Medyadan – Muhtelif alıntılar

Güncelleme Tarihi:

Medyadan – Muhtelif alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 2005 20:03

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea2dfef018fbb8f86ff075
(YANDA) ”NE YAPSA YARANAMIYOR! İngiltere'nin ciddi ulusal gazetesi The Guardian, BM'deki Refik Hariri suikastı araştırmasının Suriye aleyhine geliştiğini yazdı. Gazeteye göre; Suriye, İsrail ile görüşmeye ikna edilmeye çalışılıyor.”www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi...

 

*

 

YAPMAZ ÖYLE ŞEY!

 

Başkenti ‘özel’leştirdi, diyordu Oğuz Dişli imzalı haber:

 

Haberin Devamı

Ankara Büyükşehir’in AKP’li Belediye Başkanı Melih Gökçek’in adı başkentin belli başlı yerlerine verildi. Gökçek’in adıyla Sincan’da mahalle, Kavşakkaya’da baraj, Keçiören’de cami ve park, Karşıyaka Mezarlığı çevresinde ise bulvar var.”

 

Hürriyet, 12 aralık

 

*

 

BAKALIM KİM DAHA DAYI?

 

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’dan Başbakan’a...

 

“Dışarıda boş boş dolaşacağına otur, tarih oku. Bu toprakların nasıl bizim olduğunu anla. (...) “Biz belimizde silah görev yaparken, siz korkudan evinizden çıkamıyordunuz. ‘Yüreğin yetiyorsa Kandil'de buluşalım’ dedik, soluğu Avustralya'da aldı. Gücü milletten değil, dışarıdan almaya çalışıyorlar. Kendi devletinin kuruluş felsefesini tartıştıran bir başbakanı dünya ilk defa görüyor. Sen kimin başbakanısın? İnsanların kimlik bunalımı yok. Kimlik bunalımı Başbakan'ın kafasında var.”

 

Milliyet, 12 aralık

 

*

 

GEREKÇE!

 

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bakın AKP belediyelerinin içki yasağını bakın nasıl savundu:

Haberin Devamı

 

Ankara'da transseksüeller, yoğun şekilde Cinnah Caddesi'de bulunurdu. Emniyet güçlerince buradan gönderildiler. Şimdi bunlar, Eryaman'da Göksu Parkı civarına gitti. Bunları geri mi döndürelim?”

 

Milliyet, 12 aralık

 

*

 

BİZİ VATANDAŞ

 

Necip Türk milleti, 155 Alo Polis çalışanlarını deli ediyormuş. Abuk sabuk telefonlar içinde en çok şuna güldüm:

 

- Evime giren hırsızı yakaladım. Ev adresimi bilmiyorum. Hırsız size evi tarif etsin...

Tercüman, 12 aralık


*

 

MEDENİYETE GEL!

Avusturalya’da ırkçılar, aralarında Türkler’de bulunduğu bir grup Ortadoğulu’yu linç etmeye kalkıştı. Vatan bu haberi ‘Medeniyetler çatışması’ diye verdi. (Vatan, 13 aralık)

 

O kafatasçı sapıkları ‘medeniyet’ olarak mı görüyor acaba?

Haberin Devamı

 

*

 

EN SADIK OKURUM ARADI BENİ SABAH ERKEN

- Serdar, sizin Kelebek’te okudum (14 aralık) Nazlı Ilıcak “Demek aramız çok iyi ki, gelinim Meyra bana ‘Nazlı Anne’ diyor. Ben, oğlum Mehmet Ali ve gelinimden bana bir ‘Kemal Ilıcak’ hediye etmelerini istiyorum” demiş. Bir meşhur Kanlıcalı Nihat Bey vardır, ağzı çok iyi laf yapan, nüktedan bir zatmış. Son Osmanlı prenslerinden birinin yeni doğan oğluna (Osmanlılar’ın bilinen en eski atası Ertuğrul Gazi gibi) Ertuğrul adı verilince ‘Tüh!’ demiş ‘yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik diye seviniyorduk, Osmanlılar yine başa döndü galiba!’

