın “Şişirilen cennetin arka bahçesi tam bir tekzip. Hep birlikte nurlu ufuklara yol aldığımızdan emin olmaya hazırlanırken, aniden bastıran bazı rakamlar, hepimizi hayal kırıklığına uğratıyor” diye başlayan ve “Erbabı yorgan titretmiyor. Hepimize anlatılan cennetin arka bahçesine inildiğinde, ustalıktan değil, kimsede mecal kalmadığı için, yorgan titremiyor” diye biten yazısının başlığı da BU RAKAMLAR YORGAN TİTRETMEZ. (Hürriyet, 30 aralık)
*
SEVGİYLE ANDIK SİZLERİ...
İstanbul Valisi Muammer Güler ‘başta asayiş ve trafik olmak üzere tüm belediye etiplerinin yılbaşında görevde olacağını’ söylemiş ve eklemiş: HER TÜRLÜ ÖNLEM ALINDI! (Akşam, 31 aralık)
Bırakın yılbaşı gecesini, arabamla Ulus’tan 18.45’te çıkıp, beş yüz metre ötedeki Alkent’e tam 45 dakikada 19.30’da vardığım 30 aralık Cuma akşamı, ben de tam İstanbul Valisi ile Büyükşehir Belediye Başkanı’nı saygı ve minnetle anıyordum. (Ortada tek bir polis bile yoktu – ihtiyaç olduğunda polislerin hepsi arazi olur zaten; onun yerine, zaten kitlenmiş Nispetiye Caddesi’nin orta yerinde, Cuma akşamı bu saatte flaşörlerini yakmış arabaların geçişini engelleyen Beşiktaş Belediyesi’ne ait bir çöp arabası duruyordu!)
*
ÖZLEYECEĞİZ!
Başarılı çalışmalarıyla hergün 15 milyon İstanbullu’nun hayır dualarını alan Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, memleketine dönmek isteyenlere 1500 lira harçlık ve kredi sözü vermiş ve seslenmiş: KÖYÜNÜZE GERİ DÖNÜN! (Milliyet, 31 aralık)
Vallahi bütün kalbimle destekliyorum. Sahi Topbaş nereliydi?
*
AL BAŞINA BELAYI!
Önce Ermeni Konferansı’nı iptal ettiren, sonra Orhan Pamuk, Hrant Dink ve Lagendijk hakkında 301’den suç duyurusu yapan MHP’li (kendisi söylüyor) avukat Kemal Kerinçsiz: “Dava açmaya devam edeceğim. Bu davalar Türkiye’nin AB’ye girmesini engellerse bundan büyük mutluluk duyarım” demiş. (Vatan, 31 aralık)
Türkiye’ye zarar vermeye çalışanları dava edecek bir avukat yok mu?
*
AL BAŞINA BELAYI bis
Size diyorum ya, bu saçma sapan Kürtçülük bizim başımızı ağrıtacak ve bizi üzecek diye.
Başta Diyarbakır 36 Güneydoğulu belediye başkanı Danimarka Başbakanı’nı PKK’nın yanın organı olduğu bilinen Roj TV’yi kapatmaması için mektup yazmışlar. (Gazeteler, 31 aralık) Tabii maksat Roj TV’yi kurtarmak değil, Türk adliyesini ve polisini prokove edip Türkiye’nin batıdaki imajına ve AB projesine zarar vermek.
Bilmiyorlar ki, kazayla Türkiye AB projesinden vazgeçerse, önce... Allah korusun!
*
(K)ALINTI
“Beni Orhan Pamuk değil, tarladaki pamuk, hububat ilgilendiriyor.” Bülent Ecevit
Yeni Şafak, 31 aralık
*
İHTİYAÇ VARDI HAKİKATEN
15 ilde daha üniversite kuruldu. Üniversiteli olan il sayısı 55’e çıktı. Allah’ın izni Peygamber’in kavli ve milli eğitim bakanının kadrolaşmak için gayretiyle, bu sayı 81’e çıkacakmış. (Tercüman, 31 aralık)
40 ilimizdeki üniversiteler o kadar başarılı olmuş, o kadar iyi bir eğitim vermiş, alt yapısını tamamlamıştı ki... iyi oldu.
Allah bunları kendilerine benzetsin, bundan daha büyük bir beddua aklıma gelmiyor!
*
YALAKALAR
Başbakan Yılbaşı tatilini Akyaka’da geçirecekmiş. Erdoğan’ın Cuma namazını kıldığı camide yer kalmamış, o kadar ki dışarıdan halı getirip, bahçeye sermişler. (Hürriyet, 31 aralık)
Eeee, halkımızın yalakalığında sınır yoktur!
*
Dipnot: 1 Ocak’ta dalga geçtim, gazete okumadım zannetmeyin. Ama bayramlarda, yılbaşında böyle olur. Gazetelerde bir numara yoktu. Önceden hazırlanmış ilavelerle vaziyeti idare etmişlerdi... 1 Ocak 2006