Güncelleme Tarihi:
(Yanda) KKTC'de Cumhurbaşkanı seçilen Mehmet Ali Talat, ilk demecinde KKTC'ye uygulanan uluslararası izolasyonun kaldırılmasını istedi."
*
Vatan, 11 Nisan
Akçaabat Sebatspor’un kalecisi Hakan (Olgun), İddaa adlı kumarda hile yapmak üzere kendisine çanta dolusu para teklif eden şikecilerle arasında geçen konuşmayı banda alıp polise ihbar etti.
Vatan diyor ki: Hakan, şikeyi açığa çıkararak büyük bir Fair Play örneği verdi.
Buna namus derler, dürüstlük derler, temizlik derler. Fair play’le ne alakası var?
*
YANAR DÖNER PLAKA
Kafe Kulis’te Deniz Güçer yazıyor:
CHP’den istifa edip (epey bir aradan sonra) ANAP’a katılan Mardin Milletvekili Muharrem Doğan... 06 CHP 47 plakalı aracına binemez olmuş. Eh, 96 ANAP 47 diye bir plaka alamayacağına göre, işi sağlama bağlamış ve 06 MDY 47 plaka almış.
MDY = Memleketi Midyat
Demek ki bundan böyle, plaka sorunu çıkmadan parti değiştirebilir...
Vatan, 11 Nisan
*
HOT’UN SİYASİ EĞİLİMİ BELLİ AMA, YİNE DE...
TAHRİKÇİ USLANMIYOR diyor haber.
Spot: Trabzon’da halkın tepkisine neden olanların yandaşları yine sahneye çıktı.
“Geçtiğimiz hafta Trabzon’da bildiri dağıtırken vatandaşlarla dövülerek engellenen (Yani dayağı tasvip ediyor gazete!) kişileri desteklemek amacıyla pankart açıp basın toplantısı düzenlemeye kalkanlar yine aynı tepkiyle (!) karşılaştı.”
Tamam, geçen hafta paklak veren olaylardan sonra, aynı yerde tekrar bildiri dağıtmak provoktif ama... dövenin, öldürmeye, linç etmeye yeltenenin (polis bir kişiyi bile göz altına almadı biliyorsunuz) hiç mi kabahati yok?
HO Tercüman, 11 Nisan
*
DİŞTEN VAZ GEÇTİK...
IMF aşkan Vekili Anne Krueger, Türk ekonomisinin iyi gittiğini iddia ederek ‘Dişinizi birkaç yıl daha sıkın’ demiş.
Dişimizi sıkarız da... gerisinden endişe ederiz!
DB Tercüman, 11 Nisan
*
CLEAN TURKISH
Doğan Haber Ajansı, 12 Nisan’da abonelerine şöyle bir haber geçti:
Türk Dil Kurumu, ‘Temiz Türkçe’ için yurt genelinde seferberlik başlattı. Start Kayseri'den verildi
Eğer İbrahim ÖZÇEKİÇ (Kayseri DHA) imzalı haberden doğru anlıyorsam, ‘Türkçe için yurt çapında seferberlik başlattıklarını ve bunun STARTINI Kayseri’den verdiklerini” söyleyen... bizzat Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, yani Türk Dil Kurumu Başkanı.
Yorum gerekir mi?
DHA, 12 Nisan
*
HÜRRİYET BAZEN BÖYLE HATALAR YAPMAKTIR
Hürriyet’in sürmanşetindeki başlık ‘İT DALAŞI BARIŞI’ diyor, spot ise “Türkiye ve Yunanistan, iki ülke savaş uçaklarını Ege semalarında karşı karşıya getiren it dalaşını (dog fight) önleyecek tarihi bir karara imza attı.”
Hani belki ‘it dalaşı’ diye Türkçe söyleyince anlamayan Hürriyet okurları vardır, onun için parantez içinde İngilizcesi söyleniyor!