Doğrusu ne demek istediğini anlayamadım. Ama şahsen ben, üzülürüm eğer Kemal, Nazlı ve Mehmet Ali Ilıcak gibi, Türkiye’ye büyük hizmetleri olmuş bir ailenin zürriyeti devam etmezse.

*

Haberin Devamı

 

BİZ BİLİRİZ!

 

CIA Başkanı Porter Goss ülkemizi şereflendirdi. Duyduğuma göre, bizimkileri “Guantanamo Üssü'nde El Kaide militanlarını üç ay sorguladığımız halde çok zor çözüyoruz. Siz üç günde nasıl çözüyorsunuz?” diye sormuş, yani Türk istihbaratının ve polisinin zanlıları sorgulama ve konuşturma tekniğine hayranlığını dile getirmiş. (Sabah, 14 aralık)

 

Eeee, ne de olsa bizim MİT’imiz ve polisimiz ‘sorgulama’ konusunda son derece tecrübelidir! J

 

*

 

BOŞLUKLARI DOLDURUNUZ

 

“Eski MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in ölümünden sonra İngiltere’deki banka hesabından 575.000 Mark, 845.000 Dolar ve 367.000 Sterlin çekilmesiyle ilgili olarak ilk eşinden olan kızları Umay Günay ve Ayzıt Türkeş’in özel evrakta sahtecilik ve banka aracıyla dolandırıcılık suçlarından yargılandıkları dava ..........................................”

Haberin Devamı

 

Evet, bildiniz: “... zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı.” (Sabah, 14 aralık)

 

Beni Türk adaletine teslim ediniz!

 

*

 

BİRİNİN ALTI ÖBÜRÜNÜN ÜSTÜ

 

Mesut Barzani, seçim öncesi halka seslenmiş:

 

İster Kürt, ister Arap, ister Asuri, ister Yezidi olun, bu topraklarda yaşıyorsanız Kürdistanlısınız. Perşembe günkü seçimlere bu bilinçle gitmeniz gerek.” (Milliyet, 14 aralık)

 

Yani burada alt olan, orada üst... Ortadoğu altüst diyorlardı da inanmıyorduk!

 

*

 

MEVLANA VE DİOGENES

 

Sinoplu Diogenes İÖ 412-320 yıllarında yaşamış, Mevlana ise 1207-1273 yılları arasında, yani 1600 sene sonra. Ama demek ki aklın yolu bir...

 

Derler ki, filozof Diogenes’i Atina sokaklarında güpegündüz elinde bir gaz lambasıyla gezerken görenler “Üstat hayırdır? Gündüz vakti bu fenerle ne arıyorsun?” diye sormuşlar. “Adam gibi bir adam arıyorum!” demiş Diogenes.

 

Mesnevî’de de anlatılırmış bu hikaye, bilmiyorum Mevlana kaynağını veriyor mu:

 

“Gönül gözü açık biri, gündüzleri eline bir kandil alıp öyle dolaşırdı. Bunu gören bir adam: ‘Be adam, kendine gel!’ dedi. ‘Deli mi oldun? Böyle gündüz ortası kandille dolaşılır mı?’ Kandille dolaşan zât tebessüm ederek şöyle dedi: ‘Elimdeki bu kandille adam arıyorum; bakalım o gönlü uyanık kimdir, nerededir, onu arıyorum. Öfke ve hırs zamanında öfkesini yenen, şehvetine mağlup olmayan bir adam arıyorum’. Bunu duyan öteki adam boynunu büküp: ‘Nadir bulunur bir şey arıyorsun’ dedi. ‘Var aramaya devam et!” (Bugün, 14 aralık)

 

*

 

OLUR OLMAZ ŞİKAYETE GİDENLER!

 

Eğer ruh, dinlerin iddia ettiği gibi ölümsüzse, ve ölenler, kabristana yapılan ziyaretlerin farkına varıyorsa... Allah, Mustafa Kemal’e sabır versin!

 

Yahu, kimler, ne bahanelerle ziyaret ediyor Anıtkabri! Zavallı Atatürk, kimlerin derdini, şikayetini dinliyor! Neyse, Allah’tan Anıtkabir geceleri ziyarete kapalı da...

