MEDYADAN : MUHTELİF ALINTILAR

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : MUHTELİF ALINTILAR
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2004 00:00

Polisin eli niye fermuarında – Ne zaman adam oluruz (gerçi bu gidişle zor ama) – Ardıç Kuşu ile Bruce Lee’nin seviyeli birlikteliği – Kılavuzu Leyla Zana olanın... – Tarif etmezseniz, su bile içemez bunlar – Kırıkkale’de gaz duası – X’le yazınca devrimci ve insanhaklarıcı oluyorsun zahir – CHP’nin yeni sosyal projesi: Umumi tuvaletler bedava olsun – Çetin Altan niye ‘eşekle sevişme yöntemi’ni anlatma ihtiyacı duydu ki ... ve sair alıntılar.


'CANAVAR'A MAKETLİ FREN diyordu haberin başlığı.

Emniyet güçleri, hemen her gün kan gölüne dönen yollarda trafik kazalarını en aza indirebilmek için ilginç yollara başvuruyor. Giresun Emniyet Müdürlüğü'nün bir uygulaması ise, bugüne kadar yurt genelinde ilk kez deneniyor. Emniyet, sürücülerin 'kurallara uymaları' için yol kenarlarına gerçeğinden ayırt edilemeyen trafik polisi maketleri yerleştirdi. Sahte trafik polisini gören yaya ve sürücüler de, kurallara harfiyen uyuyor.

YANDA Söz konusu maketi görüyorsunuz. Ayıptır sorması, maketteki trafik polisinin eli niye fermuarında?

*

Fatih Altaylı, “NE ZAMAN ADAM OLURUZ?” diye kendi sorup kendi cevap veriyor:

Türkiye’yi beğenmeyen Fransa, kendi ülkesinde yayın yapan azınlık televizyonlarını kapatmak için kanuni boşluklardan yararlanmaya kalkışmadığı zaman.”

O zaman Fransa adam olur herhalde “biz” değil!

Hürriyet, 6 Aralık


*

ARDIÇ KUŞU - BRUCE LEE HALİT

Aşağıdaki “basın kavgası” gözünüzden kaçmış olabilir. Star’ın toparlamasını aktarayım size:

Bu kavga basın tarihine geçecek... bakalım kim kimi dövecek

Engin Ardıç :

Nam-ı diğer Ardıç Kuşu...
100 kilo... En ağır sıklet.
Boy 1.69...
Bu nedenle Sumo’da çok iddialı.
Ancak ringde yavaş hareket etmesi en büyük handikapı.
Yumruğuyla değil, küfürleriyle vuruyor. Yani belden aşağı çalışıyor.

HALiT KAKINÇ

Nam-ı diğer Bruce Lee Halit.
88 kilo... Ağır sıklet.
Boy 1.84...
Tekvandocu. Siyah kuşağı var.
Ringde kelebek gibi uçup arı gibi sokuyor.
Solu süründürüyor ama sağı öldürüyor.

Engin Ardıç’ın dünkü yazısını çok ciddiye aldı. Ya Taksim Meydanı’na, ya da Ada Sahilleri’ne bekliyor...

TÜRK basınının iki usta kalemi, star yazarı Halit Kakınç ve Akşam yazarı Engin Ardıç arasında bir haftadan beri köşelerde süren kavga dün had safhaya ulaştı...

HER şey Engin Ardıç’ın 1 Aralık tarihli ‘Hadi yürüyün lan’ başlıklı köşesinde Halit Kakınç’a çatmasıyla başladı. Ardıç, Kakınç’ı kastederek yazısını ‘Bir daha denizaşırı serüven yok artık. Onu da, hem AB’ye girip hem de komünist Turan kurmak isteyen siyasi psikopatlar düşünsünler bakalım’ diye bitirdi.

KAKINÇ, bir gün sonraki ‘Madem Engin istiyor, yürüyelim arkadaşlar’ başlıklı köşesiyle Ardıç’a cevap verdi. Kibar bir dille Ardıç için şunları söyledi: ‘Engin’i severim. Dostumdur. Çok okur. Dünyayı yakından izler. Aydın tanımına pek uyduğu ise söylenemez. Biblioman’dır. Osmanlıca karşılığı ile münevver değil, malumatfuruş’tur. Küfürün prim yaptığını görünce, medyanın rakipsiz küfürbazı kimliğini benimsemiştir...’

