Medyadan Muhtelif alıntılar

Güncelleme Tarihi:

Medyadan Muhtelif alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2005 13:44

"TÜRKİYE TARAMA SÜRECİNE İYİ BAŞLAMIŞ... Avrupa Reform MerkeziHürriyet, Türkiye'nin, AB katılım sürecindeki, tarama sürecine çok iyi başladığını ve 'eğitim-kültür' ile 'bilim ve araştırma' başlıklarında tarama süreçlerini başarıyla tamamladığını açıkladı." www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi. (YANDA)

*

Adı bende saklı meslektaşım adına sizden özür diliyorum:

Toplu gazete okuduğumuz bir mekanda, adı lazım değil bir meslektaşım başını okuduğu BirGün gazetesinden kaldırıyor (28 kasım) ve espriyi patlatıyor:

- Hamamböcekleri bundan 320 milyon yıl önce karbonifer çağda ortaya çıkmış. Acaba onun için mi bu hayvanlara ‘karbonifer böceği’ denir? Vu ha ha ha ha...

Kimler bu meslekten ekmek yiyor Yarabbi!

*

59. Hükümet yani Erdoğan Başbakanlığı’ndaki AKP Hükümeti, Cumhuriyet tarihinin ‘çocuk rekorunu’ kırmış. Başbakan ve 23 bakanının toplam 66 çocuğu varmış. (Milliyet, 28 kasım)

Benim de bir iddiam var: (2 kadını hariç tutuyorum) 25 erkek bakandan oluşan AKP Hükümeti’nin, sadece ‘en çok çocuk’ rekorunu değil, ‘en çok eş’ rekorunu kırdığına da eminim. İmkanı olan araştırsın...

*

KABADAYI AĞZIYLA KONUŞAN BAŞKAN

Mehmet Ağar’a (Sen de Şemdinli’ye gitsene!) diyen Başbakan’a meydan okudu: Yüreğin varsa Kandil Dağı’na gidelim!

DYP Genel Başkanı’nı AKP içinden bir milletvekili cevap verdi. (Herhalde, Ali Atıf Bir’in ‘Başbakan kendi kalesine gol attı’ diyen yazısını okudular.) AKP Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya diyor ki:

- Bir genel başkana meydan kabadayısı edasıyla konuşmak yakışmıyor! (Milliyet, 28 kasım)

Ben Çetinkaya’nın yerinde olsam ‘Meydan kabadayısı ağzıyla konuşan genel başkan’ konusuna pek girmezdim!

*


ÇOK KOMİK BİR HABERDİ, BİR REZALET...

Ödülleri arasında ‘Barış Ödülü’ de bulunan İsveçli Nobel Vakfı’nın ... Amerikan silah şirketlerine para yatırdığı meydana çıkmış!

Eee, savaş olacak ki, Barış Ödülü’nün anlamı olsun, değil mi!


Sabah, 28 kasım

*

SAHİ NİYE?

Leyla Zana makulesinin kurduğu Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) eşbaşkanı Ahmet Türk, Derya Sazak’ın bir suali üzerine “Roj TV bölgede seyrediliyor. Niye kapatılsın ki?” diye soruyordu. (Milliyet, 28 kasım)

Aynı gün Vatan’ın manşetiydi: Roj’a suçüstü - Roj TV-PKK bağlantısını kanıtlayan telefon görüşmeleri Almanya’da dinlemeye takıldı. (28 kasım)

DTP’nin telefonlarını dinleseler neler takılır acaba?


*

EMNİYET!


Doğan Hızlan yazıyordu, en çok korsan kitap nerede satılıyormuş, biliyor musunuz? Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün kapısının önünde kurulan tezgâhta... (Hürriyet, 29 kasım)

İstanbul’da da biliyorsunuz, rekor Kadıköy Meydanı’dır, zabıtanın ve polisin gözünün önü...

Bu benim ‘organize suç’ teorimde haklı olduğumu gösterir:

Türkiye’de içinde devlet memurlarının, kamu görevlilerinin olmadığı suç çetesi YOK-TUR!

*

25 İLDE DAHA ÜNİVERSİTE AÇILACAKMIŞ. (Gazeteler, 29 kasım)

Yeterli ilkokul ve ortaokulu bile olmayan illere üniversite açmak için... AKP olmak gerekir!