 

Başta kitap, korsanın her türlüsüne, tabii ki kaset ve CD’ye karşıyız, sanatçıları, yazarları ‘EMEK HIRSIZLARINA’ karşı sonuna kadar destekliyoruz. Sadece vesile oldu da yazıyorum...

 

Bu kez ‘SANATÇILAR ANITKABİR’DE TEK YÜREK OLMUŞ’ çünkü ‘KORSAN KASET VE CD YAPANLARI ATA’YA ŞİKAYET ETMİŞLER’... (Gazeteler, 15 aralık)

 

TBMM’ni ziyaret etmelerini, bakanlara, parti başkanlarına, milletvekillerine dertlerini anlatmalarını anlıyorum da... Anıtkabir ne oluyor? Bu da işin ‘şov’ kısmı mı?

 

*

 

BİZİM CEBİMİZDEN...

 

Başbakan’ın dünürü işadamı Sadık Albayrak’ın evinin, 3 ayrı vardiya halinde 9 polis memuru tarafından korunduğu haberini gazetelerde okudunuz. (16 aralık)

 

Bilmem okurken düşündünüz mü?

 

Başbakan’ın dünürünü koruyan o 9 polisin maaşını, altındaki aracın benzinini... kimin ödediğini?

 

*

 

Bekir Coşkun, Hürriyet’teki köşesinde şöyle yazdı (16 aralık) :

 

Döneklik mevsimi...

DÖNEKLİK mevsimidir.


Ben bu mevsimin geldiğini anlarım.
Dönek, renk değiştirmeye başlar.
Şekli değişir.
Sesi, bakışı değişir.
Bu değişme yeteneği onun her şartta yaşamasına, her zaman ayakta durmasına, her dönem var olmasına, her mevsim bir
‘köşe’
de barınmasına olanak sağlar.
Asla yok olmaz
dönek.

Yine bir
döneklik mevsimidir.
Artık toplumun gerçeği görmeye başladığını, insanların gözünü boyamanın olanaksızlaştığını, havanın değiştiğini, güvendiği dağlara kar yağdığını, mızrağın çuvala sığmadığını, şişirdiği balonun söndüğünü, iktidarın ne mal olduğunun ortaya çıktığını gördü..
Ve dönek dönüyor...
Bir süredir iktidara ‘işte bunları yapma...’
gibi akıl vermeye başlaması, dönme hazırlığıdır.
Ki bir sonraki aşamada
‘Ben söylemiştim...’
desin...
Bakın:
Dünyanın en büyük haber ajanslarından
Associated Press (AP) önceki gün tüm dünyaya Türkiye’nin başına geleni
uzun uzun duyurdu.
Kırmızı noktalı sokakları, içki yasağını, türbanı, harem-selamlık uygulamalarını, yargı yerine ulema istemini, dine uygun helal gıda sertifikalarını, yeşil alanlara cami yapılmasını,
‘İslami yaşam biçimine geçiş’
lere örnekler olarak gösterdi.
Ve
‘Laik kesim endişeli’
dedi.
(AP’nin araştırmasında yer almayan imam hatiplilere vali, kaymakam, hákim, savcı olma yolunu açan yönetmelik ise Resmi Gazete’de önceki gün yayınlandı. AP’nin bundan henüz haberi yoktu.
)

Artık
döneğin
yapacağı bir şey yok.
Üç yıldır toplumun gözünden saklamaya çalıştığı iktidarın ne olduğu kabak gibi ortada...
AP
dünya kamuoyuna duyurduğuna göre, o Türk halkından nasıl gizlenebilir Türkiye’nin başına gelenleri?..
İzleyin; eleştiriler yavaş yavaş artacak. Üç yıldır yalakalık yapılan köşelerde eleştiriler okuyacaksınız...
Dönek
zamanın geldiğini bilir.
Döneklik mevsimidir...

 

*

 

Yalçın Doğan ise şöyle (Hürriyet, 16 aralık)

 

Unakıtan ayrı olay

CHP Konya milletvekili Atilla Kart, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan’la ilgili soru önergesi veriyor.

Kart’ın sorusuna göre, Abdullah Unakıtan
ithal ettiği arpa ve mısırı piyasada satamadığı ve malı elinde kaldığı için, bunu TMO’ya peşin fiyatla satıyor.