İŞTE bu atışmalarla kızışan kavgada Engin Ardıç dün kibarlık sınırlarını aştı. Dün ‘Malumatçı baba Engin’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Galatasaray Lisesi mezunu olan, yani Fransız eğitimi alan Ardıç, Alman Lisesi mezunu Kakınç’ı eleştirdiği yazısını Almanlar’ın Yahudi katliamına ayırmıştı. Katliamı malumatfuruş bir tavırla kaleme alan Ardıç, final bölümünde Kakınç’ı kastederek şöyle dedi:

‘BİZİM burada ilk karşıma çıktığında ağzını burnunu kıracağım bir Türk faşisti var.’

ARDIÇ’A asıl cevabını yarınki köşesinde vereceğini söyleyen Kakınç, Ardıç’ın saldırgan yazısına kibar bir dille cevap verdi: ‘Öyle kolay kolay ağzımı burnumu kırdırmam. Çünkü tekvandoda siyah kuşağım var. Engin’in bir dokunmalık canı var. Karşıma nasıl çıkacakmış bakalım...’

İKİ kalemşörün düellosunda gelinen son nokta bu. Bakalım bundan sonra ne olacak? İki yazar bu kavgayı köşelerinde mi sürdürecek, yoksa Taksim Meydanı’nda binlerce okurun gözü önünde tekme tokat kozlarını mı paylaşacaklar?

Star, 6 Aralık


*

KILAVUZU ZANA OLANIN...

Söylemeyene söylettirmeye, yapmayana yaptırmaya kâdir olan yüce gazetelerimiz ‘zanlı Zana’nın AP Başkanı’na “Türk halkı misafirperverdir” demesine pek bir sevindi. Zana kendini de Türk sayınca, millî birlik ve bölünmez bütünlüğümüz bir kere daha tesis edilmiş oldu.

Oysa Zana’nın sözlerinde öyle sevinilecek bir şey yok, diyor ki “‘Kürtler değerli konuklarını yüzyıllardır değişmeyen birkaç sözle karşılar. 'Başım gözüm üstüne geldiniz' derler. Türk halkı DA oldukça misafirperverdir” yani “biz Kürtler” ... diyoruz, “Onlar, Türk halkı da oldukça misafirperverdir!”

Hoşgeldiniz derken bile bölücü söylem...

Star, 6 Aralık

Not: Bu yazıdan çok değil, 3 gün sonra, Hürriyet’in manşeti şöyle diyordu:

Son anda şu yaptığına bak - Herald Tribune’e yarım sayfa ilan veren Leyla Zana ve arkadaşları, 17 Aralık öncesi Türkiye’yi zor durumda bırakacak isteklerde bulundular. Ankara’da soğuk duş etkisi yaratan ilanda Türkiye’ye tarih verilmesine karşı çıkan ülkelerin eline önemli kozlar verildi. (Hürriyet, 9 Aralık)


*

SÖYLEMEZSEN SUYUNU BİLE İÇMEYİ BECEREMEZ

Demek ki gözümden kaçmış. Trabzon’da Fazilet Partili belediye başkanının çeşmelerin üzerine astırdığı ‘Su içme adabı’ levhalarını, CHP’li belediye söktürüyormuş.

Şöyle yazıyormuş Trabzon’daki çeşmelerin üzerinde:

SU İÇME ADABI

Suyu içerken, BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM deyiniz. Suyu oturarak içiniz. Suyu bir nefeste içmeyiniz, iki veya üç nefeste içiniz. İçtikten sonra, ELHAMDÜLİLLAH deyiniz.

Niye bu içme tarifine kızıyorlar, niye yazıyı kaldırttırıyorlar, anlamadım. Adama ayağını yıkamayı, ağzını çalkalamayı Allah’ın emriyle öğretmen gerekiyorsa, su içmeyi de öğreteceksin elbet...