*

KENDİ DE İNANMAYA BAŞLIYOR GALİBA

Köşesinde, ‘Hürriyet, Bayındırlık Bakanı Binali Yıldırım’ın karısını niye manşet yaptı?’ diye soruyor ve yine kendi cevaplıyordu:

İçeride güçlendiğini gördükleri AK Parti hükümetinin dış desteklerini bitirmek istiyorlar...”

AKP belediyelerinin yaygınlaştırmaya çalıştığı içki yasağıyla ilgili haberlerin de maksadı buymuş.

Bu ‘lar’ dediği Doğan Grubu imiş. Böyle haberler yaparak AKP’yi Avrupa Birliği’ne ve batı kamuoyuna fitneliyormuş yani Hürriyet...

Taha Kıvanç adıyla yazan yazar, köşesinde komplo teorileri geliştire geliştire sonunda kendi de inanmaya başladı galiba!

Yeni Şafak, 30 kasım

*

YAZI İŞLERİYLE BAŞYAZARIN BİRBİRİNDEN HABERİ YOK

Gazetenin manşeti:

Yeni Zelanda polemiği - Erdoğan, Yeni Zelanda ve Avustralya'ya yapacağı 10 günlük geziyi VATAN'a verdiği röportajda eleştiren Rahmi Koç'a cevap verdi.

Aynı gün, gazetenin başyazarının yazısının girişi:

Sayın Başbakan dünkü grup konuşmasında adımızı vermeden bizi topa tutmuş.. Tarifinden bu sütunu hedef aldığı belli. Nokta hedef seçtiği takdirde ihtimal onurlandıracağından korkmuş olmalı ki isim vermiyor ve bizi değişimi hazmedemeyen, anlayış sığlığı yaşayan tipler diye tarif ediyor. (Vatan, 30 kasım)

Hatlar karışmış galiba... Birinci sayfayla başyazarın birbirinden haberi yok mu?

*

YORUMSUZ

Devrim Sevimay’a verdiği röportajda, Rahmi Koç şöyle diyor:

Zengin de olsanız günde yine üç öğün yemek yiyorsunuz. Zenginlik kağıt üzerinde olan bir rakam!”

Benim aklımdan geçeni de Sevimay söylemiş zaten:

“Doğrusu bu sözü böyle bir tekneyi (Dünya turuna çıktığı Nazenin adlı muhteşem yelkenliden bahsediyor) Singapur’a bağlamış biri olarak söylerken çok alçakgönüllüsünüz...

Vatan, 30 kasım

*

YORUM VAR AMA İÇİMDEN

Türk Milli Futbol Takımı o kadar başarılı olmuş ki... Fatih Terim’in sekreteri bile 35 milyar TL prim almaya hak kazanmış.

Gazeteler, 30 kasım

*

MAFYA BABASI MI BU ADAM?

Van 100.Yıl Üniversitesi Rektörü, kanunlar ve nezaket kuralları çiğnenerek tutuklandı ve hapsedildi. Ardından, Genel Sekreteri intihar edince, kalp spazmı geçirip hastaneye kaldırıldı.

Hürriyet’in haberine göre, Prof.Aşkın’ı yattığı odada ... 2 rütbeli subay-astsubay, 2 er ve bir gardiyan sürekli bekliyormuş.

Güya KORUMAK için...

Rektöre resmen BABALARIN BABASI muamelesi yapılıyor, hukukun gıkı çıkmıyor...

Hürriyet, 30 kasım

*

RESMEN SUÇ İŞLEDİ!

Şu cümleleri dikkatli okuyun:

Yargı çok tutucu. Savcılar daha da tutucu. Zaman zaman bir savcı bir yerde bir dosya açar, mahkeme reddeder. Bence (Orhan) Pamuk’un davasına bakacak mahkeme de doğru kararı verecektir. Benzer davalar daha önce düştü.” (Tercüman, 30 kasım)

(Eğer DIŞİŞLERİ BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDULLAH GÜL, gazetede yer alan bu sözlerini şu ana kadar yalanlamadıysa...) Allah aşkına, yargıya daha nasıl müdahale edilir, bana izah eder misiniz? Bu sözler suç değil mi?

Not: Gül’ün bu sözlerinden 4 gün sonra, Hukukçular Birliği üyesi bir grup avukat, Ermeni Konferansı’nın mahkemece ertelenmesini eleştiren 5 gazeteci hakkında dava açtılar. (Bugün, 3 aralık) ‘Adalete müdahale ettikleri...’ gerekçesiyle. Türkiye bir sirke döndü resmen!

*

(K)ALINTI

Aman yanlış anlaşılmasın ben tanıtımların akademiksel olmasını savunuyorum.”