Bu iddiadan hareketle,
Kart, oğul Unakıtan’ın bu işleminin doğruluğunu, ayrıca ödediği vergiyi soruyor. Maliye Bakanı Unakıtan
’ın yanıtı evlere şenlik:

‘İstenen ticari muamelelere ilişkin bilgiler, özel yaşamlara ilişkindir. Maliye Bakanının görevinin gereği olarak, yükümlülerle ilgili öğrendiği ticari sırlar, vergi mahremiyeti kapsamında olup, açıklanması mümkün değildir.’

Unakıtan
’ın özel yaşam konusundaki titizliğine hayranım.

*

GELİYOR GELİYOR...

İmam polisler geliyor

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından getirilen ve imam hatip mezunlarının düz lise diploması da alarak katsayı engeline takılmadan üniversitenin her alanında okumalarını sağlayan ‘çifte diploma’ yönetmeliği, Polis Akademisi’nin yolunu da açıyor. Ancak, çifte diploma, imam hatipliye harp okullarında okuyabilme olanağı tanımıyor.

Hürriyet, 16 aralık

*

 

EN GÜZEL HABER BUYDU

 

Beni geçen hafta en mutlu eden belki de Hürriyet’in “Şanlıurfa’dan Picasso turu” diyen manşetiydi. “Şanlıurfa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü’nden 67’si kız 84 öğrenci ve 8 öğretmen, Beşiktaş Belediyesi tarafından tahsis edilen Ulusoy şirketine ait iki otobüsle 15 Aralık Perşembe günü İstanbul’a geldi.” (18 aralık)

 

 

*

 

ÇÜŞ ARTIK!

 

“Kürtler bazı stratejik hatalar yapıyor. Kürt liderleri, grupları bu fırsatı kullanıp hükümetle diyalog başlatmalıydı. Ancak başlayan diyalog değil, mücadele oldu. Ordu bir yandan provokasyona geçti, PKK da buna cevap verdi. Ordu PKK’yla savaşmaya bayılıyor. Bu, orduyu merkezde ve gündemde tutuyor. Kürtler için tek yol savaşı durdurmak ve şiddete yönelmeden çözüm aramaktır. Kürt liderler stratejik hata yapıyorsunuz. Türkiye’de sistemin içinde barış istemeyenlerin eline oynuyor. Ordu bayılıyor bu işe. Ordunun eline oynuyorlar.”

 

TBMM-Avrupa Parlamentosu Parlamenterlerarası Karma Komisyon Eşbaşkanı Joost Lagendijk (Gazeteler, 18 aralık)

 

*

 

“BİRİSİ” FENER RUM PATRİĞİ BARTHOLOMEOS HAKKINDA DİYOR Kİ

 

“Görevi nedir bu Patrik Bartholomeos'un? Bartholomeos, bir yerde Hıristiyan'ın imamı... Bellidir ne yapacağı!.. Doğduğu zaman adamı vaftiz edeceksin, evlenirken nikâhını kıyacaksın, öldüğü zaman da gömeceksin!.. Diyor ki, 'Bağımsızım!'... Türk toprağında bağımsızlığını ilan edemezsin... Gittim, savcılığa verdim kendisini...” (İrem Barutçu’nun köşesinden, Bugün, 18 aralık)

 

İşi gücü bırakıp Fener Rum Partiği’ni savcılığa şikayet eden kimmiş biliyor musunuz?

 

Sinan Aygün... yani Ankara Ticaret Odası Başkanı!

 

*

 

AMAN DİKKAT, TÜKÜRÜKLÜ OLABİLİR!

 

Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, AKP’nin ‘nispeten aydınlık yüzü’ vazifesiyle laik kamuoyunu yatıştırıcı çıkışlara devam ediyor.

 

Son olarak, Picasso sergisini gezerken “Sanat, insanların görüş birliği oluşturduğu bir alandır. Ben son yıllarda ihtilaflı konulardan ittifak ettiğimiz konulara kaymaya çalışıyorum. Sanat da bunlardan biri” demiş. (Milliyet, 18 aralık)

 

Bakan Bey sanata yakın dururken üstünü kirletmemeye dikkat etsin, partisinin bir ileri geleni ‘içine tükürmüş’ olabilir!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!