Posta, 6 Aralık


*

KIRIKKALE'DE 'GAZ DUASI'

Kırıkkale'de yıllardır beklenen doğalgaz için 20 metrelik alan kazılarak doğalgaz borusu döşendi ve temsili kaynak çalışması yapıldı. Belediye Başkanı Veli Korkmaz, doğalgaz için Mart 2005'te ilk kazmanın vurulacağını, ekimden itibaren de evlere doğalgazın verileceğini belirtti. Törene katılanlar Kırıkkale Müftüsü Osman Şarklı ile birlikte dua etti. (Erhan Gögem/DHA)

Posta, 7 Aralık


*

BİR X YAZIP ORGAZM OLANLAR

Kürtçü protest gazetelerimizden Birgün, ikinci sayfasında yaptığı (ilgi çekici) bir söyleşiyi, şöyle duyuruyor: SURİYELİ KÜRT YAZAR TAHA XELİL - İki saatlik yola bir ömür

Kürtçülük yapacağız diye, ana dilimizin anasını bellememiz mi gerekiyor? İlericilik bu mudur?

Bir kural vardır, Latin alfabesi dışındaki alfabelerle yazılmış isimler, söylenişlerine göre, Türk harfleriyle yazılır.

Söz konusu yazar Suriyeli olduğuna göre, Kürt de olsa, adı Taha Kselil yazılır!

Ama ‘X’ harfini kullanınca ilerici, devrimci filan olunuyorsa, buyrun, bu tatminden mahrum etmeyelim sizi...

Birgün, 8 Aralık


*

CHP MUHALEFET YAPMIYOR, PROJE ÜRETEMİYOR DİYENLER UTANSIN!

CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy, Türkiye’nin kanayan yarasına parmak attı, pardon parmak bastı: UMUMİ TUVALETLER BEDAVA OLSUN!

Tuvalet bedava olsun

Umumi tuvaletler Meclis gündemine geldi. CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy, umumi tuvaletlerin bedava işletilmesi için bir yasa teklifi verdi. İşte Gürsoy'un, tuvaletlerin ücretsiz olması için sıraladığı gerekçeler şöyle:

(1) Halkın maddi yükünü hafifletecek. Örneğin şeker hastalığı olan bir esnaf, günde 3-5 kez tuvalete gitmek zorunda. Günde en az 2,5 milyon ödemek zorunda kalıyor..

(2) Vatandaş, para vermemek için tuvalet ihtiyacını evine gidene kadar gidermiyor. Bu nedenle de prostat oluyor, böbreklerinden rahatsızlanıyor, kalp krizi geçiriyor.

(3) Özellikle büyükşehirlerde bu uygulama, haksız kazanç aracı niteliğine dönüştü. Neredeyse otopark işletmeciliği gibi tuvalet işletmeciliği de örgütlü bir hal aldı.

(4) Tuvalet ücreti ödenirken ve üstü alınırken sağlıksız ortamlarda bulunan paranın elimize ve cebimize girmesi sonucunda, her tür hastalığa davetiye çıkartılmakta.

(5) Umumi tuvalet işletmesi belediyelerin işidir. Halka temiz ve ücretsiz olarak tuvalet hizmeti vermek, belediyelerin görevidir. (Haber: Şebnem BURSALI)

(Şaka bir yana, teşhis doğru, tedavi tartışılır)

Takvim, 8 Aralık


*

ŞAKA

Mehmet Barlas yazısına başlık attı: “Sabit pozisyon”lar sadece bela getirir...

Müteharrik pozisyonların faydasını iyi bilir, sözüne önem verin!

Sabah, 8 Aralık


*

KAFA

“Töre yoluna” gitmekten korkan iki çocuk annesi AG, babası olacak dıtla telefonda konuşmuş, “Ne olur beni affet baba!” demiş.

Babası olacak dıtın, TV’de, canlı yayında, verdiği cevap:

- Ben senin için her şeyi yaptım, gekertiğinde kocanı bile dövdüm!

Hürriyet, 9 Aralık


*


ÇETİN ALTAN VE EŞEK BECERME TEKNİĞİ

Artık büyüklüğü tartışılmaz gazetecilerinden biridir Çetin Altan. Ama zaman zaman anlamakta zorluk çekiyorum. Yazdıklarını değil, niye yazdığını.

Mesela, AB konusuyla girdiği küreselleşmeyle çıktığı yazının orta yerindeki şu bölüm:

Gelenek ve göreneklerimiz arasında; ön yemek olan çorbanın nasıl ortadaki tek kaseden tahta kaşıklarla içildiği yer sofraları varsa; özellikle kırsal kesimdeki oğlan çocuklarının da, ilk cinsel deneyimlerini dişi eşeklerle yapmış olması vardır.

***

Hatta dişi eşekle sevişmenin yöntemleri dahi belirlenmiştir kırsal kulislerde...