Hürriyet, 13 Nisan
*
KORSAN DEĞİL TÂKIYYE-DÛZ
Radikalin manşetinde Soner Arıkanoğlu’nun haberiydi:
Korsan müsteşar! - Anayasa, 'Müsteşar üçlü kararname ile atanır' diyor, ama iki defa veto yiyen Şahabettin Harput, 'müsteşar' ilan edildi. Artık 'vekil' sıfatını da kullanmıyor...
Arkadaşlar hukuka çok saygılıdır!
Radikal, 13 Nisan
*
BEN SENİN BABANI DA SEVMEZDİN SÜTOĞLUN
Amerikan Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen bir toplantıya katılan Ermeni Ortodoks Kilisesi Temsilcisi (Ermeni Ortodoksları tenzih ederek) bir soysuz, Mustafa Kemal Atatürk için ‘Kemal diye biri ortaya çıktı, sonradan kahraman oldu. Kendisi bana göre bir kasaptır’ demiş.
Türk Büyükelçilik görevlisi ‘Böyle bir toplantıya çağrılacak isimlerin ne tür bir geçmişe sahip olduğunun iyi araştırılması gerekir’ diye tepki göstermiş.
Çok haklı, adına baksalar bu soysuz papazı davet etmezlermiş. Adı Vertanes KALAYCIYAN! Demek ki bunun sülalesi de küfürbazmış!
(Not: Bu arada Merve Kavakçı denilen DIT’ın da Türkiye’ye saldırdığı toplantıda, bizi sadece Amerikan Musevi Temsilcisi savunmuş.)
Radikal, 14 Nisan
*
ACELEYE GELDİ GALİBA
Fransa’da yapılacak olan AB Anayasası referandumuyla ilgili bir haberde, gazete ve dergilerden alıntı yapılıyor. Ekranda şöyle yazıyor:
LE’EXPRESS DERGİSİ
LÖ FİGARO GAZETESİ
CNN-Türk, 14 Nisan
*
BİZ SİZİN DEMOKRATLIĞINIZI BİLİRİZ
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, Trabzon’daki olayların ‘TOPLUMUN DEMOKRATİK TEPKİSİ’ olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylemiş ve ‘Aşırıya kaçtı ama LİNÇ GİRİŞİMİ DEĞİL’ demiş.
Arkadaşların DEMOKRASİ anlayışları biraz tuhaftır malum. Daha önce, 70’li yıllarda solcu öğrencilere (polis yardımıyla) saldıran ülkücülerden birinin, Haydarpaşa Lisesi’nin parkında bir banka tünemiş, elinde bileğim kalınlığında bir zinciri başının üzerinde çevirirken bir yandan da ‘Deeeemoh-raaaa-tih Türkiyeaaa’ diye bağırdığını anlatmıştım size.
Bildiri dağıtmaya kalkan 5 kişiye 500 kişi saldırıp, sille tokat yere indirmek, yerde ağzına, yüzüne tekme atmak, zırhlı polis aracının üstüne tırmanıp, ‘suçluları’ almak için camlarını kırmaya çalışmak... linç girişimi değil, bir demokratik tepkiymiş.
Linç girişiminde bulunsalar kimbilir ne yapacaklardı?
Hürriyet, 14 Nisan
*
KİMİN NESİ KİMİN FESİ
Geçen hafta da bir başka gazeteden alıntı yapmıştım.
Bu kez de Star, ½ sayfa ayırmış, Türkiye’nin gururu diyor, 22 yaşındaki Ece Kamar adlı genç (doğrusu pek de güzel) bir kızımız, Harvard’a burslu doktora öğrencisi olarak kabul edilmiş. ½ sayfa haber...
Tekrar ve gerçekten merak ettiğim için soruyorum: Harvard’da burslu doktora yapacak ilk Türk Ece midir, değilse Ece kimin kızıdır?
Star, 14 Nisan
*
(T)ETİKÇİ MEDYA
Gazeteler kendilerini her konuda sürekli espri yapmakla mükellef hissettikleri için, bazen işin dozunu kaçırdıklarını fark etmiyorlar.
İstanbul’da çaldıkları otomobili (belki satmak için) yıkatmaya götüren iki hırsızı polis çembere almış, biri kaçmış, Recep Zengin isimli hırsız karnından vurulmuş, yerde kıvranarak ambülans beklemiş.