Erdal Güven, Tercüman, 30 kasım

*

POLİS CENAZESİ

Yıllardar yabancı basını takip ederim. Bir ‘polis cenazesi’ haberi okuduğum nadirdir.

Farkında mısınız, Türk basınında ne çok ‘şehit polis’ haberi yaptığımızı?

Vatandaşı korumakla görevlendirdiği (ve 300-500 milyon için hayatını tehlikeye atmasını istediği) polisini bile korumaktan aciz devletimiz...

Ve bu arada, farkında mısınız, polis dullarının neredeyse tamamının türbanlı olduğununun?

Son olarak Takvim, 2 aralık

*

OSCAR KOMPLEKSİ

Hürriyet’ten Çiğdem Toker, Türkiye’de verilen en büyük gazetecilik başarı ödüllerinden birini kazandı, Sedat Simavi Ödülü’ne layık görüldü.

Hürriyet bu güzel haberi sürmanşetten Oscar Hürriyet’e diye duyurdu. ‘Gazeteciliğin Oscar’ı sayılan Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü’nü...’

Bu bitmez tükenmez kompleks beni çok rahatsız ediyor. Fransa’nın en büyük basın ödülü Albert Frère’dir mesela. Bugüne kadar kazananın ‘Fransa’nın Pulitzer’i bilmem kime’ diye duyurulduğuna şahit olmadım. Değil ki, bir basın ödülünü sinema ödülü Oscar’a benzetmek...

Biz ise batı kompleksi altında eziliyoruz. Türkiye’nin Oscar’ı, Nobel’ı, Grammy’si diyerek, koskoca ödüllerimizin de değerini düşürüyoruz.

Hürriyet, 2 aralık

*

MAVİ ÇORAPLI BAKAN

İran Dışişleri Bakanı Monaçer Mottaki, Necmettin Erbakan’ı evinde ziyaret etti. Tabii İranlı molla, Türk mollayı ziyarete gidince, kapıda ayakkabılarını çıkarıp, kendine uzatılan terlikleri giydi.

Hürriyet, İranlı bakanın ‘boncuk mavisi çorap’ giydiğini yazıyor ve ekliyor: “Mottaki, ziyaretinin ilk gününde de mavi çorap giymişti.”

Bu nottan iki ipucu elde edilebilir:

Ya Mottaki mavi çorap giymeyi çok seviyor, yahut da ... her gün çorap değiştirmiyor!

Hürriyet, 2 aralık

*

BARDAĞIN DOLU YARISI

Glufstream soğuyor, 10 yıl içinde Avrupa’da ortalama sıcaklık 4 derece azalacakmış.

Desenize yaşadık, güneşimiz ve sahillerimiz için... daha çok Avrupalı turist gelecek!

Milliyet, 2 aralık

*

MUCİZE VE MEVSİMİNDE HIYAR

İki gün önce burada ‘inanç ve mucizeler’ konulu birşeyler yazdım ya, sanki Bugün’ün Sonsuz Hayat köşesi bana oradan nazire yapıyor:

Başlık: Hergün yaşanan mucizeler

Spot: Etten yapılmış midemizin kendini eritmeden yediğimiz etleri eritmesi (halbuki mide bal gibi de erir ve yenilenir!), beynimizin her hatıramızı saklaması (ki saklamaz), hergün yaşadığımız ama fark edemediğimiz mucizelerdir.

Bu arada, bu spotun hemen altındaki ‘Rüya Tabiri’ köşesinde de bugün... ‘rüyada (mevsiminde) salatalık görmek hayır ve rızka işaret eder’ diye başlayan bir yazı vardı. Mevsimsiz görmenin, dilimli salatalık görkenin, pazardan salatalık alıp eve götürmenin de ne tür mucizelerin habercisi olduğunu okuyamadım artık...

Bugün, 2 aralık

*

BİR KÖPEĞİMİZ EKSİKTİ

Ertuğrul Özkök kamuoyuna açıkladı, benim de oturduğum yazı işlerinde, yeni bir arkadaş göreve başladı: Golden Retriever cinsi bir dişi köpek. Bundan sonra yazı işlerinde yatıp kalkacak, bizimle yaşayacak.