Önce 2 tuğla, sonra 5 kg'lık bir ağırlık, sonra bir ayna ve bir elma...

Dişi eşeğin arkasında bir çift tuğlanın üstüne çıkacaksın; eşeğin kuyruğuna, 5 kg'lık ağırlığı bağlayıp, eşeğin sırtına doğru atacaksın; bir elindeki aynayla, gelip giden var mı diye, arkanı dikiz edeceksin ve tam orgazm olduğun anda da, eşeği öpemeyeceğin için, elmayı ısıracaksın...

***

5 milyonu aşkın politikacı grubuyla, 3 milyonu aşkın bürokrat grup içinde, ilk cinsel deneyimini dişi eşekle yapmış olanların bulunup bulunmadığı bilinmiyor.

Kopenhag kriterleri arasında da; dişi, yahut kancık eşekle ilk deneyim geleneğini değiştirme konusunda herhangi bir uyarı yok...

Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda da, bu konuya kimsenin değinmemiş olması gibi...

Besbelli ki, yer sofralarının değişimi gibi, zamana bırakılmış bir konu bu da...

Milliyet, 9 Aralık


*

YORUMSUZ!

Boş zamanlarında ata bindiği için, “Malkoçoğlu Muhsin Bey” başlıklı haberin spotu:

BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, Tercüman’a iç dünyasının kapılarını açtı. Ülkücülüğe gönül verince ‘Ülkücülüğe gönül verince bozkurt yetiştirmek için doktorluktan vazgeçip veteriner olduğunu anlattı.”

(Aklınızdan geçeni duyar gibiyim. Ama ‘bozkurt yetiştirmek için’ veteriner olan Yazıcıoğlu’na haksızlık etmeyin, her politikacı böyle idealist olmalı. Mesela Demirel kır at bakmak için seyis, Turgut Özal arıcı, Bülent Ecevit kuşçu olmalıydı! Rahşan Hanım da kendine artık kedili bir parti kursun, ne yapalım!)

DB Tercüman, 9 Aralık


*

KARISINI, KAYNANASINI, KAYINBABASINI
VE BALDIZINI BAKIN NİÇİN ÖLDÜRMÜŞ ...

Adana’da oturmuş, ailece televizyonda belgesel seyrediyorlarmış. Remzi Çıplak, “Aaa şu balık yılan balığına benziyor” demiş, karısı “hayır benzemiyor” demiş, tartışmışlar.

Remzi Çıplak bunun üzerine ... karısını, kayınbabasını, kaynanasını ve baldızını ÖLDÜRMÜŞ!

Haber, müebbede çarptırıldığını söylüyordu.

Bunların da sizin, benim gibi bir oyu var, unutmayın!

DB Tercüman, 9 Aralık


*

Posta’nın ekonomi sayfasında şöyle bir manşet: İLAÇ ÇİLESİ BİTİYOR

Gözlerimi kapadım, bir an düşündüm, “Ben bu nostaljik başlığı acaba kaç kere okudum” diye. Her hükümetin Sağlık Bakanı, görev süresi içinde asgari 1 kere “Vatandaşın ilaç çilesi bitiyor” yalanını tekrarladığına göre...

23.Hükümet görevdeyken doğmuşum ben, 5.Menderes Hükümeti zamanında.

Ama, hükümetin icraatını ve Sağlık Bakanı’nın boş vaatlerini doğar doğmaz idrak edemeyeceğime göre, en iyi şartlarda, 23.Hükümeti, yani 10.İnönü Kabinesi’ni beklemem gerek.

Bugünkü 59.Hükümet olduğuna göre, bu yalanı en az 36 kere işitmişim, 30-31’ini de idrak etmişim demektir...

Onun için mi şeyimle güldüm acaba?

Posta, 9 Aralık


*

CAHİLİYE DÖNEMİ BİTMEDİ

Adam, “hileli nikahla ırza geçmek” suçundan 8 sene hapis cezası almış.

Kandırılarak ırzına geçilen ‘sözde’ karısı diyor ki: “Maçka’da, bana muhtar olduğu söylenen birinin önünde bir deftere imza attık. Ben nikah kıyıldı zannettim...”

İşte BUNUN İÇİN kızlarımızı okutalım diyoruz ya...

Bu kadar saf olmasınlar diye...

Sabah, 10 Aralık

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!