Hırsızın bir fotoğrafını kullanmış Star ve ‘foto-şaka’ yapası tutmuş. Karnından yaralı halde yerde yatan hırsız güya kendi kendine konuşuyor:
- Böyle güneşli bir hava zor bulunur valla. En iyi gözlüklerimi takıp şöyle bir uzanayım. Güneşin keyfini çıkarayım. Uzanıp gözlüklerimle güneşlenirken karnıma aniden bir ağrı slandı. Bu nedir acaba derken vurulduğumu anladım...
Bu ne laubaliliktir, bu ne biçim gazeteciliktir?
Star, 14 Nisan
*
AL BİR DEMOKRAT DAHA
Akşam, Trabzon’daki olayları tahrik ettiği iddia edilen emekli öğretmen Ali Ulusal’ı bulmuş. Ulusal, güya, linç girişimi sırasında ‘Vurun bunlara, servetim sizin olsun’ diye bağırmış. Diyor ki kendini savunurken “Faşizme hayır! diye bağırdıklarını duyunca hakarete uğradığımı hissettim! (...) Polis eğer beni sorguya çekerse, kendi devletine ihanet etmiş olur.”
Hayır, MHP’li değil ‘Ülkücü sempatizanı’ imiş!
Akşam, 14 Nisan - Milliyet, 17 Nisan
*
BURADAKİ PARA CEZASI HİÇ OLMAZSA...
Denizli’de bir okulun duvarına (gazetenin tabiriyle) idrar yaparken suçüstü yakalanan adama 668 YTL ceza kesilmiş.
Cami duvarına yapan öbür dünyada, okul duvarına yapan bu dünyada...
Şok, 15 Nisan
*
ÖVMÜŞ MÜ, SÖVMÜŞ MÜ?
Mehmet Şehirli ‘Yerin Kulağı Var’ köşesinde Pakize Suda’yı övmüş mü, laf mı geçirmiş anlamadım?
Bir yandan ‘Magazinsel (Bu ne demek acaba?) yönü ağır basan isimlerin bile köşe yazarlığı yaptığı ülkemizde Sedat Ergin’in böyle söylemesi (Milliyet’teki görevime tepeden inme gelmedim, gazeteciliğe muhabirlikle başladım, her görevi yaptım, demiş Sedat) çok normal.... Bu gerçek gazeteciler alkışı hak ediyor’ diyor, iki satır ötede de ilave ediyor: ‘Pakize Suda da Hürriyet’te yazmaya başlayalı 7 sene olmuş... Sevgili Pakize, daha nice yıllara...’
Bu ne perhiz böyle?
Gözcü, 15 Nisan
*
BABA
İnsanın tüylerini diken diken eden bir haberdi. 4 yaşındaki Ege, kendini Süpermen zannederek 4.katın balkonundan atlamış. Arkasında duran babası Sebahattin Bey de, saniye tereddüt etmeden, kendini aşağıya atmış, havada oğlunu yakalamış, Efe’nin canı yanmayacak şekilde usturuplu düşmeyi bile başarmış. İki kat aşağıdaki dama çarpıp yavaşladığı için birkaç kırıkla atlatmış. ‘Onun hızına yetişmek için ayağımla balkon duvarını iterek kendimi bıraktım... Ben ölsem fark etmezdi, o yaşıyor ya!’ diyor.
Baba işte!
(Haberi yapan meslektaşım Esma Çakır’a küçük bir not: Sözlükler bu farkın altını çizmez ama, ‘surat’ insanlar için ancak olumsuz kalıplarda kullanılır, ‘suratsız’ gibi, ‘suratını asmak’ gibi... Yazılı olmayan bir kural gereği, insanlar için ‘yüz’, hayvanlar için ‘surat’ denir. Onun için ‘suratında sıyrıklar bulunan’ yerine ‘yüzünde’ demek daha iyi.)