Ancak, Ertuğrul Bey’in yazısında da (Hürriyet, 3 aralık) söylediği gibi, yeni arkadaşımızın adı henüz belli değil. Belli olsun diye bekliyorum tanışmak için, çünkü bilemedim ‘Hoş geldin arkadaşım!’ diye mi karşılayayım, ‘Hayırlı olsun Sayın Yazi işleri Müdürüm!’ mü diyeyim? J

*

SÂKİLİK KÖTÜ ÖRNEK, PEZOLUK DEĞİL!

Başbakan, belediyelerin getirdiği içki yasağına (her zamanki gibi konuyu saptırarak ve gürültü ederek) son noktayı koydu:

(İçkinin) ‘İlla belediyeden mi alınması gerekir? Belediyenin bir devlet kuruluşu olarak hiçbir zaman kötü örnek olmaması gerekir.’ (Hürriyet, 3 aralık)

Güzel bir demagoji Allah için... Bu arada öğrendik ki genelev işletmek ise‘kötü örnek’ sayılmıyor. Malum, İstanbul belediyesi Türkiye’nin en büyük kerhânecisidir...

*

HESAP TUTMADI

Bu arada, Başbakan ‘Trafik kazalarının % 80’i alkolden oluyor’ diye bir iddia attı ortaya, yasaklara gerekçe olarak. (Milliyet, 3 aralık)

Emniyet kayıtlarına göre, 2005’te meydana gelen 459.734 kazanın sadece (bu bile çok tabii ama) 3.690’ı alkole bağlı.

Bu da % 80 değil, % 0,80 eder...

Eh, imamın matematiği de bu kadar olur!

*

KATOLİK NİKAHI

Ankara Sanayi Odası Başkanı ‘Bankalarla Katolik nikahı kıymak lazım” demiş. Çünkü ‘iyi günde her zaman varlar, kötü günde genelde kaçar giderler...’ (Hürriyet, 3 aralık)

Katolik nikâhı demek, ‘bir daha boşanamamak’ demek...

Oysa bizim bankalarımız müşterileriyle ‘muta nikâhı’ kıyarlar, İran genelevlerindeki gibi, ‘yatağa girerken nikâh kıy, işini bitirdikten sonra boş ol!’

*

TESADÜFE BAK

AKP Hükümeti kurumlar vergisi kanununda önemli bir değişiklik yapıyor: 500 milyon avro karşılığında yatırım yapanlara ve en az 500 kişi istihdam edenler, 10 yıl süreyle % 20 yerine % 2 kurumlar vergisi ödeyecekler.

Şükrü Kızılot yazdı. (Hürriyet, 3 aralık) Diyor ki, bu rakamlar çok yüksek, Türkiye’ye gelen yatırımcıların çoğu ne 500 milyon avro getirir ve 500 kişi çalıştırır. Bu KV indiriminden yararlanabilecek sadece 2 yatırımcı var:

(1) Dubai Kuleleri’ni inşa edecek Araplar
(2) Galataport’un üstüne oturacaklar...

Canım, bir bakanın dediği gibi, öküzün altında buzağı aramayın, tamamen TESADÜF’tür, eminim!

*

ALLAH’TAN KORKARLAR

AKP ve Başbakanı ‘seçim ekonomisi’ uygulamayacaklarını, popülizm yapmayacaklarını söyleyip duruyorlar.

2006 Bütçe Kanunu’na son anda, gece yarısı, AKP’liler tarafından eklenen bir maddeyle... ‘kaçak yapılara elektrik, su aboneliği affı’ getirdiler. Yani gecekonducuları, kaçak elektrik su kullananları ödüllendirdiler. (Tercüman, 3 aralık)

Sözlerine güvenebilirsiniz, bunlar ‘dini bütün’ insanlar, Allah’tan korkarlar!

*

İNANILIR GİBİ DEĞİL

Türkiye’de 18 milyon kaçak cep telefonu varmış. Bunların üçte birini (6 milyon) kaçak olarak Türkiye’ye sokup satan kimmiş?

Uzanlar! (Milliyet, 3 aralık)

Ulan bunların namuslu tek bir işi yok mudur?

*

YEMEDİ

Saadet Partisi, Fazilet Partisi’nin kapatılması davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşımıştı. Davayı geri çekmişler. Gerekçe: AİHM, İslam’a karşı önyargılı... (Milliyet, 3 aralık)

Yemedi tabii... Davayı AİHM’ye götürüp de kaybedersen - ki öyle anlaşılıyor - kötü; ama davayı kazanırsan, yani ‘İslam düşmanı oldukları için türban yasağını desteklediler’ diye kötülediğin mahkemede kazanırsan daha da kötü!

En iyisi ufak ufak tüymek!

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!