Hürriyet, 15 Nisan
*
GECEKONDU MAFYASI SİZE MİNNETTARDIR
AKP’liler bir yasa teklifi hazırlamış: Gecekondusunu yıktırana Toplu Konut İdaresi bitmiş ya da bitmek üzere olan bir ev ve faizsiz kredi versin...
Bu kadar dangalakça bir teklif olur. Bırakın kanun teklifini, böyle bir lafı telaffuz bile etmeden evvel, büyükşehirlerde ciddi bir gecekondu sayımı yapmak gerekir, her gecekondunun ‘sahibini’ tespit etmek gerekir ki... ‘gecekondusunu yıkana bedava ev ve faizsiz kredi veriyorum’ dediğin zaman, mafyası, iti köpeği ve tabii uyanığı ‘yıkmak üzere gecekondu inşası’ işine girişmesin.
İddiaya girerim, bu haber gazetede çıktığından beri, yüzlerce yeni kondu inşa edilmiştir, sırf ‘yarın bir evle takas ederiz’ diye...
Radikal, 17 Nisan
*
AL BİR TANE DAHA
Çiftçiler bundan böyle sigortalı olacakmış. Kuraklık, don, sel gibi tabii felaketlere karşı sigortalanacaklarmış. Sigorta priminin yarısını devlet ödeyecekmiş.
Benden bir öneri: İşlemeyecek bu sigortaya bir de ‘reassürans sistemi’ kurulmalı. Devlet sigortanın yarısını ödeyemez bir defa (nemalar gibi, zorunlu tasarruf gibi), o paralar memur maaşlarına ve milletvekili ihale yolsuzluklarına gider. Bu bir. İkincisi, köylü de sigorta poliçesini tövbe Allah ödemez, bu güne kadar hangi borcunu geri ödemiş ki sigorta poliçesini ödesin, açığı kapatmak yine biz keriz vergi mükelleflerine düşer.
Takvim, 17 Nisan
*
LAF OLSUN RESİMALTI DOLSUN
Bir elektrikçi dükkanında paha biçilmez tarihi eserler ele geçmiş, elektrikçi ‘Dedemden miras kaldı’ demiş, böyle bir haber.
Adam karakola götürülürken yüzünü gizlemeye çalışmış, böyle bir fotoğraf ve Takvim’den bir resimaltı: ‘Elektrikçinin yüzünü neden gizlediği anlaşılamadı!’
Allah sayfa editörü gibi müstahakınızı versin inşallah!
Takvim, 17 Nisan
*
SAHİ YA!
Mezarlıklarla ilgili ilgi çekici bir haberdi. İstanbul’un ciddi bir mezar yeri sorunu var ya. Mesela Zincirlikuyu, Aşiyan, Karacaahmet, Yeniköy gibi ‘talep edilen’ büyük mezarlıklarda doluluk oranı % 90’ı bulmuş... filan.
Asıl bir rakam çok çarpıcı geldi bana, hiç işin ‘bu yanını’ düşünmemiştim:
İstanbul’un YERALTI NÜFUSU 20 milyona yaklaşmış!
Metrekare hesabıyla yapılan bir tahminmiş bu.
İstanbul’un bir de ‘yeraltı nüfusu’ olduğu ve (birgün inşallah bizim de aralarına katılacağımız - inşallah diyorum çünkü vatanımda gömülmek isterim, ayrıca insanın cesedinin bulunamaması ihtimali de var) bu insanların ‘İstanbul’un ebedi sakinleri’ olduğunu hiç düşünmemişim...
(Not: Kabristan deyince... Pazar günü, Fransa’dan gelen iki arkadaşımızı Süleymaniye’ye götürdük. Kanunî’nin, Hürrem Sultan’ın, Sinan’ın türbelerini ziyaret ettik. Vatandaşların bir padişaha, sonradan (zorla) Müslüman olmuş bir hasekiye, (yine sonradan zorla Müslüman yapıldığı iddia edilen) bir mimara el açıp dua etmeleri yabancı arkadaşlarımızı çok etkiledi. Ben de, bininci kez, Süleymaniye’nin ihtişamından ve içerideki ... ayak kokusundan etkilendim.)
Yeni Şafak, 17 Nisan